18 Ekim 1982’de kabul edilen 82 Anayasası, 1924 Anayasasındaki uygulamayı geri getirmiş ancak farklı bir biçimde düzenlemiştir. Kanun numarası 2704 olan Anayasanın 104’ncü maddesine göre,…“Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde açılış konuşması yapmak” Cumhurbaşkanının yasamayla ilgili görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Ancak bu yetki Cumhurbaşkanlarının takdirine bağlı bırakıldığından, Cumhurbaşkanlarının kimi zaman açılış konuşmalarını yapmadıkları görülmüştür. Bu nedenlerle, Cumhurbaşkanlarının açılış konuşmalarının varlığı Anayasal düzenlemelere bağlı olarak değişmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Devletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlarının Devlet Adamı olarak yaptıkları bu tür konuşmalar geçmişte yapılanları sorgulamak ve gelecekte yapılması gerekenlere ilişkin önerilerde kalmayıp, tarihi birer belge niteliği taşırlar. Bu konuşmalar Hükümet ile Parlamento arasındaki bir görüş alışverişi çerçevesini bir hayli aşan ve gelecek nesillere yol gösteren, hedef çizen ve o güne kadar yapılmış olanların gerekçesini ortaya koyan çok değerli bir kaynaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK, seçildiği 29 Ekim 1923 tarihinden vefat ettiği 10 Kasım 1938’e kadar aralıksız on beş yıl bu görevi yürütmüştür. ATATÜRK, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun süre görev yapan Cumhurbaşkanıdır.
Cumhurbaşkanı ATATÜRK, 1 Kasım 1933 Çarşamba günü saat 14.00’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin IV. Dönem, III. Toplantı yılı açılış konuşmasını yapmışlardır.
Saat 13.30’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne teşrif buyuran Cumhurbaşkanı ATATÜRK, Meclis binasının önünde kalabalık bir halk tarafından büyük coşku ve sevinç içerisinde şiddetle alkışlanmışlar, İstiklal Marşı’mızın hali hazırda bulunan bando eşliğinde çalınarak söylenmesinin ardından ayrıca bir askeri kıta tarafından selamlanmışlardır.
Saat tam 14.00’de Meclis Başkan Vekili Esat Bey, Başkanlık kürsüsünden yoklama yapılacağını bildirmiştir. Yapılan yoklama sonrası Mecliste çoğunluğun sağlandığının anlaşıldığını ve Cumhurbaşkanı ATATÜRK ‘ün nutuklarını okuyacaklarını söylemiştir.
İçtima salonunu büyük şereflerle onurlandıran Cumhurbaşkanı ATATÜRK, Başkanlık makamına teşrif buyuruncaya kadar ayakta alkışlanmışlardır.Cumhurbaşkanı ATATÜRK, nutuklarını buyurdukları sürece bu alkışlar sık sık devam etmiştir.
Cumhurbaşkanı ATATÜRK ‘ün 1 Kasım 1933 Çarşamba günü okudukları nutukları şöyledir;
Birinci İnikat
1 Kasım 1933 Çarşamba
Birinci Celse
Açılma saati: 14.00
Muvakkat Reis: Esat Bey.
Muvakkat Kâtipler: Ziya Gevher B. (Çanakkale), Hamdi B. (Mersin), Avni Doğan B. (Yozgat), Ali B. (Rize)
Reisicumhur Mustafa Kemal Hazretleri;
-…”Büyük Millet Meclisinin Muhterem azası,
Büyük Millet Meclisinin dördüncü devresinin üçüncü toplanma yılını açıyorum. Milletin muhterem vekillerini derin saygılar ve sevgilerle selâmlarım. (Alkışlar).
Bu sene Cumhuriyetin onuncu yılını kutlamakla bahtiyar olduk. (Alkışlar). Milletimizin gösterdiği taşkın sevinçler, gönüllerimizi iftiharla doldurdu. Cumhuriyetin feyizleri, ülkenin her bucağında canlandırıldı. Millet, geçen on senelik Cumhuriyet eserlerini, topluca, gözden geçirdi ve gerçekten sevinmeğe ve öğünmeğe hakkı olduğunu gördü. (Alkışlar).
Arkadaşlar,
Geçen on sene, gelecek devirler için, bir başlangıçtan başka bir şey değildir. Bununla beraber, eski devirlerin tarihi karşısında, Cumhuriyetin, bu on senesi, eşi görülmeyen bir diriliş ve göz kamaştırıcı, bir ileri atılış abidesidir. (Alkışlar).
Muhterem Milletvekilleri;
Bu toplanma yılında, milletin engin tezahüratından geniş ilhamlar alarak çalışmağa başlıyoruz. Karşılaşacağımız zorlukları yenmek için, gayretlerimizin ve fedakârlıklarımızın, geniş olmasına, azim ve irademizin sağlam bulunmasına ihtiyacımız gittikçe daha çok olacaktır. İktisadî cihazımızı kurmak lüzumu, her gün, daha mübrem ve müstacel bir mahiyet alıyor. Gerçi, ziraî mahsullerimizin, cins ve miktarı üzerindeki terakkilerimiz; milletimizi oldukça geniş ve her halde emin bir vaziyete koymuştur.
Bütün fakülteler ile beraber açılmış olan yüksek ziraat enstitüsünün yetiştireceği yüksek mühendislerin, ileride, memlekete faydalı olacaklarına şüphe yoktur.
Sanayideki teşebbüsler dahi, teşvik edecek ve cesaret verecek mahiyettedir. Fakat memleketin mübrem sanayiinin kurulması bitmedikçe, her noktai nazardan, yürek istirahati duymamıza imkân yoktur. Bu sebeple, memleketin sınaî teçhizatını, tamamlamak için, bütün gayret ve dikkatinizi celp etmeği yerinde buluyorum.
Efendiler;
Cihanın iktisadî vaziyeti henüz iyiliğe doğru fazla ümit vermemektedir. Malî vaziyet, bu sebeple de, büyük alâkanızı davet edecektir. Geçen seneki bütçe tahminlerinin varidat noktai nazarından tamamen tahakkuk etmiş olduğu anlaşılmıştır. Fakat içinde bulunduğumuz sene varidatının nasıl tahakkuk edeceği hakkında, henüz bir hüküm verilecek zaman geçmedi. Her halde bütçe muvazenesini muhafaza ve temin etmek için Yüksek heyetinizin her tedbiri almağa, bilhassa ehemmiyet vereceğine eminim.
Açık bir bütçenin, hesapsız mahzurlarını iyi bilen Büyük Millet Meclisinin, muvazene yolunda katî karar sahibi bulunması, Devletin malî ve hatta umumî siyaseti için büyük teminattır.
Arkadaşlar;
Üniversite tesisine verdiğimiz ehemmiyeti beyan etmek isterim. Yarım tedbirlerin kısır olduğuna şüphe yoktur. Bütün işlerimizde olduğu gibi maarife ve kurulan Üniversitede de radikal tedbirlerle yürümek katî kararımızdır.
Efendiler;
Beynelmilel münasebetlerin geçen sene zarfında sulh ve huzur noktai nazarından inkişafı, cihanın birçok kısımlarında inşirah verici bir halde olmamıştır. Beynelmilel iktisat ve silâhları bırakma konferanslarından da şimdiye kadar müspet netice alınmamıştır. Milletimizin, müdafaa vasıta ve kuvvetlerine hususî ehemmiyet atfetmesi lüzumunu söylemek vazifemizdir. (Alkışlar).
Müteselli olabiliriz ki, sulh ülküsü; bizim içinde bulunduğumuz yakın muhitte, memnun olunacak terakkiler kaydetmiştir. Türkiye Cumhuriyeti beynelmilel sulh ve emniyeti kuvvetlendirmek için, kendi tesiri ve iktidarı olan sahada ve aynı arzuda olanlarla beraber, hayırlı faaliyetlerde bulunmuştur. (Alkışlar).
Londra’da imzalanan, mütecavizin tarifi muahedeleri, beynelmilel âdemi tecavüz fikrini tevsik eden diğer mukavelelere hakikî bir canlılık vermektedir. Büyük Millet Meclisinin bu mühim eseri takdir buyuracağına şüphe yoktur. (Alkışlar)
Efendiler;
Bu sene, mümtaz bir Sovyet heyetinin cevap ziyaretini kabul ettik. (Alkışlar).
Bu ziyaretin onuncu yıl bayramına tesadüf ettirilmesi, iki memleket arasındaki münasebetlerin derin samimiyeti gösteren mesut bir vesile olmuştur. (Alkışlar).
İki memleketin çetin zamanlarında kurulmuş, on beş senedir türlü imtihanlardan, daha kuvvetli çıkmış bir dostluğun daima yüksek kıymeti haiz olması, beynelmilel sulh için değerli ve ehemmiyetli bir amil olduğunda tereddüt edilemez. (Alkışlar).
Balkanlarda münasebetlerimiz inkişafa mazhar olmuştur. Yunanistan’ın mümtaz Başvekilini ve nazırlarını kabul ettiğimiz esnada, dostça anlaşma paktı imza edildi. Başlıca hükmü, iki memleketin müşterek hudutlarını karşılıklı taahhüt altına alan bu mukavele Yunanistan’la aramızda mütemadiyen artan dostluk ve emniyet rabıtasının neticesidir. (Alkışlar).
Bu muahede, denizde ve karada yüksek menfaatleri ve coğrafî rabıtaları bu kadar biri birine girmiş olan iki memleket için tabiî ihtiyacın ifadesidir. Bu muahede, Balkanlarda dahi sulhun ve umumî ahengin kuvvetli bir vasıtası olacaktır. (Alkışlar).
Bulgaristan’la dostluk ve emniyet münasebetlerinin arttırılması için, biz bütün imkânları kullanmaktayız. İki memleket arasındaki bitaraflık ve hakem muahedesinin uzatılmasını derpiş eden bir protokol, vekillerimizin komşu Hükümete cevabî ziyaretleri esnasında imzalanmıştır. İktisadî ve siyasî münasebetleri inkişaf ettirmek, Cumhuriyet Hükümetinin ciddî arzusudur. Mütenekkiren seyahat eden Haşmetlû Yugoslavya Hükümdarı ile telâki vukuunu, mesut bir hâdise telâkki ederiz. (Alkışlar).
Balkanlarda sulh ve huzur temennilerini, iki memleket arasında iyi münasebetler inkişafını ve bir âdemi tecavüz muahedesi yapılması kararını tebarüz ettiren konuşmalardan, beynelmilel sulh ve emniyet ülküsü, yalnız, müstefit olmuştur. Romanya’nın değerli Hariciye nazırının resmî ziyaretini ve bu esnada iki memleket arasında âdemi tecavüz ve hakemlik muahedesi imzalanmış olmasını memnuniyetle zikrederiz. (Alkışlar).
Mütecavizin tarifi muahedesi âdemi tecavüz ve tecavüze âdemi iştirak ve tecavüzü takbih fikirlerini tebarüz ettiren muahedenin memleketler arasında hakikî bir emniyet havası yaratmakta olduğuna şüphe yoktur.
Macaristan’ın mümtaz Başvekilinin ve Hariciye nazırının ziyaretlerini çok samimiyet ve memnuniyetle karşıladık. (Alkışlar).
İki memleket arasındaki bitaraflık ve hakem muahedesi de uzatılmıştır. Milletlerimiz arasındaki kardeşçe duygular bu mesut vesilelerle taşkın bir surette gösterilmiştir. (Alkışlar).
Muhterem Efendiler;
Balkanlarda ve Orta Avrupa’daki devletlerarasında Türkiye Cumhuriyeti ancak politikasının dürüst ve açık mahiyeti sayesinde, samimî mevkii muhafaza etmektedir. (Alkışlar).
Pek nazik olan bu siyasetin icaplarını dikkatle göz önünde bulundurmaktayız. Türkiye Cumhuriyetinin diğer devletlerle münasebetlerinin, aradaki muahedelerin hükümlerine ve beynelmilel dostluk icaplarına uygun olarak umumiyetle iyi olduğunu söyleyebilirim.
Aziz arkadaşlarım;
Büyük Millet Meclisinin bu seneki çalışma devri mühim mevzularla doludur. Bir kaç yıldan beri, millî ve beynelmilel vaziyetler, her sene, bir evvelkinden daha ehemmiyetli olmaktadır. Yüksek basiretinizden memleket ve milletimiz; itimat ve emniyetle, yeni ve büyük feyizler beklemektedir. Açmakta olduğunuz ikinci on yıllık devrenin ilk yılı yeni bir azim ve kudret devrinin parlak ‘bir misali olacaktır. (Ayakta sürekli alkışlar, şiddetli alkışlar, bravo, yaşa Gazi sesleri).”
Referanslı Kaynaklar: Cumhuriyet gazetesi, 2 Kasım 1933 Perşembe. / Türkiye Büyük Millet Meclisi, “Yasama Yılı Açılışlarında Cumhurbaşkanlarının Konuşmaları -1-”s.45 (1 Mart 1924 – 14 Aralık 1987).