Atatürk yanında İsmet İnönü ve mahiyeti olduğu halde Pazartesi günü saat 17.00’de özel treniyle Ankara’dan hareket etmiş, 22 Ocak 1935, Salı günü İstanbul’a gelmiştir.
Atatürk İstanbul’da büyük sevgi gösterileri ile karşılanmıştır.
İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ ile CHP Vilayet İdare Kurulu Başkanı Bay Cemal İzmit’e kadar giderek bütün İstanbul ve İstanbullular adına Atatürk’e “hoş geldiniz” demişlerdir.
22 Ocak 1935, Salı günü, Yüce Önderimizi getiren tren saat 08.20’de Haydarpaşa istasyonuna gelmiştir. Haydarpaşa Garı’nı hıncahınç dolduran binlerce kişi İstanbul’un çok sevdiği konuğunu içten ve candan gelen bir istekle selamlamıştır. Gar’ın başlangıcından iskeleye kadar önceden yer almış asker ve polis müfrezeleri selam törenini yerine getirmiştir.
Atatürk’ü Gar’da Kültür Bakanı Zeynelâbidin, Londra büyükelçimiz Fethi Okyar, Başyazar Yunus Nadi Abalıoğlu, İstanbul Komutanı General Fehmi ile Şehrimizde bulunan bütün milletvekilleri, askeri erkân karşılamıştır.
Atatürk, Haydarpaşa Garı’nı dolduranların coşkun alkışları arasında ve güleç yüzle Haydarpaşa rıhtımına geçmiş ve buradaki Söğütlü yatı ile doğruca Dolmabahçe Sarayı’na giderek akşam geç vakte kadar Dolmabahçe Saray’ındaki özel dairesinde çalışmıştır.
Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) Başkanı Saffet Arıkan ile cemiyetin diğer üyeleri de Büyük Önder’le birlikte İstanbul’a gelmiştir.
23 Ocak, Çarşamba: Atatürk, bugün Dolmabahçe Sarayı’ndaki özel dairesinde dil konusu üzerinde bilimsel incelemelerde bulunmuş, hiçbir yere çıkmamıştır.
Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adıyla 12 Temmuz 1932 ‘de Atatürk’ün talimatıyla kurulmuştur. Cemiyetin kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçıları olan Samih Rıfat, Ruşen Eşref, Celal Sahir ve Yakup Kadri’dir.
Kurumun ilk başkanı Samih Rıfat Bey’dir;
Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin amacı, “Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek” olarak tespit edilmiştir. Kurulan cemiyet bu amacını Türk dilini tetkik ve elde edilen neticeleri neşir ve tamim ederek gerçekleştirecektir.
Bu amaca ulaşmak için de şu yol takip edilecektir:
1-Toplanıp ilmi müzakerelerde bulunmak;
2-Türk dilini kendi meşelerine, tekâmülüne ve ihtiyaçlarına göre tespit ve tedvin etmek;
3-Türk dilini tetkike yarayacak vesaik ve malzemeyi elde etmek, eski kitaplardan ve memleketin her mıntıkasındaki halk dilinden derlemeler yapmak ve yaptırmak;
4-Cemiyet mesaisinin semerelerini her türlü yollarda neşre çalışmak.
Atatürk’ün sağlığında, 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem Kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil siyaseti belirlenmiş, hem de ilmi bildiriler sunulup tartışılmıştır.
26 Eylül – 5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan Birinci Türk Dil Kurultayı sonunda Kurumun “Lügat – Istılah, Gramer – Sentaks, Derleme, Lenguistik – Filoloji, Etimoloji, Yayın” adları ile altı kol halinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edilmiştir. Sonradan kurultaylarda bu kollardan bazıları ayrılmış, bazıları tekrar birleştirilmiş; fakat ana çatı değiştirilmemiştir.
1934’te yapılan kurultayda Cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936’daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olmuştur.
Türk Dil Kurumu başlangıcından beri çalışmalarını iki ana eksen üzerinde yürütmüştür:
1-Türk dili üzerinde araştırmalar yapmak, yapıştırmak;
2- Türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak.
Atatürk’ün kendisi de Türk dili üzerindeki yerli ve yabancı araştırmaları bizzat inceleyerek, dönemindeki bilginleri Türk dili üzerinde araştırmalar yapmaya yönlendirmiştir. Nitekim Türk dilinin en eski anıtları olan Göktürk (Runik) yazılı metinlerin ilk iki cildi O’nun sağlığında yayımlanmış: 1940’larda yayın hayatına çıkabilen “DivânuLügâti’t – TurkKtadgu Bilig” gibi eserler üzerinde de yine O’nun sağlığında çalışılmaya başlanmıştır.
Daha sonra birçok cilt halinde ortaya çıkacak olan Tarama ve Derleme Sözlüğüyle ilgili çalışmalar da Atatürk’ün sağlığında başlamıştır. Tarama Sözlüğü, 13. Yüzyılda başlayan Batı Türkçesinin eski eserlerinin tanınmasıyla; Derleme Sözlüğü, Anadolu ağızlarında kullanılan kelimelerin derlenmesiyle oluşturulmuş büyük sözlüklerdir. Çağdaş Türkçenin grameri, sözlüğü, imlası ve terimleriyle ilgili çalışmalar da Atatürk tarafından ilgiyle izlenmiştir.
Türk Dil Kurumunun kuruluşuyla birlikte çağdaş Türkçede çok hızlı bir arılaştırma akımı da başlamıştır. Bizzat Atatürk’ün öncülük ettiği, Türk dilinin yabancı kökenli sözlerden temizlenmesi akımı 1935 güzüne kadar sürmüş; halkın diline girip yerleşmiş kelimelerin dilden atılması işleminden bu tarihte vaz geçilmiştir. Atatürk’ün ebediyete intikalinden sonra da öz Türkçe akımı Türk aydınları arasında sürekli tartışılan bir konu olmuştur. 1936 Kurultayı’nda kabul edilen tüzük değişikliği ile tüzüğün birinci maddesi ad değişikliği bildirmekle birlikte “TDK ‘nın Atatürk öncülüğünde kurulduğu şu sözlerle ifade edilmiştir:
“Ulu Önder Atatürk’ün kutlu eliyle ve O’nun yüce Kurucu ve Koruyucu Genel Başkanlığı altında 12 Temmuz 1932’de kurulmuş olan “Türk Dili Tetkik Cemiyeti”, Türk Dil Kurumu (TDK)” adını almıştır.
Atatürk’ün ebediyete intikalinden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile mal varlığını Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumuna bırakmıştır. Bu iki kurumun bütçesi bugün de Atatürk’ün mirasından karşılanmaktadır.
Atatürk 1 Kasım 1936’da Türkiye Büyük Millet Meclisinin V. dönem 2. yasama yılını açış konuşmasında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumumum geleceği ile ilgili dileklerini şu sözlerle dile getirmişti:
…”Başarılarında değerli Eğitim Bakanımız bulunan, Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumunun her gün yeni gerçek ufuklar açan, ciddi ve aralıksız çalışmalarını övgü ile anmak isterim. Bu iki ulusal kurumun, tarihimizin ve dilimizin, karanlıklar içinde unutulmuş derinliklerini, dünya kültüründe başlangıcı temsil ettiklerini, kabul edilebilir bilimsel belgelerle ortaya koydukça, yalnız Türk ulusunun değil, bütün bilim dünyasının ilgisini ve uyanmasını sağlayan, kutsal bir görev yapmakta olduklarını güvenle söyleyebilirim. Tarih Kurumunun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonucunda, ortaya çıkardığı beş bin beş yüz yıllık maddi Türk tarih belgeleri, dünya kültür tarihinin yeni baştan incelenmesini ve derinleştirilmesini gerektirecektir. Birçok Avrupalı bilim adamının katılması ile toplanan son Dil Kurultayının aydınlık sonuçlarını görmekle çok mutluyum. Bu ulusal kurumların az zaman içinde ulusal akademilere dönüşmesini dilerim. Bunun için, çalışkan tarih, dil ve bilim adamlarımızın, bilim dünyasınca tanınacak orijinal eserlerini görmekle mutlu olmanızı dilerim.”
Türk Dil Kurumunun yapısıyla ilgili ilk önemli değişiklik 1951 yılındaki olağanüstü kurultayda yapılmıştır. (Atatürk’ün sağlığında “Milli Eğitim Bakanının Kurum Başkanı” olmasını sağlayan tüzük maddesi 1951’de değiştirilmiş; böylece Kurumun devlete bağlantısı koparılmıştır.) Söz konusu Kurultay’da yapılan tüzük değişikliği ile Cumhurbaşkanlarının Kurumu koruyuculuk özellikleri, Milli Eğitim Bakanlarının doğal Kurum başkanlıkları hükümleri kaldırılmış, Yönetim Kurulunun kendi içinde başkan seçmesi kuralı getirilmiştir. Böylece Kurumun 1951 yılına kadar süren devlet himayesindeki dernek statüsüne son verilmiştir.
Bu tarihten sonra bir dernek yapısındaki TDK ‘nın Başkanı, hemen her meslekten kişilerin bulunduğu üyeler tarafından seçilen Yönetim Kurulu içerisinden seçilecektir. (Bu hüküm, izleyen kurultaylarda kabul edilen tüzüklerde yer almıştır.)
İlk büyük yapı değişikliğinin yaşandığı 1951 yılındaki Olağanüstü Türk Dil Kurultayı’nda Kurumun amaç maddesi de değiştirilerek “dil araştırmalarının devrimci bir anlayışla ve bilim metotlarına uygun olarak yapılmaya çalışılacağı” belirtilmiştir. Atatürk dönemi “nizamname” lerinde ve tüzüğünde yer alan amaç maddesinin Atatürk’ten sonra değiştirilmiş bu biçimine 1954, 1956, 1964, 1973, 1979 yıllarındaki kurultaylarda kabul edilen tüzüklerde aynen yer verilmiştir.
İkinci önemli yapı değişikliği 1982 Anayasası ile gerçekleşmiştir.
Atatürk’ün 1936 yılı meclis açış konuşmasında dile getirdiği:
…”Bu ulusal kurumların az zaman içinde ulusal akademilere dönüşmesini dilerim” şeklinde isteği dikkate alınarak her iki kurum da bu değişiklik ile akademik bir yapıya kavuşturulmuştur.
1982’de kabul edilen ve şu anda da yürürlükte olan Anayasa ile Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, bir Anayasa kuruluşu olan “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu” çatısı altına alınmış; böylece devletle olan bağlar yeniden ve daha güçlü olarak kurulmuştur.
Anayasanın 134’ncü maddesiyle Atatürk’ün manevi himayelerinde Cumhurbaşkanlarının gözetim ve desteğiyle Başbakanlığa bağlı “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu” kurulmuş ve Anayasanın bu maddesine bağlı olarak kabul edilen 2876 Sayılı Kanun ile Türk Dil Kurumu; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezi ile birlikte kamu tüzel kişiliğine sahip dört kurumdan biri olarak tanımlanmıştır.
Yeni dönemde Türk Dil Kurumu Başkanı artık atama yoluyla göreve getirilmektedir. Bununla beraber 2876 sayılı “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu” nun TDK ile ilgili bölümünde Atatürk dönemi “nizamname” lerinde ve tüzüğünde yer alan ifadelerin aynen korunduğu, hatta bazı ifadelerin tırnak içerisinde aynen aktarıldığı görülmektedir. Ayrıca Türk Dil Kurumu için Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup kendilerine tahsis edilmiştir.
Yine yeni dönem içinde Türk Dil Kurumu ve diğer “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu”na bağlı kuruluşları, 20 ‘si Yüksek Öğretim Kurumu; 20 ’si “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yüksek Kurulu tarafından seçilen “40” asıl üyeden oluşan Bilim Kurullarına sahiptir. Üyelerin büyük çoğunluğu Türk iniveresilerinde çalışan Türkologlardır. Başkanının önerisiyle Cumhurbaşkanınca tayin edilen Kurum Başkanı ve 40 asıl üye Bilim Kurulunu oluşturmaktaydı. Kurumun ilmi çalışmaları bu kurul tarafından planladığı gibi yönetim işlerini üstlenen Yürütme Kurulu ile ilmi çalışmaları yürüten Kol ve Komisyonların üyeleri de bu kurul tarafından seçilmekteydi.
Türk Dil Kurumu teşkilat yapısında yapılan son değişiklik 02. 11. 2011 tarihinde 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılmıştır. Söz konusu kararname ile Atatürk’ün vasiyetine uygun olarak Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun tüzel kişilikleri korunarak mali menfaatler saklı tutulmuş ve kendilerine tahsis edilmiştir.
664 Sayılı Kararname’ye bağlı olarak yürürlüğe giren “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Asli, Şeref ve Haberleşme” üyeleri yönetmeliği hükümlerine Kurumun görev alanına giren konularda üstün nitelikli ilmi araştırma ve eserleriyle, eğitim , öğretim, kültür ve sanat hizmetleriyle temayüz etmiş, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu kişlerden seçilen 40 asli üye Bilim Kurulunu oluşturmaktadır.
Asli üyeler, Yüksek Kurum Başkanı ile Kurum Başkanının birlikte ödeneceği iki katı aday arasından “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu’nca seçilmektedir.
Bilim Kurulu Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre de ilmi çalışmaları yürüten Kol ve Komisyonların üyeleri de Bilim Kurulu tarafından seçilmektedir.
İlmi çalışmaları yürüten kollar şunlardır:
1-Türk yazı Dilleri ve Ağızları Kolu
2-Türkçenin Eğitim ve Öğretim Kolu
3-Yazı Bilimi Kolu
4-Sözlük Kolu
5-Yayın ve Tanıtma Kolu
6- Dil Bilimi ve Dil Bilgisi Kolu
Türk Dil Kurumunun Türk dilinin çeşitli alanlarına, dönemlerine ve konularına yönelik ilmi araştırmaları bilim ve uygulama kolları ile sınırlı değildir. Bilim ve uygulama kollarının yanı sıra Türk Dil Kurumunun desteklediği projelerle Türk dili ile ilgili bazı alanlarda ve konularda da araştırmalar yürütülmesi, bu araştırmaların yayına dönüştürülmesi ile ilim dünyamıza yeni yayınlar kazandırılması amaçlanmaktadır. Türk Dil Kurumunda şu anda şu projeler yürütülmektedir:
1-Türk Dili ile İlgili Yabancı Dillerdeki Temel Eserlerin Tercime Edilmesi
2-Türkiye Türkçesi Köken Bilgisi (Etimoloji) Sözlüğü ‘nün Hazırlanması
3-Türk İşaret Dili Sisteminin oluşturulması, İşaret Dili Sözlüğü ’nün Hazırlanması
4- Uzaktan Öğretim Yöntemiyle Yabancılara Türkçe Öğretim Yazılımı
5-Farklı Kültürlerin Temel Düşünce ve İlim Eserlerinin Türkçeye Çevirisi
6-Türk Dili Belgeseli ve Film Yapımı
Günümüzde Türk Dil Kurumu, zengin bir araştırma kütüphanesiyle Türkiye’nin önde gelen araştırma ve kültür kurumu olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Yararlanılan Kaynak Eserler: “Atatürk’ün İstanbul’daki Günleri”, s:451 / Türk Tarih Kurumu Başkanlığı (www.ttk.gov.tr) / Cumhuriyet, 23 Ocak 1935 / Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, “Atatürk ve Türk Dili Belgeler” / Atatürk Fotoğrafları: S. Eriş Ülger, “Mustafa Kemal Atatürk, Verlag Anadolu”
Eksiklikler benim, fazlalıklar daha önce emek verenlerindir. Bir başka yazımda görüşmek üzere esen kalınız.
.