Hayatının bir bölümünde ille de şaşırır herkes. Çok doğruyum, her şey yolunda, adam gibi adam, muhteşem bir kadınım filan derken…Haydi bakalım “Allah’ım ne oluyor bana…”lara çıkan bir süreç…
Şeytana uymak mı denmeli, melekleri unutmak mı bilmem; ama bildiğim tek şey varsa; o da şudur ki, herkes mutlaka ama mutlaka sapar. Kimine göre iyice yoldan çıkmış, en kötü yola düşmüştür, kimilerine göre birkaç derece sapmıştır. Ama mutlaka şaşırır herkes.
Neden ben bunu yaptım? Sorusuyla yüzleşmeden ve bu sorunun cevabını da bulmadan geçip gitmez kolay kolay şaşırma durumu.
Bakın etrafınıza, “ondan bunu hiç beklemezdim” dediğiniz kaç kişi var. Herkesten her şeyi bekler hale gelmeden “büyüdüm” dememek lazım zaten. Başkalarıyla da ilgilenmiyoruz biz aslında, buradaki muhatabımız sadece kendimiz olmalı. Herkes kendini düzeltse, dünya da harika bir yer olur çıkardı. Ama olmuyor işte, yapamıyoruz…
Çok bilindik bir şey vardır bizim toplumuzda. “Türk kadını eşini aldatmaz!” Haydi bakalım, buradan yakın. Bu nasıl bir genelleme…?
“He, he bizim kadınlarımız bizi aldatmaz.” Allah Allah iddiaya bak! Kaç tane kadının kapısına Brad Pitt dayandı, aylarca peşinden koştu da “reddedildi?” Burada konu şu ki; günah elinin altındayken ahlaklı olmak makbul. O günah hele bir gelsin, çalsın kapını, avucunun içine al ve sonra girme..O zaman kesin yargıyla “evet bizim kadınımız bizi aldatmaz” diyebiliriz.
Yani Mevlana’nın dediği gibi:
…Gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim…
Başka bir versiyon daha var tabi; “benim kocam beni aldatmaz” Evet emin ol aldatmaz. Adriana Lima mesela, geçen kocana ziyarete gitti, ama senin koca değil elini sürmek, yan gözle bile bakmadı…
Kendimizi kandırmayalım; herkes de sapma potansiyeli vardır. Kimin ne yaptığıyla değil, aldatılıp aldatılmamakla da değil, aldatıp aldatmamakla ilgilenmek lazım. Konu yine kendimiziz yani…
Tabi mevsimler aşka döndüğünde her şey değişir; onu da es geçmeyelim. “Gerçek aşk” bir doyma hali olduğundan yukarıdaki iddiaların hepsini çürütebilir. Ama İnsanoğlunun en güçlü iki duygusundan birinden bahsediyorsak eğer; önünde de saygıyla eğilmek lazım o kavramın. Zaten gerçek aşkın ilahi olduğuna inanmışımdır her zaman. Ondan gelen bir duyguyu da kişinin değil egosu, yedi sülalesi gelse bastıramaz. Bunu da sadece bilen, yaşayan anlayabilir.
Ay tutuldu, benim çenem çözüldü sanki… Ama sizlerle karşılıklı sohbet eder gibi yazmaya da bayılıyorum…Bu da bir sapma hali midir acaba ne dersiniz?
Gitmeden;
“Gönlü güzel olana gönül vermeniz” dileğimi de konduruveriyorum…Zira onsuz olmaz…
Pelin’in Perisi