Sonbahar ha geçtim ha geçiyorum derken, çoğu bölgemiz kışı yaşar oldu bile. Pastırma sıcakları aldatmasın sizi, kar yere düştü, çoğu yer beyaza büründü..
Bundan istifade yol nereye derken, cennetten bir köşeye varıverdik aniden.
Güzel ülkemin güzeller güzeli BURSA’sı..
Biz geldik..
Hoşgeldik..
Yeşil türbesiyle, Tophane’siyle, Suuçtu şelalesi, Ulu camisi, Tirilye’si, Mudanya’sı, İnegöl’ü ile Saltanat kapısı, Koza Han’ı, birbirinden güzel hanları, çarşıları, semtleri, pazarlarıyla, kaplıcaları, iskenderi, kestane şekeri ve tabii Uludağ’ı ile Bursa, anlatmaya, gezmeye tozmaya doyulmaz bir şehrimiz..
Neresinden başlarsan başla, çıkacağın her bir nokta da tarih karşılar seni. Ne doyarsın çarşılarında dolaşmaya ne de buram buram Osmanlı kokan hanlarına hamamlarına..
Hepsi birbirinden şahane, hepsi ayrı bir efsane..
Bursa’yı Bursa yapan, 1326 yılında kuşatılarak Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi tarafından gerçekleştirilen fethidir.
Osman Gazi çevre tekfurları yönetimi altına alır, sıra Bursa’ya gelir. 1326 yılında Bursa’yı kuşatır. Ancak rahatsızlığı sebebiyle komutayı oğlu Orhan Gazi’ye devreder. Kuşatma devam ederken sur dışındaki yamaçlardan Bursa’yı seyreden Osman Gazi’nin, kubbesi bakır kaplı olan ve güneşin altında parıldayan kilise bahçesindeki bina dikkatini çeker ve ölümünden sonra oraya defnedilmek istediğini vasiyet eder. Fetih gerçekleşir, Osman Gazi ölür ve sonra usulüne uygun bir şekilde buraya defnedilir. Yanındaki kilise binası ise camiye çevrilir. Daha sonra bu bina da Orhan Gazi’nin türbesi haline getirilir. Osman Gazi ve Orhan Gazi’nin türbesi şimdi Tophane adı verilen Bursa’ya hâkim bir tepede yer almaktadır.
TOPHANE; Bursa’ya tepeden bakan, yeşil patikalara sahip, surlar ile kaplı, muhteşem manzarasıyla iyi ki buradayım dedirten eşsiz bir semt. Buraya çıkmadan, oturup bir fincan çay ya da kahve yudumlamadan dönmeyin. Hemen ardındaki saat kulesine uğrayıp, Orhangazi ve Osmangazi türbelerini de ziyaret edebilirsiniz.
Gerek tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olması gerek Osmanlı Devleti’nin başkenti olması sebebiyle, toprağında bağrında taşıdığı onca yatan ermişi evliyası, sultanlarıyla, tabiatıyla, tekstiliyle, sayısız daha birçok özelliği ile Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biridir Bursa..
Tarihi yüzlerce yıl öncesine dayanan mekanlar, müzeler, doğal güzellikler, parklar ve tarihi eserler sayesinde Bursa şehri, yerli ve yabancı turistler için adeta bir çekim merkezidir.
Yine Bursa deyince ilk akla gelen tarihi yapı ve ziyaret edilecek yer; ULU CAMİİ..
Bursa Ulu Camii, Türkiye’nin en ihtişamlı ve en önemli, hatta Türk İslam tarihinin en eski camilerinden olan, tarihi bir yapıdır. Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan caminin inşasına 1396 yılında başlanmış olup, yapı 1399 yılında tamamlanmıştır. Muhteşem bir mimariyle inşa edilen Bursa Ulu Camii; dikdörtgen bir planda yaklaşık 5000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş, sekizgen kasnaklara oturan toplam 20 kubbe, mihrap duvarına dik olarak beş sıra halinde yer almaktadır. Gelen gören yerli yabancı tüm ziyaretçilerini kendine hayran bıraktıran eşsiz yapı Ulu Camii’nin iç duvarlarında ve minberinde ise bazı ilgi çekici motif ve işlemeler yer alır. Caminin her duvarında Allah’ın birliğini ifade eden Arapça “vav” harfi yazılıdır. Özellikle bir duvarda, tezhip sanatıyla süslenmiş ve ucunda lale motifi olan vav harfinin önünde çok önceki zamanlarda Hızır Aleyhisselam’ın namaz kıldığı rivayet edilir. Bu yüzden camiye ibadet için gelenler o alanda namaz kılmaya özen gösterir. Bursa Ulu Camii’nin tarihi minberinde ise minberin doğu cephesinde Güneş Sistemi’nin kabartma fonlarının işlendiği bir alan yer almaktadır. Bu alanda Güneş Sistemi’ndeki gezegenlerin her birinin yörünge hareketleri, güneşe uzaklıkları ve aralarındaki büyüklük oranları tüm detaylarıyla gösterilmektedir. Bundan yüzlerce yıl öncesinde sahip olunan böylesine bir bilgi, camiyi ziyarete gelenleri bir kez daha hayrete düşürür.
Sultan Birinci Murad Han’ın türbesi Uludağ yolu üzerinde Hüdavendigar Cami’nin yanında bulunmakta. Cami, sade görüntüsü ve medrese olarak kullanılan erken devir Osmanlı mimarisinin güzel örneklerinden biridir. Bu caminin yanına dünyanın ilk aşevi yapılmıştır. Yıldırım Bayezid’in türbesi, camii ve medresesi de bugünkü Yıldırım semtindedir. Osmanlı’nın ikinci kurucusu olarak da bilinen Sultan Çelebi Mehmed’in türbesi, kullanılan eşsiz yeşil çinilerinden dolayı Yeşil Türbe olarak adlandırılmış ve camisi de Yeşil Cami olarak ...Semte de ismini veren Yeşil Türbe ve Cami görülmeye değer ziyaret mekanları arasında yer alıyor.
Hazreti Fatih’in babası ve Bursa’ya defnedilen son padişah olan Sultan İkinci Murad’ın türbesi Muradiye Külliyesi’nde aynı ismitaşıyan semtte bulunuyor. Vasiyeti üzerine türbenin üzeri açık bırakılmış..
Muradiye Camii ve Külliyesi; Bursa’nın en önemli tarihi yapılarından biri. Şehrin Osmanlı Sultanları tarafından yaptırılan son külliyesi olma özelliğine sahip. 1425-1426 yılları arasında Sultan 2.Murat tarafından yaptırılan külliye, aynı zamanda yer aldığı semte de ismini vermiş. Yapımından sonraki yıllarda Fatih Sultan Mehmed, 2.Bayezid ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde eklenen şehzade türbeleriyle son halini alan bu tarihi mekan; cami, hamam, imaret, medrese ve türbelerden oluşmakta. İçinde birçok türbeyi barındıran külliyede; Şehzade Mustafa, Cem Sultan, Hazreti Fatih’in annesi Hüma Hatun, Şehzade Ahmet, Şirin Hatun, Gülruh Sultan, Gülşah Hatun ve isimleri yazmayan nice hizmet etmiş saraylılara ait türbe ve mezarlar mevcut.
Yine Bursa için en önemli tarihi yapılardan biri olan Emir Sultan Camisi ve türbesi, Emir Sultan semtinde (Yıldırım), hemen her yerden görülebilen, çınar ve selvi ağaçlarının gölgelediği bir avlusu ve avlusundan eşsiz bir manzarası olan camii ve türbedir. Türbenin hemen altında Emirsultan Mezarlığı yer alır. Tasavvuf bilgini Emirsultan adına, eşi, Yıldırım Beyazıt’ın kızı Hundi Fatma Hatun tarafından yaptırılmıştır.
Camiler ve türbeler gezmekle bitmez, şimdi sizi Bursa’nın en nadide ve özel yerlerinden biri olan Koza Han’a davet ediyoruz.
Ulu ağaçların gölgelendirdiği bahçesi, tarihi ve huzur kokan atmosferi ile Bursa’nın en özel, en güzel yerlerinden biridir Koza Han…
Geniş dikdörtgen bir avlunun çevresinde iki katlı olan han, Sultan II. Beyazıd tarafından dönemin en iyi mimarlarından biri Abdül ula bin Pulat Şah’a 1491 yılında İstanbul’daki eserlerine vakıf olarak yapılmıştır.
Bursa Koza Han’da her yanı ıhlamur ve kahve kokusu kaplar, ipeğin zarafeti göz kamaştırır ve tarihi içinde kaybolurken alışveriş yapmanın keyfi doyumsuzdur. Avlusuna sıra sıra dizilmiş mağazalarda ipek kumaşlar, ipek eşarplar, sanatsal ürünler, ev tekstili ve çeyiz ürünleri ile hediyelik eşyalar, hepsi birbirinden renkli, özel ve göz alıcı.
Güneşin başka aydınlattığı Koza Han’ın avlusu fotoğraf sanatçılarının da vazgeçilmezidir adeta. Görmeden, gezmeden dönmeyin…
Bu yazımızı bitirmeden cennet bir köşeyle daha buluşmaya ne dersiniz? Durağımız, tarihi Ördekli Hamamı..
Bildiğimiz bir hamam değil elbette.. ”Ördekli Hamamı’’ olarak da tanınan Eski Yeni Hamam; Yıldırım Bayezid döneminde yapımına başlanan ancak Timur’la yaptığı Ankara Savaşı (1402) nedeniyle yarım kalan, ardından II. Murad’ın, ölümünden sonra tamamlanmasını ve türbesine vakfedilmesini vasiyet etmesi üzerine, Çelebi Sultan Mehmed tarafından bitirilen bir Osmanlı yapısıdır.. Yapı ilk defa 1496 yılında, bir başka deyişle inşasından neredeyse yüz sene sonra kiraya verilmiş ve tarihi İpek Yolu deve kervanlarının geçiş yerine yakınlığından dolayı oldukça yoğun kullanılmış.
Ördekli ismini nereden almış diye sorarsanız, içeride bulunan su havuzu ve kurna yalaklarında kullanılan ördek figürlerinin bu tarihi yapıya ismini vermiş olabileceği tahmin ediliyor. Hamam dönemi itibarıyla Bursa’da Osmanlı tarafından yaptırılan en büyük hamammış. İçerisinde külhandan gelen dumanın tabandan dolaştırılıp, ardından duvarlara geçirilen bir ısıtma sistemi uygulanmış. Ayrıca ısıtılan su duvarlarda dolaştırılmak suretiyle iç mekanın ısıtılmasına katkıda bulunulmuş.
Ördekli Hamamı, yakın tarihte restorasyonunun tamamlanmasıyla birlikte eski el sanatlarının icra edildiği bir mekan haline gelmiş.Toplam alanı bin dokuz yüz metrekare olan ve bin dört yüz metrekare kapalı alana sahip olan tarihi yapıda, biri büyük toplam beş salon bulunuyor. Büyük salon dahil toplam üç salon sergi salonu olarak, kalan biri toplantı salonu olarak, diğeri de çok amaçla salon olarak düzenlenmiş. Hamam içerisindeki hol ve odalar ise; Hat, Ebru, Minyatür ve Tezhip gibi geleneksel el sanatlarının icra edilebileceği şekilde restore edilmiş ve bir kültür merkezi olmuş.
İçerisinde fuaye, depo, arşiv ve büfe gibi bölümleri de bulunan tarihi hamam, yani Ördekli Kültür Merkezi, Bursaray Doğu Etabı’nın da devreye alınmasıyla çok önemli bir aktivite merkezi haline gelmiş. 200 kişilik 2 büyük salon ile tiyatro oyunlarının da sahnelenebileceği oditoryum tarzı bir salonun bulunduğu Ördekli Kültür Merkezi, kafeteryalarıyla kültürle iç içe soluklanabilecek bir mekan olmuş adeta.
Özellikle önermek istediğim muhteşem bir tat var burada. Zaten içeri adım atar atmaz ilk bu güzel mis koku karşılıyor sizi. Osmanlı Özel Şifa çayı. Evet.. İnanılmaz güzel bir çay. İçinde ise yok yok. Zencefil, havlıcan, hibiskus, ıhlamur, karanfil, limon, portakal, tarçın, elma, kekik, bal. Yazdıklarımla özleştirilmiş bu çayı, yanında kurabiyeler ve bal ile ikram ediyorlar. Eğer tadını biraz şekersiz bulursanız, şeker yerine tatlandırmak için bal koyuyorsunuz. Hele bir de dışarıda buz gibi bir hava varsa.. Kendinizi bu eşsiz lezzetten mahrum bırakmayın derim..
İyi seyirler…