Çok süper olmayan ligimizin doğal olarak vasatı aşamayan büyük kulüpleri yine yönetimsel hatalarla geçmiş koca bir seneyi geride bırakıyor. Ben de sıkıldım, oturdum, düşündüm ve ‘2015 yılında dört büyük kulübümüzün neler yaşayacağına dair kişisel görüşlerimi yazayım, dört büyüklerimizin patronlarının Türk futbolunun ve kulüplerinin daha iyi yerlere gelememesi için neler yapacaklarını karalayayım’ dedim. Ortaya esprili ama büyük oranda gerçekleşecek şeyler çıktı. Sene sonunda ne kadar doğru ya da yanlış olacağını hep birlikte göreceğiz.
FENERBAHÇE:
Aziz Yıldırım bir kere daha kongrede başkan seçilip güven tazeleyecektir. 2015 yılı boyunca 46 kere ‘’konuşursam yer yerinden oynar ama ülke menfaatleri için susuyorum’’, 23 kere ‘’bilmediğiniz şeyler var’’, 14 kere ‘’Volkan, Emre, Selçuk İsmail benim evlatlarım gibidir, onları ben burada olduğum müddetçe yedirtmem’’, 9 kere ‘’paralı köpekler’’, 4 kere ‘’o topçuyu biz alacaktık ama vazgeçtik, Fikret’i aradım dedim bunu sen al’’ kalıplarını kullanacaktır.
İsmail Kartal şampiyon olunmadığı taktirde kulüpten gönderilecektir. Muhtemelen yeni gelecek hocanın asistanlığını yapmaya devam eder. Şampiyon olduğu taktirde Şampiyonlar Ligi’nde Fenerbahçe’ye tarihinin en kötü günlerini yaşatır.En geç Aralık ayında kibarca kovulur.
Teknik kapasitesi Pirlo’dan hallice ama üst düzey olan Selçuk Şahin, Paolo Maldini’nin Türkiye franchise’ı Bekir İrtegün, kalede kilosundan dolayı duvar ören panter kaleci Volkan Demirel, Acıbadem Hastahaneleri fahri temsilcisi ve onur konuğu Emre Belözoğlu gibi dünyanın her takımında bulunması gereken 30 yaş üstü futbolcular ile uzun vadeli düşünülmesi gerektiği için kontrat tazelenir.
Diego Ribas yeni yıla çok etkilendiği ve adeta Rio De Jenario gibi benimsediği Bayburt’tan ev alır (olmadı Bayburt’u satın alır), hobi olarak Bayburt İl Özel İdare’ de maçlara çıkar. Malumunuz 4 ayda adamın çıktığı en en ciddi deplasman Bayburt maçıydı.
An itibarı ile Avrupa’nın en yaşlı ikinci takımı olan kulüp bir şekilde gençleştirilecektir ama bunun nasıl yapılacağına dair en ufak bir fikrim yok. Fenerbahçe yönetiminin facia transfer politikasını düşününce de tahminde bulunmamak daha akıllıca olacaktır. Allah kerim.
GALATASARAY:
Ünal Aysal’ın gidişiyle beraber Milano Moda Haftası felsefesinden uzaklaşıp özüne dönen Galatasaray Hamza Hamzaoğlu’nun yeni gelmiş olmasının verdiği gaz ile yeni yılın ilk aylarında iyi sonuçlar alacaktır. Daha sonra düşüşe geçecek olan ekip para olmadığı için Hamza hoca ile en az 1.5 sene yola devam edecektir.
Bir dönem parasızlıktan SMS kampanyaları düzenleyen ekip, bu sefer o kadar düşmeyip muhtemelen Muslera ve Sneijder gibi iki ismi 15-20 milyon Euro arası bir paraya elden çıkarıp kısa vadede ödemesi gereken borçlarını kapatacaktır. Bu ikilinin yıllık 8 milyon Euro gibi bir paraya mal olduğunu düşünürsek gayet mantıklı duruyor. Bonus olarak Pandev ve Dzemaili gibi isimlerle de bir şekilde anlaşılıp yollar ayrılır.
strong>Hamza hocanın özellikle alt yaş milli takımlarında oynayan genç futbolcular ile ilgili donanımından ve ilişkilerinden faydalanacak olan kulüp birkaç sene önce maddi sıkıntılar yaşamış olan Sporting Lisboa gibi gençlere yönelecektir ve maddi durumu toparlayana kadar görev adamı yaşlı yabancı oyuncular alarak bunları genç Türk oyuncular ile harmanlamaya çalışacaktır. Kurulacak olan kadro taraftarları pek heyecanlandırmayacak olsa da olmayınca kısmet ne yapsın İsmet?
Yeni başkan Duygun Bey tam bir kriz adamı. Sakin, efendi, akıllı, ne yaptığını bilen, planlı programlı çalışan, nazik ve kibar bir insan. Lakin, kendisi Haziran ayında ‘’bu durumu Alan Greenspan ve Warren Buffett ikilisi gelse düzeltemez, ben gidiyorum’’ söyleminde bulunup tası tarağı toplar. Galatasaray’ın başına hükümete yakın, liseli olmayan ama çevresi geniş bir başkan gelecektir. Tahminim bu isim Haluk Ulusoy olur. Kendisi devlet desteği bile alsa kulübü net olarak batırır. Pek hoş olmaz.
TRABZONSPOR:
Ersun Yanal’ın gelişinin akabinde yapıları gereği otomatik olarak ikiye bölünme ihtiyacı hisseden Trabzonspor taraftarı eğer 1 sene kadar sabredebilirse güzel günler görebilir. Fakat sabır konusunda memleketin en az toleranslı takımı olan ekip ligin ikinci yarısında kötü sonuçlar alındığı taktirde Hacıosmanoğlu Bey’in ‘’Ersun hoca antrenman programlarını ‘Nataşalar’a göre yapıyordu, hatta bir kere Constant’ı da götürdü’’ demeciyle bir kaos daha yaşayacaktır.
Kulüp yirmi altıncı kere UEFA’ya 2011 Şampiyonluğu için müracaat edecek, bir kere daha ret cevabı alacaktır. Akabinde 100 kişilik bir taraftar grubu İstinye’deki TFF binası önüne çelenk bırakıp horon tepecektir.
Camia olarak Ersun Yanal’ın arkasında durmayı başarabilirlerse seneye ilk 3’e oynayan, süratli, sürekli golü düşünen, keyifli bir ekip izleriz. Zaten yetenekli oyunculardan kurulu olan ekip iki yabancı takviyesiyle iyi yerlere gelir.
BEŞİKTAŞ:
Güzide kulüplerimiz içinde son 2 senedir yönetimsel anlamda en doğru işleri yapan ekibin stadı da bittiği taktirde camia kimyası olarak Nirvana yapacaktır. Her şey an itibarı ile o kadar güzel gidiyor ki yazacak bir şey bulamıyorum. Rüya gibi. Allah tamamına erdirsin. Hepinize iyi seneler diliyor, bu rezil lig hakkında fazla bir beklentiye girmemenizi temenni ediyorum.