Christie otobiyografisinde, on kitap yazdıktan sonra bile kendini “hakiki bir yazar” olarak görmediğini itiraf ediyordu. Form doldururken meslek bölümüne “ev kadını”ndan başka bir şey yazmak hiç aklına gelmezdi. “Komik olan şu ki, evlendikten hemen sonra yazdığım kitaplara dair pek az şey hatırlıyorum.” demişti.
“Sanırım sıradan hayatımdan o kadar keyif alıyorum ki, yazmak krizler ve patlamalar esnasında yerine getirdiğim bir görev haline gelmişti. Hiçbir zaman kendi odam ya da özellikle yazmak için çekildiğim belli bir yerim olmadı.”
Bu durum da yazarı illa ki masasının başında fotoğraflamak isteyen gazetecilerle sürekli sorun yaşamasına neden oldu. “Tek ihtiyacım, sabit duran bir masa ve bir daktiloydu.” diye yazmıştı.
“Yatak odasında bulunan mermer lavabo yazmak için iyi bir yerdi; ayrıca yemek masası da öğünler arasında kalan zamanlarda gayet uygundu. Pek çok arkadaşım bana, “Kitaplarını ne zaman yazıyorsun hiç bilmiyorum, çünkü seni yazarken, hatta yazmaya giderken bile görmedim.” Buldukları kemik parçasıyla giderken bile görmedim.” Buldukları kemik parçasıyla bir köşeye çekilen köpekler gibi davranıyor olmalıyım; köpekler de tüm ketumluklarıyla uzaklaşırlar ve yarım saat boyunca onları bir daha görmezsiniz. Burunlarına çamur bulaşmış halde düşünceli düşünceli dönerler. Ben de hemen hemen aynı şeyi yaparım. Yazmaya başlayacaksam birazcık utanmış hissederim. Ama bir kez uzaklaşıp kapıyı kapatabildiğim ve insanların beni rahatsız etmemesini sağlayabildiğim zaman tam hız çalışmaya başlar, yaptığım işin içinde tamamen kaybolurum…”
Kaynak: Günlük Ritüeller