29 Eylül 1911 tarihinde İtalyanlar Trablusgarp’ta Osmanlı Devleti’ne harp ilân etmiş, 28/29 Eylül 1911 tarihinden itibaren Trablusgarp’a çıkarma yapmaya ve tüm kıyı şehirlerini bombalamaya başlamışlardı.
İtalyanlar;
3 ve 4 Ekim 1911’de Tobruk’a,
5 Ekim 1911’de Trablus’a,
16 Ekim 1911’de Derne’ye ve Homs’a
19 Ekim 1911’de Bingazi’ye çıkarma yaparak bu şehirleri işgal etmişlerdi.
Atatürk 1911 yılında Trablus, Bingazi Savaşı dolayısıyla Tobruk’a atanmıştı. Bu göreve gitmek üzere İstanbul’dan 15 Ekim 1911’de yola çıkmış ve 21 Ekim 1911’de Mısır’da İskenderiye’ye varmıştı.
Mustafa Kemal bu göreve gizli gittiğinden, Tanin Gazetesi Yazarı Şerif Bey takma adı ve bu adla çıkarılmış pasaport ve bir Rus vapuru ile yolculuk yapmıştır.
MUSTAFA KEMAL URLA KARANTİNASINDA
19. yüzyıl savaşlar ve salgın hastalıklarla geçmiştir. Tüm dünya devletlerini etkisi altına alan bu felaketlerden Osmanlı Devleti de nasibini almış, bu salgınlarla yapılan mücadelenin dışında kalmamıştır. Nitekim modern bir yapıya sahip olmak isteyen Osmanlı Devleti, yaygın bir karantina örgütü kurarak modernleşmekte olduğunu göstermek isterken, güçlü bir merkezleştirme çabası içine girmiştir. Bu bağlamda İzmir, karantina ağının İstanbul’dan sonra oluşturulan ilk kentlerden biridir ve bu ağ, taşrada kurulmak istenen örgütlenmeye bir model olarak tasarlanmıştır.
Karantina binaları yetmediğinden olsa gerek, gemilerin Karantina mekânı olarak kullanılması sık rastlanılan bir durumdur. Öyleki; gemiler karantina görevini yerine getirmeye çalışırlarken adeta yarı düşsel bir uykuda gibi görünseler de, güvertelerinde yaşama dair hiçbir iz olmamasına rağmen, içinde insanlar olduğu, güverteye asılı çamaşırlardan ve arada sırada gelen trompet seslerinden anlaşılırmış.
Urla Karantinası Rus vapurunda Mustafa KEMAL’ de vardır ve 4 Teşrinievvel 1327 (17 Ekim 1911)’de Fuat Bulca’ya şu mektubu yazar:
-…”Bilirsin ki, Trablus meselesi ortaya çıktığından beri oraya gitmek teşebbüsünden geri durulmadı. Bir defa Şam vapurunda üç gece kaldıktan sonra döndürüldük, bundan sonra Tunus veya Mısır yoluyla gitmeye teşebbüs ettik. Savunma Bakanı umudu kestiği için vazgeçirtti.
Bu defa Ömer Naci ve daha bir iki kişiyle Mısır üzerinden hedefe yürümek üzere 2 Teşrinievvel 327’de (15 EKİM 1911) İstanbul’dan hareket edildi. Savunma Bakanı da ister istemez onayladı.
Maksadımız ebedi bir mücadele sahası açmaktır. Muvaffakiyet Allah’tan. Lüzum ve fayda görürsem seni ve daha bazı arkadaşları da isteyeceğim. Şimdilik temin edilecek noktalar var. Benim nerede olduğumu duyurmayın. Daha bir müddet için validemi de haberdar etmeyin. Ara sıra benim tarafımdan İstanbul’dan gelmiş gibi kendisine mektup gösterin.
Eyüp Sabri seni veya Salih’i görecek, ona ilmühaberlerimin 5. Kolordu idaresinde kalması ve maaş ve ödeneklerimden borçlarım düşüldükten sonra kalanının valideme verilmesi lazımdır. Bunu Savunma Bakanı da yazacak. Unutmazsa…
Salih’e olan 5-10 lirayı da bu paradan ödesin.
Mısır’a vardıktan sonra sana bilgi ve adres vereceğim. Sen de bana yazarsın. Şayet sen bir tarafa gidersen senin adına mektupları alacak ve açacak bir arkadaş tayin edersin. Rasim, Hamdi vs. arkadaşlar ne âlemdedir?
Vatanı kurtarmak için şimdiye kadar olduğundan fazla gayret ve fedakarlık elzemdir. Endülüs tarihinin son sayfalarını okuyunuz. Faydalı sohbetlerinizde bulunamadığım için üzgünüm. Beni unutmayın.
Alaydaki arkadaşlara çok selam, beraber yaptığımız talim ve terbiye programını takipte çok güzel neticeler vardır. Yorulmasınlar, eski tembellikle hiçbir şey olmaz. Başka kâğıdım yok. Nuri’ye ayrıca mektup yazamayacağım. İstersen bu mektubumu aynen gönder. Veyahut bahisle bir mektup yaz. Ve o kıymetli kardeşimize de ki, benim için hatırası kalp ve vicdanımdan bir an çıkmayan bir öz kardeş varsa Nuri’dir. Bu karanlık seferi onunla beraber yapmak isterdim. Allah nasip ederse mücadele sahasında birleşiriz. Cenab-ı Hak takdir etmişse ahrette kavuşuruz. Salih’in gözlerinden öperim. Kalbinin vefasına, vicdanının saflığına ve inceliğine şükran borçluyum. Senin ve Salih’in Selanik’te bulunması, valideye yardım etmesi, kalbimin kuvvetini arttırıyor. İstanbul’da bulunan Kerim Bey’e mektup yazın. O zavallı oradaki mücadelede yalnız kaldı. Mektuplarınız ona kalp kuvveti verir. Allahaısmarladık Fuat’ım.
M.KEMAL
Not: Salih ve sen yoksan, Lütfü Bey’e özel selam ederim. Fuat ve Salih Efendi’lere yüklediğim yorgunlukların yerine getirilmesini rica ederim.
M.KEMAL
Eksiklikler benim, fazlalıklar daha önce emek verenlerindir.
Bir başka yazımda görüşmek üzere esen kalın.