GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK (1881-1938) , ÜNLÜ TÜRK DEVLET VE SİYASET ADAMI, BÜYÜK ASKER, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURUCUSU VE İLK CUMHURBAŞKANIDIR.
Balkan Savaşları (1912-1913) sona erip BULGARİSTAN ile OSMANLI Devleti arasında 29 EYLÜL 1913 ’te ‘İSTANBUL BULGARİSTAN – TÜRKİYE ANTLAŞMASI’ imzalandıktan sonra, MUSTAFA KEMAL SOFYA ELÇİLİĞİ ASKERİ ATAŞELİĞİ’NE ATANMIŞTIR.
27 EKİM 1913 tarihinde bu göreve tayin edilen KURMAY BİNBAŞI MUSTAFA KEMAL ‘in görevi:
“BULGARİSTAN VE DİĞER BALKAN ÜLKELERİNİN ORDULARININ EĞİTİMİ, SİLAHLANMASI, ASKERİ-SİYASİ DURUMLARI İLE YETENEK VE NİTELİKLERİNİ TANIMAKLA BİRLİKTE, TÜRK SAVUNMA BAKANLIĞI’NIN BU ATAMADAN BEKLEDİĞİ EN ÖNEMLİ SONUÇ İSE, BULGARLARLA OSMANLI DEVLETİ ARASINDAKİ ASKERİ SORUNLARIN ÇÖZÜMLENMESİYDİ.”
İlk günden itibaren büyük bir titizlikle görevine sarılan MUSTAFA KEMAL, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve başlangıcında başta BULGARİSTAN olmak üzere diğer BALKAN ülkelerinin takip ettiği politikalar hakkında İSTANBUL ’a yüzden fazla rapor, bilgi notu ve telgraf göndermiştir.
—“O VAKİT, BEN HARBİYE NAZIRI BULUNUYORDUM. SİZİNLE BULGAR GENELKURMAYI ARASINDA ÇIKAN ANLAŞMAZLIĞI GİDERMEK İÇİN, BİRÇOK DEFALAR GÖRÜŞMELERİNİZE KATILMAK FIRSATINI BULMUŞTUM. HATIRLIYORUM Kİ, ÇEŞİTLİ TASARILARDA YÜKSEK ŞAHSINIZI TUTUYORDUM. ZİRA ASKERİ TEKNİKTEKİ BİLGİNİZ VE TAM DEHANIZ SAYESİNDE KITALARIMIZIN ORTAK HAREKÂTI İÇİN GEREKEN İLKELERİ EKSELANSINIZ DAHA İYİ BUYURDUNUZ. SİZE VERİLEN GÖREVLERİ BAŞARI İLE TAMAMLAYARAK, İSTANBUL ‘A HAREKETİNİZ SIRASINDA YÜKSEK ŞAHSINIZA GÖNDERDİĞİM BİR MEKTUPLA HAKKINIZDA EN İYİ DİLEKLERİMİ ULAŞTIRMAKLA BİRLİKTE, VATANIMIZINGELECEKTEKİ KADERİNDE PARLAK BİR YER TUTMANIZ UMUDUMU DA AÇIKLAMIŞTIM.”
Bulgar Savunma Bakanı General Goleman BOYACIYEV ‘in mektubunda da belirttiği gibi, MUSTAFA KEMAL, Bulgar Harbiye Nazırı üzerinde iyi bir intiba bırakmıştır. Bu olumlu hava, başta ÇAR FERDINAND olmak üzere ilişki kurduğu diğer çevrelerde de devam etmiştir.
Nitekim MUSTAFA KEMAL, ÇAR FERDINAND tarafından “MUKADDES ALEKSANDR” nişanı ile ödüllendirilmiştir.
ÇAR FERDINAND, SOFYA ORDU EVİNDEKİ MASKELİ BALOSUNA YENİÇERİ KIYAFETİYLE KATILAN MUSTAFA KEMAL’E TEŞEKKÜR EDEREK KENDİSİNE GÜMÜŞ SİGARA TABAKASINI ARMAĞAN ETMİŞTİR.
MUSTAFA KEMAL, ÇAR FERDINAND tarafından “MUKADDES ALEKSANDR” nişanı ile ödüllendirilmesi üzerine:
MUSTAFA KEMAL ’in MADAM CORINNE ‘e gönderdiği mektup ve kartlardan bir bölümü, kendisine Reşat ERSÜ tarafından 1953 tarihinde verilen Sayın Peyami SAFA tarafından tercüme ve izah ederek “ATATÜRK’ÜN BİR KADINA MEKTUPLARI” başlığıyla, MİLLİYET GAZETESİ 21 KASIM 1954 tarihli sayısından başlayarak yayınlanmış ve 6 ARALIK 1954 tarihine kadar devam etmiştir.
Bu mektuplar hakkında gazetenin verdiği bilgi şudur:
—“MUSTAFA KEMAL 1913 VE 1914 YILLARINDA SOFYA ‘DAN, 1915 YILINDA ÇANAKKALE ARIBURNU’NDAN, 1916 VE 1917 YILLARINDA DİYARBAKIR ‘A YAKIN MEÇHUL BİR YERDEN GÖNDERMİŞTİR.”
MUSTAFA KEMAL, MADAM CORINNE ilişkisinin aşk mı yoksa dostluk mu olduğunu gösteren tartışmalar da SOFYA ‘dan yollanan mektuplarla başlar.
MUSTAFA KEMAL ’in MADAM CORINNE ‘e gönderdiği mektup ve kartlardan bir bölümü, kendisine Reşat ERSÜ tarafından 1953 tarihinde verilen Sayın Peyami SAFA tarafından tercüme ve izah ederek “ATATÜRK’ÜN BİR KADINA MEKTUPLARI” başlığıyla, MİLLİYET GAZETESİ 21 KASIM 1954 tarihli sayısından başlayarak yayınlanmış ve 6 ARALIK 1954 tarihine kadar devam etmiştir.
Bu mektuplar hakkında gazetenin verdiği bilgi şudur:
—“MUSTAFA KEMAL 1913 VE 1914 YILLARINDA SOFYA ‘DAN, 1915 YILINDA ÇANAKKALE ARIBURNU’NDAN, 1916 VE 1917 YILLARINDA DİYARBAKIR ‘A YAKIN MEÇHUL BİR YERDEN GÖNDERMİŞTİR.”
MUSTAFA KEMAL, MADAM CORINNE ilişkisinin aşk mı yoksa dostluk mu olduğunu gösteren tartışmalar da SOFYA ‘dan yollanan mektuplarla başlar.
MADAM CORINNE KİMDİR?
YÜZBAŞI ÖMER LÜTFİ BEY’İN DUL EŞİDİR.
Ömer Lütfi Bey, Balkan Harbinde, VİZE savaşında ölmüş bir TÜRK şehididir ve MUSTAFA KEMAL ’in en az Nuri CONKER kadar yakın arkadaşıdır. Karısı CORINNE, CENOVA ‘da doğmuş aslen İTALYAN, fakat ailece TÜRKİYE ‘ye yerleşmiş ve TÜRK uyrukluğuna girmiş bir hanımdır.
Uzun zaman Hükümet hizmetinde bulunduğu için liyakat madalyası alan bahriye nezareti çevirmeni Miralay (Albay) Doktor LUIGI Bey’in kızıdır. Amcası da TÜRK Ordusunda görev almış “FERDİ PAŞA DİYE TANINAN GENERAL FERDINAND” dır.
MUSTAFA KEMAL bu aile ile Ömer Lütfi Bey ‘in sağlığından beri tanışır. Şehidin dul eşi CORINNE, PARİS Konservatuarı’ndan mezun, iyi piyano çalan, İTALYANCA ve FRANSIZCADAN sonra TÜRKÇEYİ de iyi konuşan, geniş kültür sahibi zeki ve ince bir kadındır. ” KIZ KARDEŞİ EDITH SONRALARI MÜSLÜMAN OLMUŞ VE EDİBE İSMİNİ ALMIŞTIR.”
MUSTAFA KEMAL ‘in bu aile ile dostluğu mütareke yıllarına, 1919 ’a kadar sürer. Hatta MUSTAFA KEMAL, Milli Mücadele için hazırlıklarını ŞİŞLİ ‘deki evinde olduğu kadar MADAM CORINNE ‘in BEYOĞLUNDA BURSA sokağındaki evinde hazırlamıştır.
—“Mütarekede İNGİLİZ Subayları bu evi basmışlar ve duvarda MUSTAFA KEMAL ‘in resmini görünce bunu indirmesini CORINNE ‘ye emretmişlerdir. MADAM CORINNE şiddetle karşı çıkmıştır. İNGİLİZ Subayları, karşılarında bir kadın olduğu için daha fazla ileri gitmemişler, fakat o zaman ANADOLU ‘da bulunan MUSTAFA KEMAL Paşa ile uzaktan bile ilgisi sürerse hakkında hayırlı olmayacağına dair ihtarlarda bulunmuşlardır. Bunu üzerine MADAM CORINNE İTALYA ‘ya kaçmak zorunda kalmıştır.”
MADAM CORINNE:
—“ATATÜRK’ÜN EBEDİ İSTİRAHATİNDEN SONRA, 1941’DE TÜRKİYE’YE GELMİŞ 1946’DA İSTANBUL’DA VEFAT ETMİŞTİR.”
MUSTAFA KEMAL ‘in hayatı üzerinde kalem oynatanlar için en tartışmalı konulardan birisi de MADAM CORINNE ile olan ilişkisinin boyutudur.
“ÇÜNKÜ MADAM CORINNE’İN MUSTAFA KEMAL‘E YAZDIĞI MEKTUPLAR, KARTLAR KAYIPTIR VEYA BULUNAMAMIŞTIR.”
Sayın Ali ÖZDENİZ ilişkinin şekli ve tartışma konusunu bizleri aydınlatacak çok değerli olan bir anısını şu satırlarla anlatır:
—“Bayan CORINNE, Balkan Savaşı sıralarında Harbiye Mektebi’nin karşısında bir evde otururdu. Orada haftada bir müzik toplantıları yapılırdı. Kendisi piyano, Namık KEMAL ’in torunu ve Ali Ekrem ’in oğlu Cezmi, keman çalar, Madam Namer de okurdu. Salona gidip gelenler arasında henüz bir yıldızlı paşa, TUĞGENERAL MUSTAFA KEMAL ‘den başka Lüsyen Hanım, Selim Sırrı TARCAN ve Serdar Kerim Paşa torunları Edibe, Kerime ve Süreyya Hanımların da bulunduğu olurdu.
MUSTAFA KEMAL PAŞA Hazretleri ARIBURNU’NDAN – İSTANBUL ‘a döndüklerden birinde bu toplantılardan birine yine şeref vermişlerdi. Bayan CORINNE piyano, Cezmi keman çalıyordu. PAŞA ‘nın önemli bir işi olduğu için meclisten ayrılması gerekiyordu. Kimseyi rahatsız etmemek ve müziği bozmamak için usulca yanıma geldi. Özür dilemeye beni görevlendirdikten sonra çıkıp gitti.
Bir saniye geçti, geçmedi. Madam CORINNE çalmakta olduğu klasik parçanın ortasında birdenbire durdu. Onun ansızın rahatsızlandığını sanan Abdülhak Hamit hemen kalkıp yanına gitti.
—“Neniz var hanımefendi? Diye sordu.
Kadın, piyano iskemlesi üzerinde hepimize dönerek dedi ki:
—“ÇIKAN KİŞİYİ, MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI İYİCE TANIYORMUSUNUZ? EMİN OLUNUZ Kİ YALNIZ TÜRKİYE’NİN DEĞİL BÜTÜN DÜNYANIN EN ÜNLÜ ADAMI OLACAKTIR.”
Sonra iskemlesinin üzerinde döndü ve müziğe devam etti…”
Sayın Ali ÖZDENİZ devamla…
— GAZİ, zaferden sonra bir gün BURSA ‘yı şereflendirmişti. Bu günlerin akşamının birinde ben ve Raufi, Lahika MANYAS çifti GAZİ ‘yi yemeğe davet etmiştik. Yemekte kendilerine özür dilemeye beni görevlendirmiştiniz diye hatırlatmada bulunarak o günün kehanetini bütün olup biteniyle anlattım.
GAZİ dikkatle dinledi, büyük bir heyecan ve memnunluk duyarak dedi ki:
-…”ARKADAŞLAR, EMİN OLUNUZ BU KADIN, CORİNNE, MEMLEKETİN EN ZEKİ KADINLARINDAN BİRİDİR. KENDİSİNDEN VE AİLESİNDEN BEN ÇOK FEYZ ALDIM.”
Sonra dönerek Ali ÖZDENİZ ‘e sordu:
-…”ŞİMDİ NEREDE ACABA BU KADIN?”
—“İTALYA’YA GİTMİŞ DİYE DUYDUM PAŞA HAZRETLERİ”
(Ali ÖZDENİZ ‘in Anlattıkları / KAYNAK: ATATÜRK’ÜN İSTANBUL’DAKİ GÜNLERİ Niyazi AHMET BANOĞLU S:31)
Mektup ve kartları büyük heyecan ve merakla beklediğinizi gözlerinizden görebiliyorum. MADAM CORINNE’N şu sözleri gerçekten beni çok etkiledi;
—“ÇIKAN KİŞİYİ, MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI İYİCE TANIYORMUSUNUZ? EMİN OLUNUZ Kİ YALNIZ TÜRKİYE’NİN DEĞİL BÜTÜN DÜNYANIN EN ÜNLÜ ADAMI OLACAKTIR.”
Ben buradan MUSTAFA KEMAL ‘in hayatı üzerinde kalem oynatanlara izninizle seslenmek istiyorum:
—“SİZ MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI İYİCE TANIYORMUSUNUZ?”
MUSTAFA KEMAL ‘İN KONUŞTUĞU FRANSIZCA’DA, DİNLEDİĞİ KLASİK MÜZİKTE VE HATTA VALS YAPIŞINDA BİLE MADAM CORINNE’İN İZLERİ VARDIR DİYORSUNUZ…
—“MUSTAFA KEMAL’İN ALMANCASINI İLERLETEN VE 23 OCAK 1914’TE “HAKİKATLİ VE PEK NAZİK MADAM HILDA’YA YAZARAK RESMİNİ ARMAĞAN ETTİĞİNİ NEDEN VURGULAMIYORSUNUZ?
HILDA CHRISTIANUS ATATÜRK’ÜN SOFYA’DA VİLLALARININ BİR ODASINDA PANSİYONER OLARAK KALDIĞI EVİN KIZIDIR. MUSTAFA KEMAL BU AİLE İLE TANIŞMIŞ, SIK SIK SOFRALARINDA YEMEK YEMİŞTİ.
BEN İZNİNİZLE BURADA BİR PARANTEZ AÇMAK İSTİYORUM:
10 ŞUBAT 1914’TE MUSTAFA KEMAL’İN SOFYA’DAN HARBİYE NEZARETİNE YAZISI:
-…”SOFYA’YA GELİŞİM GÜNÜNDEN BU GÜNE KADAR ÖDENEKLERİMİN DÜZENSİZ ÖDENMESİ TÜZÜNDEN, HER BAKIMDAN BÜTÜK GÜÇLÜKLER İÇİNDE KALDIM.”
HILDA CHRISTIANUS :
1961 yılında 70 yaşlarında iken ATATÜRK hakkında şunları söylemiş;
“O, BİR DAHİ İDİ. MUSTAFA KEMAL GİBİ BİR KİMSE YERYÜZÜNE BİR DAHA GELMEDİ. ÇOK ENTERSAN, ÇOK MÜHİM, BÜYÜK BİR İNSANDI O.!”
İZLER… İZLER… İZLER…
MUSTAFA KEMAL, SOFYA ’dan Salih BOZOK Bey’e gönderdiği bir mektupta FRANSIZ şairin hayat hakkındaki bir şiirini tercüme ederek göndermiştir.
Fransızcası şudur:
La vie est brêve
Un peu de rêve
Un peu d’amour
Et puis bonjour
La vie est vaine
Un peu d’espoir
Et puis bonsoir
MUSTAFA KEMAL, bu şiiri tercüme ederken “BİR FRANSIZ ŞAİRİ HAYATI ŞÖYLE TAVSİR EDİYOR” diyor:
-…”HAYAT KISADIR, BİRAZ HAYAL BİRAZ AŞK VE SONRA ALLAH’A ISMARLADIK
HAYAT BOŞTUR, BİRAZ KİN BİRAZ ÜMİT VE SONRA ALLAH’A ISMARLADIK.
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR.
BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.