Bildiğiniz üzere normalde spor yazıları yazmaktayım ama o işi hobi olarak yapıyorum. Esas işim ticaret ile ilgilenmek olduğundan mütevellit geride bıraktığımız 7 Haziran 2015 seçimleri hakkında kendi düşüncelerimi karalamak istedim.
Hakkında ciddi bir analiz yapmadan evvel 24 saat geçmesini bekledim fakat bu süre özellikle ileriye dönük ekonomik bir tahmin yapmak için elbette yeterli değil çünkü gerçeğe dönüşebilecek birçok alternatif ve tercih edilebilecek bir sürü yol ayrımı var. Partiler henüz kendi içlerinde ne olup bittiğini idrak edememişken bizim de henüz yol haritası çizmemiz pek sağlıklı olmaz.
O yüzden şu anda eldeki donelere göre yorum yapacak olursak:
1) HDP-MHP ve CHP’nin ortak hedefleri AKP’yi (özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı) durdurmak/yavaşlatmaktı. Başardılar.
2) AKP ve Recep Tayyip Erdoğan 13 yıllık iktidarı boyunca, hatta belediye başkanlığı döneminden bu yana ilk yenilgisini aldı. Ciddi bir başarısızlık mevcut. %41’lik oy ‘’Pyrrus Zaferi’’ olarak yorumlanmalıdır.
3) Başkanlık sistemine geçilme ihtimali kanaatimce tamamen ortadan kalkmıştır. Erken seçime gidilse bile AKP’nin 330 koltuk ile tek başına hükumet kurabilmesi en azından şu an için gerçekçi bir ihtimal değil.
4) AKP hükümetinin tek başına at koşturma dönemi en azından şu an için sonlanmıştır, başına buyruk bir şekilde hiç kimseye danışmadan 24 saat içerisinde yasa çıkarma ve yolsuzluk gibi ciddi dosyaları sırf iktidarda olmasından mütevellit görmezden gelme dönemi kapanmıştır.
5) HDP kendini Kürtlerin özgürlük partisi olarak görmekten ziyade Türkiye topraklarında yer alan Kürt kökenli herkese açık bir parti olarak görmeye başlayacak ve büyümeye çalışacaktır. Genel Başkan Selahattin Demirtaş’ın bu hususta başarılı olacağını düşünüyorum. Halk mütevazı, kibar üsluba sahip siyasetçiyi sever.
6) Üç muhalefet partisinin de an itibarı ile AKP ile koalisyon yapması nazarımda mümkün değil. Şahsen azınlık koalisyonunu da pek gerçekçi bulmadığımdan erken seçim beklemekteyim. Ancak bu yorumum Cumhurbaşkanı’nın izleyeceği politika ile direkt olarak bağlantılı olduğundan değişkenlik gösterebilir, o yüzden pek emin değilim.
Ekonomik hususlarda tahmin ve yorumlarıma gelecek olursak:
1) Dolar/euro paritesi ile ilgili ”öldük, bittik” tadında yorum yapıp, daha evvelki krizleri örnek verenleri Türkiye’nin geldiği noktadan bihaber olarak görüyorum. AKP hükümetinden pek haz etmememe rağmen Türkiye’nin 15 sene önceki Türkiye ile alakası olmadığını itiraf etmemiz lazım. O zamanlar ekonomik olarak şu andaki halimizden bile beter durumdaydık. Tabii bunda Kemal Derviş politikalarının da ciddi bir payı var ama bu başka yazının konusu. Konumuza dönecek olursak; her seçimden sonra ülkelerde belirsizlik olur ve bu durum piyasalar tarafından riskli bulunduğu için kurlarda gereksiz bir şişme yaratır. Bu şişme korunma ve riski azaltma amaçlıdır. Pazar gecesi nöbetçi bürolarda doların 2.86 seviyesine zıplayıp, bugün günü 2.75 küsürlerden kapatması da normaldir. Ciddi bir vukuat / Allah korusun patlama veya ölüm / Sayın Cumhurbaşkanı’ndan sert çıkış olmadan da kur piyasalar mevcut durumu kabul etmeye başladıkça çok ufaktan da olsa gevşemeye devam edecektir. Tabii ülkeyi kaosa götürecek herhangi durum yaratılıp da, hükumeti kurdurulmazsa o zaman başka bir senaryo ortaya çıkacaktır. Umarım olmaz.
2) BİST’in değer kaybetmesi de son derece normal bir durumdur. Piyasaların seçim sonu beklentisi, AKP’nin az bir oy farkı ile olsa bile hükümeti tek başına kuracak olmasıydı. Bu tahmin tutmadı, hatta epey saptı. BİST de faaliyet gösteren şahıs/firmaların %60’ının yabancı sermaye olduğunu baz aldığımızda yatırımcıların bu durumdan tırsması ve sahipleri olduğu portföyleri risklerini azaltmak adına elden çıkartması normaldir. İlerleyen günlerde kavga-gerginlik olmaz, meclise giren partiler sıkıntı yaşamadan hükümet kurmayı becerebilirlerse yabancı yatırımcı geri döner, borsa toparlar.
3) Merkez Bankası’nın izleyeceği politika mühim. İnişler çıkışlar olacaktır. Panik yapıp ekstrem reaksiyonlar vermek yerine bugün yaptığı gibi (döviz kurlarının haftalık repo faizlerini %0.5 puan aşağı çekmesi) ufak müdahalelerle ”ben buradayım, her şey kontrol altında” mesajını verirse sıkıntı yaşanacağını düşünmüyorum.
4) Dolar kuru bu seçimlerden bağımsız olarak yükselen bir kurdur. Şu anda Amerikan doları her geçen gün değer kazanmakta. FED’in yakında gideceği faiz artırımı yıllar önce Amerikadan kaçmış olan Amerikan dolarını ülkeye geri sokacaktır. Bu da doğal olarak Amerikan dolarının diğer para birimlerine oranla kuvvetlenmesine yol açacaktır. O yüzden doların yükselmesini tamamen ”ülkedeki siyasi belirsizlik” faktörüne bağlamak yersizdir. Bunu doların diğer ülkelerin para birimlerine karşı değer kazanıp kazanmadığına bakarak anlayabilirsiniz.
5) Şu anda Türkiye’nin ekonomik olarak siyasi belirsizlikten çok daha ciddi sorunları vardır. AKP’nin yanlış ekonomik politikaları bunun başlıca sebebidir. Ülkede işsizlik ve cari açık tarihin zirve noktasındadır. Üretim yapmayan, kendine ait tek bir marka değeri bile olmayan ülke er ya da geç krize girmeye mahkûmdur. İran’dan patates ithal edecek kadar tarım sektörünün ırzına geçmiş şahısların düşünmesi lazımdır. Artık bu ülkenin bir şeyler üretip onlarca ülkeye ihracat yapması gerekmektedir. Sanayiciyi yüksek vergilerle küstürüp, destek vermezsen şu anda ülkedeki durgunluk ve büyümenin tek haneli rakamlarda dibe vurması kaçınılmazdır.
Anlayacağınız ülkede şu anda hatırı sayılır bir risk var ve kazasız belasız yeni bir hükumetin kurulması gerekmekte. Diğer bir alternatif olan erken seçime gidilecekse bu iş kazasız belasız, ortamı germeden, medeniyet çerçevesi içinde yapılmalıdır. Eğer ortam gerilir, hükumet aylarca kurulamaz, Cumhurbaşkanı tepki verir, doğu da terör canlanırsa ülkeyi kısa vadede büyük kriz bekler ve bu sefer çıkış zor olur.
Bugün Standard&Poor’s gibi Türkiye’yi riskli bulan bir kredilendirme kuruluşu bile yapıcı mesajlar vermiş bulunmakta. Moodys ve Fitchgibi diğer kuruluşlar da ülkemizi hala ”yatırım yapılabilir” seviyede görmekteyken ülke siyasetçilerinin bunu bir mesaj olarak kabullenip, efendi bir şekilde halk için en doğru olanı yapmaları gerekmekte. Kişisel egoları bırakıp halkın refahını düşünmenin vakti geldi de geçiyor.
Ülkemiz için hayırlısı olsun.
İyi haftalar dilerim.
@josephintavugu