Fotoğraftaki Suriyeli bir çocuk. Ya da herhangi bir Çocuk. Çocuk. Çocuk!
Nereli olduğunun ne önemi var ki? Çıplak ve kirlenmiş ayaklarıyla, toza bulanmış korkunç bir kaderin eşiğindeki “çocuksa” eğer, bir başka buruluyor yürek. Başka bir türlü acıyor can.
Dilenen çocuklara yardım etmek, onlara para vermek yani, onlara kötülük etmek anlamına geliyor. Çünkü hem “dilenmek” doğal bir hal olarak algılanıyor, hem de onun avucuna saydığımız para onu bu hale getiren bir büyüğünün cebine akıyor. Bu yüzden onlara verilecek en güzel şey, belki çantada taşınan bir şeker, ya da elinizle başınızı okşamaktan ibaret…Ama para vermek bence yapılacak en büyük kötülüklerden biri…
“AÇIM…”
Herkes bu çığlık karşısında buruluyor. Hele bir de anneyseniz, kendi çocuğunuzu doyurmuş olmanın verdiği rahatlık bir anda zedeleniveriyor. Öyle bir çaresizlik sarıyor. Yanınızda varsa yiyecek bir şeyler hemen uzatıveriyorsunuz, mümkünse yiyecek bir şey alyorsunuz ama ya böyle bir imkan yoksa…Onu aç bir şekilde terk edip gitmenin hüznü sarıyor tabi. Sonra alışıyorsunuz buna. İşte böyle pişiyor insan. Böyle böyle alışıyoruz acımasızlığa… İçler acısı bir gerçekle hemen her gün yüzleşir olduk. Ar damarımız çatladı artık aç çocukları aç bırakıp gitmelere…
Türkiye’de artık her gün karşımızdalar. “Ne istiyor anne?” diye sorar bizimkiler. “Para” desen “versene”, “İlgi” desen ama nasıl? “Sevgi” desen hadi “sevsene”…
Utanmaz, arlanmaz, düşüncesiz ve iğrenç “yetişkinlerin” ayıbı desen, “belki”…
Yeter mi peki?
Dudağını büker, geçer gidersin kendi yoluna. O senin çocuğuna imrenir, seninki ona acır.
Sen sadece “kendinden”, sen sadece “yetişkinliğinden”, sen sadece “yetersizliğinden” utanırsın…
Geçer mi anne?
Ne geçmedi ki! … İnsanlık hasta evladım, geçmiş ola…diyebilir misin? Diyemezsin. Kıvırırsın. Yetişkinsin ya, kıvırmak senin işin. Çocuk tükürse “yetişkine…” Ya rabbi şükür! Yazıklar olsun “yetişmişliğimize…” Keşke çocuk gibi temiz kalmayı nasip etseydi hepimize…
Bu kısacık yazının ardından, her zamanki gibi, bu satırları okuyan herkesi önce Allah’a sonra da gönlü güzel olanlara emanet ediyorum.
Yüreği çocuk gibi tertemiz kalmış, gönlü güzel olanlara gönül vermeniz dileğiyle…
Pelin’in Perisi