Din eğitimi veren okullarda, okullara alınırken yetenek sınavları yapılmalı mı?
Geçen hafta bir akrabamın oğlunun sünnet merasimi için Tekirdağ’ın bir ilçesine davet edildim. Sünnet mevlid şeklinde düzenlenmişti. Önce yemek verildi, arkasından öğle namazından sonra iki tane cami hocası ses düzenini kurduktan sonra mikrofon başına geçerek Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ini okumaya niyetlendiler.
Birdenbire o kadar kötü , o kadar makam dışı sesler duymaya başladık ki daha önce konservatuvar eğitimi gören kızımla göz göze geldik ve ister istemez ikimizin yüzünde bir tebessüm belirdi. O güzelim eser katlediliyordu. Arada Kuran-ı Kerim okunuyor, onda da makamsal bir nitelik bulunmuyordu. Sonra kendi kendime düşündüm; müzik kulağı olmayan ve sesi bu kadar çirkin olan bir kişi nasıl bu göreve gelmiş, o din eğitimi veren okullardan nasıl mezun olmuştu…
Otuz beş yıllık bir eğitimci olarak opera sanatçılığımın yanında üniversitelerde ve çeşitli eğitim kurumlarında ses eğitimi dersleri vermekteyim. Son senelerde çeşitli dini kurumlarda görevli kişiler seslerini daha iyi ve daha uzun süreli kullanabilmek için ŞAN (Ses Eğitimi) dersi almak için bana müracaat ediyorlar. Amaçları ezanı, Kuran surelerini, ilâhileri hem güzel okumak hem de seslerini korumak. Ben onlara ses eğitimi verdikten sonra Kuran surelerini veya ilahileri okutuyorum; sonra şan tekniği olarak düzeltmeler yapıyorum; en sonra da makamsal yanlışları düzeltmeye çalışıyorum. Yalnız benim bütün bunları yapabilmem için karşıma gelen öğrencinin hem müzik kulağının çok iyi olması hem de sesinin güzel ve sağlıklı olması çok önemli; ama gelin görün ki gelen kişilerin çoğunluğu yukarıda anlattığım örnek gibi ya müzik kulakları zayıf oluyor ya da sesleri daha önce çok bağırma ve tekniksiz söyleme nedeniyle bozuk veya çok çirkin oluyor.
Bunların içinde tedaviyle düzeltilecek sadece bozuk seslerdir. Müzik kulağıysa ancak belirli bir yere kadar eğitilebilir. Ama profesyonel biri için bu kulak eğitimi yetersiz kalır. Bozuk sesleri (ses telleri aralık, nodüllü sesler, v.s.) düzeltmek toplu iğneyle kuyu kazmak gibi bir şeydir. Bu işten para kazananlar için bu tedavi girsek bile kişi hayatını sessinden kazandığı için bizim haftada bir veya iki defa ders yapmamız o kişiyi iyileştirmede yetersiz kalmaktadır. Biz eğitimciler ses tedavisi süresince kişilerin az konuşmasını, şarkı, ilahi v.s. gibi şeyler söylememesini; ayrıca bizim koyduğumuz kurallara sıkı sıkıya uymasını isteriz. Bizim söylediklerimize tam tamamına uyan bir ses hastasının işi sesini kullanmaksa; o zaman işsiz kalması kaçınılmazdır.
Peki o zaman ne yapmalı?
Bence bu işe daha okul zamanından başlanmalı… İmam Hatip Liseleri’ne ve İlahiyat Fakülteleri’ne alınacak öğrenciler aynı konservatuvar, güzel sanatlar liseleri, eğitim fakültelerinin müzik bölümleri gibi yetenek sınavına ( kulak, diksiyon, ses, kekemelik, pepemelik, fiziki görünüm ) tâbii tutulmalıdırlar.
Türkiye’de yüz bin civarında cami olduğu söylenmektedir. Bu camilerde görev alan din görevlilerinin hepsinin sesinin güzel, okudukları dini eserlerin tam makamında icra ettiklerini, bizlerin de daha kaliteli yorumlarla dini vecibelerimizi yerine getirdiğimizi bir düşünün… Ne kadar güzel olur değil mi?
Saygılarımla
COŞKUN NEHİR (İST .DEV. OPERASI SANATÇISI)