-…”SİZİN VE BÜTÜN KAHRAMAN ORDUMUZUN SEVGİ İLE GÖZLERİNDEN ÖPERİM. YARIN, YORULMAK BİLMEMİŞ VE BİLMEYECEK OLAN ŞANLI ORDUMUZUN GEÇİT TÖRENİNİ GÖZLERİMİN ÖNÜNDE CANLANDIRARAK MESUT OLACAĞIM.”
Değerli okurlar bu çok kıymetli satırlar, CUMHURBAŞKANI MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK tarafından Orgeneral Fahrettin ALTAY ‘ın kendilerine gönderdiği telgrafa cevaben yazılmıştır.
TRAKYA MANEVRALARI, 1937 yılında 16-20 Ağustos tarihleri arasında “TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ” tarafından dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi ÇAKMAK komutasında yapılan askeri tatbikattır. Dönemsel olarak yaklaşmakta olan II. Dünya Savaşı öncesinde hem silahlı kuvvetlerin hazırlık seviyesinin gözden geçirilmesi hem de olası düşman tehditlerine yönelik güç gösterisi olarak gerçekleştirilmiştir.
Manevralar devlet yönetim kademesi tarafından üst düzeyde sahiplenilmiş ve başta CUMHURBAŞKANI MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olmak üzere Başbakan Orgeneral İsmet İNÖNÜ, İçişleri Bakanı Şükrü KAYA, Londra Elçisi Ali Fethi OKYAR, Atina Elçisi Ruşen Eşref ÜNAYDIN, Tahran Elçisi Enis AKAYGEN ve diğer devlet görevlileri, hükümet üyelerince takip edilmiştir.
Bu yazımda sizlere Raif SERİN ‘in “ATATÜRK’E AİT HATIRALAR” adlı eserinin sayfa 79-82 de yer alan bu manevralarla ilgili hatırasını paylaşacak, manevralar hakkında günlük gazetelerin neler yazdıklarına şahitlik edecek ve her ne kadar gün ve gün “ATATÜRK’ÜN İSTANBUL’DAKİ GÜNLERİ” adlı, bizler için çok değerli eserin sahibi Niyazi Ahmet BANOĞLU ‘nun verdiği tarihlere uyacak ancak belirtilen gün isimlerini değiştireceğiz.
16 AĞUSTOS 1937 (SALI) PAZARTESİ:
ATATÜRK manevra alanına adım adım harekâtı izlemekte, görevler vermekte, manevraya katılanlarla ve bu arada yabancı Ataşemiliterlerle askerlik yöntemi üzerine konuşmalar yapmaktadır.
ATATÜRK bu gece İSTANBUL ‘a gidecek, ertesi gün, 17 AĞUSTOS (ÇARŞAMBA) SALI günü tekrar manevra alanlarına dönecektir.
Raif SERİN Bey anlatıyor:
YIL 1937… Büyük “TRAKYA MANEVRALARI” başlamak üzere…
Ben Teğmen rütbesiyle 61. Topçu alayında bulunuyordum. Manevra süresince 61. Tümen ile alayım arasında motosikletli irtibat subaylığı almıştım.
ÇORLU ‘nun 8-10 kilometre batısında, asfalt yol kenarında, ordugâhta bulunan alay karargâhından, ÇORLU ‘da bulunan tümen karargâhına acele bir rapor götürüyordum. ÇORLU ‘ya birkaç kilometre kalmıştı. Motosikletin saytkarını (SİDE-CAR, SEPET) motora bağlayan cıvatalardan birisi kırılmış, motosiklet sağa, saytkar sola eğilmişti. Rapor acele olduğundan bu biçimde yola devam etmeye karar verdim. Denge sağlayabilmek için yolun daha çok soluna yakın olmak üzere ortasından gidiyordum. Birkaç dakika geçmemişti ki karşıdan bir otomobilin hızla geldiğini gördüm. Yol vermek için, usule aykırı olarak sola yanaşmakla birlikte sağımdan geçmesi için de elimle işaret ediyordum. Otomobil, durumumu ve işaretimi anlamamış gibi üzerime gelmekte devam etti. 10 metreye kadar yaklaştıktan sonra birden sağa saptı ve 25-30 metre geçtikten sonra durdu. Geriden gelen ve benim görmemiş olduğum diğer otomobillerden durmamı işaret ettiler.
—“ATATÜRK ÇAĞIRIYOR!”
demeleri üzerine motosikletten indim ve ATATÜRK ‘ün yanına koştum:
—“BEN TEĞMEN RAİF SERİN. 61. TOPCU ALAY’INDAN 1.TÜMEN KOMUTANLIĞI’NA RAPOR GÖTÜRÜYORUM.”
Raporların tanınmış bir üste veya kendisini tanıtan bir üstün isteği üzerine götürülmesi usulden olduğundan harita çantamdan çıkarttığım zarfı da ATATÜRK ‘e uzattım. Zarfın üzerindeki yazıyı, yüksek sesle:
—“”KİŞİYE ÖZELDİR. 61. TÜMEN KOMUTANLIĞI’NA ÇORLU.” diye okuduktan sonra:
-…”RAPORUNU TESLİM ETTİKTEN SONRA BENİ GÖR!” emrini verdi.
Kendisini tekrar selamladım. Otomobilin hareketi üzerine bende motosiklete binerek yoluma devam ettim.
Raporu tümen karargâhına verdikten sonra ilk işim saytkarı motordan ayırmak oldu. ATATÜRK ‘e yetişmek ve aldığım emri yerine getirmek için hemen hareket ettim.
ATATÜRK ‘ü birkaç defa görmüştüm, fakat hiç muhatap olmamıştım.
“BENİ NİÇİN ÇAĞIRTMIŞTI?… ÖZEL BİR GÖREV Mİ VERECEKTİ?… YOLDAKİ USULSÜZ HAREKETİM İÇİN BENİ AZARLAYACAK MIYDI?… YOKSA SIK SIK YAPTIĞINI DUYDUĞUM GİBİ BENİ DE İMTİHAN MI EDECEK Tİ?… BÜTÜN BUNLARA NE BİR NEDEN NE DE BİR CEVAP BULAMIYORDUM. İÇİMDE BÜYÜK BİR HEYECAN VARDI… ATATÜRK’LE, DÜNYANIN EN BÜYÜK KOMUTANIYLA KONUŞACAKTIM.”
Motosikleti sanki başkaları idare ediyor da beni rüzgar gibi uçuruyordu. Ne kadar zaman geçi bilmiyorum. Hayatıma mal olabilecek kadar tehlikeli bir viraj dönüşünden sonra otomobil kafilesini önümde gördü. Birer birer hepsini geride bırakarak ATATÜRK sağda, ben de solda at başı beraber gittik.
Beni gurur ve mutluluğa boğan bu yolculuk fazla uzun sürmedi. Kafile, bir tepeciğin yanında durdu. ATATÜRK, çevik bir hareketle otomobilden inerek tepeye çıktı. Gerisindeki otomobillerden inen kişiler koşturarak ATATÜRK ‘ün etrafını çevirdiler. Yüksek rütbeli subaylar çantalarından çıkardıkları haritaları açtılar. Yüzleri kuzeye dönük olarak elleriyle araziyi göstererek ve haritaya bakarak bir hayli konuştular. Burası harekât alanı idi. Ben bir kenarda bütün konuşulanları duyuyor, bütün hareketleri görüyor, fakat bir şey anlamıyordum. Birden önümde bulunanların açılıverdiğini ve ATATÜRK ‘ün eliyle “GEL!” diye beni çağırdığını gördüm. Koştum. Sert bir selamdan sonra:
—“BUYUR!…” dedim ama sonunu getiremedim. BUYUR PAŞAM MI?… BUYUR KOMUTANIM MI?… BUYUR CUMHURBAŞKANIM MI?… demeliyim diye bir an duraksadıktan sonra:
—“BUYUR ATATÜRK!” deyiverdim.
ATATÜRK ‘ün arkasında toplanmış olan kişilerden bazılarının el kol hareketleriyle dikkatini çekmeye çalıştıklarını, ağızlarını açarak bir şeyler işaret ettiklerini görür gibi oldum. Her halde hitabımı beğenmemişlerdi. Elimde olmayarak gözlerim kaymış olacak ki, ATATÜRK ‘ün yüzü birden değişti, sert bir baş hareketiyle yana döndü, bir an durduktan sonra başını bana çevirerek konuştu:
-…”RAİF, KAÇ YAŞINDASIN?
—“22.”
-…”MEKTEPTEN NE ZAMAN ÇIKTIN?”
—“İKİ SENE EVVEL.”
-…”HANGİ TARAFA MENSUPSUN?”
—“KIRMIZI.”
-…”MANEVRADA SENİN TARAFININ KAZANACAĞINA İNANIYOR MUSUN?”
—“KAZANACAĞIZ FAKAT ÇETİN OLACAK.”
-…”NEDEN KAZANACAKSIN, NEDEN ÇETİN OLACAK?”
—“KAZANACAĞIZ ÇÜNKÜ ZAFERE İMANIMIZ VAR. ÇETİN OLACAK ÇÜNKÜ MAVİ DE BİZİM SOYUMUZDAN.”
-…”DEMEK Kİ MAVİ SENİN SOYUNDAN OLMASAYDI KOLAYLIKLA KAZANACAKTIN?”
—“MUTLAKA.”
-…”YA KUVETÇE SENDEN ÜSTÜN OLURLARSA?”
—“BİZ DAİMA AZ KUVVETLE BÜYÜK ZAFERLER KAZANILMIŞ BİR ULUSUN ÇOCUKLARIYIZ.”
-…”AZ KUVVETLE KAZANILMIŞ ZAFERLERİMİZDEN HANGİLERİNİ BİLİYORSUN, SAY?”
—“İSTANBUL’UN ZAPTI VE MOHAÇ HARİÇ TARİHİMİZİ DOLDURAN ZAFERLERİN HEMEN HEPSİ.
Biraz durakladıktan sonra devam ettim:
—“NİĞBOLU, KOSAVA, İKİNCİ NİĞBOLU, VARNA, OTLUKBELİ, ÇALDIRAN, RIDANİYE, DUMLUPINAR…”
ATATÜRK ‘ün memnun olduğunu benim deneyimsiz gözlerim bile yüzünden okumuştu.
-…”SANA BİR SORU DAHA SORACAĞIM. BİLİRSEN BAŞKA YOK, BİLEMEZSEN AKŞAMA KADAR İMTİHAN VAR. KABUL MÜ?”
—“KABUL.”
-…”TARİHTE EN BÜYÜK KOMUTAN KİMDİR?”
—“TARİH DEYİNCE EN ESKİ ZAMANLARDAN ŞU DAKİKAYA KADAR GEÇEN ZAMANI GÖZ ÖNÜNE ALMAK GEREKİR. BÖYLE OLUNCA EN BÜYÜK KOMUTAN…”
GÜLDÜ VE SÖZÜMÜ KESTİ:
-…”YOOO… BİLEMEDİN.”
Sözümün kesilmiş olmasına rağmen cevabının ne olacağını ve benim ne kadar safiyetle söyleyeceğimi ATATÜRK ‘ün anladığına kani olmuştum.
İmtihanı kazanmıştım. Omzuma eliyle dokunarak gitmemi işaret ederken etrafındakilere döndü ve bir tek kelimesini bile unutmadığım şu sözleri söylemişti:
-…”TARİH ULUSAL KAHRAMANLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN EN BÜYÜK KAYNAKTIR. YETİŞTİRME AYGITININ BAŞINDA BULUNANLAR, BUNDAN HAKKIYLA YARARLANABİLECEKLERSE ULUSUN HER BİREYİ BİRER KAHRAMAN OLUR VE ULUSUN SRTI ASLA YERE GELMEZ.”
Sayın Raif SERİN ‘in manevralarla ilgili hatıratını hep beraber okuduk. Dilerseniz bir de manevralar hakkında günlük gazetelerin neler yazdıklarına şahitlik edelim:
16 AĞUSTOS:
Mareşal Fevzi ÇAKMAK manevra alanını gezdi. ATATÜRK, Başbakan İsmet İNÖNÜ ve Fevzi ÇAKMAK dün geceyi ÇERKEZKÖY ‘de geçirdiler.
Cumhurbaşkanımız ATATÜRK yanlarında Başbakan İsmet İNÖNÜ, İçişleri Bakanı Şükrü KAYA olduğu halde dün akşam FLORYA ‘dan özel trenlerine binerek manevra alanına hareket etmiştir.
ATATÜRK saat yedi buçukta köşkünden çıkmış, yanlarında Başbakan İsmet İNÖNÜ, İçişleri Bakanı Şükrü KAYA, Sabiha GÖKÇEN olduğu halde plaj yerine kadar gelmiş orada toplanan halk tarafından alkışlarla karşılanmıştır.
17 AĞUSTOS:
Büyük Önder ve maiyetlerinde bulunanlar saat 21.10 ‘da şehrimize hareket ettiler. Dün İSTANBUL ‘dan gelerek geceyi burada geçiren ATATÜRK eşliğinde Başbakan İsmet İNÖNÜ, İçişleri Bakanı Şükrü KAYA ve diğer birçok kişi bu sabah erkenden manevranın yapıldığı alana gelmiştir. Manevra başhakemi General SALİH ‘le kısa bir görüşmeden sonra Cumhurbaşkanımız ilk nokta olarak DERVİŞTEPE ‘ye çıkmış ve burada da bütün harekatı emir erleriyle görüşerek, genel durum hakkında bilgi almıştır.
ATATÜRK DERVİŞTEPE ‘de yarım saatten fazla durmuş ve makineli tüfek başında “HELİOSTA (PIRILDAK)” haberleşme eletirde, gözetleme yerinde bulunan erlerle ayrı ayrı meşgul olarak incelemelerde bulunmuştur.
ATATÜRK saat sekiz buçuğu geçerken DERVİŞTEPE ‘den ayrılmış, incelemelerine devam için başka bir noktaya giderken 204 rakımlı tepede Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi ÇAKMAK ve Orgeneral Fahrettin ALTAY ‘la karşılaşmıştır. Bu şekilde büyüyen büyük askerler grubu günün artakalan incelemelerine birlikte devam etmiştir. Böylece 207 rakımlı tepeye gidilmiş ve saat ona, yani manevranın geçici dinlenme tatiline kadar burada incelemelerde bulunmuştur.
ATATÜRK, Mareşal Fevzi ÇAKMAK, İsmet İNÖNÜ ve eşliklerindeki kişiler öğle yemeğini ÇERKEZKÖY ‘de yemişler ve kısa bir dinlenmenin ardından trenle LÜLEBURGA ‘a giderek orada bulunan uçak karargahını gezmişlerdir. Saat dörtte ATATÜRK “BÜYÜK KARIŞTIRAN” köyünde kolordu komutanlığında harekat amirleriyle uzun uzun görüşmüş ve ayrıntılı bilgi almıştır.
Saat dört buçukta KARIŞTIRAN ‘dan hareket edilmiş ve bu köyün 8 kilometre güneyindeki bir yerde durularak motorlu birliklerimiz gözden geçirilmiştir.
ATATÜRK külot bir pantolon, mavi bir ceket, kasket ve çizme giymiş bulunuyordu.
ATATÜRK ve eşliklerindekiler otomobillerle KÜÇÜKÇEKMECE istasyonuna gelmiş ve istasyonda hazır bulunan özel trene binmiştir.
Tren bir süre KÜÇÜKÇEKMECE istasyonunda durmuştur.
Bu sırada FLORYA ‘dan İSTANBUL ‘a dönen trendeki halk.
“YAŞA UĞURLU SEYAHATLER” diye bağırarak Büyük Şef’i alkışlamışlardır.
Tren saat sekizde KÜÇÜKÇEKMECE istasyonundan hareket etmiş, ATATÜRK vagonun penceresinden halka iltifatta bulunmuştur.
ATATÜRK halk tarafından büyük alkışlarla uğurlanmıştır.
ATATÜRK GECEYİ ÇERKEZKÖY ‘DE GEÇİRDİ!..
ÇORLU 16:
— Büyük Önder ATATÜRK, Başbakan İsmet İNÖNÜ, Mareşal Fevzi ÇAKMAK ve eşliklerindeki kişiler geceyi ÇERKEZKÖY ‘de geçirmişlerdir.
ATATÜRK incelemelerinden sonra Başbakan İsmet İNÖNÜ ve Mareşal Fevzi ÇAKMAK ‘la beraber saat 19.00’da ÇORLU ‘yu onurlandırmış, kolordu binasında bir süre dinlenerek ÇERKEZKÖY ‘e dönmüştür.
ATATÜRK ‘Ün ÇORLU ‘ya gelişi halk tarafından büyük gösterilere vesile olmuştur. Kolordu Binası, CUMHURBAŞKANIMIZ misafiri bulunduğu müddetçe aydınlatılmıştır.
ATATÜRK DÖNÜYOR
ÇORLU 17 (A.A.):
— ATATÜRK ve maiyetinde bulunanlar kolordu merkezinde bir süre kalarak incelemelerde bulunduktan sonra 21.10’da İSTANBUL ‘a hareket etmişlerdir.
ATATÜRK’ÜN HEDİYELERİ:
Birinci Ordu’nun büyük manevralarına yüksek gözetimleriyle katılmakta bulunan CUMHURBAŞKANIMIZ dün manevra alanında Başhakem General Salih ve diğer bazı yüksek rütbeli subaylara anı olarak değerli birer altın saat hediye etmişlerdir.
ATATÜRK DÜN TRAKYA’YA HAREKET ETTİ!…
18 AĞUSTOS:
TRAKYA ‘daki manevraların ilk gününde harekat alanlarına giderek uzun incelemelide bulunan ve o gece İSTANBUL ‘a dönen CUMHURBAŞKANIMIZ dün gece incelemelere devam etmek üzere yeniden ÇERKEZKÖY ‘e gitmiştir. Saat yirmiyi üç geçe FLORYA ‘dan hareket eden ATATÜRK geceyi ÇERKEZKÖY ‘de geçirdikten sonra bu sabah erkenden harekat alanlarında meşgul olacaktır.
KATİ HAREKÂT BUGÜN BAŞLIYOR!…
19 AĞUSTOS:
Manevralar ATATÜRK ve konuklar tarafından dikkatle izlendi. Konuklar ATATÜRK ‘e takdim ediliyor
Bakan ve büyükelçilerimizin alana gelişinden bir iki dakika sonra ortalığa bir haber yayıldı.
—ATATÜRK GELİYOR.
Gerçekten, tam saat 10.20’de BÜYÜK ŞEF eşliğinde Başbakan İsmet İNÖNÜ ile Dışişleri, Milli Savunma ve İçişleri Bakanları, bazı milletvekilleri olduğu halde alanı onurlandırdı.
Saygıdeğer konuklarımızla komuta kurullarını oluşturan subaylar ve diğer bütün hazır bulunanlar ATATÜRK ‘ü saygıyla selamladılar. Dost devletler kurmay kurulları ve Ataşe militerler kendisine birer birer takdim edildi. BÜYÜK ŞEF, konuklara ayrı ayrı iltifatta bulundu ve takdim töreni bittikten sonra Mareşal Fevzi ÇAKMAK ‘a:
-…”KONUKLARA DURUMU ANLATIYOR MUSUNUZ?” dedi.
—“EVET, HAREKÂT KENDİLERİNE AÇIKLANIYOR.”
-…”PEKALA, DEVAM EDİNİZ.”
Bundan sonra 61.Tümen Komutanı savaş durumunu açıkladı. Kurmay Yarbay İhsan da bu açıklamayı Fransızcaya çevirdi.
BÜTÜN MANEVRALAR DÜN BİTTİ. ATATÜRK MANEVRA SONUCUNDAN MEMNUN.
20 AĞUSTOS:
BÜYÜK ŞEF, Mareşal Fevzi ÇAKMAK ‘a orduya memnuniyet ve selamlarını iletilmesinin bildirdi.
ÇORLU 20:
— Büyük Şef ATATÜRK bugün manevraların son ve kesin aşamalarını sabah erkenden başlayarak ayrı ayrı birçok noktalarda incelemiştir. Saat 07.30 ‘da ÇERKEZKÖY ‘den hareket eden ATATÜRK yanında Başbakan İsmet İNÖNÜ, Bakanlar ve kendilerine ÇORLU ‘da katılan Mareşal Fevzi ÇAKMAK ve Orgeneral Fahrettin ALTAY birçok büyükelçiler ve Prof. Dr. Bayan Afet olduğu halde BAĞLAR sırtında “194”rakımlı tepeye gelmiştir. TEKİRDAĞ ‘dan hareket etmiş bulunan yabanı konuklar da saat dokuzu biraz geçerken bu tepeye ulaşmıştır. ATATÜRK ve maiyetindeki kişiler saat onu çeyrek geçe ye kadar manevrayı burada izlemişlerdir. CUMHURBAŞKANIMIZ, konuklar, Başbakan ve Bakanlarla diğer kişiler BAĞLAR sırtından ayrıldıktan sonra saat on bire yirmi kala “ÜSKÜDAR BABA KABRİSTANI” denilen tepeye gitmişlerdir. ATATÜRK her yerde olduğu gibi burada da Generallerden bilgi almışlardır. Bu açıklamalar aynen yabancı konuklara da çevrilmiştir. ATATÜRK saat on bire doğru “ÜSKÜDAR BABA KABRİSTANI” tepesinden ayrılmış ve incelemelerini harekâtın başka bölümlerinde sürdürmüştür. “ÜSKÜDAR BABA KABRİSTANI” mevkiinde bir süre daha kalan konuklar ve Mareşal Fevzi ÇAKMAK az sonra KAZLIKÖY yakınından gelecek olan motorlu birlikleri görmek üzere oradan ayrılmışlardır.
22 AĞUSTOS:
ATATÜRK, kızgın güneş altında yapılan manevraları izlemek ve denetlemek için görevlilerle birlikte o tepeden o tepeye koşmuş onlar kadar yorulmuştur. Şimdi artık FLORYA ‘da dinlenmekte, bir yandan da devlet işlerini yürütmektedir. Bu arada dil işleriyle ve incelemelerine de aralıksız devam etmektedir.
Bugün, manevralar da yapılan büyük bir tören geçidi ile sona ermiştir.
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR.
BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.