Halide Edip ADIVAR, 1919 yılında İstanbul halkını ülkenin işgaline karşı harekete geçirmek için yaptığı konuşmaları ile zihinlerde yer etmiş usta bir hatiptir. Kurtuluş Savaşı‘nda cephede MUSTAFA KEMAL PAŞA ‘nın yanında görev yapmış, sivil olmasına rağmen rütbe alarak bir savaş kahramanı sayılmıştır.
Halide ONBAŞI bir anısında şöyle der:
-“Cephe karargâhı gizli tutulduğundan, nereye gideceğimi bilmiyordum. MALI İstasyonu’nda trenden indim. Bana cepheye gitmekte olan, genç bir yüzbaşı refakat ediyordu.
Karargâhta İSMET PAŞA ‘nın odasına kabul edildiğimde, bana tahta bir iskemle gösterdi ve şöyle dedi:
—“ARTIK BENİM ODAMDA BİR ERSİN.”
Hemen askerce bir tavır aldım:
-“EVET PAŞAM.”
—“BAŞKOMUTANI ZİYARET ETTİNİZ Mİ?”
-“HAYIR PAŞAM.”
—“ŞİMDİ GİTMELİSİNİZ. SİZİ BEKLİYOR. DÖNER DÖNMEZ SİZİ GÖREVİNİZE TAYİN EDECEĞİM.”
Yine bir subay beni “BAŞKOMUTANLIK KARARGÂHINA” götürdü. Paşanın yaveri MUZAFFER Bey, beni O’nun odabaşcısına götürdü.
MUSTAFA KEMAL PAŞA, oturduğu koltuktan güçlükle ayağa kalkmaya çalıştı. Çünkü kırık kaburga kemiklerinin ağrıları devam etmekteydi. BAŞKOMUTAN ‘a doğru kalbimde kesin bir saygı ile gittim.
O mütevazı odada, tüm gençliğin “BU ULUS YAŞAYACAK” diye ölmeyi göze alan kararını temsil ediyordu.
Ne saray, ne ün, ne de herhangi bir güç MUSTAFA KEMAL ‘in bu odadaki büyüklüğüne yaklaşamazdı.
-“GİTTİM ELİNİ ÖPTÜM.”
Bana:
-…”HOŞ GELDİNİZ HANIMEFENDİ.”
dedikten sonra yanımda bulunan subayı tanıttı.
Ben oturduktan sonra MUSTAFA KEMAL PAŞA, “ANKARA” hakkında haber sordu.
Aynı zamanda tahta masasının üzerindeki haritaya eğilerek durumu, dört yaşındaki bir çocuğun bile anlayabileceği kadar açık ve sade bir ifade ile anlattı.
-…” İŞTE SAKARYA, KIVRILARAK GİDİYOR.”
Etrafına bir takım toplu iğneler üzerinde KIRMIZI / MAVİ kâğıtlar konulmuş. Birer kelebeğe benzeyen iğneler.
Eğer askeri durum hakkındaki düşüncelerimi MUSTAFA KEMAL PAŞA ‘ya söylesem kesinlikle gülerdi.
YUNAN Ordusu, kocaman tıpkı bir canavar gibi, ANKARA ‘ya yaklaşmış görünüyordu.
Bunu karşılığı olarak SAKARYA ‘nın doğusunda “TÜRK ORDUSU” da kıvrılarak bu canavarın ANKARA ‘yı yutmasına engel olmaya çalışıyordu. Siyah canavar o kadar kocamandı ki, insana karamsarlık veriyordu.
MUSTAFA KEMAL PAŞA ‘ya sordum:
-“EĞER ANKARA’YA GİDER DE BİZİ GERİDE BIRAKIRSA, NE YAPARIZ?”
Korkunç bir kaplan gibi güldü ve cevabını verdi:
-…”İYİ YOLCULUKLAR BAYLAR, DERİZ VE ARKALARINDAN VURARAK “ONLARI ANADOLU’NUN BOŞLUĞUNDA MAHVEDERİM.”
MUSTAFA KEMAL PAŞA ‘nın özelliği bambaşkaydı.
Zaferden emindi. Aksi takdirde, bütün arkadaşlarıyla birlikte ölmeye hazır görünüyordu.
İşte bu hazırlık ve bu inanç zafere giden yolun tasarlanan başlangıcının kesin sonucu olmuş ve Büyük Taarruz’un baş mimarı ATATÜRK, o büyük NUTUK ‘ta 30 AĞUSTOS ‘u şöyle anlatmıştır:
-…”EFENDİLER, 26/27 AĞUSTOS GÜNLERİNDE, YANİ İKİ GÜN İÇİNDE, DÜŞMANIN KARAHİSAR’IN GÜNEYİNDE 50 VE DOĞUSUNDA 20,30 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDAKİ MÜSTAHKEM CEPHELERİNİ DÜŞÜRDÜK. YENİLEN DÜŞMAN ORDUSUNUN BÜTÜN KUVVETLERİNİ YOK ETTİK VE ESİR ALDIK. DÜŞMAN ORDUSUNUN BÜTÜN KUVVETLERİNİ 30 AĞUSTOS’A KADAR ASLIHANLAR YÖRESİNDE KUŞATTIK. 30 AĞUSTOS’TA YAPTIĞIMIZ SAVAŞ SONUNDA DÜŞMANIN ANA KUVVETLERİNİ YOK ETTİK VE ESİR ALDIK. DÜŞMAN ORDUSUNUN BAŞKOMUTANLIĞINI YAPAN GENERAL TRİKOPİS DE ESİRLER ARASINA GİRDİ. DEMEK Kİ TASARLADIĞIMIZ KESİN SONUÇ, BEŞ GÜNDE ALINMIŞ OLDU. 31 AĞUSTOS 1922 GÜNÜ ORDULARIMIZ ANA KUVVETTLERİYLE İZMİR ‘E DOĞRU YOL ALIRKEN DİĞER BİRLİKLERİYLE DE DÜŞMANIN ESKİŞEHİR’İN KUZEYİNDE BULUNAN KUVVETLERİNİ YENMEK ÜZERE İLERLİYORLARDI.
SAYGIDEĞER EFENDİLER, AFYONKARAHİSAR – DUMLUPINAR MUHAREBESİNİ VE ONDAN SONRA DÜŞMAN ORDUSUNUN TAMAMIYLE YOK EDEN VEYA ESİR EDEN VE KILIÇ ARTIKLARINI AKDENİZ’E, MARMARA’YA DÖKEN HAREKÂTIMIZI AÇIKLAYICI VE VASIFLANDIRICI SÖZ SÖYLEMEYİ GEREKSİZ SAYARIM.
HER SAFHASIYLA DÜŞÜNÜLMÜŞ, HAZIRLANMIŞ, İDARE EDİLMİŞ VE ZAFERLE SONUÇLANDIRILMIŞ OLAN BU HAREKAT TÜRK ORDUSUNUN, TÜRK SUBAY VE KOMUTA HEYETİNİN YÜKSEK KUDRET VE KAHRAMANLIĞINI TARİHE BİR KERE DAHA GEÇİREN MUAZZAM BİR ESERDİR.
BU ESER, TÜRK MİLLETİNİN HÜRRİYET VE İSTİKLAL DÜŞÜNCESİNİN ÖLÜMSÜZ BİR ABİDESİDİR. BU ESERİ YARATAN BİR MİLLETİN EVLADI, BİR BAŞKOMUTANI OLDUĞUMDAN, MUTLULUK VE BAHTİYARLIĞIM SONSUZDUR.”
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR.
BİR BAŞKA YAZIMDA BULUŞMAK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.