Yugoslavya Kralı Alexander Karadjordjevic, gerek komşularının gerekse diğer devletlerin bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne karşı devamlı saygı gösteren Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ile görüşerek, hem kendilerini yakından tanımak, hem de Balkanlarda kalıcı bir barışın oluşturulabilmesi için izlenecek politikalar hakkında fikir alışverişinde bulunmak istemiştir.
Nitekim 4 Ekim 1933’de İstanbul’a gelen Alexander Karadjordjevic, aynı gün Dolmabahçe Sarayında, Gazi’ Mustafa Kemal ATATÜRK ile görüşmüştür.
4 EKİM 1933 ÇARŞAMBA:
Yugoslav torpidosu Kavaklar önüne gelince bir süre durmuştur. Bu sırada “ANKARA” motoru ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hikmet (BAYUR), Başyaver Celal (ÜNER), Protokol Genel Müdürü Şevket Fuat Beyler ve Yugoslavya Elçilik ilgilileri motordan “DUBROVNIK” gemisine geçmişlerdir. Hikmet Bey, Kral ve Kraliçeye, ATATÜRK adına “HOŞ GELDİNİZ” demiştir.
Saat dokuzda yönünde “ZAFER”, ortada “DUBROVNIK”, arkada “TINAZTEPE” torpidoları olduğu halde Kavaklardan hareket etmiş, Boğaz’ın Rumeli kıyısını izleyerek Ortaköy açıklarına gelmiştir. Rumeli kıyısında öğrenciler tabur halinde yer almışlar, ellerinde bayrakları olduğu halde “YAŞA” diye Kral ve Kraliçeyi selamlamışlardır.
*LİMANDA:
“DUBROVNIK” Ortaköy açıklarına geldiği vakit Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü (ARAS), Vali ve Belediye Başkanı Muhittin (ÜSTÜNDAĞ) gemiye gelerek Kral ve Kraliçeyi karşılamışlar ve kendilerine buket sunmuşlardır.
Bu sırada Yugoslav savaş gemisi top atarak şehri selamlamıştır. “YAVUZ” savaş gemisinde de Yugoslavya ulusal marşı çalınmıştır. “DUBROVNIK” torpidosu biraz sonra Dolmabahçe açıklarına gelmiş, “21 PARE TOP ATARAK ATATÜRK’Ü SELAMLAMIŞLARDIR.”
*DOMABAHÇE SARAYI’NDA:
Saat tam 10.00’da ATATÜRK, yanında İsmet Paşa olduğu halde Sarayın rıhtımına inmiştir. “DUBROVNIK”, Saray önüne demirlemiştir. “İSTANBUL” motoru torpidoya yanaşmış, Kral Alexander’ı alarak kıyıya getirmiştir.
Kralı taşıyan motor Saray rıhtımına yanaştığı zaman, Gazi, Kralın elinden tutarak karaya çıkarmıştır. Burada iki devlet başkanı Fransızca konuşarak Sarayın bahçesine gelmişlerdir. Sarayın bahçesinde Başbakan İsmet Paşa Krala takdim edilmiştir.
ATATÜRK, Kral Aleksandr ile Sarayın büyük tören merdivenlerinden yan yana çıkarak içeri girmişlerdir. Bu sırada Kraliçe torpidoda kalmış, karaya çıkmamıştır.
*ZİYARET İADESİ:
ATATÜRK ‘le Kral Aleksandr’ın görüşmesi 25 dakika sürmüştür. Saat 10.30’da ATATÜRK ve Kral, eşliklerinde Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü (ARAS) ve Hikmet (BAYUR) Beyler olduğu halde Saray rıhtımına inerek istimbotla “DUBROVNIK” torpidosuna dönmüşlerdir. Yugoslavya torpidosu, ziyaretin iadesi maksadıyla gelen ATATÜRK ‘ü top atmak suretiyle selamlamıştır.
ATATÜRK torpidoda 15 dakika kaldıktan sonra Saraya dönmüştür.
*KRAL VE KRALİÇENİN GEZİNTİLERİ:
Kral ve Kraliçe saat 11.15’te “İSTANBUL” motoruyla Dolmabahçe rıhtımına çıkmış, kendilerini karşılayanlarla, ATATÜRK ‘ün kendilerine tahsis ettiği otomobille Topkapı Müzesi’ni ve şehrin diğer yerlerini ziyaret etmişlerdir.
*ATATÜRK’ÜN KRAL ALEKSANDR’A ZİYAFETİ:
ATATÜRK, Dolmabahçe Sarayı’nda konuğu Kral ve Kraliçe şerefine saat 14.00’de bir ziyafet vermiştir. Bu ziyafette ATATÜRK ‘ün maiyeti erkânından başka Başbakan İsmet (İNÖNÜ) Paşa, Tevfik Rüştü (ARAS) Bey, Kolordu Komutanı Şükrü Naili (GÖKBERG) Paşa, Vali Muhittin (ÜSTÜNDAĞ) Bey, Yugoslavya Büyükelçisi, Belgrat Büyükelçimiz Haydar Bey de hazır bulunmuştur.
Ziyafet çok içten bir hava içinde gece yarısına kadar sürmüştür. Bu süreçte, 14 Eylül 1933’de Ankara’da imza edilen Türkiye ile Yunanistan arasındaki içten Anlaşma Yasasının sadece barışı hedef aldığını söylemiş, bunun üzerine Yugoslavya Kralı Alexander Karadjordjevic, Balkanlarda hudutların ve barışın geleceği için Yugoslavya’nın Türkiye ile işbirliği yapmasının faydalı olacağını beyan etmiştir.
ATATÜRK, barışın gerekliliğinden bahsederek, Balkanlarda barışın korunması hususunda işbirliğini memnuniyetle kabul ettiğini ifade etmiştir. Bu esasta devam eden karşılıklı cümlelerden sonra, Balkanlarda barışın korunması için Balkan Devletleri arasında işbirliği gerekli olduğu ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki İçten Anlaşma Yasasının, Yugoslavya Kralı Alexander Karadjordjevic tarafından bu yolda atılmış olumlu bir adım olarak kabul edildiği ve Balkan Devletleri arasında barışın kuvvetlendirilmesi için yapılan çalışmaların başarıya ulaşmasında iki ülkenin ortak çalışması gerektiği hususunda iki devlet reisi mutabık kalmışlardır.
Ziyafetten sonra ATATÜRK, Kral ve Kraliçeyi “DUBROVNIK” destroyerine kadar bizzat uğurlayıp Saraya dönmüştür.
“DUBROVNIK” destroyeri saat 01.00’de “KORFU” ya gitmek üzere hareket etmiştir.
*GEÇMİŞ OLSUN:
Yugoslavya Kral ve Kraliçesinin Dolmabahçe Sarayı’nda geçirdikleri bu gece ile ilgili olarak iki anı vardır:
Biri ATATÜRK ‘ün, diğeri de Kral Alexander’ın iki esprisini kapsar.
Ziyafet gecesi Kral Alexander, sohbet esnasında ATATÜRK ‘e:
—“BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONUNDA İNGİLİZLER, İZMİR’E ASKER ÇIKARMAK İÇİN BİZİ ÖNE SÜRMEK İSTEMİŞLERDİ.”
ATATÜRK gülümseyerek cevap verir:
-…”GEÇMİŞ OLSUN EKSELANS!”
ATATÜRK, bu espriyle Yunanlıların uğradığı sona işaret etmişti.
İkinci espri ile ilgili anıyı, ATATÜRK ‘ün yaveri Naşit MENGÜ şöyle anlatmıştı:
—“ATATÜRK’ÜN KRAL ALEXANDER İLE KRALİÇEYE ZİYAFET VERDİĞİ GECE DOLMABAHÇE SARAYI’NDA BEN DE YANLARINDAYDIM. YEMEKTEN SONRA POKER PARTİSİ BAŞLADI. ATATÜRK İLE KRAL ALEKSANDR KARŞI KARŞIYA DÜŞMÜŞLERDİ. İKİSİ DE NEŞELİYDİ. BİRBİRLERİNE KARŞILIKLI ESPRİ YAPIYORLARDI. BEN, ATATÜRK’ÜN ARKASINDAYDIM VE ELİNİ SEYREDİYORDUM. BİR ARA ATATÜRK’ÜN ELİNE ÜÇ YEDİLİ GELDİ:
-…”AÇTIM.”
DEDİ, SONRA KRAL ALEKSANDR’A DÖNEREK EKLEDİ:
-…”SİZ DE KATILIYOR MUSUNUZ?”
ALEXANDER CEVAP VERDİ:
—”HER ZAMAN SİZİ İZLERİM.”
*9 AY SONRA:
Yugoslavya Kralı Alexander Karadjordjevic’in ATATÜRK ve Türkiye ile ilgili düşüncelerini Rewe Des Deux Mondes muhabirlerinden Mr. Claude Eylav ile 1 Temmuz 1934’te yaptığı mülakattan öğrenmekteyiz. Kral Alexander Karadjordjevic, Türkiye ve Mustafa Kemal ATATÜRK hakkında ise şu cümleleri söyledi:
“…BİZ TÜRKLER İLE GAYET İYİ ANLAŞIYORUZ. BEN ŞAHSEN TÜRK MİLLETİNE KARŞI BÜYÜK BİR HÜRMET VE MUHABBET HİSSEDİYORUM. TÜRKLER, SAVAŞAN FAKAT ENTRİKA YAPMAYAN ASİL, ERKEK BİR MİLLETTİR. TÜRKİYE TARİHİNDE KÜÇÜKLÜK, HASİSLİK YOKTUR. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü SEVERİM. ZAMANIN İHTİYAÇLARINI HARİKULADE GÜZEL GÖREN VE MİLLETİNİ ONLARA İNTİBAK ETTİRMEK İÇİN DEVASA BİR MÜCADELE YAPAN BU DAHİ ADAMA KARŞI DERİN BİR SEMPATİM VARDIR. GEÇEN SENE İSTANBUL’DA BİRLİKTE BİRKAÇ SAAT GEÇİRDİK. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ŞAHSİYETİ AZAMETLİ ÇİZGİLERDEN MÜREKKEPTİR. ADETA BİR FRESK… TÜRKİYE İLE ANTLAŞMALARDAN DA PEK MEMNUNUM.”(Temmuz 1934, Ayın Tarihi, Sayı:8 / Sayfa:389-391)
EKSİKLİKLER BENİM, FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE EDEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.