LOZAN Analaşmasından sonra, 2 EKİM 1923 günü; İstanbul‘da ki işgal kuvvetlerinin son kısmı da Türkiye’yi terk etti.
6 EKİM 1923 günü, İstiklal Savaşını kazanmış şanlı Türk Ordusunun bir parçası olan “Şükrü Naili (GÖKBERK) Paşanın kumandasındaki 3. Kolordu, coşkun gösteriler içerisinde İstanbul’a girdi.
Milletlerin tarihlerinde, kara günler olduğu gibi, sevinçli, aydın günler, Milli bayramlar vardır. Türk tarihindeki Milli günlerin hepsi semasından sisleri uzaklaştıran ılık bir güneş gibi parlamış ve milletimizin göğsünü kabartmıştır.
Bunların yıldönümlerini bir bayram havası içerisinde kutlamak, kara günlere karşı milleti birlik halinde daha güçlü tutması bakımından çok önemlidir.
Acı günleri zafere oluşturan kahramanlıkların anılışı, milletin yarınına yöneltilen umutları arttırır ve besler.
“GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” sözü Mustafa Kemal’in, Milli Mücadele başlangıcında, milletine vaat ettiği sihirli bir fısıltı gibi, sıkıntılı günlerde, gönüllere ferahlık vermişti. Bu söz, 92 yıl önce bugün gerçekleşti.
3 EKİM Tarihli çıkan gazetelerde “BEŞ SENELİK ESİRLİKTEN SONRA DÜN İSTANBUL ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞTU VE DERİN BİR NEFES ALDI” manşetleriyle halkın karşısına çıkmışlardı. Gene o günkü gazetelerde İstanbul Müdafaa-i Hukuk Liva Heyeti Reisi Hacı Evliya Efendi imzasını taşıyan ve “BAŞKUMANDAN GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA HAZRETLERİ’NE” çekilen telgrafı yayınlıyorlardı.
Telgraf şöyle idi:
—“İSTANBUL’UN GERÇEK KURTULUŞ GÜNÜNDE ULUSUMUZUN GÖZ BEBEĞİ OLAN ORDUMUZ ŞEHRE GİRERKEN O MUAZZAM ORDUYU ZAFERDEN ZAFERE GÖTÜREN BAŞKUMANDANIMIZI BERABER GÖRMEK EMEL VE ÖZLEMİNDEYİZ.”
4 Ekim tarihinde “BAŞKUMANDAN GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA” bu telgrafa şu cevabı verecektir:
-…”HAKKIMDA GÖSTERİLEN İÇTEN DUYGULARINA TEŞEKKÜR EDERİM. ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞAN SEVGİLİ İSTANBUL’U ORTAYA ÇIKACAK İLK FIRSATTA ZİYARET EDECEĞİM EFENDİM.”
Değerli okurlarım konuyu dağıtmamak adına 18 Ocak 1923’ günü ATATÜRK, İzmit de İstanbul gazetecilerini davet üzerine kabul ederek İstanbul hakkında uzun bir konuşma yapmıştır. Ben bu konuya bir sonraki yazımda yer vereceğim.
Şimdi hep birlikte ünlü tarihçilerimizden Galip VARDAR ‘ın “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” adlı anısına bir göz atalım:
ATATÜRK ‘ü anlatırken yumruğunu göğsüne vurarak “ATATÜRK” diye kükredikten sonra Galip VARDAR şöyle derdi:
ATATÜRK demek yapılmasını gerekeni herkesten önce görmek, kimsenin ummadığı yerde en umulmaz kararları vermek, zayıfların mantığının durduğu yerde kendi mantığını konuşturmak, demektir.
Türk Milleti Kurtuluş savaşını büyük zaferlerle kapamış, ordu İzmir ‘e girmiş, aradan bir hafta geçmiş, ama düşman donanması hala limanda…
ATATÜRK, o akşam birdenbire eliyle pencereden istilacıların savaş gemilerini göstererek sorar:
-…”NE İŞİ VAR BU DONANMANIN İZMİR LİMANINDA!”
Kimsenin cevap vermesini beklemeden yanında dura ev sahibi hanıma döner:
-…”SİZ FRANSIZCA YAZAR MISINIZ?”
—“EVET”
-…”O HALDE SÖYLEYECEKLERİMİ YAZINIZ!”
ATATÜRK ‘ün söyledikleri bir “ÜLTİMATOM” dur. Donanma kumandanına gemilerin 24 saat içinde limanı terk edip gitmelerini söylemektedir. Etrafındakilerin gözlerinde endişe vardır. Kazanılmış bir zafer belki de böyle atak bir hareketle gölgelenecektir. Yabancı donanma bu ültimatom’a rağmen çekip gitmezse ne olacaktır?
Bir kaygı havası esmektedir. Saatler geçer, endişeler daha büyür.
Tek endişe duymayan O ’dur.
O sakindir,
O yaptığını bilmektedir,
O kendi mantığının adamıdır.
24 saatin dolmasına az bir süre kalmıştır. Birden telaşlı adımlar kapıyı çalar içeri girerler:
—“PAŞAM! DONANMA ÇEKİLİYOR!”
O aldırmaz bile…
Top atışıyla kendisini selamlayan istilacı gemilerin dümen sularına bakmaz bile…
Herkes için olağanüstü, kendisi için olağan olan olayla hiç ilgilenmez. Çünkü o sonucu çok önceden görmüştür.
Bu gemilerin İstanbul ‘a girişlerini 13 KASIM 1918 günü Haydarpaşa’dan seyretmiş ve yaveri Cevat ABBAS ‘a:
-…”GELİRLER” demiştir.
-….”VE BİR GÜN GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER!”
İşte gitmektedirler. O bu aydınlık sonucu, en karanlık günde görmüştür. Onun için ATATÜRK ‘tür…
Evet, Galip Hoca haklıydı:
—“BUNLARI YAPMAK İÇİN ATATÜRK OLMAK LAZIMDI!”
Evet, geldikleri gibi gittiler. Geldiklerinde yüzlerinde endişeli çizgiler olan insanların bir daha gelmemek üzere giderlerken çehrelerinde sevinç izleri vardı. Çünkü bu macera onlara, vatanı uğrunda savaşmasını bilen, Türklerin mutluluğa layık bir millet olduğunu ispatlamıştı.
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.