Bundan tam 96 yıl evvel Kurtuluş Savaşı’na giden yol Beşiktaş’tan geçiyor; ulusal bağımsızlığa atılan ilk adım Beşiktaş’ta atılıyor, bağımsızlık için ilk yakılan ateş Beşiktaş’ta yakılıyor. (Görsel: Beşiktaş /İstanbul 1890)
ATATÜRK ‘ün Annesi ZÜBEYDE Hanım‘ın vasiyetnamesini yazan akrabası Cemal BOLAYIR ‘ın el yazısı ile bıraktığı anı yazıları, ATATÜRK ‘ün 16 Mayıs 1919’da Samsun ‘a hareketinden önceki günlerin aydınlatıcı belgeleridir.
Akrabalığım bulunan Mustafa Kemal Paşa’nın oturmakta olduğu Beşiktaş Akaretlerde 76 numaralı ev ile sonradan taşındıkları Şişli’deki evlerine sık sık giderdim. 5 Mayıs 1919 tarihinde de gene bu eve gitmiştim. Bahçeden üç dört basamaklı bir merdivenle çıkılan birinci katın ön sağ tarafındaki küçük odada oturduklarını görerek içeri girdim.
Beni görünce, hemen: -…“BUYRUN CEMAL BEY.” Dedi ve beni yanında bulana misafirlere;
-…“AKRABAM CEMAL BEY” Diyerek birer birer tanıştırdı.
Miralay Ömer LÜTFİ, Gazeteci Ruşen EŞREF, Binbaşı Ali RIZA…
Kendisi kapıdan girince odanın pencere yanındaki sol köşesinde oturmakta idi. Karşısında Miralay Ömer LÜTFİ Bey (1922 Yılında Nafia Vekili) , onun yanında Ruşen EŞREF, onun yanında da Ali RIZA Bey (Sonradan İstanbul Mebusu), kapıya yakın sağ köşede, PAŞA ‘ya yakın yerde oturdum.
Konuşmalarına devam ettiler, ben de dinlemeye başladım.
Memleketin gidişi, yakın tarihe ait olaylar konuşuluyordu. Mustafa Kemal, dinin yobazlar elinde kalması yüzünden milletçe geri kaldığımızı söyledikten ve bazı örnekler verdikten sonra “İKİNCİ MEŞRUTİYET” dönemini eleştirdi. Ordunun başarısızlığını Enver Paşa‘nın yönetimsizliğine bağladı.
Bunun üzerine ben söz istedim ve İTTİHATÇILAR ‘ın namuslu, çalışkan insanlar olduklarını Abdülhamit istibdadını yıkarak memlekete özgürlük getirdiklerini, fakat karşıtlarının çok haksız eleştirilerine uğradıklarını, talihsiz bir zamanda savaşı sürdürdüklerini söyledim. Ruşen Eşref Bey:
-…”CEMAL BEY, BAZI SÖZLERİNİZE KATILIRIM: FAKAT İTTİHAT VE TERAKKİ PARTİSİ BENCE, İYİ GİYİNMİŞ, REDİNGOTLU, TEMİZ ELBİSELİ BİR KİMSENİN PANTALONUN ŞURAYA KADAR (eliyle kalçasından dizine kadar göstererek) LEKE İÇİNDE OLAN ADAMA BENZETİRİM.”
Ben de:
—Bu sözünüze şöyle katılırım. İTTİHAT VE TERAKKİ, politikaca parlak fakat yönetimce lekeli idi.
Bu sırada PAŞA, bana:
-…“CEMAL BEY SEN ÇIK DA BİRAZ ANNEMLE GÖRÜŞ!” Dedi.
ZÜBEYDE Hanım ‘la yarım saat görüştükten sonra tekrar yanlarına indim, veda ederek ayrıldım.
İki gün sonra 7 Mayıs Çarşamba günü yeniden evlerine gittiğimde PAŞA evde yoktu. Yalnız haber bırakmış, “CEMAL BEY GELİRSE BENİ BEKLESİN” demiş. Gene ZÜBEYDE Hanım’ın yanına çıktım.
Beni görür görmez:
—“ABE EVLADIM, GEÇEN GÜN GELDİĞİNDE AŞAĞIDA NELER KONUŞTUNUZ?”
Neden sordun? Deyince:
—‘PAŞA SENİ ÇOK BEĞENMİŞ… BANA DEDİKİ, ANNE BU CEMAL BEY’İ SEN ÇO METHEDERDİN BEN İNANMAZDIM, FAKAT ŞİMDİ ANLADIM, SENİN DEDİĞİN AZ KALIR…’
Tabii ben de bu sözlerden haz duymuştum. Bir saat sonra PAŞA geldi.
Beni görünce:
-…“SENİNLE BİRAZ GÖRÜŞELİM”
Diyerek beni bir odaya aldı. Merak içindeydim.
PAŞA:
-…“BUGÜN SADRAZAM FERİT PAŞA, BANA HABER GÖNDERMİŞ AKŞAMÜZERİ SAAT BEŞ’TE BENİ BEKLİYOR, NE DERSİN GİDEYİM Mİ?”
Bir tereddüt geçirmiştim. Belki iki dakika düşünündüm ve gitmesi gerektiğini söyledim.
—“ÖYLE İSE, SEN BURADA BEKLE, BEN GELİNCEYE KADAR BİR YERE GİTME… GEÇ KALMAM, OTOMOBİLLE GİDİP GELECEĞİM…”
Dedi.
Mustafa Kemal ‘i bekledim, geldi. Bana aynen şunları söyledi:
—“ÜÇ GÜN ÖNCE İŞGAL KUVVETLERİ İNGİLİZ KUMANDANI, FERİT PAŞA’YA GELEREK DOĞU İLLERİMİZDE BAZI KUVVETLERİMİZİN HALKLA BİRLEŞEREK HIRİSTİYANLARA KARŞI KATLİAM HAZIRLIĞINDA BULUNDUKLARINI HABER ALDIKLARINI SÖYLEYEREK, BUNU ÖNLEMEK İÇİN DOĞU’YA ASKER GÖNDERİP İŞGAL EDECEKLERİNİ SÖYLEMİŞLER. SİZİ BUNU İÇİN ZİYARET ETTİK, HABER VERİYORUZ DEMİŞLER. FERİT PAŞA TELAŞ ETMİŞ: (BÖYLE BİRŞEY YOKTUR VE OLAMAZ. BANA ÜÇ GÜN İZİN VERİNİZ. BEN ORAYA İTTİHATÇI OLMAYAN BİR KOMUTAN GÖNDERECEĞİM, HİÇ BİR SORUN KALMAZ.) DEMİŞ. FERİT PAŞA BUNDAN SONRA BANA ŞU ÖNERİYİ YAPTI: (PADİŞAH HAZRETLERİ SİZİ ZATEN BİLİYOR, SİZİ UYGUN GÖRMÜŞLERDİR. ŞÜPHESİZ GİDERSİNİZ. ŞİMDİ BENİM, BİR YERE ACELE RANDEVUM VAR, ORAYA GİTMEK ZORUNDAYIM. BUKONUDA YAPACAĞIMIZ İŞLERLE, DURUM HAKKINDA ETRAFLI, HARİTA ÜZERİNDE İNCELEMELER YAPMAK ÜZERE İKİ GÜN SONRA YENİDEN GÖRÜŞELİM, DİYEREK AYRILDI. ŞİMDİ BUNA NEDERSİN?
Ben:
—Aman Paşam, bundan daha iyi fırsat olmaz, derhal kabul etmelisin, dedim. Düşünceli idi, bana hiçbir şey söylemedi. Ferit Paşa ile görüştükten sonra gene buluşmamızı istedi.
İki gün sonraki görüşmemizde:
—Dokuzuncu Ordu Müfettişi sıfatı ile gitmeyi kabul ettiğini söyledi. Mustafa Kemal bundan sonraki temaslarını da öbür ziyaretlerinde anlattı. Harbiye Nazırı ile Dâhiliye Nazırı ile görüşmüş, harita üzerinde incelemeler yapmışlar, kendisine çok büyük yetki verilmiş…
Mustafa Kemal:
-…“YALNIZ DEDİ, PARA VERMİYORLAR. OYSA ORADA ÇALIŞMAK İÇİN PARA LAZIM.”
Ferit Paşa:
—“Hele siz bir gidiniz, arkadan para göndeririz.”
-…“DEDİ. BENDE KABUL ETTİM.”
Mustafa Kemal, bundan sonra temaslarına devam etti. Ali Kemal Bey tarafından Nazırlara verilen ziyafette de bulundu. Yanında götüreceği arkadaşlarını saptayarak kadrosunu Harbiye Nazırı’na onaylattı. Padişah ile görüşmesini de bana anlattı. Padişah, başarıya ulaşacağına inandığını söylemiş, yardım vaat etmiş. Ayrıldıktan sonra dışarıda Saray Nazırı Naci Paşa, Padişahın hediye ettiği bir kutuyu Mustafa Kemal’e vermiş. Mustafa Kemal kutuyu açıp bakmayınca Naci Paşa açmasını işaret etmiş. Mustafa Kemal açıp bakmış, bir altın saatmiş.
Cemal BOLAYIR, Mustafa Kemal’in 16 Mayıs günü İstanbul’dan ayrılışını da şöyle yazmaktadır:
—“SABAHLEYİN İZMİR’İN YUNANLILAR TARAFINDAN İŞGAL EDİLDİĞİNİ GAZETELERDE OKUDUK. HALK YASA BÜRÜNDÜ. MUSTAFA KEMAL PAŞA, AYNI ZAMANDA “YAVER-İ EKREM” OLDUĞUNDAN BEŞİKTAŞ’TA SİNANPAŞA CAMİİ’NE SELAMLIĞA GİTMİŞTİ. MAHFELDE HUZURA KABUL EDİLEREK VEDA ETTİKTEN SONRA DOĞRU VAPURA GELDİ. KENSİNİ UĞURLAMAK ÜZERE RAUF BEY, SELAMET PARTİSİ BAŞKANI SELAMİ PAŞA İLE TANIMADIĞIM BİR KAÇ KİŞİ DAHA VARDI. HEPSİ İLE EL SIKIŞTIKTAN SONRA VAPURA GİTMEK İÇİN İSTİMBOTA BİNDİ, BİZ RAUF BEY’LE (ORBAY) İSTİMBOT VAPURA YAKLAŞINCAYA KADAR SAHİLDE KALDIK.”
“Kardeşim Rauf Bey’e 17 Nisan 1335 (1919) Mustafa Kemal “
EKSİKLİKLER BENİM, FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.