İş seyahatim sebebi ile bir müddet haftalık değerlendirme yapma fırsatım olamadığından devre arasının gelmesini de fırsat bilerek Fenerbahçe ve ilk yarı boyunca taraftarını bir türlü memnun edemeyen Vitor Pereira için geniş kapsamlı bir değerlendirme yapmayı uygun gördüm.
Portekizli teknik adam ilk yarı boyunca oynattığı futbol ve oyuncu tercihleri ile daimi olarak yargılanmaya maruz kalmasına rağmen ortada bir gerçek var;
Fenerbahçe ligde rakibi Beşiktaş’ın 1 puan arkasında, 17 maç sonunda mağlubiyet sayısı 1, Deplasmanlarda oynadığı 8 maçta 1 mağlubiyeti ve 2 beraberliği var, kalesinde sadece 13 gol görmüş ve tam 8 maçta kalesini gole kapatmış. Bunları yaparken de takım olarak özellik son 5 lig maçında hücum anlamında da üzerine koymayı başarabildi. Lakin tabii ki tutkulu sıradan bir Fenerbahçe taraftarının 17 maçta atılan golün sadece 27 gibi bir rakamda kalmasını eleştirmesi normal bir durum. Fenerbahçe taraftarı maçları 1-0 ya da 2-0 gibi skorlarla kazanmak yerine 4-2 3-2 kazanmayı tercih eden bir kitle. Bu yüzden Vitor Pereira’nın taraftarın bir kısmını mutlu etmemesi doğal sayılabilir. Ancak ben böyle düşünmüyorum.
Fenerbahçe özellikle geçtiğimiz sezon takım savunması anlamında çok ciddi dizilim problemi yaşıyordu. Bu diziliş problemi ve saha için özellikle orta göbek oyuncularının yanlış pozisyon alması rakip takımlara sayısız pozisyon imkânı veriyor ve takımın gol yeme adedi savunma anlayışının kıt olmasından dolayı Volkan Demirel’ino gün ki bireysel performansına endeksleniyordu. Bu da Fenerbahçe’nin sayısız maçta 1 den fazla gol yemesine neden oluyor, Fenerbahçe maçları kazanmak için sürekli yediğinden fazlasını atmak durumunda kalıyordu. Bu aslında Ersun Yanal döneminde de bolca gördüğümüz bir hadise idi fakat Ersun Yanal savunmayı es geçip takımı hücum yollarında çok iyi organize edince bu problem o kadar önemsenmedi.
Vitor Pereira ise savunmanın vahim durumunu ligin 5. Haftası itibarı ile çözdüğü için sezon öncesi verdiği ‘’hücum futbolu’’ sözünü yutup taraftarın tepkisini çekmek pahasına takımı farklı bir mantaliteye bürüdü. Mesela taraftarları tarafından en çok eleştirilen Mehmet Topal ve Josef tercihinin oynadığı orta saha göbek bölgesi hücum anlamında belki istenileni veremedi ama istatistiklere bakıldığı zaman ligde en çok top çalan ve en verimli baskı yapan ikili oldu. Fenerbahçe bugün rakiplerine maç başı bu kadar az pozisyon veriyorsa bu Vitor Pereira’nın Topal – Josef ikilisi ısrarı yüzündendir. Taraftar beğenir ya da beğenmez burası ayrı bir konu ama sonuç olarak Pereira bu ikiliyi kullanarak istediği sonucu almayı başardı. Buna karşı bir argümanı en azılı Vitor Pereira düşmanı bile veremeyecektir.
Takımın eleştirilen bir diğer yönü olan hücum bölgesinde tercih edilen oyuncu isimlerine de değinmek lazım. Öncelikle benim de herkese katıldığım bir argüman varsa bu da takımda Robin Van Persie gibi bir isim varsa onun Fernandao yerine her türlü ilk 11 oyuncusu olarak başlaması gerektiğidir. Lakin, katılmayacağım bir husus taraftarın Diego’ya karşı olan tepkisi. Diego bu takım için çok kilit bir oyuncu ve mevcut şartlar altında takımın olmaz ise olmazı. Mevcut 22 kişilik kadroda Diego’nun işini yapabilecek bir oyuncu daha olmadığı için bu takım Diego’ya muhtaç ve Vitor Pereira’nın da onu ısrarla ilk 11 de oynatması gayet doğal. Minik bir bilgi vereyim; takım Diego oyundan alındıktan sonra önde götürdüğü 2 maçı berabere bitirdi ve Brezilyalı oyundan çıktıktan sonra rakipler bu maçlarda oyunu Fenerbahçe yarı sahasına taşımayı başardı. Sonuç olarak, bu takıma box-to-box ya da klasik diye tabir edilen yaratıcı ve pas trafiğini kontrol edebilecek hücumu seven bir orta saha oyuncusu alınmadan Diego Ribas’ın kesik yemesi Fenerbahçe için intihar olur.
Vitor Pereira’nın takdir edilmesi gereken bir diğer özelliği ise elindeki oyuncu kadrosunu iyi kullanması ve forma giymeyen oyuncuları küstürmemesi, aksine daha da hırslandırması. Ortada Hasan Ali Kaldırım gibi bir gerçek var. Sarı Lacivertli Jesus Christ alnının akı ve bileğinin hakkıyla Caner Erkin’in iyi bir alternatifi olmayı başarabildi ve bir çok maçta ilk 11 oyuncusu olarak başladı. Hoca bazen forma dağıtımında ‘’adaletli olmamak’’ ile suçlansa da bence durum pek öyle değil (ben de 5-6 hafta önce adaletsiz olduğunu düşünüyordum). Hoca gerek Volkan Şen, gerek Ozan Tufan’a şans verdi ama bu oyuncular verilen süreleri verimli kullanamadı. Özellikle Volkan Şen yetenekleri oyun zekası ile bir türlü birleştiremeyince bende ve muhtemelen hocada hayal kırıklığı yaşattı. Dolayısıyla hocanın oyuncu tercihlerini tartışmayı özellikle ligin 14. Haftasından sonra pek doğru bulmuyorum.
Gelelim ikinci yarıda Fenerbahçe’yi nelerin beklediğine. Ortada oturmuş bir savunma düzeni var. Devre arası kampı başladığında Vitor Pereira kesin olarak takıma savunmada kazandırdığı disiplin ve şablonu hücum bölgesi içinde kazandırmaya çalışacaktır. Ben bu organizasyonu Robin Van Persie üzerinden yapacağını ve ikinci yarı oynanacak müsabakalarda hücum varyasyonlarının Uçan Hollandalı’nın üzerinden yapacağını düşünüyorum. Özellikle Gökhan Gönül, Hasan Ali Kaldırım ve Caner Erkin gibi hücuma çıkmayı seven bek oyuncularının ligin ikinci yarısında daha fazla bindirme yaparak Van Persie’ye bol bol gollük ortalar göndereceklerdir.
Sarı lacivertli ekibin transfer olarak neye ihtiyacı olduğu ortada. Bir adet hücuma yönelik, pas yapabilen, ısırgan, saha içi vizyonu olan box-to-box diye tabir edilebilecek bir orta saha merkez oyuncusu, Bruno Alves’in yerine Kjaer ile uyum sağlayabilecek bir stoper ve bana göre kısa ya da orta boylu, süratli, aralara atılacak ara toplarını değerlendirebilecek bitiriciliği yüksek bir santrafor. Lakin, ben takımın transfer dönemini boş geçireceğini ve transfer yapmayacağını düşünüyorum. Şu saatte alınacak her hangi bir oyuncu gelecek sezonların yapılanmasını sağlayabilmek adına faydalı olmayacaktır. UEFA’nın da mali konularda şu sıralar fazla hassas olmasından dolayı teknik heyetin sağlıklı bir rapor çıkardıktan sonra gönderilecek oyuncuları belirleyip, yerlerini sezon sonu doldurması ilerleyen seneler için yapılacak doğru hamle olur.
Fenerbahçe sene sonu ipi rakiplerinin önünde göğüsleyip şampiyon olacaktır.
İyi Haftalar Dilerim,
@josephintavugu