ATATÜRK 42 numara ayakkabı giyerdi. Çizme, potin ve iskarpin olarak üç kalıp kullanırdı.
Genç Subaylık yıllarından başlayarak uzun yıllar ATATÜRK ‘ün ayakkabılarını, terliklerini yapan ve ona dört yıl “EMİRERİ” olarak hizmet eden, aslen Kayserili bir Rum olan “Altın Çizme”nin sahibi Sayın “Onufri KARKİLİDİS (ALTUNS)” 1963 yılı Kasım ayında evinde hasta yatağında yapılan söyleşide Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün ayakkabı kültürü ile ilgili olarak bizlere şu değerli anılarını anlatmıştır:
“O, kelimelerin tarifine sığamayacak kadar büyük bir insandı… Daha pek genç bir Subayken müşterimdi. Askere gideceğim sırada, beni yanına alıp
Şam’a götürdü. O’na tam dört sene emir erliği hizmet ettim. Cumhuriyetin ilanından sonra da beni bırakmadı. Ayakkabılarını daima bana yaptırdı. İsviçre’den İtalya’dan pabuç tekliflerini daima reddetmişti. İstediği pabuçların daima rengini söyler, cinsini ve şeklini seçmeyi daima bana bırakırdı. Ayrıca para konusunda da itiraz etmez ne istersem onu verirdi. Tam 40 sene O’na hizmet verdim. Beni arkadaş gibi kabul eder, her zaman büyük iltifatta bulunurdu…
42 numara ayakkabı giyerdi. O’na göre çizme, potin ve iskarpin olarak üç kalıbım vardı. Emretti mi, hemen ayakkabılarını yapar götürürdüm. Bazen ayağı şişer, o zaman iskarpin sıkar, bana da çatardı…
Ben de cevap verirdim: “O kadar pabucunuz var Paşam, onları giysenize… Eskimez merak etmeyiniz. Eskise bile, ben emrinize amadeyim…” Hasis değildi, fakat hesabını bilen adamdı. Lükse kaçmaz, pabuçları eskimeden pek, iskarpin ısmarlamazdı…
Bir keresinde terlik ısmarlamıştı. Özenip, bezenip bir çift yaptım. Sonra hoşuma gitti., dokuz çift daha ayrı renk ve deriden yaptım. Dükkânıma uğradığı bir gün bunları gördü ve hepsini birden satın aldı. Sonra İran Şahı ile İngiltere Kralı’na da terliklerinden bahsetmiş, “Arzu ettiler, onlara da terlik ve iskarpin yaptım, pek memnun kaldılar…” demiştir.
ATATÜRK ‘ün Kunduracısı “Tanaş ELETİRERİADİS” ile söyleşiyi gerçekleştiren Sayın Dr. Bnb. H. ŞAHİN ile Sayın J. Bnb. M. ERSEM tarafından yapılmış ve ilk defa Silahlı Kuvvetler Dergisi, Sayı 372, Nisan 2002’de yayınlanmıştır.
ATATÜRK ömrünün son yıllarında “Altın Çizme Onufri KARKİLİDİS (ALTUNS)” dükkânına genellikle manevi evladı küçük Ülkü ile birlikte gelirdi. (5 Eylül 1934)
Altın Çizme “Onufri KARKİLİDİS” in çırağı olarak yanında çalışan ve ATATÜRK ‘ün pek çok ayakkabısını yapan “Tanaş ELEFTERİADİS” de anılarında ATATÜRK ‘ün ayakkabı kültürü hakkında önemli bilgiler vermiştir. O bu konuda şunları anlatıyor:
“Biz Rusya’dan İstanbul’a göçmen olarak gelmiştik. Hem eve bir katkım olsun hem de bir mesleğim olsun diye daha küçük yaşlarda Eminönü’nde bir kahvehanede çalışmaya başladım. “ALTUNS” usta diye bir kunduracı vardı. Bir gün babama “bu çocuğa iyi bir meslek lazım gelsin benim yanımda kunduracılık mesleğini öğrensin” deyip beni babamdan istemişti.
Ben o zaman çocuk olduğum için hangi mesleğin iyi olduğunu bilmiyorum tabii. Babam en sonunda beni “ALTUNS” usta’nın yanına verdi. Ustam Kayserili bir Rum idi. O zaman onları da askere alıyorlardı.
Benim ustam bir süre sonra askere gitti. Savaş devam ettiği için ustamı Filistin Cephesi’ne gönderdiler. ATATÜRK o sıralar Filistin Cephesinde Komutanlık yapıyordu. ATATÜRK ustamı ayakkabılarının tamiri iç,in ustamı yanına almıştı. Böylece ustam bir süre ATATÜRK ‘ün ayakkabılarını tamir etmişti. Daha sonra ATATÜRK ‘e yeni ayakkabılar istemeye başladı. Ben de o zamanlar daha yeni usta olmuştum. ATATÜRK ‘ün ayak yapısı biraz değişikti, başparmağı aşağıya doğru basıyordu. Ben de hünerimi ortaya koyma heyecanı ile dört ayakkabı yapıp gönderdim. On beş gün sonra bir “tamim” geldi. ATATÜRK yaptığım ayakkabıları beğenmiş ve ayakkabıları bundan böyle benim yapmamı söylemişti. O zamanlar moda ne ise ben ondan yapıyordum. Böylece ATATÜRK ‘ün ayakkabılarını yapmaya başladım…
ATATÜRK, Yalova’dayken beni yanına çağırmıştı. Ben de Yalova’ya ATATÜRK ‘ün yanına gittim… Böylece ATATÜRK ile ilk defa 1927 yılı yazında Yalova’da tanışmış oldum.
ATATÜRK benim gözümde büyük bir adamdır. O yedi düvele karşı büyük başarılar kazandı. Her zaman haklının yanında yer alır, haksızlığı hiç sevmezdi. Bizlere karşı çok şevketli idi. Her zaman hal ve hatırımızı sorar davetlerimizle yakından ilgilenirlerdi. Bana bir arkadaş gibi davranırdı. Hatta benimle şakalaşırdı bile. O’na ayakkabı yapmaktan her zaman zevk duyuyordum…
ATATÜRK her zaman yenilik istiyordu. Bu yeniliği giysilerinde rahatlıkla görebilirsiniz. Ayakkabılarında moda ne ise O, onu istiyordu. Ayakkabılarını sağlam yapmaya çalışıyordum. Zaten eskiden çok iyi ustalar vardı. Her zaman işlerini sağlam yaparlardı. Bu gün böyle ustalar çok azdır. O zamanlar Girit’ten Türk ustalar gelirdi, onlar fevkalade ustalardı. Dediğim gibi kendi giyinmesini de bilirdi, kullanmasını da. Fakat ATATÜRK ‘ün ayakkabıları devamlı çalınırdı. Herhalde herkes O’ndan bir hatıra almak için çalardı ayakkabılarını. Bir gün ATATÜRK beni yanına çağırdı, bana “BU AYAKKABILARI KALIPLA BİRLİKTE YAPIN” dedi. “Niçin?” dedim. O da bana “ÇALAN KALIPSIZ MI ÇALSIN?” demişti.
Bir gün beni Dolmabahçe Sarayı’na çağırmışlardı. Burada ATATÜRK ‘ün beslediği bir köpeği vardı. Köpek bir gün Dolmabahçe’de ATATÜRK ‘ün ayakkabılarının bulunduğu odada ATATÜRK ‘e ait ayakkabıların uçlarını, ökçelerini dişlemiş, ayakkabıları yırtmıştı. Kendisi bu ayakkabıları bana gösterdiği zaman, “Paşam bu köpeği iyi besleyin” dedim. “NİYE” deyince “bana iş çıkıyor” demiştim. Bu söz ATATÜRK ‘ün çok hoşuna gitmişti.
O zamanlar moda kaba, çift köseleli ayakkabılardı. Biz yeni ayakkabılar yapınca bunlar moda oluyordu., millet de giyiyordu. Şimdi yine başladı kalın, kaba ayakkabı modası.
Sayısız ayakkabı yaptım ATATÜRK ‘e. Çok ayakkabı yapmamın sebebi “ATATÜRK ‘ün ayakkabılarının devamlı çalınmasıydı, onlar çalındıkça ben de yapıyordum. Şunu gördüm; yaptığım ayakkabılardan düğmeli bordo ayakkabıları çalmıyorlardı. Herhalde insanlar o tip ayakkabıları sevmiyorlardı. En çok çalınan ayakkabı ise iskarpindi. Kendisi bütün yaptığım ayakkabıları beğenirdi., ayakkabılarda renk ayırt etmezdi. Ama ben de O’nun ne istediğini bilirdim. Onun için ATATÜRK benden memnundu.
“ATATÜRK’ÜN AYAKKABI YAPTIRDIĞI BAŞKA KİMSE VAR MIYDI?”
Hayır, ATATÜRK ‘e ayakkabı yapan başka kimse yoktu. Ben, ustam “ALTUNUS” selamına ona ayakkabı yapıyordum. Yani ustam aracılığıyla ATATÜRK ‘e ayakkabılarını ulaştırıyordum. Ama 1932 yılında ATATÜRK bir gün ustamı ziyarete geldiği zaman orada ayakkabılarını benim yaptığımı anladı.
ATATÜRK bir ara bana yedi çift ayakkabı sipariş vermişti.
Bana, “AYAKKABILAR BAĞCIKSIZ OLACAK, RAHAT OLACAK, HAFİF OLACAK” diye tembihte bulunmuştu. Ben o sıralar makosenleri icat etmiştim. Yaptığım ayakkabılar arasında bir tane mantarlı ayakkabı vardı. Ayakkabının içinde mantar olduğu için ayakkabı görünüş olarak biraz daha kalın duruyordu. ATATÜRK, ayakkabıya biraz tereddütlü bakarak “BU AYAKKABI AĞIR OLACAK” dedi. Ben de kendimden emin, “yok Paşam” dedim, “bu ayakkabının içinde mantar var sizi bile mantara bastıracağız” dedikten sonra Paşa bu lafı duyunca güldü.”
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.