”AFERİN HAFIZIM, ÇOK GÜZEL YAPMIŞSIN. VAZİFE BAŞINDA İKEN TAŞ YAĞSA, İNSAN YERİNDEN KIPIRDAMAZ.”
ATATÜRK, Ramazan ayı dışında, İslam Kültüründe özel olarak kabul edilen günlerde ve gecelerde örneğin, Kandil Gecelerinde İslam kültüründe önemli bir yer tutan “ŞEHİTLİK” inancı gibi konularda da, zannedildiğinden daha hassas bir kişiliğe sahipti.
Hassasiyetlerine de bir örnek verecek olursak, ahir ömürlerinde her yıl Çanakkale Şehitleri için Mevlit okuttuğudur.
Yıl 1932…
Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Çanakkale Şehit Mehmet Çavuş Abidesi önünde okunacak Mevlit için Sayın Hafız Yaşar OKUR Bey’i görevlendirmişti.
On dokuzuncu Tümen Komutanımız Albay Sayın Merhum Mehmet Şefik AKER, Çanakkale Cesaret tepe’de Şehitli Mertebesine ulaşan 60 Askerimizin anısına 20 Aralık 1915’te Çanakkale Şehit Mehmet Çavuş Abidesi yaptırılmıştır. Abidenin açılış töreninde ilk ziyaretçileri de Cezayirli vatanseverler olmuştur.
Hafız Yaşar OKUR anılarında 1932 yılında Çanakkale Şehit Mehmet Çavuş Abidesi’nde okunan büyük Mevlit konusunda şunları anlatmaktadır;
–“O sene ATATÜRK ‘ün emriyle Şehit Mehmet Çavuş Abidesi önünde okunması muvafık görüldüğünden beni huzurlarına çağırdı. Bu seneki merasime riyaset etmemi söyledi ve İstanbul Müftüsü Hafız Fehmi Efendi’ye de Dolmabahçe Sarayı’ndan telefonla bildirmişti.
Hareketimizden bir gün evvel bu emri alıp programı tanzim ederek, akşam saat altı buçukta Galata Rıhtımı’na yanaşmış olan Gülcemal Vapuru’na gittim. Vapurun salonunda İstanbul’un mümtaz Hafızlarından Saadettin KAYNAK, Süleymaniye Baş Müezzini Hafız Kemal, Beşiktaşlı Rıza Sultan Selimli Rıza, Beylerbeyli Fahri, Aşir, Muallim Nuri, Hafız Burhan, Hasan AKKUŞ, Vaiz Aksaraylı Cemal Beylerle karşılaştım.
Akşam saat yediye doğru Galata Rıhtımı’ndan ayrılan Gülcemal Vapuru hıncahınç doldu. Kamaralar da evvelden tutulmuş. O kadar kalabalık ki, “MEVLİDHANLARIN BAZILARI GÜVERTEDE SABAHI ETTİLER.” Gece yarısı namazından sonra Vapurun salonunda iki Hatm-i Şerif ve bir Mevlit okundu. Altı Hafızdan mürekkep bir heyet tarafından Vapurun kaptan güvertesinde okunan sala ve tekbir sedaları semaya yükseliyordu.
Sabah saat dokuzda motorlarla Gelibolu’ya çıkıldı…
On Hafızdan mürekkep bir heyet kürsü etrafında toplandı. Hep bir ağızdan tekbir alındı, arkasından tevşih okundu. Sıra ile hafızlar kürsüye çıkıp Mevlid’i kıraat ediyorlardı. Tam Veladeti Peygamberi okunacağı zaman, İstanbul’dan beri merasime riyaset eden Müftü Fehmi Efendi’nin tensibiyle:
“Yaşar Bey buyurun veladet bahrini siz okuyacaksınız,” Dediler.
Kürsüye çıktım. Başladım okumaya…
Hafız Yaşar OKUR Çanakkale Şehitlerine Mevlit okurken ansızın yağmur yağmaya başlamış, fakat Hafız Yaşar yağmura rağmen Mevlid’e devam etmiştir.
Ertesi akşam Dolmabahçe Sarayı’na gittim. ATA ‘nın huzurlarına kabul edildim. Kendilerine Çanakkale merasiminin tafsilatını verirken bu fırtına bahsine gelince, “ATATÜRK, O YAĞMUR VE RÜZGÂRA RAĞMEN MEVLİD’E DEVAM EDİŞİME O KADAR MÜTEHASSIS OLDU Kİ HİÇ UNUTMAM…”
Elini tekrar tekrar masaya vurarak:
”AFERİN HAFIZIM, ÇOK GÜZEL YAPMIŞSIN. VAZİFE BAŞINDA İKEN TAŞ YAĞSA, İNSAN YERİNDEN KIPIRDAMAZ.”
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.