*Yapraklarını durmaksızın ağır ağır çevirmekle meşgul olduğu defterinin sayfasına dudaklarında yanan sigara dumanları arasından bakarak:
-…”ALTI MADDELİK BİR EMİR NOT ETTİRDİM. BU EMİR, KÜÇÜK BİRLİK KOMUTANLIKLARINA DA BİLDİRİLECEKTİ. BUNDAN BAŞKA 3.KOLORDU KOMUTANLIĞI’NA DA TELEFONLA ARZEDİLMEK ÜZERE BİR RAPOR YAZDIRDIM. DURUMU, BENİM DURUMUMU VE GİRİŞİMİ ANLATTIM.”
*Büyük bir hareketin gelişmekte olduğunu; Ülkeye Çanakkale Savaşı’nda unutulmaz hizmetler eden, fikir yürütmesi kuvvetli, kararları kesin genç bir kumandanın yüzünde bütün birlikleriyle tehlikeye atılmaya hazır durumu…
Karşımda bu anda sakin sakin kâğıtlarını çeviren ve içinde bana verebileceği notları düşünerek seçen komutanın yüzünde ve sözlerinde sezer gibi oluyordum. Türkiye’nin kaderini belirleyecek boğuşmaya doğru gittiğimizi heyecanla duyuyordum.
-…”EVET EFENDİM. BUNSAN SONRA BİRLİKLERİNİ YÜRÜYÜŞE HAZIR OLARAK BİR ARAYA GETİREN 57.ALAY- MEŞHUR BİR ALAYDIR BU, ÇÜNKÜ KOMUTANLARI, BAŞTABİP VE BİR YAVERİMLE BİR EMİR SUBAYIM DA DAHİL OLMAK ÜZERE HEPSİ ŞEHİT OLMUŞTUR.. TOPLANMA BÖLGESİNE GİTTİM. BASİT BİR DÜZENLEMEYLE BİGALI DERESİ BOYUNCA GİDEN YOL ÜZERİNDE BİZZAT YÜRÜŞE GEÇEREK KOCAÇİMEN TEPESİNE YÖNLENDİRİLDİM. YOLDA GİDERKEN KOMUTANLARA OLSUN, BAŞTABİBİBE OLSUN GEREKLİ SÖZLÜ AÇIKLAMALARI VERİYORDUM. TAKİP ETTİĞİMİZ CEPHEDEN BİZİ KOCAÇİMEN’E ULAŞTIRACAK BELİRLİ BİR YOL OLMADIĞI GİBİ KOCAÇİMEN’E VARMAK İÇİN ATLAMAYA MECBUR OLDUĞUMUZ ALAN DA ÇOK FAZLA FUNDALIK, SARP VE KAYALIKLI DERELERLE DOLUYDU. BİR YOL BULUP BİRLİĞİ SEVKETMESİ İÇİN TOPÇU TABURU KOMUTANINI GÖREVLENDİRDİM.”
*Zat-ı Âliniz neyle gidiyordunuz efendim?
-…”BEN?..ATLA!..BU KOMUTANLAR DA, ATLARIN ÜZERİNDE TABİİ. BİZ HEPİMİZ BİRLİĞİN BAŞINDA GİDİYORUZ, ONLAR YAYA GİDİYORLAR. BU ŞAHIS TOPÇU TABURU KOMUTANI KAYBOLDU. ONDAN SONRA BATARYA KOMUTANINI GÖREVLENDİRDİM. BU DA BAŞINI ALIP KOCAÇİMEN TEPESİ’NE KADAR GİTMİŞ. KILAVUZLUĞUNDAN FAYDANILAMADI.”
*Yani zorluklar… Savaşın kurşunlarından ve güllelerden önceki sıkıntıları.
-…”EVET, BİZZAT YOL BULARAK VE BİRLİĞİ ORADAN SEVK EDEREK KOCAÇİMEN TEPESİ’NE ULAŞILDI. ŞİMDİ KOCAÇİMEN TEPESİ’Nİ GÖZÜNÜNÜZ ÖNÜNE GETİRİN. KOCAÇİMEN, YARIM ADANIN EN YÜKSEK TEPESİDİR. FAKAT ARIBURNU NOKTASI ÖLÜ AÇIDA KALDIĞINDAN BURADAN GÖRÜLEMİYOR. ŞİMDİ HARİTADAN BAKALIM.”
*Sır Hamilton’un raporunda bulunan haritalarından birine baktı. Bu harita durumu etraflıca anlatamıyordu.
Paşa çıngırağı yine çaldı. İki dakika sonra kapının yanında bir mahmuz şıkırtısı…
Asker, Paşa’nın askeri ceketindeki cebinden haritayı getirmesi için emir aldı. Beş on dakika sonra içeri girdi.
Bulamamış!..
Paşa gülümseyerek izin istedi. Bizzat kendi gitti.
Ben, yalnız kaldığım süre içinde ortalığı seyrettim. Duvarlarda hep asker resimleri, Balkan Savaşı’nın, Trablus Savaşı’nın, Hareket Ordusu yürüyüşünün, Harp Okulu öğrenciliğinin hatıraları asılıydı. Bir kelebek şeklinde açılmış şal örtünün altında Paşa’nın genç Kazak subaylarını andıran kalpaklı ve sert bakışlı bir ağır agrandissementi büyütülmüş fotoğrafı vardı.
Yazıhanesi üzerinde; bir gümüş Çerkes kamasının yanı başında Balzac’ın Colonel Chapert’i, Moupassant’ın Boul de Szviff’i, Lavedan’ın Servier’i duruyordu. Şüphe yok ki Paşa sakin dakikalarının boşluğunu edebiyatla dolduruyor.
Zira savaş alanında kalın paltolarla kaba çizmelerin içinde uykusuz beş, altı gece geçiren bu adam salonlarda pek ustalıkla vals edermiş. Tanıyanlar Mustafa Kemal Paşa’yı yalnız gözü yılmaz bir komutan diye değil; aynı zamanda salonlarda pek lezzetle aranan nazik, terbiyeli ve zeki bir kavalye diye anıyorlar.
*Büyük bir aynanın yanı başında asılı duran bir fotoğrafı dikkatimi çekmişti. Ona bakıyordum, yeniçeri kılığında Mustafa Kemal Paşa…
Tam o esnada kendisi elinde haritalarla içeri girdi ve ona baktığımı görünce gülümsedi. Kalın ve kararlı sesiyle:
-…”EVET, SOFYA’DA BİR BALO KOSTÜME. MASKELİ BALO HATIRASI.” Dedi.
*Yine şal örtülü masanın başına geçtik. Ve 25 Nisan savaşına geri döndük. Paşa “BUNUN ÜZERİNE” diye sözlerine başladı.
-…”ANLIYORSUNUZ Kİ, ORADA DENİZ DE BULUNAN GEMİLERDEN VE ZIRHLILARDAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY GÖRMEDİM. DÜŞMANIN KARAYA ÇIKMIŞ PİYADESİNİN HENÜZ ORADA UZAKTA OLDUĞUNU ANLADIM. ASKERLER O ZORLU ARAZİYİ DURMAKSIZIN GEÇTİKLERİNDEN YORULMUŞLAR VE YÜRÜYÜŞ ARALIĞI ÇOK FAZLA DERİNLEŞMİŞTİ.
ALAY VE BATARYA KOMUTANINA ASKERLERİ TAMAMEN TOPLAYIP KÜÇÜK BİR İSTİRAHAT VERMELERİNİ SÖYLEDİM. DENİZDEN GİZLENMİŞ OLARAK ON DAKİKA BEKLEYECEKLER SONRA BENİ TAKİP EDECEKLERDİ.
BEN DE, ORADA BİR ABDAL GEÇİDİ VARDIR, O AABDAL GEÇİDİ’NDEN CONKBAYIRINA GİDECEKTİM.
YANIMDA YAVERİM, EMİR SUBAYIM VE BAŞTABİP İLE ORALARDA TEKRAR BULUNDUĞUMUZ TÜMENİN DAĞ TOPÇU TABURU KOMUTANI OLDUĞU HALDE ÖNCE ATLI OLARAK İLERLEMEYE TEŞEBBÜS ETTİK.
FAKAT ARAZİ UYGUN DEĞİLDİ. HAYVANLARI BIRAKTIK. YAY OLARAK CONKBAYIRI’NA VARDIK. ŞİMDİ BURADA KARŞILAŞTIĞIMIZ SAHNE EN ENTERESAN BİR SAHNEDİR VE OLAYIN EN ÖNEMLİ ANI BENCE BUDUR.”
*Bu arada muhatabım tekrar bir sigara yaktı ve birkaç yaprak daha çevirdikten sonra haritasını alıp şöyle açıkladı:
-…”BU ESNADA CONKBAYIRI’NIN GÜNEYİNDEKİ 261 RAKIMLI TEPEDEN CONKBAYIRI’NA DOĞRU 27.ALAY’A BAĞLI Kİ BU ALAY 9.TÜMEN’İN BİR ALAYIDIR, SAHİLİN GÖZETLEMESİNİ SAĞLAMAKLA GÖREVLİ OLARAK ORALARDA BULUNAN BİR MÜFREZE ERLERİNİN CONKBAYIRI’NA DOĞRU KOŞMAKTA, KAÇMAKTA OLDUKLARINI GÖRDÜM. SİZE ŞU KONUŞMAYI AYNEN OKUYACAĞIM. BİZZAT BU ASKERLERİN ÖNÜNE ÇIKARAK (OKUMAYA BAŞALDI):
-…”NİÇİN KAÇIYORSUNUZ? Dedim.
—“Efendim düşman… “Dediler.
-…”NEREDE?
—“İşte! Diye, 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.”
*Paşa defteri bıraktı:
-…”GERÇEKTEN DE DÜŞMANIN BİR AVCI HATTI 261 RAKIMLI TEPEYE YAKLAŞMIŞ VE BÜYÜK BİR SERBESTLİKLE İLERİYE DOĞRU YÜRÜYORDU. ŞİMDİ DURUMU DÜŞÜNDÜ: (GÜLÜMSEDİ) BEN KUVVETLERİ BIRAKMIŞTIM, ASKER ON DAKİKA İSTİRAHAT ETSİN DİYE. DÜŞMAN BU TEPEYE GELMİŞ. DEMEK Kİ DÜŞMAN BANA, BENİM ASKERLERİMDEN DAHA YAKIN VE DÜŞMAN BENİM BULUNDUĞUM YERE GELSE KUVVETLERİM PEK FENA BİR DURUMA DÜŞECEKTİ. O ZAMAN ARTIK BU MANTIKÎ BİR HÜKÜM ÇIKARMA MIDIR YOKSA REFLEKS MİDİR BİLMİYORUM, KAÇAN ASKERLERE:
-…”DÜŞMANDAN KAÇILMAZ” DEDİM.
—“CEPHANEMİZ KALMADI,” DEDİLER.
-…”CEPHANENİZ YOKSA SÜNGÜNÜZ VAR,” DEDİM.
VE BAĞIRARAK SÜNGÜ TAKTIRDIM, YERE YATIRDIM. AYNI ZAMANDA CONKBAYIRI’NA DOĞRUİLERLEMEKTE OLAN PİYADE ALAYIYLA DAĞ BATARYASININ YETİŞEBİLEN ASKERLERİNİN “MARŞ MARŞ” LA BENİM BULUNDUĞUM YERE GELMELERİ İÇİN YANIMDAKİ EMİR SUBAYINI GERİYE YOLLADIM. BU ASKERLER SÜNGÜ TAKIP YATINCA DÜŞMAN ASKERLERİ DE YERE YATTI. KAZANDIĞIMIZ AN BUDUR.”
*Koca bir savaşın ufacık bir ana bağlı olduğunu, hatta bir ülke hayatının kötü kollanılan bir an yüzünden tehlikeye düştüğünü, o dakikayı görür gibi canlanmış bir ifadeyle duymak insanın tüylerini ürpertiyordu.
Mustafa Kemal Paşa dedi ki:
-…”KOLUN BAŞINDA BULUNAN BİR BÖLÜK YETİŞTİ. BU BÖLÜĞE CEPHANESİZ BÖLÜĞÜ TAKVİYE EDEREK ATEŞ AÇMASINI EMRETTİM. YANIMA GELMİŞ OLAN 57.ALAY 2.TABUR KOMUTANI YÜZBAŞI ATÂ EFENDİ’YE BÜTÜN TABURUYLA BU BÖLÜĞÜ TAKVİYE EDEREK 261 RAKIMLI TEPE ÜZERİNDEN DÜŞMANA SALDIRMASINI EMRETTİM. DAĞ BATARYASINA SUYATAĞI’NDA MEVZİ ALDIRARAK DÜŞMAN PİYADESİ ÜZERİNE ATEŞ AÇTIRDIM. DEREYE SAPTIĞI İÇİN BİRAZ GECİKEN DİĞER BİR TABURU, KOMUTANI ÜZERİNDEN AÇILARAK SALDIRIYA KATILDI. BUNDAN SONRAYDI Kİ ALAY KOMUTANINA BÜTÜN ALAYIYLA BENİM YÖNELTTİĞİM TARAFLARDA DÜŞMANA SALDIRMASINI EMRETTİM.”
*Zat-ı Âliniz bu esnada nerede bulunuyordunuz?
-…”BEN DE BATARYANIN YANINDAYDIM.”
*O bizim ilk alay saat kaç sularında saldırıya başladı?
-…”57.ALAY’IN SALDIRIYA BAŞLAMASI DURUN SİZE SÖYLEYEYİM (Paşa defterine baktı) ÖĞLEDEN ÖNCE SAAT 10 SIRALARINDAYDI. O ESNADA 9.TÜMEN’E BAĞLI SÜVARİ SUBAYLARINDAN ÜSTEĞMEN MEHMET SALİH EFENDİ YANIMA GELDİ VE 27.ALAY’IN KOCADERE’NİN BATISINDAKİ SIRTLARDAN KEMALYERİ ÜZERİNDEN DÜŞMANLA SAVAŞA BAŞLADIĞINI HABER VERDİ. O SUBAYLA SÖZÜNÜ ETTİĞİM ALAY KUMANDANINA DÜŞMANIN SOL KANADINA SALDIRMAKTA OLDUĞUNU, 27.ALAY’IN DA KARŞISINDAKİ DÜŞMANA SALDIRMASINI, HENÜZ BİGALI CİVARINDA BULUNAN 19.TÜMEN’İN TAMAMINI KOCADERE YÖYÜNE ÇEKECEĞİMİ, BU EMRİ KENDİSİNE ULAŞTIRAN SÜVARİ TEĞMENİ SALİH EFENDİ’Yİ TEKRAR YANIMA GÖNDERMEKLE BERABER BENİMLE DEVAMLI BAĞLANTIYI KORUMASINI, SAVAŞI CONKBAYIRI’NDAN İDARE EDECEĞİNİ EMRETTİM BİLDİRDİM. BİGALI’DA BULUNAN, TÜMEN KURMAY SUBAYINA DA EMİR ATLISIYLA BİR EMİR GÖNDERDİM. DEDİM Kİ; “İZZETTİN BEY, 72.ALAY MALTEPE’YE YAKLAŞMASIN. SIHHİYE BÖLÜĞÜ KOCADERE’YE GELSİN (Hepsi). 77.ALAY KOCADERE’NİN DOĞUSUNA YAKLAŞSIN VE BU RAPORU 3. KOLORDU KOMUTANINA VERİNİZ.”
*O raporu askeri bir sakınca görmüyorsanız çoğaltabilir miyim efendim? Çünkü savaş alanında hemen o müthiş olaylar olmaktayken, şiddet ve heyecanla yazılmış canlı ve kıymetli bir savaş tarihi belgesi olurdu.
-…”HAY HAY, BUNU VEREBİLİRİM, YAZINIZ..”
*Buyurun efendim.
ÜÇÜNCÜ KOLOORDU KUMANDANLIĞI’NA/ARIBURNU KUZEYİNDEKİ SIRTLAR SAAT / DAKİKA; 25 NİSAN ÖĞLEDEN ÖNCE 10.24
“DÜŞMANIN KARAYA ÇIKMIŞ BULUNAN PİYADESİ, ARIBURNU İLE KABATEPE ARASINDA BİR BUÇUK KİLOMETRE KADAR BİR CEPHEDEKİ SIRTLARI İŞGAL ETMİŞTİR. 27.ALAY, DÜŞMANI DOĞU CEPHESİNDE SEKİZ YÜZ METRE MESAFEDE OYALIYOR. DÜŞMANIN TAMAMEN SOL KANADINDA YÜZ METRE MESAFEDEN SALDIRYA BAŞLADIM. YALNIZ PİYADEDEN İBRET OLAN DÜŞMANI BİR ALAY OLARAK TAHMİN EDİYORUM. SAVAŞ DEVAM EDİYORUM. BİR SAAT KADAR ATEŞ SAVAŞINDAN SONRA DÜŞMANIN 261 RAKIMLI TEPEYE KADAR İLERLEMİŞ OLAN BİRLİKLERİNİN GERİ ÇEKİLMEYE BAŞLADIĞI GÖRÜLDÜ.”
-…”İŞTE BU RAPORUN SİZE VEREBİLECEĞİM KADAR KISMI BU. YİNE HİKÂYEMİZE DEVAM EDELİM OLMAZ MI?
57.ALAY, VERDİĞİM EMİR ÜZERİNE ŞİDDETLE TAKİP EDİYORDU. 27.ALAY KOMUTANINDAN EMRİMİM ALINIP ALINMADIĞINA DAİR BİR HABER GELMEDİ. BUNUNLA BERABER GEREK BİZZAT, GEREKSE YANIMDAKİ SUBAYLARDAN GÖZETLEME İÇİN İLERİ GÖNDERDİKLERİM TARAFINDAN GÖZETLEMELERİN SONUCUNDAN BU ALAYIN DA SALDIRMAKTA VE İLERLEMEKTE OLDUĞUNU ANLADIM.”
*Peki, Paşa hazretleri, böyle bu kadar şiddetle saldıran düşmanı, bu kadar hızlı bir şekilde geri kaçmaya mecbur eden etkenler nedir? Değil mi?
-…”EVET, BU SORUYU SORMAKTA HAKKINIZ VAR.
ARZEDEYİM:
ŞİMDİ SAAT ÖĞLEDEN ÖNCE ON BİR BUÇUKTAN SONRA ORTAYA ÇIKAN DURUM BENCE ŞUDUR; DÜŞMANIN KARAYA ÇIKMIŞ OLAN KUVVETİ SEKİZ TABURDAN FAZLAYDI. ŞİMDİ BU SEKİZ TABURLUK KUVVET KENDİSİYLE UYGUN OLMAYAN GENİŞ BİR CEPHE ÜZERİNDE 261’E KADAR KUZEYDE VE KEMALYERİ’NİN BULUNDUĞU SIRTLARIN BATI YAMAÇLARINA KADAR DOĞUDA İLERLEYEBİLMİŞTİ. FAKAT BU UZUN CEPHE HATTI OLDUKÇA ENGEBELİ BİR TAKIM DERELERLE KESİK BULUNUYORDU.
BU SEBEPLE DÜŞMAN KENDİ CEPHESİNİN HEMEN HER NOKTASINDA ZAYIFTI. CONKBAYIRI KUZEYİNDE MEVZİ ALAN 19. TÜMEN’İN SERİ DAĞBATARYASI ARIBURNU ÇIKARMA NOKTASINI ATEŞ ALTINA ALDIĞI İÇİN DÜŞMANIN DAHA YENİ ÇIKARMAYA DEVAM ETTİĞİ BİRLİKLERİN ÇIKARMASI HEM ZORLUĞA HEM DE GECİKMEYE UĞRADI. 57.ALAY’IN CONKBAYIRI VE SUYATAĞI HATTINDAN 261 RAKIM TEPE YÖNÜNDE VE DAR CEPHE İLE YOĞUN OLARAK DÜŞMANIN PEK NAZİK VE ÖNEMLİ SOL KANADINA YÜKLENMESİ, İKİ TABURDAN İBARET OLAN 27.ALAY’IN DA MERKEZTEPE YÖNÜNDE GENİŞ CEPHE İLE DÜŞMANA SALDIRMASI, DÜŞMANI GERİ ÇEKİLMEYE MECBUR ETMİŞTİR.
FAKAT BENCE BU SİPER DURUMUNDAN DAHA ÖNEMLİ OLAN BİR ETKEN VARDI Kİ, O DA HERKES, ÖLDÜRMEK VE ÖLMEK İÇİN DÜŞMANA ATILMIŞTI. BU ÖYLE SIRADAN BİR SALDIRI DEĞİL, HERKESİN YA BAŞARMAK YA DA ÖLMEK GAYRETİYLE HAREKETE SUSADIĞI BİR SALDIRIDIR. HATTA BEN KOMUTANLARA SÖZLÜ OLARAK VERDİĞİM EMİRLERLE ŞUNU İLAVE ETMİŞİMDİR:
“SİZE BEN SALDIRI EMRETMİYORUM. ÖLMEYİ EMREDİYORUM. BİZ ÖLÜNCEYE KADAR GEÇECEK ZAMAN İÇİNDE YERİMİZE BAŞKA KUVVETLER VE KOMUTANLAR GEÇEBİLİR.”
*Bu sözler Paşa’nın göğsünden o kadar kararlılıkla çıkıyordu ki, komutan kesinlikle o günü hayalinde tekrar yaşıyordu. Çünkü beni de heyecanlanıyordu. Savaş araçları ne kadar ilerlerse ilerlesin her şeyin üzerinde, yine ruh kararlığının ve bir gaye uğruna fedakârlık etmenin bulunduğuna inanıyordum.
Mustafa Kemal Çanakkale’yi Anlatıyor “BİRİNCİ SAFHA / İKİNCİ BÖLÜM.”
Bu yazı www.sechaber.com için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.