Dünyada çok başarılı komutanlar olmuştur. Ancak yoktan bir ordu meydana getirip emperyalizmi dize getiren komutan yoktur.
Dünyada çok başarılı siyasetçiler olmuştur. Ancak halkı yüzyıllarca taassup altında yaşayıp halkını çağdaşlaşma hareketinin içine sokan ve şeriata karşı başarı kazanan bir siyasetçi yoktur.
Dünya’da çok iyi ekonomistler çıkmıştır. Ancak yüzlerce yıl yoksulluktan, savaştan ve borçlar altında ezilen bir halka ağır sanayi hamleleri yaşatan, dışarıdan borç almadan kalkınma sağlayan bir ekonomist yoktur.
Dünyada çok iyi eğitimciler olmuştur. Ancak yüzyıllarca unutulan, cahil bırakılan bir halka aklın ve bilimin ışığında modernleşme hedefi koyup, okuma yazma oranlarının %7’lerde olduğu bir halka başöğretmenlik yapan bir lider yoktur.
Bunların hepsini gerçekleştiren tek lider Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu kadar çok yönlü ve bu kadar başarılı bir liderin dünyada başka bir örneği yoktur.
Mustafa Kemal özel yeteneklere sahip birisidir. Ancak sadece yeteneklerinin ardına sığınmamış kendini geliştirmek için de azami bir gayret içerisinde olmuştur. Örneğin Ray Brock’un Hayalet Süvari kitabında Mustafa Kemal’in daha 14 yaşında askeri okula başladığı yıllarda okul kütüphanesindeki bütün kitapları okuduğu gibi Napolyon’un savaş stratejileriyle ilgili kitabını yedi kez okuduğunu anlatmaktadır. Okumak, Mustafa Kemal’in hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Katıldığı ya da yönettiği savaşların en zor dönemlerinde bile kitap okumayı ihmal etmemiştir. Örneğin Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler kitabında, Mustafa Kemal’in Sakarya savaşının en zor anında gece Reşat Nuri’nin Çalıkuşu romanını okuduğu ve yakın arkadaşlarına bu romanı tavsiye ettiğini yazmaktadır. Sakarya savaşı gibi ölüm-kalım mücadelesinin olduğu bir dönemde bile kitap okumaya fırsat bulması çok manidardır.
Mustafa Kemal, sadece kitap okumakla kalmamış dönemin en büyük bilim insanlarını meşhur Çankaya sofralarına çağırmış ve hiç bıkmadan büyük bir iştahla onları dinlemiştir. Gittiği yerlerde çok iyi gözlemci olmuş, özellikle tarihsel ve kültürel eserlere büyük bir ilgi göstermiştir. Mustafa Kemal’in, okumaları ve araştırmaları sayesinde bilgi seviyesi öyle bir yükselmiş ki, şu iddialı sözü söyleyebilmiştir. “İncelediğim bütün filozoflar arasında insanlığın sorunlarına gerçekçi çözümler üretecek birisine rastlamadım.” Bu cümleyi şöyle yorumlayabiliriz: Mustafa Kemal, dönemindeki bütün filozofları inceliyor ama, kendi bilgi birikiminin üzerinde birine rastlayamıyor.
Mustafa Kemal’in üstün yeteneklerinin oluşmasında; azmi, cesareti ve kararlığının altında her şeyden önce kendine güven duygusu yatmaktadır. İnandığı bir şey için hiç tereddüt etmeden hareket etmesi onun özgüven sahibi olmasıyla ilgilidir. Örneğin, Çanakkale’de İngilizler’in çıkarma yapacakları yeri bilip askerlerini, üstlerinin emri olmadan harekete geçirmesi, Mustafa Kemal’in kedine olan güveniyle ilgili bir durumdur.
Atatürk hakkında en kapsamlı araştırmalara imza atan Andew Mango, Mustafa Kemal’in kendine olan yüksek güvenini onun ölümsüzlük duygusuna sahip olmasına bağlamıştır. Çanakkale savaşında göğsüne şarapnel mermisinin çarptığında, hayatta kalmasını Mango, Mustafa Kemal’in ölümsüzlük duygusunun pekiştirdiğini belirtmiştir. Yine Mango, kitabında Atatürk’e yapılmaya çalışılan İzmir suikastıyla ilgili şöyle bir değerlendirme bulunmuştur: “İzmir suikastı zanlıları yakalanıp Atatürk’ün karşına getirildi. Atatürk, kendi ölümsüzlük düşüncesiyle yüzleşmek zorunda olduğunu hissetti. Hemen belindeki tabancayı çıkarıp zanlıya verdi. Hadi dedi, beni vurmak istiyorsun. Al o zaman şu tabancayı ve beni vur dedi. Tabii zanlı, Atatürk’ü vurmaya cesaret edemedi. Bu durum da Atatürk’ün ölümle yüzleşmesini sağlamış ve Atatürk’ün ölümsüzlük düşüncesini değiştirmemiştir.
Uzun süren araştırmalar, uykusuzluk, düzensiz beslenme Atatürk’ün sağlığını iyiden iyiye bozuyordu. Turgut Özakman’ın Cumhuriyet 2 kitabında Atatürk’ün 30 saat aralıksız kütüphane kalıp kitap okuması nedeniyle kalp spazmı geçirdiğinden bahsetmektedir. Yine ilginç örneklerden biri de, Atatürk’ün ölümünden birkaç ay önce doktorların, hastalığının iyice ilerlediğini ve bu nedenle 6 ay boyunca sadece yatakta uzanarak durması gerektiğini, hatta oturmasının bile sakıncalı olduğunu belirtmişlerdir. Böyle yaparsa Atatürk’ün birkaç sene daha yaşayacağını açıklamışlardır. Atatürk ise Hatay meselesi gündemde olduğu için yatmayı reddetmiştir. Dünya devletlerinin Atatürk’ün rahatsızlığından yararlanıp, Hatay meselesini kendi lehlerine çevirmelerinin engellemek için, Mustafa Kemal, Adana’ya gitmiş ve “ben daha ayaktayım” dercesine iki saat boyunca ayakta askeri birliklerin geçişini denetlemiştir. Doktorların altı ay hiç kıpırdamadan yatmasını söylediği Atatürk’ün o zamanın ulaşım araçlarıyla Adana’ya gitmesi ve askeri birlikleri ayakta denetlemesi tam bir çılgınlıktır. Ama Mustafa Kemal’in bu hamlesi Hatay’ın anavatana katılmasını sağlamıştır. Bu ne nedenle Mustafa Kemal, Hatay şehididir.
Atatürk’ün ölümsüzlük inancı gerçekleşmiştir. Atatürk, o kadar baskıya, iftiraya, yalana ve hakarete rağmen hala Türk halkının gönlünde yaşamaktadır. Kendi çağında yaşayan liderlerden hiçbirisi Mustafa Kemal kadar iyi bir intiba bırakmamıştır. Öngörüleri hep gerçekleşmiştir. Bu nedenle ölümsüzdür. Mustafa Kemal’in en büyük öngörüsü “Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar yaşayacağıydı.” Bu öngörü Atatürk’ün izinde olanları asla yıldırmamalıdır. Yazımızı “Türkler ansiklopedisi” için yazılan şu mısralarla bitirmek istiyorum:
ŞİMDİ DAHA HIZLI YÜRÜMELİSİN
YORULANA BAKIP ÜZÜLME
YOLUNA ÇIKANA BAKIP UMUDUNU YİTİRME
BUGÜNE KADAR HER ŞEY YAZILDI
ŞİMDİ SEN YAZIYORSUN
TARİHİ EN BÜYÜK TÜRKLE
ATATÜRKLE YAZIYORSUN
VE DEDİ Kİ :
“TARİH YAZMAK, TARİH YAPMAK KADAR ÖNEMLİDİR”