LOZAN ANTLAŞMASININ SÜRESİNİN 2023’DE BİTECEĞİ YALANI
Tam bağımsızlık üzerine kurulu dünyanın en masum, en cesur ve en insancıl savaşlarından olan Türk kurtuluş savaşı sonucu imzalanan Lozan antlaşması Türkiye’nin bağımsızlığının tescillendiği bir antlaşmadır. Sömürgeci devletlerin Anadolu’yu paylaşma konusunda anlaşıp dört bir koldan başlattıkları işgallerin son bulduğu bir antlaşma olan Lozan antlaşması, Anadolu’nun Türklere ait olduğunun bir kez daha tescillenmesi anlamına gelmektedir.
Lozan antlaşmasını imzalanana kadar çok sıkı diplomatik mücadeleler yaşanmıştır. Birkaç defa kesintiye uğramasına rağmen Türk heyetinin gösterdiği üstün feragat sayesinde Erzurum kongresinde edilen milli yemine büyük ölçüde sadık kalınarak bağımsız bir vatanın sınırları çizilmiştir.
Lozan antlaşmasının imzalandığı dönemin konjonktürel şartları değerlendirildiğinde büyük bir diplomatik zafer olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı devletinin 17. Yüzyıldan itibaren imzaladığı birçok anlaşmada, savaşlarda elde edilen başarının masa başında kaybedildiği çok rahat görülebilmektedir. Ancak Lozan antlaşması bizim Kurtuluş Savaşında kazandığımız topraklardan daha fazla bir yer elde etmemizi sağlamıştır. Lozan antlaşması sadece ülke sınırlarının belirmesi amacıyla imzalanmış bir antlaşma da değildir. Bunun içeresinde ekonomik siyasi ve kültürel bakımdan da bir takım kazançlar elde ettiğimiz anlaşılmaktadır.
Lozan Antlaşması), 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace’ta imzalanmış barış antlaşmasıdır. Antlaşmanın içeriği kapsamı oldukça geniştir. 312 sayfadan oluşan Lozan antlaşması, Osmanlı devletinin yüzyıllarca çözemediği birçok sorunu da çözüme kavuşturmuştur. Ancak Lozan’la bütün meseleler yüzde yüz halledilmiştir diyemeyiz. O dönemin şartlarında bazı sorunlar ileriki tarihlere ertelenmiştir. Bu erteleme, Lozan antlaşmasının belli bir süresi var olduğu anlamına gelmemektedir.
Görsel: İsmet İnönü’nün 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşmasını imzaladığı tarihi altın kalem
Lozan antlaşması iyi bir diplomatik dille yazılmıştır. Fakat son dönemlerde Atatürk’le sıkıntısı olan kimi çevreler Lozan antlaşması yüzden Atatürk ve silah arkadaşlarına sistematik bir saldırı içerisindeler. Yıllardan beri üzerinde çalıştıkları Lozan antlaşmasının bir hezimet antlaşması olduğu yönündeki iddialarını, Lozan’da gizli maddeler var yalanıyla sürdürmektedirler. Hiçbir bilgi belge buldu olmayan sadece ortalığa atılmış saçmalıklardan ibaret olan bu yalanlarla insanlarımızın aklı karıştırılmak istenmektedir. Özellikle internet yoluyla yayılan bu bilgi kirliliğine karşı uyanık olmak gerekir. Bir kere Lozan’ın gizli maddeleri diye ortaya atılan maddeler oldukça özensiz ve Lozan’da belirtilen diplomatik dil ve üsluba hiç de uygun olmayan maddelerdir. Bu zırvalardan birkaç tanesini paylaşırsak ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır:
“MADDE 2: Türkiye, Boğazlar üzerindeki hâkimiyetinden 24 Nisan 2023’ü 25 Nisan 2023’e bağlayan gece yarısı tamamen vazgeçecek ve bölge, anlaşmada imzası bulunan diğer devletlerin hâkimiyeti altına girecektir.
MADDE 7: Türkiye 24 Nisan 2023 tarihi itibariyle bütün yeraltı servetlerini ve doğal kaynaklarını kullanma hakkından feragat edecek, bu hak anlaşmada imza sahibi olan diğer memleketlerin olacaktır. İşbu maddeye ormanlar, madenler ve bütün enerji kaynakları da istisnasız dâhildir.”
Bu maddelerin ne kadar saçma olduğunu biraz tarih bilenler hemen anlayacaktır. Ekonomik işletmelerin millileştirilmesinde Mustafa Kemal’in ne kadar hassas olduğunu bilmeyen yoktur. Lozan’da özellikle kapitülasyonların kaldırılmasında gösterdiği hassasiyet herkesin malumudur. Bir de onun öncesinde İnönü savaşı esnasında Bekir Sami Bey’in Londra görüşmeleri sırasında yaptığı gizli bir görüşmeden sonra görevden alınma meselesi vardır. Bunu Aktürk’ün ağzından aktaralım:
“Efendiler, Bekir Sami Bey ile Fransız Başbakanı Mösyö Briand arasında da, 11 Mart 1921 tarihli bir sözleşme imza edilmiştir.
Bu sözleşmeye göre, Fransa ile Millî Hükûmet arasındaki düşmanlığa son verilecek. Fransızlar, silahlı çetelere, biz de mücahitlerimize silâhlarını bıraktıracağız… Zabıta kuvvetlerimize Fransız subayları alınacak… Fransızlar tarafından kurulacak zabıta kuvvetleri olduğu gibi kalacak… Fransa’nın boşaltacağı yerlerle, Elâzığ, Diyarbakır ve Sivas illerinin ekonomik gelişmesi için yapılacak teşebbüslerde üstünlük hakkı ve Ergani madenlerini işletme imtiyazı da Fransızlara verilecek… v.b.
Hükûmetimizce, bu sözleşmenin de kabul edilmemesinin sebeplerini sıralamaya gerek yoktur sanırım.”
Anadolu’nun hala işgal altında olduğu halkın savaşlarda perişan düştüğü bir kurtuluş mücadelesi verildiği dönemde bütün dünyaca yalnız bırakıldığı bir anda Bekir Sami Bey’in belki de iyi niyetli olarak imzaladığı bu antlaşma Mustafa Kemal tarafından reddedilmiştir. Eğer iddia ettikleri gibi Lozan yüz yıllık bir süreliğine imzalanmış olsaydı Mustafa Kemal Londra görüşmelerinde gösterdiği hassasiyeti Lozan’da niye göstermedi diye akıllara gelirdi. Lozan’da gizli maddelerin olduğunu İsmet Paşa ile Lord Kurzon arasında geçen şu diyalog yalanlamaktadır:
“Aylardır müzakere ediyoruz. İstediklerimizin hiçbirini alamıyoruz.
Biliniz ki, geri çevrilen isteklerimizin hepsini cebimize atıyoruz. Yorgun ve yoksul bir ulussunuz. Ülkeniz yıkık. Yarın, bunları onarmak ve kalkınmak için bizden yardım isteyeceksiniz. -ABD temsilcisini işaret ederek- para bende, bir de O’nda var. O zaman cebimizdekileri çıkarıp birer birer önünüze koyacağız.” (15 Eylül 1980, DTCF, Ankara)
Bugün bağımsız sınırları belli egemenlik yetkisini Türk milletinin kullandığı bir vatanda yaşıyorsak, bunu Lozan antlaşmada kazandığımız haklara borçluyuz. Konumuzu ebedi önder Atatürk’ün Lozan antlaşmayla ilgili şu ifadesiyle son vermek istiyorum.
“Lozan Barışı, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türk ulusu için siyasal bir utku (zafer) oluşturan bu Antlaşma’nın, Osmanlı tarihinde benzeri yoktur. Ulusumuz, bununla gerçekten övünebilir ve Türk Ulusunun yüksek bir yapıtı (eseri) olan bu Antlaşma’nın yüksek değerini değerlendirmesi gelen gençliğin, bunu geçmişte yapılmış antlaşmalarla karşılaştırması gerekir. Bu nedenle, Lozan görüşmelerinde her türlü siyasal mücadelelere göğüs gererek sonucu elde etmede bir zekâ göstermiş olan İsmet Paşa Hazretleri’ni saygı ile anmak görevimdir.”
(1927, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt V, syf. 47)