…Ve yürek yakan o kehanet aynen şöyle söylüyordu:
“O zaman, Miletos, ey belalar işçisi, o zaman
Birçokları için zengin bir şölen, parlak bir ganimet olacaksın,
Kadınların ele geçecek, uzun saçlıların ayaklarını yıkayacaklar
Ve Didyma,
Bizim tapınağımız, yabancı efendilerin malı olacak…”
Bu kehanet Delphoi Kehanet Merkezinde söylenmiştir ve M.Ö. 494 yılında tam olarak gerçekleşmiştir. Miletliler vatanlarından sökülerek İran’a sürgün edilmişlerdir.
Bir Egeli için en zor şey Ege’den ayrılmaktır. Daha kötüsü ise Ege’ye bir daha dönememektir. İşte Milet’in hüzün dolu duvarlarına bu sürgün öyküsü kazınmıştır.
Miletliler cesurdular ve tüm diğer Anadolu halkları gibi özgürlüklerine düşkündüler. Bu yüzdende Pers İmparatorluğuna karşı ayaklanmışlardı. Bu ayaklanma dört yıl sürmüş sonunda da Lade Deniz Savaşı yaşanmıştı. Tüm İyon kentleri Persliler karşısında birleşti ve hatta bu savaşı kazanmaya da çok yakındılar. Ancak Sisamlılar taraf değiştirip İyonya’yı Perslere sattığında savaş kaybedildi.
Yukarıdaki kehanet acı bir şekilde gerçekleşti. Miletli erkeklerin çoğu, uzun saçlı Perslerin ellerinde can verdiler, çocukları ve kadınları ise Perslilere köle oldular. Ve Didyma, kutsal yapılar, orakli yani kehanet merkezini barındıran tapınak ve mihrap yağma edildi, yakıldı.
Esir edilen Miletliler İran şehri Susa’ya gönderildi. Pers Kralı Dareios bunlara kötülük etmedi; Acıdığı için mi bilinmez, Miletlileri Eritre Denizinin kıyılarında ve Dicle suyunun ağzında bulunan Ampe kentine yerleştirmekle yetindi.
Bir Egeli için en zor şey Ege’den ayrılmaktır ve Miletliler Ege’den sürgün edilmişlerdir. Hiç bilmedikleri İran topraklarında yaşamaya mecbur bırakılmışlardır. Bu sürgünden tam 164 yıl sonra Miletlilerin intikamı Büyük İskender tarafından alındı ancak o zaman buna sevinecek Miletli kalmamıştı. Çünkü Miletliler artık İranlı olmuştu.
İşte bu duygularla bugün Milet’teydim. Yapıların çoğu Roma dönemine ait olsa da Miletlilerin hüznü o topraklara bir kere ekilmişti.