*LOZAN ZAFERİ:
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Üniversitesi’nin salonunda imzalanmıştır. Uzun ve çetin müzakerelerin ardından Lozan’da imzalanan Barış Antlaşması, 16 adet sözleşme, protokol, beyanname ile bir de nihai senetten oluşmaktadır.
Lozan’da imzalanan bu belgeler barışı temin etmenin yanı sıra Türkiye ile Batı devletleri arasındaki siyasal, hukuki ve sosyal ilişkileri Türkiye lehine düzenlenmesini sağlamıştır. Lozan Barış Antlaşması’nın ön sözünde, devletlerin bağımsızlık ve egemenlik haklarına saygı gösterilmesi prensibine yer verilmiştir.
Esas Barış Antlaşması bir önsöz ve beş bölümden oluşan 143 maddedir.
Lozan Barış Antlaşması’nda düzenlenen önemli konular şöyledir:
1-SINIRLAR:
20 Ekim 1921, Ankara İtilaf namesi gereğince Fransa ile anlaşılarak güney sınırı kararlaştırılmış, Lozan’da bu sınırlar sadece onaylanmıştır.
Lozan Barış Antlaşması’nda Irak sınırı uyuşmazlığı çözülememiştir. Antlaşmada, Türk topraklarının tahliyesinden itibaren bu uyuşmazlığın dokuz ay zarfında dostane bir şekilde çözümleneceği öngörülmüştü.
Yunanistan ile Türkiye’nin batı sınırı Misak-ı Milli’ye uygun olarak ve Mudanya Mütarekesi’nde öngörüldüğü üzere Meriç nehri sınır olacak şekilde düzenlenmiştir. Karaağaç ve havalisi de Yunanlılardan alınarak savaş tamiratı karşılığı gereği Türkiye’ye bırakılmıştır. Ege Denizi’nde Bozcaada ve İmroz Türkiye’ye bırakılmış ayrıca Yunanistan’a bırakılan Anadolu kıyısına yakın adalar askersiz hale getirilmiştir.
2-AZINLIKLAR:
3-KAPİTÜLASYONLAR:
Kapitülasyonlar, adli, mali ve idari alanlarda ecnebilere tanınan imtiyaz ve muafiyetlerdir. Lozan Barış Antlaşması’nın “28.” Maddesiyle Kapitülasyonlar bütün sonuçları ile birlikte kaldırılmış ve Türk halkına yıllardan beri zararı dokunan bu sömürü sistemi yok edilmiştir.
4-SAVAŞ TAZMİNATI:
I.Dünya Savaşı’nın galipleri, Türklerden I. Dünya Savaşı sebebiyle tamirat talep etmişler, ayrıca buna ek olarak işgal masrafı, kendi tebaalarının zarar ve ziyanlarını da buna eklemişlerdi. Savaş içinde Almanya’dan borç karşılığı ve rehin bulunan beş milyon altın ve savaş yıllarında İngiltere’ye sipariş edilen donanma bedeli de kendi ellerinde bulunduğundan bizlere verilmemiş ve tazminat karşılığı tutulmuştur. I. Dünya Savaşı’na giren mağlup devletlere esaslı mali bir yük olan bu beladan, geleceğe bir borç bırakılmada, sadece fiilen elimizde bulunmayan meblağ karşılık gösterilerek bu yükün altına girilmemiştir. Türkiye Yunanistan’ın harbin devamından ve bunun neticelerinden doğan mali vaziyetini nazarı dikkate alarak tazminat hususunda her türlü taleplerinden Karaağaç ve havalisinin Türkiye’ye bırakılması şartı ile vazgeçiyordu.
5-BORÇLAR KANUNU:
1845 yılından başlayıp I. Dünya Savaşı sonuna kadar meydana gelen Osmanlı amme borçları, I. Dünya Savaşı’nda yapılan istikrazlar da dâhil olmak büyük bir yekûn oluşturmaktaydı. Bu borçlar Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılan devletlere de gelirle orantılı olarak bölünmüştü. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nun Almaya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan’a olan borçları bu devletlerle yapılan antlaşmalarla I. Dünya Savaşı’nın galiplerine devredilmişti. Osmanlı amme borçlarının diğer çetin bir safhası da Türkiye’nin tediye edeceği borçların hangi para birimi ile ödenmesi gerektiği konusunda göstermiştir. Karşı taraf bu borcun altın veya sterlin alarak ödenmesinde ısrar etmiş ancak arada büyük meblağlara varan farka rağmen Türkiye; Türk parası ve Fransız Frangı olarak ödemenin yapılmasını kabul ettirmiştir.
6-BOĞAZLAR:
Türk boğazlarının statüsü ile ilgili sözleşme Lozan’da imza olunan en önemli belgelerden biri olarak bilinir. Lozan Antlaşması’nın “23.” Maddesinde Boğazlar sorunu genel olarak yer almış, Barış Antlaşması’na ek Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile ayrıca ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Boğazlardan serbest geçişi, Boğazlar Komisyonu’nun kurulmasını, boğazların ve civarının askersiz hale getirilmesini hedef tutan ve Milletler Cemiyeti’nin de garantisini sağlayan hükümleri ihtiva eden bu Sözleşme, 1936’da Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiş, milli hâkimiyeti sınırlayıcı hükümler kaldırılmış, milli çıkarlarımıza uygun hale getirilmiştir.
7-NÜFUS DEĞİŞİMİ:
İstanbul’da yaşayan Rumlarla Batı Trakya’da yaşayan Türkler hariç, Türkiye’deki bütün Rumlarla, Yunanistan’daki bütün Türklerin değiştirileceğini öngören sözleşme; Lozan’da çözüm bulunan önemli sorunlardan biri olarak Barış Antlaşması’nda yer almıştı.
Görsel: (“SULH AKDVE İMZA EDİLDİ” Başlıklı Tevhid-i Efkâr Gazetesi’nin Lozan Zaferini okurlarına duyurduğu özel sayı: 25 Temmuz 1923)
Türk Halkının Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak sağladığı büyük başarı, Türk Ulusunun yaşam haklarının bütün dünya tarafından resmen kabul edilmesini sağlamış ve Lozan Barış Antlaşması ile bu büyük başarı ebedileşmiştir.
Ünlü Türk Düşmanı, A.B.D. eski Türkiye Büyükelçisi “Henry MORGENTHAU” Lozan Antlaşması’nı The New York Times’a (1923) şöyle yorumlamıştı:
—“400 yıldır Türkleri, İstanbul’dan kovmak için çaba harcayan Avrupalılar için, Lozan çok acı bir ders olmuştur. Türklerin, Avrupa’dan kovulması şöyle dursun, Avrupalıların Türkiye’den kovulacağı anlaşılmaktadır.” (Kaynak: KUVA-YI MİLLİYE Atilla ORAL 2007 s:458)
*MUSTAFA KEMAL PAŞA’DAN LOZAN’DA İSMET PAŞA’YA SUİKAST UYARILARI;
-…”ETHEM VE (K) EŞREF’LE RÜFEKASININ (ARKADAŞLARININ) VE MUHTEMELEN REŞİT VE TEVFİK’İN İSVİÇRE’YE GİTTİKLERİ İSTİHBAR EDİLMİŞTİR (HABER ALINMIŞTIR). ZATI DEVLETLERİNE SUİKASTTE BULUNMALARI İHTİMALİ OLDUĞUNDAN İSVİÇRE HÜKÜMETİNE MÜRACAATLA TEVKİF VE HUDUT HARİCİNE İHRAÇ ETTİRİLMELERİNİN TEMİNİNİ TALEP EDERİM.” Mustafa Kemal
*KUŞÇUBAŞI EŞREF’İN LOZAN’A GİDEN TÜRK DELEGELERİNE SUİKAST GİRİŞİMİ:Burada önceki bölümde sıcağı sıcağına gelişen olayları bölmemek için yer vermediğimiz bir konuya değineceğiz. Bu konu, Kuşçubaşı Eşref ve Çerkez Ethem ‘in Lozan’daki Türk delegasyonuna yönelik suikast girişimleridir.
Dikkat edileceği gibi, çalışmamız Kuşçubaşı Eşref olmakla birlikte onu adı ile birlikte sık sık Çerkez Ethem’e değinilmektedir. Bunun nedeni, Kuşçubaşı Eşref’i ancak Çerkez Ethem üzerinden takip edebilmemizdir. Çünkü kendisi hakkında bu zaman dek bilim namusuna ve akademik disipline uygun bir çalışma yapılmamıştır.
Diğer taraftan, Eşref’le Çerkez kardeşlerin mesai arkadaşlığı 9 Eylül 1922’den sonra da neredeyse ölümlerine dek sürmüştü, birbirlerinden ayrılmamışlardır(?) Bu nedenlerle biz Kuşçubaşı Eşref’le birlikte Çerkez Kardeşlere sık sık atıfta bulunmakta bir sakınca görmüyoruz.
*LOZAN KONFERANSI AÇILIRKEN KUŞÇUBAŞI İLE ETHEM YUNANİSTAN’DAN AVRUPA’YA GİTTİ!
Konu ile ilgili Çerkez Ethem’e ilişkin bilgi bulunan belgeler kısmen de olsa mevcuttur.
Ancak Kuşçubaşı Eşref’in Çerkez Ethem’le 28 Ocak 1921’de Yunan hizmetine girmesinden sonraki dönemi ile ilgili nadir belgelerden biridir. Belgeden anlaşılacağı gibi Eşref de Ethem’le birlikte Atina’dadır.
2 KASIM 1922 tarihli bu Yunan genelkurmay belgesine göre Kuşçubaşı Eşref –güya- İsviçre’de bir kür yerine getirmek için “75 bin drahmi” almıştır. Belgede paranın kimden alındığına ilişkin bir kayıt yoksa da bu grubun Yunan istihbarat servisleri ile ilişkisi bilindiğinden kaynak da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Ancak işin ilginç yönünü Yunan Belgesi şöyle anlatılmaktadır:
—“FAKAT BUNLAR KÜR’E İHTİYACI OLAN HASTALAR DEĞİLLERDİR. DOKTOR RAPORUNU PARASIYLA ALDILAR.”
Belgede, “bunlar…” denilmesinden, Kuşçubaşı Eşref’in dışında İsviçre’ye daha başka kişilerin de gittiği anlaşılmaktadır. Nitekim söz konusu belgenin ilerleyen kısmında şöyle bir kayıt vardır:
“…ETHEM VE EŞREF’İN YUNANİSTAN’I TERK ETMELERİNDEN EVVEL…”
“Kür’e ihtiyacı olmadığı halde” Kuşçubaşı Eşref ve Çerkez Ethem ile adamlarının “tam da Lozan Konferansı’nın başlamasından önce İsviçre’ye gidişinin nedeni kendiliğinden ortaya çıktığından”yoruma gerek olmadığını düşünüyoruz.
*KONU İLE İLGİLİ DİĞER BELGELER / AVRUPA’YA “TEDAVİ OLMAK” İÇİN Mİ GİTTİLER?
KUTAY başta olmak üzere klasik Çerkez Ethem biyografilerinde verilen bilgilere göre, Çerkez Ethem Ocak 1921’de Yunanlılara “sığınmak zorunda bırakıldıktan”sonra, önce İzmir’e oradan da Atina’ya giderek tedavi olmuş, ardından da tedavisine Almanya’da devam edilmiştir. Çerkez Ethem’le ilgili önemli bir örtme faaliyeti olan bu iddianın doğru bir tarafı olmadığı için bununla ilgili kaynakları vermiyoruz.
Ancak bu iddianın bir kısmı doğrudur.
Çerkez Ethem, gerçekten 20 Kasım 1922 itibariyle Almanya’dadır.
Königştayn’dakiKohnstam sanatoryumuna Yunan uyruklu “Alhasonk Edem Bey” adıyla aynı gün kayıt yaptırmıştır. Çerkez Ethem’in buraya gelişi, Königştayn polisi yabancılar şubesince de yine aynı gün kayıtlara işlenmiştir. (CİLASUN, age. s:123 n, 232. Konigstayn kasabasının da bulunduğu bölge I. Dünya Harbi sonrası Fransız işgali altındaydı. Burada kolluk kuvveti görevini Alman polisi yerine getirmekte, fakat yönetim Fransız ordusunun elinde bulunmaktaydı.)
Ethem’le Almanya’da görüştüğü iddia edilen İttihatçı Muhittin (BİLLURSOY) Bey’de bu sıralarda geldiği İzmir’de konuştuğu Rauf (ORBAY) Bey’in kendisine Çerkez Ethem’in bir an önce Königstayndan ayrılarak Almanya’nın müttefik işgali altına girmemiş bir yerinde tedavisini tavsiye ettiğini söylediğini belirtir.
BİLLURSOY şöyle devam eder, “…Ben evvela bu tavsiyenin hakiki sebebini anlayamamıştım. Daha sonra öğrenince hayret ettim. Königştayn, Fransızların işgal sahası içinde idi. Fransızlarla yaptığımız anlaşma gereğince de iki taraf arasında aranan kişilerin iadesi hükmü vardı. Fransızlar, işgalleri altındaki sahada bulunan yabancıları tespit iadesi hükmü vardı. Fransızlar, işgalleri altındaki sahada bulunan yabancıları tespit ederken Ethem’in de sanatoryumda tedavide olduğunu ispat etmişlerdi. (KUTAY, ÇED II, s. 168 vd.) Rauf Bey’le ilgili önceki ve sonraki bölümlerde anlatacaklarımızdan sonra bu gelişmeyi yorumlamayı gereksiz buluyoruz. y.n.)
Buraya kadar her şey normal görünecektir. Ancak gözden kaçırılan bir şey vardır. “ETHEM’İN ALMANYA’YA GELDİĞİ TARİH, TAM DA LOZAN BARIŞ KONFERANSI’NIN AÇILDIĞI GÜNDÜR.!” Doğal olarak bu eş zamanlı tarih anlayışı ışığında Eşref’in İsviçre’ye, Ethem’in Almanya’ya “tedavi olmak için mi, yoksa Lozan’daki Türk delegelerine suikast amacıyla mı geldiğini irdelememiz gerekmektedir.”
Elimizdeki belgeler Eşref ve Ethem’in İsviçre – Almanya ‘ya tedaviden ziyade başka amaçlar için geldiğini göstermektedir. “Nitekim Ethem kayıt yaptırdığı sanatoryuma bir daha uğramamıştır.”
*MUSTAFA KEMAL PAŞA’DAN LOZAN’DA İSMET PAŞA’YA SUİKAST UYARILARI:Elimizdeki konu ile ilgili belgelerden ilki, Bilal N.ŞİMŞİR ‘in “ATATÜRK İLE YAZIŞMALAR -I- (1920-1923)” eserinin 447. Sayfasında yer alan Şifre teldir. Şifre telin altında o sıralarda Dışişleri Bakanlığı’na da vekâlet eden Başbakan Hüseyin Rauf (ORBAY) Bey’inde imzası bulunmaktadır.
Eserde; T.B.M.M. Başkanı ve Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan Lozan’da bulunan “TÜRK BAŞ DELEGESİ İSMET PAŞA HZRETLERİ’NE ÇEKİLEN 22 KASIM 1922 TARİHLİ BİR ŞİFRE TELDİR.” Aslı Türk Dışişleri Bakanlığı Arşivi’nde bulunan şifre tel şöyledir:
-…”ETHEM VE (K) EŞREF’LE RÜFEKASININ (ARKADAŞLARININ) VE MUHTEMELEN REŞİT VE TEVFİK’İN İSVİÇRE’YE GİTTİKLERİ İSTİHBAR EDİLMİŞTİR (HABER ALINMIŞTIR). ZATI DEVLETLERİNE SUİKASTTE BULUNMALARI İHTİMALİ OLDUĞUNDAN İSVİÇRE HÜKÜMETİNE MÜRACAATLA TEVKİF VE HUDUT HARİCİNE İHRAÇ ETTİRİLMELERİNİN TEMİNİNİ TALEP EDERİM.” Mustafa Kemal
Bu belgenin ardından Kuşçubaşı Eşref’le, Çerkez Ethem’in Atina’dan İsviçre ile Almanya’ya ne için geldiği yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan Lozan’da İsmet Paşa Hazretleri’ne çekilen 13 Ocak 1923 tarihli ikinci bir şifre telde de Kuşçubaşı Eşref ile Çerkez Ethem’in suikast için İsviçre’ye gittiği yinelenerek dikkati çekilir:
-…”REFAKATİNDE EŞREF’DE OLDUĞU HALDE BERAİ TEDAVİ (TEDAVİ İÇİN) İSVİÇRE’YE GİDEN ÇERKEZ ETHEM’İN LOZAN’A GİDEREK HEYETİ MURAHHASAMIZA SUİKAST TERTİBATIYLA ALÂKADAR OLMASI BAZI İSTİTLÂLATA NAZARAN ERKÂNI HARBİYEİ UMUMİYECE MUHTEMEL GÖRÜLMEKTEDİR.” Mustafa Kemal
Aşağıdaki görsel’de ise Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından 1 hafta sonra İsviçre’de yayınlanan L’lllustre dergisinin 2 Ağustos 1923 tarihli sayısının kapağında İsnet İNÖNÜ ve Dr. Rıza NUR ‘u görmekteyiz:
*DR. RIZA NUR’UN ANLATTIKLARI:Lozan’daki Türk delegelerden Dr. Rıza (NUR) Bey, konferansın açılışından (20 Kasım 1922) hemen sonra İsmet Paşa ile kendisinin öldürüleceğine ilişkin bir duyum aldıklarını belirtir. O sıralarda Brüksel’den Lozan’a gelen eski Harbiye Nazırı Nazım Paşa’nın oğlunun da bu duyumu doğrulayıcı ve daha da ayrıntılı bilgiler verdiğini açıklayan NUR, bu gelişmenin ardından Türk delegelerinin, alarma geçen İsviçre polisince yakın korunmaya alındığını yazar.Ancak Rıza NUR, suikastın Ermenilerce yapılmak istendiğini belirtse de bu kuşkuludur.
Çünkü Ermeni grupları, suikast için Lozan’ın ikinci aşamasında devreye girmişlerdir. Bu girişimler de aşağıda açıklayacağımız gibi yine Lozan’daki Türk Delegelerine bildirilmiştir. NUR ‘un iki girişimi karıştırması olasıdır veya Eşref ve Ethem tetikçi olarak Ermenileri kullanmak istemiştir. İNÖNÜ ‘nün hatıralarının Lozan’la ilgili kısımlarında ise bu konuya dair bir bilgi yer almamaktadır.Kaynak: (Dr. Rıza NUR ’un Lozan hatıraları, s.102 vd. s:321)
*TÜRK DELEGELERİNE LOZAN’IN İKİNCİ DEVRESİNDEKİ SUİKAST GİRİŞİMİ:Bu arada Lozan’ın birinci devresinin açılışında Türk Barış Delegesi İsmet Paşa’ya suikast girişiminde bulunacağı kesinleşen, ancak alınan koruma önlemlerinden olsa gerek bunu gerçekleştiremeyen Çerkez Ethem ile Kuşçubaşı Eşref, İsviçre – Almanya sınırlarında dolaşa dursun, Barış Görüşmeleri Türk tezleri kabul edilmediğinden 4 Şubat 1923’te kesilir.
Yapılan temasların ardından görüşmelerin yeniden başlatılması konusunda anlaşma sağlanır. Bunu üzerine yırda dönen Türk Heyeti, İsmet Paşa Başkanlığında 18 Nisan 1923’te İstanbul’dan yeniden Lozan’a hareket eder.
23 Nisan günü de görüşmelerin ikinci devresi başlar.
Ancak Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa bu tarihten tam bir gün önce 22 Nisan 1923’te “MAKİNE BAŞINDA OLAĞANÜSTÜ ÖNEMLİ VE ACELEDİR.” Kaydıyla Başkomutanlığa Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği bir şifre telle yeni bir gelişmeyi haber verir:
—“LOZAN’DA İSMET PAŞA HAZRETLERİ’NE BİR SUİKASTTA BULUNMAK ÜZERE YUNANİSTAN’DA GEREKEN ŞAHISLARIN HAZIRLANMIŞ OLDUĞU, BUGÜNLERDE SUİKAST İÇİN BİR ERMENİ’NİN İNGİLİZ PASAPORTU İLE KIBRIS’LI PANDELİ MANAPULO TAKMA ADIYLA İSMET VE REFET PAŞALAR HAZRETLERİ’NE SUİKAST YAPMAK İÇİN HAREKET EDECEKLERİ HABER ALINMIŞTIR.” (Müeyyet EMZEN, (Haz.), Lozan konferansı Gizli Belgeleri İsmet ve Refet Paşalara Suikast Girişimi, BTTD, Ağustos 1997, sayı: 7. Fevzi Paşa, bu şifre telden önce Başbakan Rauf Bey’e verdiği 8 Nisan 1923 tarihli istihbarat raporunda da şöyle diyordu: “…AMERİKA’DA BİR ERMENİ TERÖR KOMİTESİ KURULARAK KAFKAS ERMENİLERİYLE İLİŞKİDE BULUNDUĞU VE AMAÇLARININ TÜRKİYE’DE İSTİKLAL MUHAREBELERİ’NDE SİVRİLEN YÜCE KİŞİLERE” suikast yapmak olduğu ve yakında faaliyette geçeceklerinin Yunanistan’da söylendiğinin gelen esirlerin ifadelerine dayanılarak Batı Cephesi Komutanlığı’ndan yazıldığını arz ederim.” (İHİT, s.421 vd.) İsmet Paşa’ya yönelik suikastın, Fransız General Pelle’den haber alındığı da belirtilir. Hüsnü HİMMETOĞLU, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul ve Yardımları, c.2, s.343)
Türk Genelkurmayı’nın elde edip Başkomutanlığa arz ettiği bu istihbarat,
Hemen aynı gün Başbakan ve Dışişleri Bakan Vekili Hüseyin Rauf Bey tarafından Lozan’da bulunan İsmet Paşa’ya “ÇOK ACELE” kaydıyla şifre tellenerek dikkati çekilir;
Dışişleri Bakan Vekili Hüseyin Rauf Bey , —“KORUMA ÖNLEMLERİNİN ARTTIRILMASI VE İSVİÇRE HÜKÜMETİNİN UYGUN BİR ŞEKİLDE DURUMDAN BİLGİLENDİRİLMESİ,” rica edilir.
Bu şifre yine aynı gün, Türk Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi olarak İstanbul’da bulunan “ADNAN (ADIVAR) BEY’E T.B.M.M. HÜKÜMETİ PARİS VE ROMA TEMSİLCİLİKLERİ İLE LOZAN’DA İSMET PAŞA HAZRETLERİ’NE” şifre tellenerek bir kez daha dikkatleri çekilip gerekli önlemleri almaları ve bu doğrultuda girişimlerde bulunmaları istenir.
İsmet Paşa ise, 16 Mayıs 1923 tarihini taşıyan ve “İCRA VEKİLLERİ HEYETİ BAŞKANLIĞI (BAŞBAKANLIĞA)” na hitaben çektiği şifre tellinde;
—“EŞKİYALIK GİRİŞİMİNE YUNAN HÜKÜMETİNCE GÖSTERİLEN KOLAYLIKTAN DOLAYI DURUM KONFERANSTA ŞİDDETLE PROTESTO EDİLMİŞTİR.” Diyerek Ankara’nın uyarılarının gereğinin yerine getirildiğini belirtilir.(EMZEN, agm. Makalenin dipnotunda şu husus da belirtilmiştir. “BÜTÜN BU BELGELERİN GAZİ BAŞKUMANDAN MUSTAFA KEMAL PAŞA TARFINDAN GÖRÜLDÜĞÜ” üzerindeki işaretlerden anlaşılmaktadır.)
Görüldüğü gibi Lozan’ın ikinci devresinde de Türk delegelerine bir suikast girişiminde bulunulmuş, ancak yine başarılı olunamamıştır.
Birincisinin aksine ikinci suikastta adı geçmemesine karşın, Kuşçubaşı Eşref ile Çerkez Ethem hala İsviçre sınırındaki Alman kentlerinde dolaşmaktadır. Ayrıca ikinci suikast girişiminde de Kuşçubaşı Eşref ile Ethem’in parmağını aramak yersiz olmayacaktır. Çerkez Ethem’in Almanya’ya tedavi için geldiğini iddia eden KUTAY, (Kaynak : ÇED II, s.168 vd.) yine başarılı bir örtme operasyonu yapmıştır. Bu örtme ilk ve son olmayıp Ethem’in Türkiye ve Türklük karşıtı tüm faaliyetleri KUTAY tarafından mükemmel bir şekilde ve teker teker sutrelenmiştir. Ancak KUTAY, Kuşçubaşını unutmuştur! Eşref açıkta kalmıştır ve her şey kabak gibi sırıtmaktadır.
*ALMAN BELGELERİ NE DİYOR?
Bu arada 22 Haziran 1923 tarihli bir Alman dışişleri belgesinden anlaşıldığı kadarıyla Kuşçubaşı Eşref ve Çerkez Ethem bu tarihe kadar Almanya’dadır.
Bu ülkeye tedavi için geldiği iddia edilen Ethem Ve Eşref, Berlin’de Grolmann sokağındaki “KAFE İSLAM” a gidip gelmektedir. “Hasta birisi ile ‘kür için’ Yunanistan’dan firar eden diğerinin kafelerde ne aradığı ise ilginç bir soru olarak karşımızda durmaktadır.”Eşref’ten Ethem’in kardeşi “Şeref” diye bahsedilen belgede şöyle denilmektedir:
“—YUNAN TÜRK SAVAŞI ESNASINDA YANDAŞLARIYLA BİRLİKTE İLKİN TÜRK TARFINDA ÇARPIŞIP KENDİLERİ GİBİ MÜSLÜMAN OLANLARI TALAN EDİP KORKUNÇ ŞEKİLDE KATLİAMDAN GEÇİRİP ARDINDAN YUNAN TARAFINA İLTİHAK EDEN İKİ ÇERKES ÖNDERİ EŞREF VE ETHEM BEY ADINDAKİ KARDEŞLER, YUNAN KUVVETLERİNİN YENİLGİSİ SONUCU KAÇMIŞLARDIR. ANADOLU KIYILARINDA SALDIRILAR DÜZENLEMEK İÇİN YUNANİSTAN’DA YANDAŞLARINI BİR ARAYA GETİRMİŞ VE BUNLARLA ÇETE OLUŞTURMUŞLARDIR. TÜRK KUVVETLERİ GELİŞMEYE MÜDAHALE ETMİŞ VE BUNLARDAN OTUZUNU KISA BİR SÜRE EVVEL ASMIŞTIR. BU ARADA ETHEM BEY VE ŞEREF BEY, AĞLARINI BURADAN ÖRMEK İÇİN ALMANYA’YA GELMİŞLERDİR. BÜYÜK BİR İHTİMALLE FAALİYETLERİNİ “ANTANT” DEVLETLERİNİN PARASIYLA FİNANSA ETMEKTEDİRLER.” (CİLASUN, age, s.235. Alman istihbaratının, Eşref ve Ethem’in Almanya’ya gelmeden önce Yunanistan’da Anadolu’ya sızma yapan çeteler oluşturduğunu belirtmesi dikkati çekicidir.)
*RAHMİ BEY, OĞLUNU KAÇIRAN ÇERKEZ ETHEM’İN PEŞİNE DÜŞÜYOR:Bu arada adresleri bilinmeyen “hastaların” Almanya’da olduğunu öğrenen eski İzmir Valisi Rahmi Bey’de oğlu Alpaslan’ı 12 Şubat 1919’da fidye için dağa kaldıran Ethem için suç duyurusunda bulunmaya hazırlanır. Belgeden anlaşıldığı kadarıyla da Alman resmi makamları Rahmi Bey’i bu girişiminde haklı görmekte ve suç duyurusunda bulunduğu takdirde gereğinin yapılması için ilgili makamlara emir verileceği belirtilmektedir. Eşref ve Ethem için “haydutlar” denilenAlman belgesinde bağımsız Almanya’nın bunlara ev sahipliği yapması için hiçbir sebebin bulunmadığı; Ethem’in pasaport kanununa aykırı davranmaktan tutuklanması, Eşref’in de sürekli oturma hakkına sahip olmadığının anlaşılması durumunda ülkeyi terk etmesinin emredilmesi gerektiği, Alman dışişleri bakanlığının bu konudaki gerekli adımları atacağı belirtilir.(A.Y. alpaslan’ın verdiği bilgiye göre, babasının bulunmadığı bir sırada Ethem ziyaret için kendilerine gelmiştir. Nergis BOZKURT, 53 Bin Reşat’lık Vali Oğlu… Tempo, 16 Nisan 1988, sayı:19)
Bu ikiliden Eşref’in nerede olduğu bilinmezken, 30 Nisan 1923 tarihli bir Alman belgesinde de “Ethem’in Münih’te bulunduğunun öğrenildiği belirtilerek”ilgili makamların dikkati çekilir. (CİLASUN, age, s.236)
Güvenlik birimlerinden 6 Ağustos tarihli resmi bir yazıda da önceki belgelere atıfta bulunularak, yapılan incelemeler sonucunda; “Ethem ve Eşref’in o sıralarda Büyük Berlin’de bulunmadıklarının anlaşıldığı; oradaki Türklerin kesin bir ifade ile Eşref’in Yunanistan’da olduğunu bildirdikleri; Ethem’in ise Almanya’da olup en son Leipzig’de görüldüğü” belirtilmektedir.(CİLASUN, age, s.237)
Güvenlik birimlerinden Alman dışişleri bakanlığına gönderilen 12 Aralık 1923 tarihli bir belgede de yapılan incelemeler sonucunda Çerkez Ethem ve Kuşçubaşı Eşref’in Büyük Berlin’de olmadıklarının anlaşıldığı, Eşref’in Ağustos ayında İtalya’ya geçtiği, Ethem hakkındaki incelemeden de bir sonuç alınmadığı; adı geçenlerin burada görülmeleri halinde polis müdürlüğünün harekete geçeceği bildirilir. (CİLASUN, age, s.238. Belgede ikili ile bir de Çerkez Sıtkı’dan bahsedilerek Ekim ayında Rusya’ya gittiği belirtilir.)
Çalışmalarımız Kuşçubaşı Eşref olduğundan bizi asıl o ilgilendirmektedir. Eşref’in en son görüldüğü yer Almanya’dır. Alman Belgelerinden anlaşıldığı kadarıyla da Eşref Haziran 1923 itibarıyla bu ülkede değildir. Nitekim bir önceki bölümde yer verdiğimiz 12 Nisan 1923 tarihli bir İngiliz belgesinde de Eşref için:
—“BU AKIMIN ŞİMDİKİ ÖNDERİ, BİR AY ÖNCE MERKEZLERİNİN BULUNDUĞU BERLİN’DEN GELEN VE TÜRK ORDUSUNDA ESKİDEN BİNBAŞI BULUNAN EŞREF BEY KUŞÇUZADE ADLI BİR ÇERKEZDİR.” Denilmekteydi. (Atina’daki İngiliz ortaelçisi Bentinck; bu bilgiyi veren Midilli’deki konsolos yardımcısı Hadkinson’un meslek itibariyle konsolos olmadığını, yaşlı ve dermansız bulunduğunu bildirdiğinden, Eşref’in Yunanistan’a dönüşünde haftalık-aylık kaymalar bulunabilir.)
Belgelerden de açıkça anlaşılacağı gibi Eşref, tam da Lozan Barış Görüşmelerinin başlayacağı sıralarda “ETHEM İLE BİRLİKTE TÜRK DELEGELERİNE SUİKAST İÇİN ATİNA’DAN İSVİÇRE’YE GELMİŞ ANCAK ALINAN ÖNLEMLERDEN DOLAYI OLSA GEREK, BUNU BAŞARAMAMIŞLARDIR.”
Kaynağımız olan “Efsaneden Gerçeğe Kuşçubaşı Eşref” adlı eserin yazarı Ahmet EFE;
“Bu arada şunu da belirtmek isteriz ki Eşref’in 150’likler listesine yanlışlıkla girdiği, Fevzi (ÇAKMAK) Paşa’nın onu kurtarmak için ne kadar didindiği gibi aslı astarı olmayan iddialar böylece bir kez daha boşuna çıkmıştır. Çünkü Mustafa Kemal’in (ATATÜRK) suikast girişimlerini İsmet Paşa’ya bildiren telgraflarının kaynağı Türk Genelkurmayı’nın elde ettiği istihbaratlardır ve Genelkurmay Başkanı da Fevzi Paşa’dır.” Demektedir.
Görsel: İsmet Paşa’nın Lozan’dan dönüşü. İsmet Paşa üzerinde çiçeklerle “SULH” yazılmış olan vagonun penceresinden bakarken görülmekte.
Yazımın sonuna doğru sizlere Prof. Dr. Utkan KOCATÜRK ‘ün “Kaynakçalı ATATÜRK GÜNLÜĞÜNDE” Lozan ile ilgili satırları paylaşmak istiyorum:
*4 Temmuz 1923: ATATÜRK ’ün, LOZAN’DA BULUNAN İsmet Paşa’ya telgrafı:
-…”Sizce esasen bilinen esas görüş üzerinde kararlı ve ısrarlı olduğumuz ve bunlarda lehimizde başarısızlık halinde askerî vasıtalarca yapılabilecek hususlar ve bunların sonuçları malûmdur. Biz bu harekâtın yapılmasını ve sonucun elde edilmesini memleketimizin yüksek çıkarları için çoktan uygun görmekteyiz. Çok iyi takdir buyurulacağı gibi sizden yiğitçe sine bir hareket ve onun kuvvetli bir ihtimal olan neticesini beklerim” (S.H.I., s.340).
*18 TEMMUZ 1923: ismet Paşa’nın, Hükûmetten beklediği cevabın gecikmesi üzerine Lozan’dan Atatürk’e telgrafı:
—“Eğer Hükûmet, kabul ettiğimiz şeylerin reddinde kesin ısrarlı ise, bunu bizim yapmaklığımıza imkân yoktur. Hükûmetten teşekkür beklemiyoruM. Yaptıklarımızın hesabı tarihe bırakılmıştır” (Ai.Y.I., s.488-490).
*19 Temmuz 1923: ATATÜRK’ÜN, Lozan Barış görüşmeleri esnasında İsmet Paşa ile Vekiller Heyeti Başkanı Rauf Bey arasında çıkan anlaşmazlık ve Ankara ile yazışmaların gecikmesi üzerine İsmet Paşa’ya telgrafı:
-…“Hiç kimsede tereddüt yoktur. Kazandığınız BAŞARIYI EN sıcak samimi hislerimizle tebrik etmek için usulen imza olunduğunun bildirilmesini bekliyoruz” (N.II., s.788).
*20 Temmuz 1923: İSMET Paşa’nın Lozan’dan Atatürk’e telgrafı:
-…“Her dar zamanımda Hızır gibi yetişirsin. Dört beş gündür çektiğim azabı tasavvur et! Büyük işler yapmış ve yaptırmış adamsın! Sana bağlılığım bir kat daha artmıştır!” (N.II., s.788).
*24 Temmuz 1923: LOZAN Konferansının sonu ve Lozan Antlaşması’nın imzalanması ÜZERİNE Atatürk der ki:
“Bu Antlaşma, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastin yıkılışını ifade eder bir vesikadır. Osmanlı Devrine ait tarihte örneği bulunmayan bir siyasî zafer eseridir” (N.I., s.767).
*24 Temmuz 1923: Atatürk’ün Lozan Antlaşması’nın imzalanması üzerine İsmet Paşa’ya tebrik telgrafı:
…“Memlekete bir dizi faydalı hizmetlerden ibaret olan ömrünüzü bu defa da tarihî bir başarıyla taçlandırdınız!” (N.II., s.789).
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
İsmet ERARPAT