Bugün, asil Türk Milletinin, 93 yıl önce, Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!…” parolasıyla başlattığı “KURTULUŞ SAVAŞI” nın destansı fedakârlık ve kahramanlıklar sergilenerek emsali görülmemiş bir zaferle sonuçlandığı ve bu şanlı zafer neticesinde de milletin karakterine en uygun yönetim biçimi olan “CUMHURİYET” e ulaştığımız günün yıl dönümüdür.
Ulusça, 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMINI, bu yılki kutlu dönümünde de, 93 yıldır taşıdığımız aynı heyecan ve bayram coşkusuyla; Başta Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ile O ‘nun silah ve düşünce arkadaşları olmak üzere, Cumhuriyetimizi kuranları ve yaşatanları saygıyla anıyor; tarih boyunca hak ve özgürlükleri uğruna savaşmış bulunan Türk Ulusunun ve Atatürk ’ün ilke ve inançlarını yaşatmakla görevli Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bu büyük bayramını inançla ve kıvançla kutluyoruz efendim.
Bundan tam 93 yıl önce “Cumhuriyet” 29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat 20.30’da ilan edilmişti.
Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ise bir gece evvel Çankaya Köşkü’nde verdikleri akşam yemeğinde;
-…”EFENDİLER, YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ!…” müjdesini vermişlerdi.
İşte o gecenin hemen ertesi günü yüce Mecliste Bolu mensubu İsmet EKER ‘in Başkan olduğu oturumda kürsü konuşması yapan Abdurrahman Şeref Bey;
—“Çocuk doğmuştur, doğan çocuğun adı da CUMHURİYET‘TİR!…” dedi.
Hemen ardından; ATATÜRK, 159 Mebusun, 158’inin oyu ile Cumhurbaşkanı seçilmiş, eksik olan o bir oyu da kendisi İsmet Paşa’ya vermişti. (Görselde; Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak 30 Ekim 1923 Salı günü çekilerek arşivlenen fotoğrafını görmekteyiz.)
O günün gecesi, Ankara Kalesi’nden yüz pare top atışı yapılmış, bütün halk sokaklarda birbirine büyük bir coşkuyla sarılmıştır. Tüm yurtta Cumhuriyetin ilanı sevinç gözyaşlarıyla karşılanırken, Şanlı Türk bayrağını kapan sokaklara taşmış, uyuyan bir millet uykusundan uyanmış, artık geleceğini daha emin adımlarla atacağı bu kutlu günün heyecanı içerisinde günlerce uyumamıştı…
…O GECEDEN 15 YIL SONRA;
Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün Cumhuriyet Bayramlarında, özellikle O ‘nun gönlünce kutlama yapılması uğrunda güç sarf eden yakın arkadaşı, güvendiği dostu ve Genel Sekreteri olan Sayın Hasan Rıza SOYAK, 29 Ekim 1970 ‘te kutlanacak olan Cumhuriyet Bayramına iki gün kala 27 Ekim 1970’te İstanbul’un Fatih semtinde bulunan evinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda ederek aramızdan ayrılmıştı. Kendilerini bu kutlu günümüzde bir kez daha rahmetle anarak sözü kendilerine bırakıyorum efendim;
—“ATATÜRK, Ankara’ya gitmek niyetini besliyordu; elim akıbetini sezmiş olmakla beraber Ankara’ya dönerek vasiyetnamesini yazdırırken söylediği işleri tamamlamak ve bilhassa Cumhuriyetin 15 inci yıldönümü münasebetiyle yapılacak geçit resminde bulunarak bir kere daha halka ve orduya doğrudan doğruya hitap etmek için vakit kazanabileceğini ümit ediyordu.
Bu düşünce ile ölçüleri epeyce değişmiş bulunan vücuduna uygun yeni elbiseler ısmarlamıştı; bir taraftan da Ankara’ya geçit resimlerinin yapıldığı Hipodromdaki şeref tribününe asansör konulmakta idi.
Fakat acaba istediği vakti kazanabilecek miydi?…
İlk komadan çıktığının ertesi günü muhterem Dr. Nihat Reşat BELGER, bana: —“ancak daha 20 gün kadar yaşayabilir “— dediğine göre bu biraz şüpheli görünüyordu. Sonra acaba böyle bir yolculuk ve faaliyet hastalığı üzerinde ne gibi tesirler yapardı; zayıf vücudu bunlara dayanabilir miydi?…
Tabiidir ki, bu suallere yine ancak doktorlar cevap verebilirdi.
Binaenaleyh biz de onlara başvurduk; bu husustaki kati mütalâalarını açıkça bildirmelerini rica ettik. Derhal aralarında bir toplantı yaptılar; epeyce uzun süren müzakerelerde bulunduktan sonra beni yanlarına çağırdılar.
Heyet adına Prof. Akil Muhtar ÖZDEN konuştu:
—“Açık söyleyeceğim; Aziz Hastamız çok zayıf ve ümitsiz bir haldedir. Ömrü artık günlerle sayılacak kadar azalmıştır. Yolda ne kadar itina edilirse edilsin, vukuu pek muhtemel ani bir kalp durması ile bu müddetten birkaç gün eksilebilir. Bu duruma göre kati kararın ailesi tarafından verilmesi lâzımdır.”
Hâlbuki ATATÜRK ‘ün aileden sayılacak yalnız bir hemşiresi vardı; o da fevkalâde üzgün ve şaşkın bir haldeydi. Esasen o kıymettar varlığı, hangi şartlar içinde olursa olsun, bile bile ölüm tehlikesine maruz bırakmaya kim rıza gösterebilir, buna kim ve nasıl cesaret edebilirdi?…
Elim bir imkânsızlık karşısında bulunuyorduk; zaten mevcut olan derin ıstırabımız tahammül edilemez bir hadde yükselmişti, kıvranıp duruyorduk.
Bereket versin ki tereddütle geçen birkaç gün zarfında hastalığın nasıl seyrettiğini gören kendisi de vaziyeti kavramış, kararından vazgeçmişti.
Cumhuriyet Bayramı gün ve gecesini çok düşünceli ve heyecanlı geçirdi; bilhassa merasim dönüşü Sarayın önünden vapurla geçen Kuleli Askeri Lisesi talebelerinin bando refakatinde İstiklal Marşı okumak suretiyle yaptıkları pek hararetli tezahürat, heyecanını en yüksek haddine çıkarmıştı.
Gece Kız Kulesinden atılan havai fişekler de hassasiyetini arttırmakta, kendisini pek mustarip etmekteydi; telefonla ilgililerden rica etmek suretiyle bunu durdurmuştuk.
Hasan Rıza SOYAK ayrıca; –“Yayınlanan bazı makale ve kitaplarda ATATÜRK ‘ün o sırada pencereye gelerek talebeyi selamladığı yazılmıştır; bu yanlıştır! Büyük adam o günlerde kendi kendine yataktan kalkıp bu hareketi yapacak halde değildi; yandaki odanın penceresinden görünen zat, nöbette bulunan Ali KILIÇ ‘tır ve vapura çabuk geçmesi için işarette bulunulmuştur.”
Verilen karar üzerine 29 Ekim 1938 Cumhuriyet Bayramı günü T.B.M.M. de yapılmış olan merasimde, tebrikleri Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün adına T.B.M.M. Reisi Mustafa Abdülhalik RENDA kabul etti.
ATATÜRK ‘ün içinden yetiştiği Kahraman Türk Ordusu’na gönderdiği aşağıda yazılı son mesajı da “— ki bunu Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi ÇAKMAK ile beraber hazırlamışlardı.—“ aynı gün Hipodromda yapılan geçit resminden evvel Başvekil Celal BAYAR tarafından çok heyecanlı tezahürler arasından okundu:
—“ZAFERLERİ VE MAZİSİ İNSANLIK TARİHİ İLE BAŞLAYAN, HER ZAMAN ZAFERLERLE BERABER MEDENİYET NURLARINI TAŞIYAN KAHRAMAN TÜRK ORDUSU;
MEMLEKETİNİ EN BUHRANLI VE MÜŞKÜL ANLARDA ZULÜMDEN, FELÂKET VE MÜSİBETLERDEN VE DÜŞMAN İSTİLASINDAN NASIL KORUMUŞ VE KURTARMIŞ İSEN, CUMHURİYETİN BUGÜNKÜ FEYİZLİ DEVRİNDE DE ASKERLİK TEKNİĞİNİN BÜTÜN MODERN SİLAH VE VASITALARI İLE MÜCEHHEZ OLDUĞUN HALDE, VAZİFENİ AYNI BAĞLILIKLA YAPACAĞINA HİÇ ŞÜPHEM YOKTUR.
BUGÜN CUMHURİYETİN 15’İNCİ YILINI MÜTEMADİYEN ARTAN BÜYÜK BİR REFAH VE KUDRET İÇİNDE İDRÂK EDEN, BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN HUZURUNDA KAHRAMAN ORDU; SANA KALBİ ŞÜKRANLARIMI BEYAN VE İFADE EDERKEN, BÜYÜK ULUSUMUZUN İFTİHAR HİSLERİNE DE TERCÜMAN OLUYORUM.
TÜRK VATANININ VE TÜRKLÜK CAMİASININ ŞAN VE ŞEREFİNİ DÂHİLİ VE HARİCİ HER TÜRLÜ TEHLİKELERE KARŞI KORUMAKTAN İBARET OLAN VAZİFENİ HER AN İFAYA HAZIR VE AMADE OLDUĞUNA BENİM VE BÜYÜK ULUSUMUZUN TAM BİR İNAN VE İTİMADIMIZ VARDIR. BÜYÜK ULUSUMUZUN, ORDUYA BAHŞETTİĞİ EN SON SİSTEM FABRİKALAR VE SİLÂHLARLA BİR KAT DAHA KUVVETLENEREK BÜYÜK BİR FERAGATİ NEFİS VE İSTİHKARI HAYAT İLE HER TÜRLÜ VAZİFEYİ İFAYA MÜHEYYA OLDUĞUNUZA EMİNİM.
BU KANAATLE KARA, DENİZ, HAVA ORDULARIMIZIN KAHRAMAN VE TECRÜBELİ KOMUTANLARI İLE SUBAY VE ERATINI SELÂMLAR VE TAKDİRLERİMİ BÜTÜN ULUS MUVACEHESİNDE BEYAN EDERİM.
CUMHURİYET BAYRAMININ 15 İNCİ YILDÖNÜMÜ HAKKINIZDA KUTLU OLSUN.”
Bir kez daha ve sonsuza dek Başta Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ile O ‘nun silah ve düşünce arkadaşları olmak üzere, Cumhuriyetimizi kuranları ve yaşatanları saygıyla anıyor; tarih boyunca hak ve özgürlükleri uğruna savaşmış bulunan Türk Ulusunun ve Atatürk ’ün ilke ve inançlarını yaşatmakla görevli Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bu büyük bayramını inançla ve kıvançla kutluyoruz efendim.
İsmet ERARPAT
Cumhuriyet Bayramı Özel Mustafa Kemal Atatürk Albümü
(Tam boy için görsellerin üstüne tıklayabilirsiniz)
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.