Sağlıklı ve uyumlu dostluklar kurabilmek ve bunu devam ettirebilmek bir yaşam sanatıdır. Bazen ilginç karşılaşmalar ile bazen de zorunlu olarak yollar bir yerlerde birileriyle buluşur.
Çeşitli şekillerde başlayan bu dostluklar uzun yıllar sürebildiği gibi bazen de bizlere kısacık dersler verip bitebilir. Dostluğun bir çeşit alışveriş olduğunu savunan görüşlere rastlamış olsam da bana göre sağlam kurulmuş dostluklar taraflar için mutluluğu, heyecanı, hüzünleri ya da üzüntüleri, kısaca tüm duyguları her şekilde paylaşmaktan geçer. Bu da emek gerektirir, yaşamı renklendirir. Üzüntülerin azalmasını, mutlulukların çoğalmasını sağlar.
Tabi birçok şeyde olduğu gibi dostlukta da abartıya kaçmamalı. Boğucu olmadan, dengede yürütülebildiği sürece bunun terapi etkisi yarattığını hepimiz biliriz. Hislerle yol alınması gerektiğini farkındalığı yüksek kişiler gayet iyi bilir ve bu bilinçle hareket eder. Dostluk bağlılıktır, şayet bu bağlılık zamanla bağımlılığa dönüşüyorsa bu durum kişideki derin yalnızlığın belirtisi olabilir.
Kişinin ait olma ve sevilmeye olan açlığı, onaylanma ihtiyacı ve farkında olmadan bağımlı olduğu kişilerin enerjilerinden beslenmesi gibi. Bu öyle hesap kitap işi değildir tabii, kalpten hissedilmelidir. Bütün bunlara rağmen anlık karşılaşmalar da dahil olmak üzere önyargı oluşturmamaya dikkat ederek kişileri doğru analiz edebilmeliyiz.
Bir şekilde yaşanılan bu karşılaşmalarda kişinin yaşama ve canlılara olan saygısı, davranışları (beden dili), konuşmaları, dinlediği müzikler, izlediği filmler, okuduğu kitaplar ve daha bir çok detay, onların frekansının karşı tarafa yansımasıdır.
Bizler hayatımıza dahil ettiğimiz ve denge unsurunu yaşam biçimi haline getirmiş kişiler sayesinde yükselebilir ve doğru frekansı yakaladığımız bu kişilerle sağlıklı ve uyumlu dostluklar kurabiliriz.
Şimdi gelelim kalbimizde iz bırakmış, devam eden veya bir şekilde yollarımızın ayrıldığı dengeli, değerli muhteşem dostlarımıza…
Sorular… sorular… Bu kişiler bizlere ne öğrettiler? Yaşamımızın o anlarında geleceğimizi şekillendirecek ne gibi etkiler bıraktılar? Yoksa planlanlanarak mı gönderilmişlerdi bize? Sihirli bir varoluşla yaşamımıza şöyle bir dokunup nereye kayboldular? Devam eden dostluklarımız dışında yol ayrımında üzülerek veda ettiklerimiz vardı ya. Ne yani, şimdi bu kişilerin görevi bitti ve bu yüzden mi gittiler? Ya da yeni enerjilere yer açılması gerektiği için mi sistem onları hayatımızdan çıkarıyor? Şöyle bir çevrenize bakın. Belki de bir yere gitmediler ve halâ çok yakınınızdalar. Farkında olun. Görün!
Küçük bir hikaye… “Sıkıcı bir günün ardından uzun yıllardır birlikte çalışan iki yakın arkadaş o gün yaşadıkları ani iş değişimi ve bunun getireceği ayrılık ile ilgili konuşmak üzere çıkışta bir kafeye oturdular. Konuşarak sıkıntılarını atmaya ihtiyaçları vardı, ya da küçük bir veda sohbetiydi amaç. Bir sürü değişiklik olacaktı şimdi, yeni düzenlemeler ya da düzensizlikler, karmaşalar vs. Derin sohbet devam ederken tam da o sırada çalan parça çok anlamlı gelmişti ve konuşacak pek bir şey bırakmamıştı onlara. Sanki o anki hüzünlerini biliyormuş gibi, “Alın bu da benden olsun.” der gibi. O çok sevdiğiniz dostunuz, arkadaşınız yaşamın size sunduğu ani bir sürprizle sizden ayrılmak zorunda bırakılmıştı. Konuşacak bir şey kalmamıştı artık. Sustular. Onca yaşanmış sihirli andan sonra gecenin sonunda hüzünler bir kenara bırakıldı. Ne kadar zor olsa da sık sık buluşmak, görüşmek üzere sözler verildi. Vedalaşıldı ve yollar ayrıldı. İlk zamanlar sıkça buluşuldu, uzun sohbetler edildi. Ne çok konuşulacak şey birikmişti öyle. Sanki yıllardır görüşmüyorlarmış gibi geliyordu onlara. Oysa sadece birkaç haftadır aynı işyerinde çalışmıyorlardı. Bir süre sonra nasıl olsa aynı şehirlerdeyiz diye avunurlarken sistem veya yaşam onları acımasızca daha da uzaklaştırarak yollarını iyiden iyiye ayırdı. Yüzlerce kilometre, şehirler girdi aralarına. Yoğunluklar ve değişen sosyal çevrenin de etkisiyle zamanla herkes kendi karmaşası içinde kaybolmaya başladı ve bir süre sonra bu duruma da alışıldı.” Ta ki bir şeyler ortaya çıkıp size o anıları hatırlatana kadar.
Bunun gibi benzer vedalar olmuştur çoğumuzun yaşamında. Bir değil belki, onlarcası… Her birinden birçok hatıra ve anı var zihnimizde. Her muhteşem dostluğun hatıraları bir yerlerde gizlenir. Bazen bir eşyada, bir şarkıda ya da gördüğün bir resimde canlanır ve aniden ortaya fırlar. Aradan geçen onca zamandan sonra bu aniden ortaya çıkan anılar o günleri ne kadar özlediğinizi hissettirir size. Şimdi tekrar bakın etrafınıza. O kadar uzağa gitmiş olabilirler mi? Emek ve özveri harcanarak edinilmiş muhteşem dostlukların zaman ve mekan karmaşasında yok olmaması dileğiyle.
Sevgiler…