1923’te;
-…”Dünyada medeni, ileri ve olgun olmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir,” söylevinde bulunan ATATÜRK;Abidelerin şuraya buraya tarihi hatıralar olarak dikilmesinin dine aykırı olduğunu iddia edenler, din hükümlerini gereği gibi araştırıp tetkik etmemiş olanlardır,” demiştir.
13 yıl sonra…
Afyon’daki “ATATÜRK ZAFER ANITI”, Avusturyalı Heykeltıraş “HeinrichKrippel” tarafından yapılmış, 24 Mart 1936 Salı günüise düzenlenen bir törenle, Başbakan İsmet İNÖNÜ ‘nün halka hitaben okudukları şu nutuk ile açılmıştır:
—“Aziz vatandaşlar, önünde toplandığımız anıt özel manalı yüksek bir belgedir. Bununla beraber büyük Türk ulusunun bir lâhza kendisini toplayarak düşünmesini diledim. Karşımızdaki timsal, herhangi bir harbin zaferini ebediyete götürmekten daha yüksek ehemmiyeti haizdir. Bu, bir askeri zaferin neticesinden başka bir şey ifade eder. Bu Türk kurtuluşunun hakiki remzidir. Türk kurtuluşu büyük ulusumuz aleyhinde her huduttan koca bir dünyanın hücumuna karşı Türk milletiyle ilgisini kaybetmiş ve harici müstevlilerle beraber olmuş bir idareye karşı, Türk milletinin fikirlerini kalın duvarlar içinde hapseden Kurunuvusta zindanlarına karşı istiklal sonucu olarak tahakkuk etmiştir. Milletin asırlar süren ıstırapları burada durmuş, harici âlemin bitip tükenmez zulüm ve istilaları Kocatepe’yi aşarak Afyon Ovası’na indiğimiz günden beri devrilip yıkılmıştır. Türklerin, Afyon Ovası’na inmek hamleleri Ergenekon efsanesini 20’nci asırda tahakkuk ettiren hakiki bir tezahürdür.
Vatandaşlar, kurtuluş, Türk milletinin kendi eseridir. Türk milletinin kendi bağrında yetiştirdiği en büyük evladının etrafında yekpare olarak başardığı bir varlık mücadelesidir. Türk milletinin istikbalde uğrayacağı tehlikeler karşısında nasıl hareket etmesi gerektiğini öğreten bir tecrübe haznesidir.
Dünyanın ufukları yeniden çok bulutlu olmuş. Bu karanlıklar içinde hiç olmazsa bu nesil hayatı için barış ve iyi geçim ümidi çıkacak mı? Bunu yakın günlerde göreceğiz. Yeni Türkiye, doğduğu günden beri milletlerin barışı için çalıştı. Dün kahramanca vuruştuğu milletlerle bugün yakın ve samimi dostluklar kurdu. Bu örnek dünyanın diğer bölgelerinde çok görülmüyor. Bugünkü arsı ulusal kaygılar bize hemen yakından temas etmez. Fakat insanlığın düşünüş ve geçim tarzına yakın zamanda yeni bir istikamet bulunmazsa insanlığın talihi yaman olacaktır.
Şimdi, Türk milletinin iradesini bir daha söylemek için bu toplantıdan istifade etmek isterim. Milletler arasında emniyet, her millet için umumi sulh için müşterek ve ameli olmalıdır. Mümkün olduğu kadar geniş ölçüde ve mümkün olduğu kadar geniş saha için barış ve güvenlik tedbirleri bulmağa çalışalım. Yoksa büyük bir sahayı yangına maruz bırakıp birkaç parça evi kurtarmağa çalışmak boş bir hülyadır.
Eğer bu insani ideallerimize rağmen bu geniş Türk vatanı yeniden bir tehlikeye uğrarsa, Türk istilasının ilk günlerinde olduğu gibi vatan müdafaasını kadın ve çocuk bütün millete ait bir vazife olarak kabul edeceğiz. Bütün millet Başbuğ ATATÜRK ‘ün etrafında yekpare olarak O‘nun emrinde ve O‘nun zafer yolunda hareket edeceğiz.
Edecek miyiz?
Cevap veriniz. Bütün dünya çınlasın. Ben de size cevap vereyim. Yeni tehlikelere karşı da muhakkak muzaffer olacağız. Büyük bir milletin kendi kudretinden ve kendi fedakârlığından emin olması onun arsıulusal âlemde faydalı olması için feyizli bir kaynaktır. Türkler anıtın önünden Türk milletinin müdafaası için bütün varlıklarını feda etmek aşkını yüreklerinde tazeleyerek geçeceklerdir.”
ATATÜRK,20 Kasım 1937 Cumartesi günü Konya üzerinden Afyon’u şereflendirerek, Başbakan İsmet İNÖNÜ ‘nün 24 Mart 1936 Salı günü açılışını yaptıkları, Avusturyalı Heykeltıraş “HeinrichKrippel” tarafından yapılan heykelini ilk kez görmüştür.
Bazı kaynaklarca, ATATÜRK ‘ün:
-…”BÜYÜK ZAFERİ EN İYİ ANLATAN ANIT.” olarak değerlendirdiği iddia edilmiş se de, o günler de henüz 13 yaşında, bir lise öğrencisi olan Asım KOCABAYIK ise hatıratında;
—“ATA, Anıtın etrafında iki defa dolaştı; suratı asıldı, anıtı beğenmedi!..” demiştir.
O günü Anadolu Ajansı, 20 Kasım 1937 Cumartesi gününü Konya’dan şöyle bildirmiştir;
— “Cumhurbaşkanı ATATÜRK, bu sabah 5.40’da Konya’dan geçtiler. Habersizliğe ve sabahın çok erken saatine rağmen kalabalık bir halk kütlesi istasyonda toplanmış ve merasim hazırlığı yapılmıştır. Fakat ATATÜRK uyuduğundan görülemedi, selamlandı.
Cumhurbaşkanı ATATÜRK, refakat ve maiyetindeki zevatla birlikte saat 13.00’de Afyon’u şereflendirdiler. Güzergâhta ve istasyonda selamlanan ve alkışlanan ATATÜRK, Afyon’da trenlerinden inerek, Vali, Komutan ve diğer karşılayıcıların ellerini sıkmışlar, kendilerini selamlayan askerin, izci ve mekteplilerin önünden geçerek iltifatta bulunmuşlardır. ATATÜRK, otomobille istasyondan şehre inmişler ve doğruca belediyeye gelerek Belediye Parkı’nı gezmişler ve Anıtı tetkik ettikten sonra bir müddet belediyede kalmışlardır. Belediyeden sonra şehrin üç kilometre haricindeki asri mezarlığa gitmişler, buradan avdet eden Büyük Şef, Ankara’ya müteveccihen saat 14.00’de Afyon’dan müfarekat buyurmuşlardır.”
Şimdi, o güne şahitlik etmiş ve hilafetin kaldırıldığı1924 yılında Afyon’un 40 km. batısındaki Tazlar Köyü’nde dünyaya geldiğini anlatanAsım KOCABIYIK ‘tan dinleyelim:
“ATATÜRK ZAFER ANITINI BEĞENMEDİ!..”
—“1930’lu yıllarda Afyon 30.000 nüfuslu fakir bir Anadolu şehri idi. Mübadeleden sonra evlerin birçoğu boşalmıştı. Defterdarlık bu evleri senede “100 Lira” taksitle talip olanlara satıyordu. Köylü çok sıkıntı çekiyordu. Mahsulü para etmiyordu; buğdayın kilosu “2 Kuruş” a inmişti. İktisadi zorlukların yanında suiistimal dedikoduları da hükümeti çok rahatsız ediyordu.
O günlerde ATATÜRK, bir hareket yaratmak için ikinci bir patinin kurulmasına müsaade etti. Serbest Fırka kurulduktan sonra ortaya çıkan durum ve irticanın da başkaldırması üzerine çok partili rejim’ devam edemedi. Bu arada, devlet yardımı ile ekonomik hayata hareket getirmek ve kalkınmayı sağlamak için ekonomide devletçilik politikası başlatıldı. Sümerbank, Etibank, Merkez Bankası ve Türkiye Kömür İşletmeleri’nin kurulması bu döneme rastlar.
1937’lere gelindiğinde memlekette huzursuzluk yaygın hale gelmişti. ATATÜRK, sert bir politika yürütmekte olan Başvekili değiştirmek lüzumunu hissetti. İsmet Paşa istifa etti. 25 Ekim 1937’de Celal BAYAR Başbakan olarak atandı. Celal BAYAR, “Galip Hoca” lakabıyla Milli Mücadele’de büyük faaliyet göstermiş, Cumhuriyet’in kuruluş devrinde ekonomik konularda görevler üstlenmişti.
Atatürk, Celal Bayar ‘ı yanına alarak doğu illerine seyahate çıkmıştı.
Bu seyahatin dönüşünde “Zafer Anıtı” nı görmek, Belediyeyi ve Afyon Lisesi’ni ziyaret etmek için Konya üzerinden Afyon’a gelmişti. Afyon Hükümet Konağı’nın karşısındaki meydanda, 1934’te yapımına başlanan anıt neredeyse tamamlanmıştı.
ATATÜRK, 20 Kasım 1937 tarihinde sabah saat 09.30’da anıtın bulunduğu meydana geldi.
Ben de O ‘nu karşılayanlar arasındaydım. O ‘nu ilk kez o gün beş metre mesafeden gördüm. ATA, Anıtın etrafında iki defa dolaştı; suratı asıldı, anıtı beğenmedi. Doğruca istasyona gitti, özel treni ile Eskişehir’e doğru hareket etti. ATATÜRK ‘ün öğleden sonraki okul ziyaretinde tarih dersimize katılacağını bekliyorduk ancak liseye gelmedi bütün sınıf üzüntüden ağladı.
Afyon Lisesi bölgenin en eski lisesi idi. 1930’lu yıllarda Isparta’da bile lise yoktu. Süleyman DEMİREL de ortaokuldan sonra Isparta’dan gelip, lise eğitimini Afyon Lisesi’nde tamamlamıştı. Afyon Lisesi, pek çok devlet adamı, asker ve hukukçu mezun etmiştir. İki reisicumhurumuz Ahmet Necdet SEZER ve Süleyman DEMİREL de Afyon Lisesi mezunudur.
Afyon’da bugün de mevcut olan Zafer Anıtı, Avusturyalı bir heykeltıraş tarafından yapılmıştı (HeinrichKrippel). Bu heykeltıraş Afyon’un yerlisi bir ailenin evini merak etmiş, yakınlığımız bulunan ve yabancı dil bilen Ziya NEBİOĞLU, bu heykeltıraşı bizim eve yemeğe davet etmiş. O güne kadar yer sofrasında yenen yemek düzeni o gün masa ve sandalyeye döndü, yemekte ilk kez çatal bıçak kullanıldı ve sonra da öyle devam etti.” (Kaynak: Gönül BAKAY – Leyla PEKCAN ‘ın derlediği “ATATÜRK ‘Ü YAŞAYANLAR” s.140)
Yazar, Hüseyin Nihal ATSIZ ‘ın“Tarih Kültür ve Kahramanlar”adı ile yayımlanan eserinde ise:
—“Türkiye’nin türlü yerlerindeki anıt ve heykeller arasında yozlaşmış sanat zevkinin mahsulü olanlar da var… Ederinde, sözü Afyon’daki “ATATÜRK ZAFER ANITI” na getiren ATSIZ;
Türklüğün tarihinde dönüm noktası olan bir zafer, iki çıplak King-kong ’la mı temsil edilecekti. Bu zaferin büyüklüğünü, hatta Yunan’ı rezil etmeden daha başarılı bir şekilde ele alacak bir üslup, bunu Türk soyuna armağan edecek bir sanatkâr bulunmaz mıydı? Bunlarla ilgilenecek makamın Milli Eğitim Bakanlığı olması gerekir sanıyorum.” demekle sitemini sürdürür.
ATATÜRK, Heykel ve Heykeltıraşlık üzerine demiştir ki;
-…”Sanat, güzelliğin ifadesidir. Bu ifade sözle olursa şiir, nağme ile olursa musiki, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.”
-…”İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. Hâlbuki bizim milletimiz, hakikî özellikleriyle medenî ve ileri olmaya lâyıktır ve olacaktır.”
-…”Aynı milletin çocuklarının hep beraber bulunarak birbirlerini tanımaları, birbirlerini sevmeleri ve bu birlik sevgisinden çıkacak yüksek hislere aynen tâbi olmaları güzel bir şeydir. Eğer güzel sanatlar müntesibi sıfatıyla siz bunu tespit ederseniz, bütün millete ve bütün insanlığa hizmet edersiniz. “
-…” Fikirler ve inkılâplar, sanatla yayılır.”
-…” Güzel sanatların her şubesi için, Kamutayın göstereceği alâka ve emek, milletin insanî ve medenî hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok tesirlidir.”
-…”Güzel sanatlarda muvaffakiyet, bütün inkılâpların muvaffak olduğunun en kesin delilidir. Bunda muvaffak olamayan milletlere ne yazıktır! Onlar, bütün muvaffakiyetlerine rağmen medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima mahrum kalacaklardır.”
Eksiklikler benim, fazlalıklar daha önce emek verenlerindir. Bir başka yazımda görüşmek üzere esen kalınız efendim.
*Foto galeri için resimleri tıklayınız.