30 Ocak günü yani bugün, öğle saatlerine doğru, Mısır Gezisi’nde olan ekip içinde yer alan ve aslında bu geziyi, Neslişah Cevahir Sağınç ile birlikte düzenleyen Gök Türk’ün, sosyal medya vasıtasıyla yaptığı canlı yayını izliyordum. Yayın, Karnak Amon-Ra Tapınağı’ndan yapılıyordu. Muhteşem mimariyi heyecanla izliyordum. Bir ara, gruptan ayrılıp farklı bir bölüme girdi Gök Türk. Küçük bir odaya benzeyen bu bölümde, girişin hemen karşısında yer alan “kapalı 3 pencere” ilk dikkatimi çeken detay olmuştu.
Pencerelerin olduğu duvar dâhil, tüm duvarlar hiyerogliflerle kaplıydı. Yorum bölümüne “3 pencere” yazıp gönderdiğimde, bu sembolizmin anlamını bilen-bilmeyen herkes heyecanlanmıştır eminim. Merak eden ve bana bunu soranlar için, bu yazıyı yazmak istedim.
“Üç pencere” denilince aklımıza ilk gelen görsellerden biri şüphesiz, Peru Machu Picchu’da bulunan “Üç Pencere Tapınağı”dır. İnkaların, astronomik gözlem ve tarımın da yaptıkları antik şehirdeki bu yapıda yan yana sıralanmış 3 açık taş pencere vardır. Adı da zaten buradan gelmektedir.
Antik şehirlerin çoğunda, bu üç pencereli yapılar/tapınaklar vardır. İlk akla gelenlerden bazıları aşağıdaki görselde verilmiştir. Aslında bu durum için, ortak geçmiş hafızası diyebiliriz. Acaba bu yapıları inşa edenler, hangi ortak bilgiye atıfta bulunmak istemişlerdi?
Pisagor öğretisi, evrende her şeyin bir sayı ile, geometri ile özdeşleştiğini öne sürer. Ona göre 3; “başlangıç, orta ve son”dur. Tekâmül yasasını simgeler. “Tanrısal güçtür.” Pek çok inanç sisteminde yer alan kutsal üçlemedir, “Triad” olarak ifade eder.
“Son Akşam Yemeği”, Leonardo da Vinci’nin en çok bilinen resimlerinden biridir. Hz.İsa’nın ölümünden önce, havarileriyle yediği son akşam yemeğini betimler. Sembollerle şifrelenmiş olduğu konuşulan bu tablonun, arka planında yine bahsettiğimiz 3 açık pencere bulunmaktadır.
Uxmal, Mayaların kadim kentlerinden biridir ve görseldeki tapınağın her 2 cephesinde de 3 açık pencere bulunur. Uxmal kelimesinin anlamı, yerel dilde “üç kez” demektir. “Üç kez” deyince, zihnimizde “Thoth” kelimesi de eş zamanlı yankılanıyor değil mi. Yani Hermes.. Ne demişti Thoth Zümrüt Tablette;
“Bu yüzden bana Üç Kere Büyük Hermes denir , çünkü bütün dünyanın felsefesinin üç bölümü de bana aittir. Güneş’in yaptıkları hakkındaki söylediklerim böylece bitiyor ve tamamlanıyor.”
Gök Türk’ün, Ra Tapınağı’nda görüntülediği 3 pencere gibi, bazı yerlerde bu 3 pencere, kapalı yapılmıştır. Bazı yerlerde ise açıktır. Tıpkı yukarıdaki tapınakta olduğu gibi.. Bu durum bana, İslam Dünyası’nda adı Hz.İdris olarak geçen Enok’un, gökyüzüne alındığında gördüklerini anlattığı “Enok’un Kitabı”nda yer alan pencereleri hatırlattı. “On İki Ruh ve Pencereler” isimli bölümde, çok detaylı anlatmıştır. “Dünyanın uçlarında” gördüğü 12 kapıdan ve 4 ana yönden esen rüzgârları getiren 12 pencereden bahseder. bu pencereler 4 yöne bölünmüş, 3’erli pencerelerdir. Bazı pencerelerden sıcaklık, kuraklık ve yıkım eser. Bazılarından hoş kokular ve yağmur.. Bazı pencerelerden çiğ, bereket ve sağlık.. Bazılarından ise, bulut, kar ve çekirgeler.. Sıcak esen rüzgârlardan, soğuk esenlerden, mevsimlerin, yılların bu şekilde işleyişinden bahseder. Ve tüm bu pencerelerin, ne zaman açık, ne zaman kapalı olduğu, pencerelerin işleyişi için hizmet eden, sorumlu olan varlıklardan söz eder. Hayli ilgi çekici tasvirler bulunmaktadır.
Peki öyleyse, bu pencereler Dünya Gezegeni’ne açılan “kapı”lar mıdır? Antik uygarlıklar, bolluk, bereket, sağlık v.b. taleplerini, bu şekilde ifade etmek için mi tapınaklarda açık pencereler inşa etmiştir? Kapalı pencereler, Tanrı’ın göndermesinden korktukları cezalardan “korunmak” mantığıyla mı yapılmıştı? Her ne kadar bu şekilde akıl yürütsek de, yine tahmin edemeyeceğimiz bir “akıl” da mümkündür. Velhâsıl, kadim atalarımızın bizlere sembollerle ulaştırdıkları mesajları algılamak için, iz sürmeye devam edeceğiz.