Dünyanın değişen ekolojik dengesi, beslenme alışkanlıklarımız ve gün geçtikçe zorlaşan hayat koşulları yüzünden bir bebeğe sahip olmak kimileri için bir dağın zirvesine ulaşmak kadar zor, kimileri içinse çok kolay.
Kimilerimiz tüm şartları zorladıktan sonra kimsesi olmayan ya da bakıma muhtaç bir çocuğa, kimilerimiz de dört ayaklı dostlarımıza annelik yapmayı tercih ediyoruz. Herkesin hikayesi farklı, benzersiz. Çoğu kadının hayali anne olabilmek. Sanki anne olunca tamamlanacakmış her şey gibi, toz pembe bir hayatımız olacakmış gibi hissediyoruz. Asıl hayat, asıl mücadele yeni bir “can” sahibi olunca başlıyor.
İçimde annelik duygusunun oluşması ile birlikte bir çok kitap okumaya, hafta hafta gelişimi ile ilgili araştırmalar yapıp nasıl iyi bir anne olunur bulmaya çalıştım. Yolu çok iyi bilmekle, yolda yürümenin farklı olduğunu anne olduktan sonra anladım.
Anne olmak bebeğini tam kalbinin üzerinde taşımakmış. Anne olmak, O’nunla büyümek, gelişmek, sabrı ve telaşı, mutluluğu ve endişeyi aynı anda yaşamakmış.Anne olmak doğurmak değil emek vermek, bir “can” a en iyi yol gösterici olmaya çalışmakmış.
Kızımın varlığını öğrendiğim andan itibaren hep O’nu en iyi şekilde nasıl koruyabileceğimi düşündüm ve annemin de benim her zaman koruyucu meleğim olduğunu o an anladım.
İşte bugün kanatsız koruyucu meleklerin hayatta evlatlarını büyütürken karşılaştıkları zorluklara karşı gösterdikleri sonsuz sevgi, sabır, anlayış ve emekleri için onore edilip, bir nevi teşekkürü hediyelerle aldıkları Anneler Günü.
Peki Anneler Günü ilk ne zaman kutlandı?
Bununla ilgili çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Rivayetlerden biri bu günün kutlanmasının Yunan mitolojisiyle ilişkili olduğudur. Mitolojiye göre pek çok tanrının annesi olarak kabul edilen Rhea çeşitli kutlamalarla onurlandırılmaktadır. Bu kutlamalar genellikle ilkbahar mevsiminde gerçekleşmektektedir.
Bu durumun bir benzeri de Antik Roma’da görülür. Antik Romalılar da bereket tanrıçası Kibele için çeşitli kutlamalar düzenlemişlerdir.
1600’lerin İngiltere’sinde de ‘Anneler Pazarı’ kutlanırdı. “Lent” adı verilen ve Paskalya’nın 40 gün öncesinden başlayan sürecin dördüncü pazarında kutlanılan “Anneler Pazarı” ile, bütün İngiliz anneler onurlandırılırdı.O zamanlar yoksul İngilizlerin çoğu, varlıklı ailelerin yanında hizmetçilik yapmaktaydı. Çalıştıkları evler çoğunlukla kendi evlerinin çok uzağında kaldığından, hizmetçilerin işverenlerinin yanında yaşamasına izin verilirdi. “Anneler Pazarı”nda hizmetçilere izin verilir, evlerine gidip günü annelerinin yanında geçirmeleri teşvik edilirdi. “Anneler Pastası” denilen özel bir pasta, bu kutlamayı daha da özel kılardı.
Hıristiyanlığın Avrupa’da yaygınlaşmasıyla kutlama biçim değiştirerek “Kilise Ana” kutlamasına dönüştü. Kendilerine hayat veren ve kötülüklerden koruyan gücün “Kilise Ana” olduğuna inanılırdı. Zamanla kilise festivali ile “Anneler Pazarı” kutlamaları karıştı ve insanlar, kiliseyle birlikte annelerine de şükranlarını sunar oldular.
ABD’de Anneler Günü ilk defa 1872’de Julia Ward Howe tarafından, barışa adanan bir gün olarak önerildi. Bayan Howe her yıl Boston’da Anneler Günü kutlamaları organize etti.
Bu konuda en çok kabul edilen görüş ise ilk Anneler Günü’nün ilk olarak 1914 tarihinde kutlanmaya başlanmasıdır. Bu tarihinin ilk olmasında Ana Jarvis adındaki bir kadının annesine özlemin duygusunun etkisi büyüktür. Amerika Birleşik Devletleri’nin Virginia eyaletinde öğretmen olan Anna’nın annesi 1905 yılında vefat etmiştir. Annesine oldukça bağlı olan Anna, annesini anmak için her yıl etkinlikler düzenlemek istemiştir. İsteğinin karşılığında kendi okulunda 407 öğrenci ile beraber ilk etkinliğini gerçekleştirmeyi de başarmıştır. Fakat Anna’nın bu davranışı bazı temsilciler tarafından uygun görülmemiş ve anayasa ile bağdaştırılamamıştır. Temsilcilerin bu hareketine karşı Anna Jarvis ve onu destekleyenler bakanlara, iş adamlarına ve politikacılara, ulusal bir Anneler Günü ilan edilmesi için dilekçeler yazmaya başlamışlardır.Verdikleri hukuk savaşı sonunda 1914 yılında Anneler Günü’nün ülke genelinde resmileşmesini sağlamışlardır. Sonrasında dünya geneline yayılarak her yıl Mayıs ayının ikinci pazarı pek çok ülkede Anneler Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. (Kaynak: Milliyet)
Bizim evde ise Cuma günü başladı kutlamalar 🙂 Kızım okulunda öğretmeninin de yardımıyla hazırladığı birbirinden güzel hediyeleri büyük bir heyecanla, sımsıkı bir öpücük ve sımsıcak bir sarılışla verdi bana o akşam üstü. El yapımı bir çerçevede ikimizin fotografı, el yapımı çiçekler, mumluklar ve “Annem Hakkında Her Şey” notları. Öğretmeni sormuş Sude cevaplamış 🙂 En güzel yaptığım yemek mantıymış mesela ben de bilmiyordum 🙂 Hediyelerini verdikten sonra cevabını almış olmasına rağmen aynı soruyu defalarca sordu. “Beğendin mi annecim, mutlu oldun mu?” diye. Oysa bilse ki hayatın en güzel hediyesi kendisi.
Dünyanın en pahalı mücevherini de alsanız, annenizin en kıymetli armağanı sizin sağlığınız, mutluluğunuz. O yüzden eğer yanınızda ise anneniz gidin koskocaman bir öpün sımsıkı sarılın O’na. Koruyucu melekleri gökyüzünde olanlarınız varsa sabrınız sonsuz ettiğiniz dualarınız kabul olsun. Ve anne olabilmeyi arzu edenlere; en kısa sürede sağlıkla kavuşun inşallah yavrularınıza.
Bu vesileyle yepyeni bir yaşam üzerinde emeği olan tüm annelerin günü kutlu olsun. Yavrularınızla nicelerini yaşamanız dileğiyle,
Sevgiyle,