Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.), Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasi partisidir ve ‘Kurucu Meclis’ durumundaki Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne egemen olan ‘Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin siyasi bir parti niteliği kazanması sonucu ortaya çıkmıştır. 9 Eylül 1923’te kabul edilen tüzük ve 23 Ekim 1923’te verilen dilekçeyle ‘Halk Fırkası’ adıyla kurulmuştur. Daha sonra adı, önce ‘Cumhuriyet Halk Fırkası’na ardından da ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ ne dönüştürülen partinin kuruluş tarihi ‘9 Eylül 1923’olarak kabul edilmektedir.
Atatürk’ün önderliğinde, 23 Nisan 1920’de toplanan T.B.M.M ‘de siyasi bir grup yoktur ve öncelikli amaç, ‘Milli Mücadele’yi gerçekleştirmektir.
‘Teşkilat-ı Esasiye’nin hazırlık aşamasında; “Tesanüt”, “İstiklal”, “Islahat” gibi grupların oluşmaya başlaması üzerine, Meclis Başkanı Mustafa Kemal, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu”nu kurmuştur. Bunun üzerine, Atatürk’ün önderliğinde, ‘Ulusal Bağımsızlığı’ sağlayıp yeni bir Türk Devleti kurmayı başaran Meclis içinde yeni devletin yapısı hakkında görüş ayrılıkları baş göstermeğe başlamıştır.
Meclis Başkanı Mustafa Kemal’in etrafında toplanan ve daha reformist bir görüşü savunanlar ‘Birinci Grup’u, Hilafet ’in devamını savunan ve eski rejimin değişik şekillerde yeniden düzenlenmesini isteyenlerle, daha muhafazakâr görüşte olanlar ‘İkinci Grup’u oluşturmuştur. Meclis Başkanı Mustafa Kemal, reformcu bir meclis öngördüğünden, 8 Nisan 1923’te “Dokuz Umde” adıyla, dokuz ilkeden oluşan bir bildiriyi, ‘Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ adıyla yayınlamıştır.
‘Halk Fırkası’ adını alacak partinin ilkeleri, bir seçim bildirgesiyle açıklanmış ve yayımlanan bu bildirgede;
-Egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu,
-T.B.M.M ‘nin, ulusun tek ve gerçek temsilcisi olduğu,
-Bütün yasaların yeniden düzenleneceği,
-Ülkede emniyet ve güvenliğin kesinlikle sağlanacağı,
-Aşar vergisinin yeniden düzenleneceği,
-Demiryolları yapımı için gerekli girişimlerde bulunacağı, -Eğitim ve öğretimde çağdaş esaslara uyulacağı,
-Sağlık işlerinin düzeltileceği ve hayvancılığın ıslah edilip geliştirileceği,” açıklanmış ve ‘9 Eylül 1923’ de parti tüzüğü onaylanmıştır.
Partinin kurulması için verilen dilekçede;
Genel Başkan: Gazi Mustafa Kemal,
Genel Sekreter: Recep (Peker),
Yönetim Kurulu Üyeleri: Sabit (Sağıroğlu), Refik (Saydam), Celâl (Bayar), Münir Hüsrev (Göle), Cemil (Uybadın), Saffet (Arıkan), Zülfü (Tigel) ve Kazım Hüsnü Beyler gösterilmiş ve ‘Halk Fırkası’, Cemiyetler Kanunu’na göre 23 Ekim 1923 günü verilen dilekçe ile resmen kuruluşunu tamamlamıştır.
Aşağıdaki görselde; Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kuruluşuyla ilgili, Atatürk’ün imzasının da bulunduğu 23 Ekim 1923 tarihli dilekçeyi görmekteyiz.
29 Ekim 1923 günü, Cumhuriyet’in ilanından sonra, İsmet Paşa (İnönü), Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in bir mektubuyla genel başkan vekilliğine atanmış (19 Kasım 1923) ve partinin adı ‘Cumhuriyet Halk Fırkası’ olmuştur (19 Kasım 1924).
Partinin 15 Ekim 1927’de toplanan II. Kurultay’ında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, altı gün süren tarihi ‘Büyük Nutku’ unu (Söylev) okumuş ve ‘Sivas Kongresi’ partinin ilk kongresi kabul edilmişti. Kabul edilen tüzük değişikliğinde ‘Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Halkçılık’ partinin ilkeleri olmuştur. “Laiklik “ sözcüğü kullanılmamakla birlikte, partinin; ‘Devlet ve millet işlerinde din ve dünyayı birbirinden ayırmayı’ önemli bir ilke saydığı belirtilmiştir.
Daha sonra, Partinin 1928’de yer alan değişikle “Türkiye devletinin resmi dili Türkçedir, makam başkenti Ankara’dır” denilmiştir. (Ankara, 13 Ekim 1923’te Başkent olmuştur.)
Aşağıdaki görselde; Cumhuriyet Halk Fırkası’nın, 17 Mayıs 1931 Kurultayı’nda kabul edilen ilkeleri Atatürk’ün el yazısı ile görmekteyiz.
Yine, 17 Mayıs 1931 günü III. Kurultay’da toplanan, partinin adı, “Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.)” olarak değiştirilmiştir. Adı değiştirilen partinin temel ilkeleri, “Devletçilik, Milliyetçilik, Laiklik ve İnkılapçılık” eklenmesiyle altıya çıkarılmıştır. Altı ilke, partinin ambleminde ‘altı ok’ ile belirtilmiştir. Yine bu değişimle, kadınlara oy kullanma hakkı tanınması kabul edilmiş, devlet desteğiyle özel girişimin canlandırılması ön görülmüş ve kültür etkinliklerinin geliştirilmesi amacıyla Halk Evleri’nin açılması da ön görülmüştür.
1935’de toplanan kurultayda parti ve hükümet örgütlerinin birbirini bütünledikleri kabul edilerek, bir yıl sonrasında, Dâhiliye Vekili; Parti Genel Sekreterliği’ne, Valiler; Parti İl Başkanlıklarına getirilmiştir.
5 Şubat 1937’de ise Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.) ’nin ‘altı oku’ anayasaya girerek devletin temel ilkeleri olmuştur.
Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 5 Eylül 1938 yılındaki vasiyetnamesi ile “Malik olduğu bütün nukut ve hisse senetleri ile Çankaya’daki menkul ve gayrı menkul emvalini Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.)’ne, İş Bankası’nda nemalandırılmak üzere” terk ve vasiyet etmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.) ’nin ilk olağanüstü Kurultayı, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 Perşembe günü ebediyete intikalinden sonrasında, ‘26 Aralık 1938’de Celâl Bayar’ın başkanlığında toplanmıştır. Yine bu Kurultay’da Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu I. Cumhurbaşkanı Atatürk; “parti’nin banisi ve ebedi başkanı”, Türkiye Cumhuriyeti’nin II. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’de “parti’nin değişmez genel başkanı” seçilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.), 1946’ya kadar tek parti olarak ülkemizi yönetmiştir. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış nutkunda;
—“Hükümet Partisi (C.H.P.)’ne karşı bir parti bulunmamasını inkılaptan beri, kendi özel kanun ve imkânları çerçevesinde gelişen Türk demokrasisinin tek eksiği olarak,” vasıflandırmış ve ülkemizde Amerikan sisteminde olduğu gibi belli başlı iki kuvvetli partinin karşılıklı denetlemesi esasına dayanarak 1946’da çok partili sisteme geçilmiştir.
7 Ocak 1946’da, Eski Başbakan Celal Bayar ve arkadaşları Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından, Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P) ‘den çekilen Afyonkarahisar milletvekili Dr.Cemal Tunca’nın, Yenişehir’de Sümer caddesi üzerinde, Afgan Sefareti yanındaki 8 numaralı binasında “Demokrat Parti (D.P.)” sikurulmuştur. (21 Eylül 1945’te, Adnan Menderes ve Fuat Köprülü Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P) ‘den ihraç edilmiş, Celal Bayar’da milletvekilliğinden istifa etmiştir.)
21 Temmuz 1946 yılında yapılan seçimlerinin galibi Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.) olurken, oyların ‘yüzde 87,3’ünü alarak ‘435’ milletvekili’ ,Demokrat Parti (D.P) oyların, ‘yüzde 11,8’ini alarak ‘58’ milletvekili’ çıkarabilmiştir.
Dört yıl sonra, 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimde, Demokrat Partinin (D.P.); ‘393’ milletvekili ’ne karşın, Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P;) ‘69’ milletvekili çıkarabilmiştir.
Bir sonraki yani, 2 Mayıs 1954’te yapılan seçimlere ülkemizde “yüzde 88,6 oranında” yüksek bir katılım olurken, sandıktan da kırılamaz denecek kadar bir rekor sayı çıkmıştır. 1954 seçimlerinde; Demokrat Parti (D.P) oyların, ‘yüzde 58’ini alarak 490 milletvekili’ ile yeniden iktidar olurken, Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.) ‘nin oyları, adeta yanan bir mum gibi erimiş ve meclise sadece ‘30 milletvekili’ sokabilmiştir.
1954 seçimleri sonuçları, Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.) içerisinde panik havası oluşturmuş, seçim sonucunun suçlusu, partinin değişmez Genel Başkanı İsmet İnönü olarak görülse de, bunun esas nedeni hiç kuşkusuz; seçim öncesi basında geniş bir yelpaze ile servis edilen “6195 Sayılı Kanun” maddesidir.
26 Aralık 1938 itibarıyla, Partinin Banisi ve Ebedi Başkanı, Cumhurbaşkanı Atatürk, 30 Ekim 1930 akşamı, Ankara’da Türk Ocağı’nda, tertiplenen Cumhuriyet Balosu’nda Yunan Gazeteci misafirlerin ricası üzerine verdiği demeçte:
-…”Basın, hükümetlerin siyaseti üzerinde geniş ölçüde tesir yapan büyük bir kuvvettir,”demiştir.
1950 ve 1954 seçimlerinin galibi Demokrat Parti (D.P)’si 2 Mayıs 1954 seçimlerinden altı ay öncesinde:
“Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P.)’nin bütün menkul ve gayrimenkullerine el konulacağını, partinin kuruluşundan itibaren ‘27 yıl’ zarfında aidat ve teberru olarak topladığı ‘360.000. Türk Lirası’ndan gayrı mevcutları bu kanunla gayrimeşru şekilde iktisap edildiğinin sayıldığını…ve bu proje için çıkarılacak kanun maddesinin, Halil Özyörük, Samed Ağaoğlu, Akif Sarıoğlu, Zühtü Velibeşe ve Hâmid Şevket İnce’den oluşturulan Demokrat Parti (D.P), Meclis Grubu İdare Kurulu’nca vazifelendirildiğinin” haberi basına adeta bomba gibi düşmüştü. (Demokrat Parti Kurucularından, 21 Eylül 1945’te, 15 yıl milletvekili olarak görev yapan Adnan Menderes ve 11 yıl milletvekili olan Fuat Köprülü, Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P) ‘den ihraç edilmiş, Celal Bayar’da milletvekilliğinden istifa etmişti. Söz konusu iddianın; “…‘27 yıl’ zarfında aidat ve teberru olarak topladığı…” şeklinde ele alınması şaşırtıcıdır!)
Seçimlere altı aydan daha az bir zaman kala, 9 Aralık 1953 Çarşamba, günü yayımlanan Cumhuriyet Gazetesi’ndeki çıkan habere göre:
-“…’Cumhuriyet Halk Partisi’nin emvalini hazineye devreden kanun teklifi,’ Meclise verildiği, Kanun teklifinin, Demokrat Parti Meclis Grubunun, 8 Aralık günü, 9 maddelik metni gerekçesi ile birlikte, prensip bakımından tasvip ettiği de bildirilmişti.
Ayrıca o günkü gazetede, gruptaki müzakerelerde en esaslı itirazı Refik Şevket İnce yaptığının ve İnce’nin:
—“Cumhuriyet Halk Partisi’nin bütün mallarının gayrimeşru sayılmasını doğru bulmadığını,” belirttiğini, buna karşılık Başbakan Adnan Menderes’in:
—“Bu gayrimeşru iktisapların hakiki sahiplerine iadesi için intihap edilen zamanın da, birçok bakımlardan, münasip olduğunu tebarüz ettirmiştir. Gayri meşru da olsa bütün mevcutlarını seçim zamanına kadar alabildiğine ve diledikleri şekilde kullanmaları için gösterilen müsamaha muhalif bir partiye dilediği gibi çalışmak imkânını vermiştir. Fakat bu kararı almak sakınılmaz bir hal olduğundan bunun tam seçim arifesine getirilmesi ile ayrıca dürüst hareket edilmiştir. Bu suretle tedbir ve tedbirin akisleri bütün tazelediğini muhafaza ettiği bir sırada Türkiye vatandaşlarının ‘oy’ una müracaat edilecek ve seçim neticesi kimin haklı, kimin haksız olduğunu ortaya çıkacaktır.” şeklinde bir saatten fazla konuşma yaptığını yazmıştı.
Yine aynı günde, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin Haksız İktisaplarının İadesi hakkında Kanun Teklifi”nin de 9 maddelik metni de gazetede Sf:6, sütün 3’den verilmişti:
Kanun Teklifinin Metni:
Madde 1- Cumhuriyet Halk Partisi ‘nin nüfuz ve hâkimiyetine dayanarak doğrudan doğruya veya dolayısı ile devlet hazinesinden, müstakil ve katma bütçeli amme teşekküllerinden ve iktisadi devlet müesseselerinden aldığı mal ve paralarla bir kısım vatandaşları zorla çalıştırarak bedenen ve manen ızrar etmek sureti ile vaki bütün iktisapları haksızdır. Bu haksız iktisaplar sebebi ile mezkûr partinin bu kanunun neşri tarihinde uhdesindeki menkul ve gayrimenkul mallarla para ve kıymetler hakiki sahibi olan millete iade olunur.
Madde 2- Birinci madde gereğince iadesi lazım gelen, her türlü mal ve para ve kıymetler, kimin yanında ve elinde bulunursa bulunsun, Maliye Bakanlığınca derhal el konulur.
Madde 3- Maliye Bakanlığı’nca el konulmuş bulunan mallardan gayrimenkuller hiçbir makamın talep ve müracaatına hacet kalmaksızın partiye ait kayıtları hazine namına resen tashih edilir. Elde edilmiş bulunan menkul kıymetler ve paralar hazineye iradkaydolunur.
Madde 4- Kayıt tahsisi vesaire muamelelerin icrasında damga resmi ile diğer resmi ve harçlar alınmaz.
Madde 5- Muvazaa yol ile ve başkaca hileli muamele sebepleri ile 3’üncü şahısların uhdelerine geçmiş veya geçirilmiş bulunan menkul ve gayrimenkul mallarla kıymetler hakkında umumi hükümler caridir. Ancak bu sebepler her hangi birisine dayanarak dava ikamesi halinde mahkemelerce müruru zaman iddiası dinlemez.
Madde 6- Bu kanun hükümlerinin yerine getirilmesine mani olmak maksadı ile mal kaçırmak veya para saklama hallerinin tahakkukunda bu fiili yapanlarla temsil sıfatını haiz olanlar hakkında ceza kanunun 343’üncü maddesindeki müeyyideler tatbik olunur.
Madde 7- Bu kanun mucibince yapılacak her türlü icra-i muamelelerde ‘Tahsili Emval Kanun’u tatbik olunur. (Kanunun son 2 maddesi neşri ile birlikte yürürlüğe gireceğine ve tatbikine Maliye Bakanlığının memur olduğuna dairdir.)
Takvim yaprakları 10 Aralık 1953 günü gösterdiğinde, seçimlere altı aydan daha az bir zaman kala, Ulus Gazetesi, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin Haksız İktisaplarının İadesi Hakkında Kanun Teklifi” hakkında:
-”…resmi mahiyette bir tepki mevcut olmamakla beraber, Cumhuriyet Halk Partisi organlarının kanun teklifini protestolarla karşıladığını, teşkilattan da telgraflar gelmekte olduğu” haberinin altını çizmişti.
Ulus gazetesi -“…’3 yıldır hazırlanan bir dramın Demokrat Parti’sinin Meclis Grubunda Son Provasının yapıldığını’ bahisle:
…“Sadece bir adamın korkunç ihtirasına kurban olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin ekseriyeti Türkiye’nin 150 yıllık hukuk, adalet ve kanun haysiyetini yürekleri sızlamadan ayaklar altına alma yoluna sapmıştır,” denilmiş ve Tevfik Fikret’in: “Zulmün topu var…” diye başlayan mısraları bu yazıya başlık olarak koymuştu:
Tevfik Fikret, Millet Şarkısı:
“Çiğnendi yeter, varlığımız cehl ile kahre; Doğrandı mübarek vatanın bağrı sebepsiz.
Birlikte bu gün bulmalıyız, derdine çare;
Can kardeşiyiz, kan kardeşi, şan kardeşiyiz biz.
Millet yoludur, hak yoludur, tuttuğumuz yol, Ey halk yaşa, ey sevgili millet yaşa, var ol!
Gel kardeşim annen sana muhtaç,
ona koşmak…
Koşmak ona, kurtarmak o bibahtı vazifen,
Karşında göğüs bağr açık ölgün yatıyor bak,
Onsuz yaşamaktansa beraber ölüş ehven.
Her an o güzel sineyi hançerliyor eller; İmdadına koşmazsak eğer, mahvı mukarrer.
Zulmün topu var, güllesi var, Kal’ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.
Göz yumma güneşten ne kadar nuru kararsa,
Sönmez ebedi, her gecenin gündüzü vardır.
Millet yoludur, hak yoludur, tuttuğumuz yol,
Ey halk yaşa, ey sevgili millet yaşa, var ol!
Vaktiyle baban kimseye minnet mi ederdi?
Yok, kalmadı haşa sana zillet pederinden.
Dünyada şereftir yaşatan milleti, ferdi;
Silkin şu mezellet tozu uçsun üzerinden.
İnsanlığı pamal eden alçaklığı yık ez;
Billah yaşamak yerde sürüklenmeye değmez.
Haksızlığın envamı gördük… Bu mu kanun?
En gamlı sefaletlere düştük… Bu mu devlet?
Devletse de, kanunsa da artık yeter olsun;
Artık yeter olsun bu deni zulm ü cehalet…
Millet yoludur, hak yoludur, tuttuğumuz yol, Ey halk yaşa, ey sevgili millet yaşa, var ol!”
Seçimlere altı aydan daha az bir zaman kala, Cumhuriyet Gazetesi, 10 Aralık 1953 Perşembe günkü manşetini şöyle atacaktı: “Cumhuriyet Halk Partisi Bugün Malları İçin Ne Yapacağını Tayin Edecek!..”Gazete, bu manşetin hemen altında ise:
-“…İsmet İnönü’nün, gazetecilerin Demokrat Parti’nin -“…’Cumhuriyet Halk Partisi’nin Haksız İktisaplarının İadesi Hakkında Kanun Teklifi’ ne dair sorularını ‘gülümseyerek karşıladığını’, Günaltay’ın ise …’alınan kararla rejim buhrana ve Demokrat Parti meçhul bir akıbete sürüklenmiştir,’ şeklinde ifade ettiği bildirilmişti.
Aralık ayının 11’i olmuştur. Günlerden ise Cuma’dır.
…“Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendisini bir mal ve mülk davası karşısında değil, bir rejim davası karşısında görmektedir. Maruz kaldığımız bu muameleyi seçim mücadelesinin meşru olamayan bir tertibi saydığımızı yüksek sesle bildiririz,” şeklindeki partinin tebliğini yayımlayan Cumhuriyet Gazetesi, “Muhalefet Partisi (C.H.P.) malları için bağımsız mahkemeye ve bağımsız yargıç önüne çıkmak istiyor” manşetini atmıştı.
26 Aralık 1938 itibarıyla, Partinin Banisi ve Ebedi Başkanı, Atatürk, 30 Ekim 1930 akşamı, Ankara’da Türk Ocağı’nda, tertiplenen Cumhuriyet Balosu’nda Yunan Gazeteci misafirlerin ricası üzerine verdiği demeçte:
-…”Yakınlık temininde basının rolü çok büyüktür,”demiştir.
1950 ve 1954 seçimlerinin galibi Demokrat Parti (D.P)’si 2 Mayıs 1954 seçimlerinden altı ay öncesinde ’Cumhuriyet Halk Partisi’nin emvalini hazineye devreden kanun teklifi’ için gelen haberler gün ve an itibarıyla yayımlanmaya devam etmiştir.
12 Aralık 1953, Cumartesi;
13 Aralık 1953, Pazar;
14 Aralık 1953, Pazartesi;
…ve nihayet, tam da Seçim arifesine getirilen, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin Emvalini Hazineye Devreden Kanun Meclisten Çıkmıştır.”15 Aralık 1953 Salı;
“İnönü’nün Meclisteki konuşmasının metni;
Ankara 14— C.H.P. nin menkul ve gayrimenkul mallarına el koyan kanun teklifi bugün B.M. Meclisinde görüşülürken teklifin metni okunduktan sonra ilk sözü C.H.P. Genel Başkanı İsmet İnönü almış ve aşağıdaki konuşmayı yapmıştır:
—“Pek sayın arkadaşlar,
Önümüzdeki kanun tasarısı C.H.P. si adındaki meşru siyasi teşekkülü itham ediyor, ceza kesiyor ve tatbik ediyor. Karşısında bulunduğumuz hadise, Büyük Millet Meclisine adalet mercii vazifesini gördürmektir. Öyle bir adalet mercii ki, muhakeme ettiğini dinlemiyor. Kendi yargı azasının yani Büyük Millet Meclisi üyelerinin hür vicdanları daha önce grup kararı ile tasmim edilen bir hükme bağlanıyor.
Bu kanun tasarısı, ruhi ile metni ile her türlü usulü ile Anayasa’ya aykırıdır. Bu tasarı hukuk prensiplerine, insan haklarına Cumhuriyetin itibarına kaydetmek hareketidir. Bu kanun tasarısı iktidar başında bulunanların Büyük Millet Meclisi’ne karşı bir zorlama teşebbüsüdür. 9’uncu Büyük Millet Meclisi kendinden evvelki Büyük Millet Meclislerinin icraatlarını tanımamak yoluna sevk ediliyor. Bu hareketin devletin devamı ve istikrarı konusunda vahim mahzurlarını tahmin etmek güç değildir.
C.H. P. nin mad öf varlığının müsadere edilmesi fiili bizim için tasarının hiç ehemmiyeti olmayan tarafıdır.
Biz, hukuk dışı bir rejimin kurulmakta olması ile karşı karşıyayız. Açıktan tatbike başlanılan yeni rejimle vatandaş sorgusuz, müdafaasız mahkûm edilmektedir. Vaziyet ve tesis hakları ve tasarrufları ilga olunmaktadır. Tamamı ile hukuk dışına çıkmak yolunda olan bir iktidara karşı son sığınma yeri olan B. M. M. Adaletsizliğin vasıtası haline getirilmek isteniyor. Teşebbüs, vatandaş hakkına ve muhalefete karşı pervasız, zulüm yoludur. Zulüm yolunun zararları ve tehlikeleri üzerinde kâfi derecede sözler söylenmiştir.
Muhterem arkadaşlar,
Sizi grup kararınızla bağlı olarak adalet hükmü vermeğe mecbur olmaktan dolayı ıstırap içinde inleyen vicdanlarınızla yalnız bırakacağız. Biz Türk milletinin yolunda, hizmetlerimize devam edeceğiz. İktidarın açmak kararında olduğu adaletsiz yoldan, zulmün yolundan büyük milletimizin az kararla kurtulması için bütün kabiliyetimizle ve tam vatanseverlikle çalışacağız.
İki esas milletin hatırasında daima basiret dersi olarak kalacaktır. İktidarda bulunan bir siyasi partinin rakibi olan siyasi partiye karşı yaptığı isnad(t) ve itham bağımsız bir mahkeme hükmüne arz etmeğe cesaret edememesi, ithamın haksız ve iftira olduğunun riyazi delilidir.
Hususi ile dünyanın büyük emniyetsizlik içinde ve Türk vatanının ağır tehlike karşısında bulunduğu bir zamanda, iktidarın mesuliyet duygusundan bu derece mahrum olarak vatanda hukuk dışı bir devre açması ayrıca eseflere layıktır. Bu tecellimiz, milletimizin yüksek vatanseverlik hissi ile bu yeni rejimden büyük seçimlerle kurtulmaya muvaffak olmasıdır. Sizi Türk milletine karşı mesuliyetle baş başa bırakıyoruz. Hukuk dışında harekete karar vermiş olan bir iktidar, düşmemek için meşru olmayan her vasıtaya başvuracak yoldadır.
Tarihi şanlı hizmetlerle dolu olan Cumhuriyet Halk Partisi bugün uğrayacağı muamele ile yüksek bir şeref yoluna vatandan, her şeyden önce hukuk devleti kurmak için çalışma yoluna girmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi, bugün vatandaş gözünde, vatan selametinin başlıca ümidi olduğunu bir daha anlamıştır. Vatandaşın bizim için beklediği ümitlere layık olacağımıza söz veriyoruz.”
…ve nihayet, 14.12.1953 günü, tam da Seçim arifesine getirilen, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin Emvalini Hazineye Devreden 6195 Sayılı Kanun Maddesi Meclisten Çıkarak T.C. Resmi Gazete Şu Maddeler ile yayımlanmıştır:
T.C. Resmî Gazete“Cumhuriyet Halk Partisinin Haksız İktisaplarının İadesi Hakkında Kanun”
Kanun Maddesi: 6195
Kabul Tarihi: 14.12.1953
Madde 1 —> Cumhuriyet Halk Partisinin her ne şekil ve suretle olursa olsun umumi muvazeneye dâhil dairelerle katma bütçeli idarelerden, hususi idare ve belediyelerden, köylerden, iktisadi devlet teşekkülleri ve bunların müesseselerinden ve diğer âmme hükmî şahıslarından doğrudan doğruya veya dolayısiylevâki iktisapları, nüfuz ve hâkimiyetine dayanan haksız iktisaplardır. Bu sebeple mezkûr Partinin bu kanunun mer’iyete girdiği tarihte malik olduğu bütün menkul ve gayrimenkul mallarla para, haklar ve alacaklar vesair kıymetler Hazine mülkiyetine intikal eder.
Ancak münhasıran parti binası olarak kullanılan yerlerdeki menkul eşyadan parti faaliyeti için zaruri oldukları Maliye Vekâletince kabul edilecek olanlar Cumhuriyet Halk Partisine bırakılır.
Madde 2 — > Birinci madde mucibince Hazineye intikal eden her türlü mallarla hak, alacak, para vesair kıymetlere kimin elinde veya yanında bulunursa bulunsun Maliye Vekâletince derhal el konulur. Maliye Vekâleti tarafından Resmî Gazete veya diğer neşir vasıtalariyle yapılacak tebligat el koyma hükmünde sayılır.
Madde 3 — > Maliye Vekâletince el konulan mallardan gayrimenkuller in tapu kayıtları, hiçbir talep ve müracaata hacet kalmaksızın. Haşine namına tashih olunur. Tapuda kayıtlı olmayan gayrimenkuller, tapu idarelerince, talep üzerine Hazine namına tescil olunur.
5830 numaralı kanunun 10 uncu maddesi hükmü, yukarıdaki gayrimenkuller hakkında da tatbik, olunur.
Madde 4 — > Tapu kayıtlarını çevirme vesair muamelelerin icrasında damga resmi ile diğer res’im ve harçlar alınmaz.
Madde 5 — > Cumhuriyet Halk Partisi ve bütün teşkilâtı ikinci madde mucibince el konulacak mallarla para, hak, alacak vesair kıymetlerin tespiti hususunda Maliye Vekâletince veya mahallî mal dairelerince istenilecek malûmatı ve vesikaları 15 gün İçinde vermeğe mecburdurlar.
Madde 6 — > Muvazaa yolu ile veya başkaca hileli muamele ve sebeplerle 3 üncü şahısların uhdelerine geçmiş bulunan gayrimenkul mallarla menkul mal, para ve kıymetler hakkında umumi hükümler caridir.
Ancak bu sebeplerden her hangi birisine dayanılarak dâva ikamesi halinde mahkemelerce müruruzaman defi dinlenmez ve bu iddialar her türlü delil ile ispat olunabilir.
Madde 7 — > Beşinci madde mucibince istenilen malûmat ve vesikaları müddeti İçinde vermeyenler ve bu kanun hükümlerine göre el konulması icap eden mallarla para, hak, alacak vesair kıymetleri ikinci madde gereğince yapılacak tebligatta yazılı müddet içinde teslim etmeyenler, kaçıranlar, saklayanlar ve bu fiillere iştirak edenler hakkında Türk Ceza Kanununun 276 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki ceza tatbik, olunur. Zamanında teslim edilmeyen veya kaçırılan veya saklanan malların, para ve kıymetlerin Tahsili Emval Kanunu gereğince müteşekkil tahsilat komisyonlarınca takdir ve tespit edilecek değerleri ile teslim edilmeyen, kaçırılan veya saklanan paralar ve haklar kendilerinden müştereken ve müteselsilden tahsil olunur. Bu maddedeki tahsilat komisyonlarınca görülecek vazifeler, âmme alacaklarının tahsil usulü hakkındaki kanunun mer’i yete girmesini müteakip mezkûr kanunun 90 ıncı maddesinde yazılı komisyonlar tarafından görülür.
Madde 8 — > Bu kanun mucibince yapılacak her türlü icra i muamelelerde Tahsili Emval Kanunu hükümleri uygulanır.
Madde 9 — > Bu kanun neşri tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 10 — > Bu kanun hükümlerini icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur. (15.12.1953)
…tam da Seçim arifesinde çıartılan, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin Emvalini Hazineye Devreden Kanun,T.C. Resmî Gazetesinde yayımlandıktan hemen sonrasında vakit kaybedilmeden bu partiye (C.H.P) ait mal, hak, alacak para vesair kıymetler Aralık ayının 29’uncu Salı günü akşamına kadar mal sandıklarına teslim edilmiş olacak” şeklindeki Maliye Bakanlığı’nın haberi;
“Atatürk’ün vasiyeti ve İş Bankası’ndaki paralarını” gündeme getirmişti;
16 Aralık 1953’te yayımlanan Cumhuriyet Gazetesi haberine göre:
Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P)’nin haksız iktisaplarının geri alınmasını derpiş eden, kanun lâyihası ile alakalı olarak, son günlerde Atatürk’ün vasiyetnamesinin bahis mevzuu edilmekte bulunması münasebetiyle, Bu vasiyetname ile terk ve vasiyet olunan nukud ve hisse senetlerini nemalandırmaya memur İş Bankası’nın murahhas azası Üzeyir Avunduk, Atatürk’ün vasiyetnamesi ile ilgili şunları söylemiştir:
—”Atatürk’ün 5 Eylül 1938 tarihli vasiyetnamesi ile Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P)’ne terk ve vasiyet etmiş olduğu nukud ve hisse senetleri, gene vasiyetname gereğince İş Bankası’nda muhafaza edilmekte ve nemalandırılmaktadır. Bunların temin ettiği gelir, İş Bankası’nda hususi bir hesapta kaydolmakta ve vasiyetnamede yazılı lehdarlara bu hesaptan tediyeler yapılmaktadır (!). Vasiyetnamede yazılı tediyeler yapıldıktan sonra geri kalan miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurum’larına ödenmektedir. Vasiyetname gereğince, Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakılmış hiç bir para yoktur (!). Ve Cumhuriyet Halk Partisi bu vasiyeti infaza memur olmaktan başka bir hakka malik değildir. Ayrıca şurasını da belirtmek icap eder ki, ‘Ulus Matbaası’nın vasiyetname ile hiçbir alakası yoktur.
Vasiyetnamenin metni aynen şudur:
1-Nukut ve hisse senetleri şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2-Her seneki nemadan “bana nispetleri şerefli mahfuz kaldıkça (!)”, yaşadıkları müddetçe Makbule’ye ayda 1.000, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ve Nebile’ye şimdiki yüzer lira verilecektir.
3-Sabiha Gökçen’e bir alınabilecek para verilecektir.
4-Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev emrinde kalacaktır.
5-İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç oldukları yardım yapılacaktır.
6-Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurum’larına tahsis edilecektir. Kemal ATATÜRK
Prof. Dr. K. Tahir Gürsoy, “Atatürk’ün Vasiyetnamesinin Hukuki Muhtevası ve 6195 Numaralı Kanun Muvacehesindeki Durumu” hakkında değerlendirdiği makalesinin sonuç bölümünde:
…”Medenî Kanunumuzun ana memleketi olan İsviçre Temyiz Mahkemesi, üzerinde durduğumuz meselenin hemen hemen aynı olan bu hâdisede, böyle içtihat eylemiştir. Bu mahkemenin, garp hukuk âleminde büyük bir otoritesi vardır. Temyiz Mahkememiz, sayısız kararlarında bu mahkemenin içtihadını benimsemiştir.
Keza bu mahkemenin Türk Hukuk doktrini üzerindeki nüfuzu büyüktür. Daima muvazeneli, makul görüş ve içtihatlarıyla “İsviçre Medenî Kanunu”na anlayışlı ve ihtiyaçlara uygun merhaleler kat ettirmiştir.
Medenî Kanunumuzun “hâkim ilmi içtihatlardan faydalanır” şeklindeki vecizesine dayanarak, Federal Mahkemenin mezkûr içtihadını benimsemek ve böylece C. H. P. mallarının hazineye intikalinde Atatürk tarafından vasiyet suretiyle verilmiş olup ‘ İş Bankasında el sürülmemiş bir halde bulunan kıymetlerin bu intikal şümulüne sokulmaması ve hiç değilse, mevzuubahis mükellefiyetlerin ifasını sağlayacak kadar olan kısmını bundan hariç tutmak muvafık olacaktır.
Esasen bu malların da hazineye intikali ona zerre kadar bir menfaat sağlamayacaktır. Zira malların iradı devamlı ve daimî bir gaye için, vakfedilmiş bulunmaktadır.
Parti olsun, hazine olsun bu mallara sahip olan kimsenin hakkı, hakikatte, bir kuru mülkiyet malikinin hakkından dahi defalarca zayıftır. Bir kuru mülkiyet maliki er geç ve nihayet intifa hakkı sahibinin vefatıyla tam mülkiyete sahip olacaktır.
Hâlbuki Bankadaki servetin nemasının tamamı birkaç faninin vefatından sonra, vasiyetname, muhtevası gereğince, Dil ve Tarih Kurumlarına tahsis edilecektir. Mezkûr Kurumlar, hükmî şahsiyeti haiz kimseler olmaları itibariyle, daimî karakteri haizdirler. Bu Kurumların asırlarca yaşayabileceği ihtimal harici değildir. Hatta şayanı temennidir. Binaenaleyh, mevzuubahis emvalin maliki olan kimseler, malik gözükmelerine rağmen onun intifamdan belki asırlarca faydalanacak değillerdir.
Bir iktisatçı olarak düşünülürse, böyle bir mülkün bu andaki mameleki değeri, ancak sıfır olabilir- Bu itibarla, bu servetin olduğu gibi Halk Partisinin mamelekinde kalması, onun için, bir zenginlik tevlit edecek değildir. Bu tarzı hallin neticesi, Bankadaki menkulleri arasındaki birkaç hisse senedinin sahibi parti görünecek ve belki de bu sıfatla mezkûr şirketin umumî heyetine iştirak edecektir. Fakat buna mukabil, bu tarzı hal, muvacehesinde bulunduğumuz fevkalâde bir durum karşısında dahi Atatürk gibi millî bir simanın vasiyetnamesini ayakta tutacak ve diğer yandan da ölüme bağlı tasarruflara olan saygı sarsılmayacaktır.
İşte Maliye Vekilinin 17.XII.1953 tarihinde Anadolu Ajansına yapılan beyanatını biz nu manada anlıyoruz. Mezkûr beyanatta da belirtildiği gibi bu tarzı hal, Büyük Millet Meclisinin görüş ve maksadına da uygun olsa gerektir.(http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/328/3300.pdf)”
ATATÜRK’ÜN VASİYETNAMESİ VE 6195 SAYILI KANUN:
6195 numaralı kanunun tatbiki dolayasıyla Atatürk’ün vasiyetnamesi hakkında mütalaası sorulan Maliye Bakanı Hasan Polatkan, aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
—“6195 numaralı kanunun Atatürk’ün vasiyetnamesini iptal ettiği hakkındaki neşriyatın maksadı mahsusla yapıldığına kaniyim.
Hakikat şudur ki, kanun, Atatürk’ün vasiyetnamesini iptal etmediği gibi ne Büyük Millet Meclisi’nde bu kanuna rey veren muhterem mebusların, ne de hükümetin Atatürk’ün vasiyetini iptal etmeyi asla düşünmedikleri muhakkaktır. Nitekim Sayın Başbakanın ve komisyon sözcüsünün bu husustaki sarih beyanları yüksek heyetçe tamamile tasvibe karşılanmıştır. Binaenaleyh, vasiyetname hükümlerince ifası lâzım gelen muamele ve tediyatın eskisi gibi devam etmesi pek tabiidir.
Bu münasebetle umumi efkâra arz etmek isterim ki, gene aynı kanun hiçbir gazetenin neşir hakkını iptal ve istirdat etmiş değildir. Bazı gazetelerin 6195 numaralı kanunun tatbikinden sonra isim değiştirerek intişara devam etmeleri bu kanunun vazettiği bir mecburiyetten değil, sadece kendi arzular ile ihtiyar olunmuş bir hareketten ibarettir.”
“Cumhuriyet Halk Partisi (C.H.P) ’nin yeni genel merkezi Ankara’da törenle açıldı. Evinden getirdiği eşya ile binanın tefrişine yardım etmek isteyen İnönü balkondan bir konuşma yaptı:
—“Arkadaşlarım,
Büyük Millet Meclis’inde söylediğim gibi, şimdi partinize düşen şerefler de, vazifeler de iki kat olmuştur. Vazifelerimizin başında hukuk devleti kurmak ve siyasi emniyeti sarsılmadan yürütebilmek gelir.
Mücadelemizde ve yeniden iktidara geldiğimizde hukuk devleti esaslarının ve siyasi hürriyetin, memlekette hiçbir zaman bir daha sarsılmayacak surette kurulmasına çalışacağız.
Aziz arkadaşlarım,
Biz iki cihan harbi yaşamış adamları. Biz, harap ve ümitsiz bir memleketin bütün dünyada itibarlı bir büyük devlet haline geldiğini görmüş olan insanlar arasında yetiştik. Yeni Türkiye’nin Cumhuriyetin devlet olarak koyduğu insanlar arasında yetiştik. Yeni Türkiye’nin Cumhuriyetin devlet olarak koyduğu esaslar o kadar kuvvetlidir ki, bugünkü iktidarın yaptığı hukuk dışı muameleler bile onun kuvvetini sarsamamıştır.
Arkadaşlarım,
Bu memlekette nasıl büyük bir devlet kuruldu ise, bugünkü iktidarın demokratik anlayışa aykırı hareketlerine rağmen, bir demokratikidare de kurulacaktır.
Bunu memlekete vadediyoruz, taahhüt ediyoruz.
Siyasi emniyete ve hukuk esaslarına müstenit bir idare kurmak için Cumhuriyet Halk Partisi çalışacaktır ve muvaffak olacaktır.”
—“Arkadaşlarım,
Büyük Millet Meclis’inde söylediğim gibi, şimdi partinize düşen şerefler de, vazifeler de iki kat olmuştur. Vazifelerimizin başında hukuk devleti kurmak ve siyasi emniyeti sarsılmadan yürütebilmek gelir.
Mücadelemizde ve yeniden iktidara geldiğimizde hukuk devleti esaslarının ve siyasi hürriyetin, memlekette hiçbir zaman bir daha sarsılmayacak surette kurulmasına çalışacağız.
Aziz arkadaşlarım,
Biz iki cihan harbi yaşamış adamları. Biz, harap ve ümitsiz bir memleketin bütün dünyada itibarlı bir büyük devlet haline geldiğini görmüş olan insanlar arasında yetiştik. Yeni Türkiye’nin Cumhuriyetin devlet olarak koyduğu insanlar arasında yetiştik. Yeni Türkiye’nin Cumhuriyetin devlet olarak koyduğu esaslar o kadar kuvvetlidir ki, bugünkü iktidarın yaptığı hukuk dışı muameleler bile onun kuvvetini sarsamamıştır.
Arkadaşlarım,
Bu memlekette nasıl büyük bir devlet kuruldu ise, bugünkü iktidarın demokratik anlayışa aykırı hareketlerine rağmen, bir demokratikidare de kurulacaktır.
Bunu memlekete vadediyoruz, taahhüt ediyoruz.
Siyasi emniyete ve hukuk esaslarına müstenit bir idare kurmak için Cumhuriyet Halk Partisi çalışacaktır ve muvaffak olacaktır.”
Milli Şairimiz Mehmet Akif, Safahat’ında“Kıssadan Hisse” başlığı altında şöyle demişti:
“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi? “Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Eksilikler benim, fazlalıklar daha önce emek verenlerindir. Bir başa yazımda görüşmek üzere esen kalınız Efendim.
*Yazının her türlü hakkı saklıdır.