Bazı şeyler eksik gibi geliyorsa, sanki tam bitirmek üzereyken puzzle’ın bir köşesi açıkta kalıyorsa, “bu defa tamamdır” derken her şeyin eksik olduğunu düşünüyorsan…Sevgi gösterdiklerinden, saygı duyduklarından, emek verdiklerinden karşılık alamadıysan…Belki de bambaşka bir pencereyi açman gerekiyordur. Peki önündeki onlarca pencereden en doğrusu hangisi? Buyrun…
Kendi benliğini tanımayan, anlamayan kişi, karşısındaki tanıyamaz ve anlayamaz. İlişkilerimizdeki sorunlar, kendimizi tanıyamadığımız için kurduğumuz ilişkileri kendimize uygun bir düzlemde kuramadığımızdan dolayı çıkar.
Acılar kendimizi görmek için bize sunulan aynalardır. Acılara kapılıp gitmek, kendimizden kaçmanın bir yoludur. Acının nedenleri, niçinleri, nasılları arasında saklamış benliğiniz vardır.
Hayatta kalmak dürtüsü ile maskelerin ardında bir benlik oluşturur ve onunla güçlü olarak var olduğumuzun sanı ile yaşarız. Sakladığımız öz benlik arkalarda kaldıkça onun varlığını bile unuturuz. Onun gücünü yaşatmadığımız içinde gücünün farkında değilizdir. Bizi korkutan güçsüz korunmasız kalma duygusudur. Eksiklerimizi görmek, bizi korkutur. Eksik olmadığımızın, tam ve bütün olduğunuzun farkına vardığımızda ben olmaya gitme yolu kolaylaşır.
Gerçekler acı ve kabul edemeyeceğimiz şekilde olduğunda kendimizi en çok kandırdığımız noktadayızdır. Kabul edebileceğimiz bir gerçeklilik yaratır onun içine saklanırız. Bunun konforlu alanının bir gün ortadan kalkacağını düşünmeden kendi yalanınızda yaşarsınız. En acı yalanlar bunlardır, bedellerini yine kendimizi kandıran biz öderiz. Bunu fark eder dönüştüre bilirsek gerçeklerin içinde kendi varlığımızı kabul eder daha huzurlu yaşarız.
Yaşadıklarımızdan kendimizi suçladığımızda başkalarını affedebildiğimiz halde kendimizi affedemeyiz. Suçluluk duygusu içimizi sardığında bundan kurtulmak hiçte kolay değildir. Kendimize suçun bedelini ödetmek üzere yaşamsal sahneler kurar ve sonra kendimize bunu hak ettin diyebiliriz. Bu duygudan kurtulduğumuzda kuşlar kadar özgür hissederiz.
Kendi içimizde kendi benliğimize ve yaptıklarımıza öyle öfkeleniriz ki. Kendimize cezalar keseriz. Haddimizi aşar, mutluluğu hak etmediğimizi düşünür, tam mutlu olacakken kendimiz sabote ederiz. Kendinizi nerede suçlu hissediyorsanız, o noktanın farkındalığı daha kolaylaştıracaktır yaşamınızı.
Öz benlik bebeklikten başlayarak hayattan algıladıklarınla kendini çıplak hisseder ve korunma arzusu ile maskeler giyinmeye ve çevrenin kabul edeceği kişiliğe doğru yolculuğa çıkar. Öz benliği çocukluk bilinci ile sarmalar saklar. Ebeveynin onu kabul ettiği ve çevrenin beğendiği kişilik ile bütünleşir ve kendini öyle kabul eder. Ta ki yaş ilerleyip aslında yaşadığı hayattan memnun olmadığının farkına varana kadar. O noktada hangi maskelerle nasıl ve kimsiniz? Sorusu ile baş başa kalırsınız. Yanınızdayız.
*Her şey, neye layıksa ona dönüşür.
Yaşadıklarımız hak ettiklerimizdir. Hak etmediğimizi düşünmek sadece kendimizi tanımadığımız, yaptıklarımızı fark etmediğimizdendir. Farkındalıkla yaşamak, hak ettiklerimizi güzelleştirebilir.