Ural-Altay dil grubuna ait olup kaybolmuş dillerden biri de Girit dilidir. M.Ö. 3000 yıllarından M.Ö. 1100 yılına kadar Girit adasında yaklaşık 2000 yıl konuşulmuş bu dilden pek az yazılı eser kalmıştır. Girit’teki uygarlığa Minos uygarlığı denmiştir. Bu uygarlığın gerçek adı bilinmese de, Minos adı Girit kralı Minotauros adından türetilmiştir. Kralın adı Mino-Tauros olarak ayrıldığında “Küçük Boğa” anlamı belirir. Zira ‘mino’ sözü halen kullanılan ‘minimum’ sözünden kaynaklanır. Bilindiği gibi kadim Türklerde “boğa gibi güçlü” sözü vardır ve Amerika kıtasına göç etmiş “Kızılderili” reisinin adı da “Oturan Boğa” (sitting bull) idi.
Boğa demek olan ‘Taurus’ sözünün Tur halkıyla ilişkili olduğu görüşündeyim. Zira Asya’dan Avrupa’ya gelen Tur ve Ok halkları tüm Akdeniz ve Ege kıyılarına yerleşmişlerdi. Ok halkına Osk adı da verildiği biliniyor. Etrüsklerin adı E-Tur-Osk sözcüklerinden oluşmuş olup “Tur ve Osk” demektir. Tur liderinin boğa gibi güçlü oluşunu onu yarı insan yarı boğa olarak tasvir edip heykelini yapmış olmalarından anlıyoruz. Minos uygarlığını ele geçirip yok eden Miken adıyla bilinen Yunanlılar, boğa başlı kralın öldürülüşünü çeşitli heykel ve resimlerle kutlamışlardır. Alttaki resimde, boğa başlı Girit kralı Minotauros’un öldürülüşünü simgeleyen heykel görülüyor.
Tur halkı hem İtalya’da hem de Anadolu’nun Ege kıyılarında ve Ege ile Akdeniz adalarında yerleşim merkezleri kurmuşlardır. Örneğin, Truva dediğimiz Troia adının aslı Tur-Öyü olup, “Tur halkının bölgesi” demektir. Keza Trakya adı da Tur-Ok-Öyü (Tur ve Okh’ların bölgesi) demektir. Turan adı Orta Asya’da bir bölge olup, Tur halkının Asyalı olduğunun kanıtıdır. Etrüsklerin de “Turan” adlı bir tanrıçaları vardı. Dor adıyla bilinen halkın aslında Tur halkı olduğu kanısındayım. Bugünkü Yunanistan’a kuzeyden gelmiş olan Dor’lar şaman olup, güneş tanrısı Helios‘u kutsarlardı. Asya şamanlarının inancında güneş ve gök kutsaldı.
Üstteki resimde görülen toprak disk 3 Temmuz 1908 yılında Girit adasının Phaistos şehrinde bulunmuştur. Diskin her iki yüzünde 45 farklı görünümde toplam 241 şekil bulunuyor. Bu şekillere ayrıntılı olarak anlam vermek günümüzde bile mümkün olmamıştır. Ancak, elde belli bir dil bulunursa, ilişkileri kurmak ve tutarlı bir şekilde yazıyı anlamlandırmak mümkündür. Bir Tatar Türkü olan Nurihan Fattah ”Tanrıların ve Firavunların Dili” başlıklı kitabında (Selenge Yayınları, 2004, İstanbul) diskteki yazının Tatar Türkçesi olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre disk yemin törenlerinde kullanılmaktaydı. Evlilik töreni sırasında gelin olan genç kız bu diski çevire çevire okumakta ve tanrılara, tanrıçalara dua ederek yeni ailesine bir tür sadakat yemini yapmaktadır. Evlilik törenindeki yemin “atama (babama), uzaktaki nineme , asıl anama, anakaradaki ulu bölgeme, sadakat sözüyle…. “ şeklinde başlayıp devam ediyor.
***Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.