Kadim Roma İmparatorluğunda 4 Nisan ile 9 Nisan arasında 6 gün boyunca Kibele Bayramı kutlanırdı. Kibele, Anadolu’nun bolluk ve bereket tanrıçası iken, nasıl oluyor da Roma’da meşhur olmuştu ve onun şerefine bir bayram kutlanıyordu?
M.Ö. 204 yılında Roma tüm Avrupa’ya hâkim olmadan, henüz bir şehir devleti iken büyük bir kıtlık dönemi yaşar. İnsanlar açlıktan ölmektedirler ve kıtlığa çare aramaktadırlar. Bu zor günlerden nasıl kurtulacaklarını kâhin Sybill’e sorarlar. İsim benzerliğinden de anlaşılacağı gibi, Kibele’den haberdar olan kadın kâhin Sybill, bolluk ve bereket tanrıçası olan Kibele’nin ancak bu kıtlığa son verebileceğini söyler. Altta Frig krallığı zamanında da önemli bir tanrıça olduğu kabul edilen Kibele veya Kubbaba kabartmasını görüyoruz.
Kıtlığın sona ermesini isteyen bir grup Romalı gemiye binerek Anadolu’ya gelirler. O dönemde batı Anadolu’da Lydia devleti bulunuyordu. Hitit İmparatorluğu M.Ö. 1200 yıllarında yıkılınca Anadolu’da bağımsızlığını ilan eden Lydia devletini Persler M.Ö. 504’te tarih sahnesinden sildiler. Perslerden kaçmak isteyen bir grup Lydia halkı yelkenli teknelere binerek, önce Teselya’ya ve ardından güney İtalya’ya göç ettiler. Lidyalılar batı Anadolu halkı olup, Yunan değildiler ve konuştukları dil de Yunanca değildi. Yazılarında kullandıkları harfler de Asya’daki Orhun kitabelerinin harflerine büyük benzerlik gösteriyordu. Batı kaynakları Lidya halkının Etrüskleri oluşturduğundan söz ederler. Oysaki Lidyalılar güney İtalya bölgesine yerleşmeden çok önce Roma halkını Etrüsk kralları yönetiyordu. M.Ö. 616 – 579 Roma’yı yöneten Lucius Tarquinius Priscus, bir Etrüsk kralı idi. Lucius “ışıklı ve aydın” demek olup, Tarquin sözü de bir özel isim olmayıp, bir unvandır. Priscus ise “değerli” demektir. İngilizce precious ve fiyat demek olan price sözleri aynı kökten türer. Aslı Tarkan veya Tur-Hakan olan unvanı Romalılar Tarquin olarak değiştirmişlerdir. Asya Türkleri arasında Tarkan unvanı oldukça yaygındı. Orhun yazıtlarından Kültigin anıtında Tarkhan adı geçer. Karadeniz’in kuzeyinde yaşamış olan Hazarların da Tarkhan adlı kralları vardı. Türklerde yönetici unvanı Tarhan idi ve belki de İran’ın başşehri Tarhan adı Tarkan adından dönüşmedir.
M.Ö. 204 yılında batı Anadolu Pers, Yunan ve Lydia halklarının karışımından oluşmuş farklı dilleri ve kültürleri barındıran bir karmaşa ortamı idi. Fakat hepsinin ortak tanrıçası Kibele olmaya devam ediyordu. Anadolu’ya gelen Romalılar Kibele heykelini kral Attalus’tan istediler. Attalus, Kibele heykeli yerine Kibele enerjisine sahip olduğunu söylediği birkaç tonluk iri bir kayayı Romalılara verdi. Romalılar da bu iri kayayı zor zahmet gemilerine taşıyıp denize açıldılar. Gemileri bugünkü batı İtalya kıyılarına ulaştığında bu iri kayayı Roma’ya nasıl taşıyacaklarını kara kara düşünmeye başladılar. Zira altta sağda görüldüğü gibi Roma şehri sahilde değildi. En kolay yol, kayayı gemiden indirmeden Tiber nehrin üzerinden Kibele’yi Roma’ya götürmekti. Fakat Tiber nehri denize doğru akıyordu ve akıntıya ters gitmeleri mümkün değildi. Bunun üzerine gemiye uzun halatlar bağladılar ve Tiber nehrinin iki yakasından gemiyi birkaç yüz kişi Roma’ya taşıdı. Kibele kayası Roma’ya gelince, halk büyük sevinç içinde kayayı şehrin meydanına taşıdı.
Romalılar Kibele’ye, “Büyük Anne” anlamına gelen Magna Mater adını verdiler ve onun şerefine 6 günlük bayram ilan ettiler. “Megalasia” (Büyük Asya) adını verdikleri bu bayramda kadınlar başrolde idiler ve dans edip şarkı söylüyorlardı. Roma halkı için batı Anadolu Asya sayılıyordu ve Büyük Asya bayramı da Batı Anadolu halkının cömertliğini belirtiyordu. Kibele kayasının Roma’ya gelişinden bir süre sonra kehanet gerçekleşti ve kıtlık sona erdi. Bu bolluk ve bereket bayramı yeni yıl kutlamalarından bir ay sonra, Nisan ayının başında kutlanmaya başladı.