Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit Basın Toplantısı’nı da içine alan yurt seyahati diğer bir ifadeyle “Batı Anadolu Gezisi” 14 Ocak 1923’de Ankara’dan hareketle başlamış ve 20 Şubat’ta tekrar Ankara’ya dönmesiyle sona ermiştir.
Mustafa Kemal Paşa’nın yaklaşık 35 gün süren bu uzun seyahatine 15 Ocak 1923’te gerçekleşen Eskişehir ziyaretiyle başlamış, 17 Şubat 1923’de İzmir’de toplanan “İktisat Kongresi” çalışmalarına katılmasına kadar devam etmiştir. Ankara’ya dönüşlerinde bu arada Lozan’da sürdürülen görüşmelerin kesilmesi üzerine Türkiye’ye dönmüş olan İsmet Paşa’yla görüşmek amacıyla Latife Hanımefendi ile birlikte İzmir’den Eskişehir’e gitmiş (19 Şubat 1923) ve oradan da İsmet Paşa ile birlikte Ankara’ya dönmesiyle son bulmuştur.
Mustafa Kemal Paşa, bu seyahate çıkış nedenini “Nutuk” ‘ta şöyle anlatmıştır (özetle):
-…”Efendiler, saltanatın kaldırılması ve hilafet makamının yetkisiz kalışı üzerine, halk ile yakından temasa geçmek, halkın içinde bulunduğu psikolojiyi, düşümce ve eğilimlerini bir daha incelemek önem kazanıyordu. Bunun dışında Meclis, son yılına girmiş bulunuyordu. Yeni seçim dolayısıyla, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni siyasi bir parti durumuna getirmeye karar vermiştim. Barış gerçekleşince, cemiyet teşkilatımızın siyasi bir partiye dönüşmesini gerekli buluyordum. Bu konuda da doğrudan doğruya halk ile görüşüp konuşmayı yararlı sayıyordum. Zaferden sonra eğitimle uğraşmaya başlamış olan ordumuzu da yakından görmek istiyordum. İşte bu maksatla Batı Anadolu’da bir gezi yapmak üzere 14 Ocak 1923 tarihinde Ankara’dan hareket ettim.
Eskişehir’den başlayarak, İzmit, Bursa, İzmir ve Balıkesir’de halkı uygun yerlerde toplayarak uzun sohbetlerde bulundum. Halkın, bana diledikleri gibi serbestçe sorular sormasını istedim. Sorulan sorulara altı saat, yedi saat süren konferanslar verdim…”
Tarihi İzmit Basın Toplantısı, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, 16 Ocak 1923 Salı günü saat 21.30’da başlamış ve 17 Ocak sabahı saat 3’e kadar devam etmiştir.
Ahmet Emin (Yalman) Vakit Gazetesinin 18 Ocak 1923 tarihli sayısında “Milli İstikbal Hazırlıkları, Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin kanaat ve itminan verici izahatı”, başlıklı başyazısında özetle şöyle diyordu:
…”Altı gazetenin başmuharrirleri, Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin etrafında bir kavis çevirmiştik.
Altı mütehassıs gazetecinin dimağından doğan suallerin arkası alınıncaya kadar yarım saat geçti. Mustafa Kemal Paşa altı saat mütemadiyen müselsel bir tarzda izahat verdiler. Kendileri söz söylerken, rehberliğin en mükemmel numunesine malik olmanın bizim vaziyetimizde bir millet için ne kadar fevkalâde bir manevi servet olduğunu düşünüyor ve büyük bir kalb kuvveti duyuyordum.
İzmit’e giderken bende bedbinliğe yakın hisler vardı. Şöyle düşünüyordum:
“Misak-ı Milliyi tahakkuk ettirdik; birkaç sene evvelki halimize nazaran bu netice havsalaya sığmaz bir muvaffakiyettir. Fakat başka bir memleket sulh akdedince belki de tabii hayata avdet eder. Biz tabii hayata avdet etmeyeceğiz. Ortada bir yolda çalışmaya hazırlık yok. İstikbale ait hedeflerimiz tesbit edilmemiş ve zihinlere yerleşmemiş; Mustafa Kemal Paşa Hazretleri istikbali hazırlayabilecek en büyük kuvvettir. Bu kuvvet milli mesainin başına geçecek yerde bir (Halk Fırkası) kurarak sınıf mücadeleleri ihdas etmek istidadını gösteriyor. Bu çığır, mahdut milli kuvvetlerimizi milli bir hedefle birleştirecek yerde bu kuvvetlerin bir birini muattal bırakmasına sebep olmayacak mı?”
İşte İzmit’e böyle düşüncelerle gittim. Yapılan hazırlıkların mahiyetine nazaran endişelerimin yersiz olduğuna itminan kesbettim. Müsterih bir kalp ile dönüyorum. Paşa Hazretleri, baştanbaşa bir harabe halinde bulunan memleketin imar ve ilâsı için bütün milletin yeni bir Misakı Milli, bir çalışma Misak-ı Millisi ile girişmesi lazım geldiği mütalâasında bulunuyorlar.
Her mütehassıs memleketin ihtiyaçlarına dair düşündüklerini programa derç ve ilave edilmek üzere Paşa Hazretlerine gönderebilir. Bu suretle bütün efkârı umumiye de bir nevi tahriri kongre akdedilecektir.
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin sulhtan sonrası için dürbin bir milli rehber mevkiinde bulunması ve bizi salâha, ümrana, irfana sevk edecek kuvvetleri esaslı bir surette hazırlaması, saf memleket hisleri besleyen her Türk’ün kalbinde derin bir itimat ve itminan uyandıracaktır. Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği izahat bizi ikna etmiştir. Öyle zannediyoruz ki, memleketimizde pek çoklarımızın hayalinden geçmeyen bir tarz ve zeminde yeni bir istikbal hazırlanmaktadır. Bizim atimizden tefrika, taassup, atalet, dâhili inhilâl bekleyen ve Lozan’da dar kafalı kuruntularla vakit geçiren ecnebiler, hiç ummadıkları tarzda istidat ve inkişaflar karşısında bulunacaklardır. Hüsnü niyet besleyenler derecesiz memnun olacak, memleketimizin sâlim ve sâkin hayata kavuşmasını çekemeyenler acı bir sükûtu hayâle uğrayacaklardır.”
Atatürk, Milli Mücadele ve Türk siyaseti konularında araştırmalarına devam eden yazar Osman Akandere’ye göre;
…”Toplantıya katılan gazetecilerden birisi olan Vakit gazetesi başyazarı Ahmet Emin (Yalman) Bey, anılarında…”O akşamın konuşması gece 3.30’a kadar devam etti”diyerek toplantının oldukça uzun bir toplantı olduğunu belirtmiştir. Yalman, devamla…”ertesi günü sabahleyin tekrar toplandıklarını”belirtmekte ve…”daha ziyade Gazi’nin söylediği önemli sözleri dinlemek suretiyle üç saat daha geçti” demektedir. İzmit Basın Toplantısı’nın tutanaklarının verildiği eserleri yazmış olan ne Arı İnan ne de İsmail Arar 17 Ocak günü sabahleyin gazetecilerle Mustafa Kemal Paşa’nın tekrar bir araya gelerek görüşmeleri sürdürdüklerine dair bir bilgi ve kayıt vermemektedirler. Şayet böyle bir görüşme sürdürülmüş olunsaydı, mutlaka bu görüşmenin de zabıtları tutulurdu. Yalman’ın anılarında belirttiği bu görüşme ya Mustafa Kemal Paşa’nın gazetecilerle yaptığı sabah kahvaltısı veya öğle yemeği esnasındaki konuşmalardır ya da Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Ocak 1923’te İzmit sinemasında halkla yaptığı konuşma hatırlanmaktadır.”(Bakınız: Osman Akandere (Yrd. Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu) “Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı (16-17 Ocak 1923) Ve Bu Toplantıda Verilen Önemli Mesajlar”)
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu eski başkanlarından, Atatürk Araştırma Merkezi’nin kurucu başkanı Prof. Dr. M. Utkan Kocatürk’ün “Kaynakçalı Atatürk Günlüğü” adıyla hazırlamış olduğu başvuru yapıtında: …”Atatürk’ün, İzmit’te Anadolu sinemasında halkla sohbet tarihi 18 Ocak 1923” olarak saptanmıştır.
Atatürk’e ait kitaplığımda bulunan Kaynak Yayınları (136) tarafından yayımlanan “Mustafa Kemal, Eskişehir – İzmit Konuşmaları (1923)” adlı eserde Atatürk’ün, İzmit sinemasında halkla sohbet tarihi 19 Ocak 1923 olarak belgelenmiştir;
Tutanaklar ve günümüz Türkçesiyle ilk kez sansürsüz olarak yayımlanan eserin 176’ncı sayfasında, Atatürk’ün, İzmit’te sinemasında halkla sohbetinin ilk dakikaları günümüz Türkçesiyle şöyle aktarılmıştır:
İzmit Sinema Binasında:
19.1.1923
Cuma günü
Gazi Mustafa Kemal Paşa;
-…”Efendiler!
İzmit’in saygıdeğer halkını bu şekilde, yakından selamlamakla çok mutluyum. İzmit Türkiye’nin en önemli beldelerinden birisidir. Çok önemlidir, çünkü dünyanın çok mühim olan bir şehrinin adeta bir mahallesidir. Çok mühimdir, çünkü hoş bir koyun sahilinde kurulmuştur. Çevresi ve bölgesi cennet gibidir, bereketlidir. Gelir kaynakları değerlidir.
Bu kadar değerli olan bu şehir ve bu yerler, pek güzel hatırınızdadır ki yakın günlerde, düşman ayakları altında çiğnenmekteydi, tahrip ediliyordu. Masum halkı kesiliyordu, zulüm ve yolsuzluk yapılıyordu. Sonunda bütün memleketi, bütün milleti kurtarmayı üzerine alan yiğit evlatlarınızdan kurulu ordu, bütün düşman orduları üzerinde etkisini hissettirmeyi başardığı gün, burada sizi taciz eden düşmanlar, sizi bırakıp gitmek zorunda kaldılar. İşte ben ondan sonraydı ki, ilk kez olarak buraya gelmiştim, o zaman güzel memleketinizi ve saygıdeğer halkınızı yakından görmek ve onları bağrıma basmakla büyük sevinç ve haz duymuştum.
O günlerin hatıratını şimdiye kadar çok derin duygularla korudum ve her zaman koruyacağım. Bugün ikinci kez olmak üzere aynı anıyı yerinde yenilemekle çok memnunum.
Bu ikinci ziyaretim, biliyorsunuz ki, ordularımızın çok parlak ve büyük zaferinden sonra gerçekleşmiş oluyor ve onun doğal sonucu olarak yetki sahibi delegeleriniz, Lozan’da bütün dünya delegelerinin hepsiyle karşı karşıya bulunuyorlar ve memleketin ve milletin talihini değerince saptamaya çalışıyorlar.
Arkadaşlar!
Size hitap etmek için tesbit olunmuş hiçbir zeminim yoktur. Amacım, doğrudan doğruya sizinle kardeşçe ve arkadaşça ve halkça fikir alışverişinde, ilişkide bulunmaktır. Onun için karşınızdakinden bir söylev veya bir konferans beklemeyiniz. Fakat sohbetimizin bir taraflı olmaması için hepinizden istinasız rica edeceğim. Bugünkü durum koşullara göre kalbinizden, fikrinizden neler geçiyor? Neleri öğrenmek istiyorsunuz? Hangi noktalarda tereddüdünüz vardır? Bugünkü durum, geleceğe ilişkin düşünceleriniz ve soracaklarınız nelerdir? Siz bana istediğiniz şeyleri soracaksınız ve ben de size bildiğimi söyleyeceğim ve ancak bu şekilde içten bir sohbet yapmış oluruz. Bunun içim şimdi yerime oturacağım ve soruları bekleyeceğim. (Şiddetli alkışlar.)”
Okunduğu üzere, Osman Akandere’nin de belirttiği gibi Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit sinemasında halkla yaptığı konuşma tarihi 19 Ocak 1923’tür. Yalman’ın anılarında belirttiği bu görüşme ya Mustafa Kemal Paşa’nın gazetecilerle yaptığı sabah kahvaltısı veya öğle yemeği esnasındaki konuşmalardır ya da Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Ocak 1923’te İzmit sinemasında halkla yaptığı konuşma hatırlanmaktadır.
Araştırmacı Yazar Avni Öztüre, 1969’da yayımlanan eseri “Nicomedia (İzmit) Tarihi” ve Mehmet Önder’in 1975’te yayımlanan eseri “Atatürk’ün Yurt Gezileri ”’nde 17 Ocak Çarşamba gününü …”Atatürk’ün İzmit’te çeşitli heyetleri kabul buyurduğunu,” yazmaktadır.
…”Mustafa Kemal Paşa bizimle iki defa, altışar saatten on iki saat mütemadiyen münakaşada bulundu (!).”Ahmet Emin Yalman, Vakit Gazetesi’nin 20 Ocak 1923 tarihli sayısında “Hedefe Mutlaka Varılacaktır” başlıklı yazısında özetle şöyle denilmektedir;
…”Büyük bir adamın gözünün önünde açtığı pencereden istikbale bakmak ne kadar iyi bir şey…
İnsan kendi irtifaından baktığı zaman çok hailler görüyor. Bu hailler görüyor. Bu hailleri aşmanın pek güç olduğuna, vaziyetin imkânsız kelimesiyle tavsif edilebileceğine hükmediyor. Büyük bir adamın irtifa seviyesinden aynı ahvali gözden geçirince büsbütün başka bir manzara görüyor ve hailleri aşmanın mümkün olduğuna ve asgari bir zaman zarfında haillerin mutlaka aşılacağına kanaat peydah ediyor.
Sulthat sonra geçirmemiz lâzım gelen mesai devresinin fevkâlâde bir mahiyeti haiz addedilmeyeceğinden ve umumî hayat makinesinin, mutat şerait avdet etmiş farzıyle kurulacağından biraz korkuyordum.
Bugün bu korkudan tamamıyla kurtuldum. Şurasına kanaat pehdahettim ki, büyük bir inkılâp geçirmenin tılsımı Türk milletinin elindedir. Millet, en cüretkârlarımızın ve en teceddütperverlerimizin tahayyül edemediği tarzda bir istikbale namzettir. Dâhil ve hariçteki küçük çaplı kafalar bütün hesaplarında yanıldıklarını anlayacaktır. Elde kati surette teressüm etmiş bir inkılâp programı vardır. Ezilmiş ve uyuşmuş bir Osmanlı İmparatorluğu enkazından dinç ve muzaffer bir Türkiye kurmak gibi bir mucize gösteren müstesna azim ve irade, inkılâp programının arkasında yaman bir muharrik vaziyetinde duruyor. Her türlü vasıtaları düşünmüş olmak suretiyle kati hedeflere müteveccihtir.
Acaba program bir hayal değil midir? Acaba Mustafa Kemal Paşanın füsunkâr şahsiyeti bize bir hayli elle tutulur bir hakikat diye göstermez mi? Hayır, olamaz. İzmit’e gayet katî fikirler ve sarih tereddütlerle gittim. Bir gazeteci sıfatıyla kendini karilerime ve memlekete karşı ağır bir mes’uliyet altında görüyordum. Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin tasavvur ettiği programın ve icra şeklinin memleketin fevkalâde ihtiyaçlarına tetabuk ettiğinden, bu ihtiyaçların ilim gözüyle tespitinden hâsıl olduğuna; ihtisası tamamiyle hâkim kılmak suretiyle tatbik edileceğine samimi suretiyle tatbik edileceğine samimi surette kanaat peydah etmeseydim ve memleketin kuvvetleri müspet ve müsmir hedeflere doğru sevk edilecek yerde akîm ve sunî sınıf mücadeleri ihdas olunacağını göreydim, müstakil bir milli programa kalben merbut gazeteci vaziyetinde kalacaktım ve serbest bir münekkit sıfatıyle faaliyet göstermekten çekinmeyecektim. Bu tarzda tenkide imkan bulunmadığı takdirde de pek sevdiğim şu meslekten çekilecektim. Mustafa Kemal Paşa bizimle iki defa, altışar saatten on iki saat mütemadiyen münakaşada bulundu (!). Bize karşı, …”Ben milli meseleler hakkında söz söylemek selâhiyetine sizlerden binlerce defa fazla maliktim; benim sözlerimi doğrudan doğruya kabul ediniz.” der gibi bir tavır takınmadı. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Millet Meclisinin Reisi ve Türkiye’nin münci ve bânisi karşısında bulunduğumuzu bize tamamıyle unutturmaya muvaffak oldu. İzaha muhtaç hiçbir noktayı ihmal etmedik. Muayyen meselelerin etrafındaki münakaşasının on iki saat sürmesinin hikmeti buradadır(!).
Bu münakaşalar neticesinde şurasına samimi ve kati surette kani oldum ki, istikbal bizimdir. Bu millette yaman bir hayat kabiliyeti var. Milletin sakin bulunduğu muhit maddeten zengin muhittir. Ortada ilmi esaslara müstenit bir faaliyet programı tanzim edilmesi ve programda yürünmesi istidadı tamamıyle mevcuttur. Bu tarzda bir mücadele esnasında geri bir millet, kuvvet israflarından kurtulmak ve müttehit bir surette yürümek için son derecede azimli ve demir iradeli bir rehbere muhtaçtır.
Mustafa Kemal Paşa’da uzak hedefleri görmek kabiliyeti, yüksek malûmat, püsürsüz bir teceddüt ve terakki aşkı, her türlü vehimlerden içtinap kudretiyle birleşmiştir. Tamamıyle ilmi bir surette işler bir dimağı vardır. Bu dimağda aşk ve şevk ile teressümetmiş muazzam bir inkılap programı mevcuttur. Bugün cihanın hiçbir köşesinde misli görülmeyen tarzda bir irade kuvvetini, şahsi bir istibdat hâsıl etmeye değil, memleketi ve milleti az zamanda hayırlı bir istikbale kavuşturacak bir programın tatbikine hasretmeye pek samimi bir surette azmetmiştir. Dâhiliinkişafın en büyük düşmanı olan emperyalist fikirlerden ve fırsatçı tevsii arazi hülyalarından son derece müteneffirdir. İmza: Ahmet Emin (Yalman).”
Kaynak Yayınları (136) tarafından yayımlanan “Mustafa Kemal, Eskişehir – İzmit Konuşmaları (1923) ” adlı eserde Atatürk’ün, İzmit sinemasında halkla sohbetinin bitiş söylevi şöyle aktarılmıştır;
-…”Arkadaşlar sanıyorum ki, birbirine karşı kalplerde doğmuş olan ve her gün sağlamlaşan ve genişleyen sevgi gösterisiyle bizi bir saat, iki saat değil, sabaha kadar karşı karşıya bulundursa, yeterli bulmayacağız. (Teşekkür ederiz sesleri, alkışlar)
Bütün düşüncelerimizi, bugünkü duruma ve geleceğe ait bütün düşüncelerimizi, bugünkü duruma ve geleceğe ait bütün düşüncelerimizi, bu kadar kısa bir zaman içinde birbirimize anlatmaya olanak yoktur. Ancak her fırsattan yararlanarak ilişki kurar ve her ilişkide aynı biçimde sohbet edersek, ben kendi adıma çok bahtiyar ve Mutlu olurum. (Alkışlar)
Belki beş on dakika veya yarım saat sonra beldenizi terk edeceğim. Elbette ayrı ayrı vedalaşmaya olanak yoktur. Buradaki toplantıdan yararlandım. Sizden bu tatlı sohbetten sonra ayrılmak benim için üzüntü verici olacaktır. Bütün halka selam ve saygı… (Hay hay! Sesleri, sürekli alkışlar)
Son- Saat 7,5’tan sonra.”