Piri Reis (doğumu tahminen 1465 – vefatı 1553) bir Osmanlı deniz amirali olup, haritacı olarak dünyaca tanınmıştır. Haritaların çoğunu 1513 yılında çizmiş ve Kitab-ı Bahriye adlı eserinde toplamıştır. 1516’dan itibaren denizlerde çeşitli savaşlara katılmış, Mısır’ın fethinde, Rodos adasının kuşatmasında, Yemen’deki Aden ve Oman’daki Muscat şehirlerinin alınışında başrol oynamıştır. Piri Reis’in haritaları arasında en çok ilgi uyandıran 1513 tarihli dünya haritasıdır. Ancak, bu haritanın sadece altıda birlik parçası bulunabilmiştir. Geri kalan parçaları kayıptır. Bulunan parça incelendiğinde kadim dünya hakkında önemli ipuçları elde edilebilir. Kendisi bu haritayı eski haritalardan derleyerek oluşturduğunu yazmıştır.
Üstte solda görülen haritada daire içine alınmış iki merkez ve bu merkezlerden yayılan düz çizgiler var. Acaba Piri Reis, Atlas Okyanusunun ortasında bulunan bu iki merkezi neden çizmiş? Acaba o iki dairenin bulunduğu yerlerde kadim dönemde adalar mı vardı? Üstte sağda ATLANTİS olarak belirttiğim bölgede büyük bir ada bulunmuş ise, acaba günümüzde bu ada neden yok? Bu soruların yanıtını Platon’un (Eflatun’un) (M.Ö. 424-348) Timeaus ve Critias diyaloglarında bulabiliriz.
Platon, Atlantis adlı bir adanın veya kıtanın varlığından ilk söz etmiş olan kişidir. Kendinden yaklaşık 150 yıl önce Mısır ülkesine gitmiş olan yönetici Solon’dan naklen Atlantis adasının çok eski dönemlerde deniz tanrısı Poseidon tarafından kurulmuş olduğunu aktarmıştır. Poseidon Yunan Mitolojisinde deniz tanrısı olup, kendine eş olarak bir ölümlü olan Kleito’yu seçmiş ve denizin ortasındaki adanın merkezindeki tepenin üstüne sarayını inşa etmiştir. Sarayın etrafına da koruma amaçlı beş tane dairesel su kanalı yaptırmıştır. Üstte solda Poseidon ve sağda Atlantis’in olası çizimi görülüyor.
Atlantis adı ile Atlas Okyanusu arasındaki isim benzerliği bize Atlantis adasının bir zamanlar gerçekten Atlas okyanusunda bulunmuş olduğunu, hayal ürünü bir efsane olmadığını ve bir doğal felaket sonucunda sulara gömülmüş olduğunu düşündürüyor. Adanın doğal bir felaket sonucu batmış olduğuna dair elimizde kesin kanıt bulunmasa da, bundan yaklaşık 13,000 yıl önce Kanada’ya büyük bir göktaşının (astroidin) düştüğüne dair iddialar mevcuttur. Indiana üniversitesinden Jeofizikçi Allan West’in bulgularına göre, Kanada üzerine düşen göktaşı tüm kuzey Amerika bölgesindeki insanların ve hayvanların büyük çapta yok olmalarına neden olmuştur. Kanada’dan oldukça güney bölgelerde bulunmuş olan elmas, altın ve gümüş örneklerini X-ışınları analizine tâbi tutmuş olan Prof. G.W. Huff, bu örneklerin Kanada’daki elmas yataklarından kaynaklandıklarını kesin olarak kanıtlamıştır [1]. Bu metal ve kristal örneklerinin Kanada’dan bir hayli güneyde bulunmuş olmalarının tek açıklaması bir göktaşının çarpmış olduğu görüşüdür.
Kanada bölgesine çarpan büyük bir göktaşının etkileri de büyük olmuştur. Şöyle ki:
Her ne kadar yapılan su altı araştırmaları Atlantik okyanusunda batık bir kıta ortaya çıkarmamış olsa da, Piri Reis haritası bize bu adanın veya adaların bir zamanlar var olduklarını düşündürüyor. Zira haritada sadece güney Amerika değil, Antarktika kıtasının kuzey bölgeleri de gösterilmiştir. Piri Reis güney kutbuyla ilgili bilgiyi önceki haritalardan elde etmiş olması mümkün değildi, zira Antarktika 1818 yılında keşfedildi. Ayrıca Antarktika ile güney Amerika birleşik olarak çizilmiştir. Bugün için bir deniz geçidi olan Drake geçidi bir zamanlar buzla kaplı bir geçit olabilir miydi? Altta solda Antarktika kıtası görülüyor. Günümüzde deniz olan Drake Geçidi bir zamanlar buzla kaplı bir kara geçidi olabilir. Zira Piri Reis haritasında aynı bölge kara olarak gösterilmiştir. Sağda haritanın o bölgesi görülüyor.
Eğer Atlantis adası bir zamanlar var olmuş ve üzerinde insanlar yaşamışsa, bu insanlar oraya nereden geldiler? Asya kıtasından batıya doğru göç etmiş insanların önce Avrupa’nın en batısına ve oradan Atlas okyanusuna yerleşmiş olmaları da oldukça akla yakın bir hipotezdir. Zira erkeklerin Y kromozomu ile yapılan araştırmalar Karadeniz’in kuzeyinden günümüzden 30,000 ile 35,000 yıl önce ve Anadolu üzerinden 25,000 yıl önce batı Avrupa’ya göçlerin oluştuğunu kanıtlamıştır [2]. Orta Asya’dan çıkıp dört bir yana göç etmiş insanlar güneş kültüne inanıyorlardı. Gittikleri bölgelerde güneşi simgeleyen dairesel tapınaklar inşa ettiler. Nitekim günümüzden 12,000 yıl önceye tarihleniş olan Göbeklitepe tapınakları daire şeklinde inşa edilmişlerdir. Eğer bu tapınakları inşa edenler Asya’dan gelmişlerse, Asya’da da benzer yapıların bulunması gerekir. Bugünkü Rusya federasyonuna bağlı Başkurt veya Başkurdistan bölgesine yakın Arkaim şehrinde bu tür daire şeklinde bir tapınak bulunmuştur. Kadim döneme ait aynı tür dairesel yapılar (tapınaklar) İngiltere’de de bulunuyor. Altta solda Arkaim tapınağını, ortada Göbeklitepe tapınaklarından birini ve sağda Stonehenge tapınağını görüyoruz. Üstteki çizimde görülen Atlantis adasında da dairesel su kanallarının bulunması, çok eski dönemlerde, buzul çağı sona erince, dünyaya yayılmış olan insanların Atlas Okyanusundaki Atlantis adasına da yerleşmiş olduklarını düşündürüyor.
Kaynaklar:
[1] http://www.uc.edu/News/NR.aspx?ID=8625
[2] Science dergisi, The Europeans Trace Ancestry To Paleolithic People, 10 Kasım 2000, Cilt 290, sayfa 1080.