Hepimiz O Elma’dan ısırdık aslında…
Düşünün bir cennet hayalinizi, berrak nehirlere eşlik eden yemyeşil ağaçlar, mis kokulu çiçeklere konan arılar, kelebekler, kuş cıvıltılarına karışan su sesleri, sakinlik, gençlik, yavaşlık, neşe, müzik,…
Hiç kimsenin cennet tasvirinde egzozundan zehir salan arabalar, betondan yapılmış soğuk yüksek binalar, fabrika bacalarından tüten dumanlar, sürekli koşturan insanlar, yeşili, ağacı olmayan mekanlar, öfke, nefret, ayrıştırma, sınırlar, ünvanlar, maddiyat, …yoktur.
Cennet ve Cehennemi de öldükten sonraya bırakan insan, ona lütuf olarak verilmiş hayatını da emeklilikten sonraya bırakır.
Oysa “bu dünyada nasıl yaşarsa öbür dünyada o şekilde devam eder” der bütün kadim öğretiler. Yani sınavı çalışmadan geçemeyeceğimiz gibi, bu dünyada cenneti yaratmaya çalışmadan öbür dünyada ona kavuşabilmemiz zordur.
Bu gerçeği unutunca benliğinden o kadar uzaklaşır ki; anası olan toprakla hep bir mücadele içine girer insan. Vurduğu her kazma ile bedenini, denizlere bıraktığı her atık ile kalbini yaralar, yer altından çıkarttığı her su ile damarlarındaki kanı çeker, kestiği her ağaç ile biraz daha nefessiz kalır…
Toprak anayı her hırpalamasında, önce çiçeklerin, yiyeceklerin yapayları ile idare eder, sonrada kendisi yapaylaşır.
Biz izin verdikçe olur bütün bunlar. Yüksek binalara tıkılmak için hayatımızı feda ettikçe, büyük şehirlerde yaşamak uğruna geçmişimizi unuttukça, doğa yerine AVM’lerde zaman geçirdikçe, medeniyeti arabalara binmek zannettikçe, yavaş yavaş..
İnsan olmaktan uzaklaştırır bizi bütün bu tercihler. Oysa insan dünyaya insan olmayı öğrenmek için gelmiştir.
Şimdi en çok kendisine zarar verdiği için Toprak annesinden tokat yemiş, odasında bir süre kalıp hatasını anlaması ve özür dilemesi gereken çocuklar gibiyiz hepimiz. Zengini fakiri, işçisi müdürü, vatandaşı başbakanı, en gelişmiş ülkesi ile en geri kalmışı.
Hepimize aynı davranmasının sebebi aslında hepimize o elmadan ısırdığımızı ve suçlu olduğumuzu anlatmak. O yüzden şimdi telafi zamanı.
Nasıl mı?
Yeni ay Boğa burcunda olduğu için Boğa burcu doğasında.
Peki bu yeni ay bize ne anlatıyor ?
Boğa burcu Toprak elementidir.
Bu yeni ayda Toprak Anayı yeniden keşfetmemizi ve dişil olanın o sonsuz dönüştürücülüğünü ve kabulleniciliğini fark ettirecek konular çıkacak karşımıza, Onun gönlünü almak, ona sarılmak, onunla bir olmak için,..
Belki bazılarımız emeklilikten sonra düşündüğü köye dönme fikrini erkene alacak, bazılarımız arabasını satıp bisiklete binecek, bazılarımız daha çok ağaç dikecek, bazılarımız çiftçiliği öğrenecek, bazılarımız hayvancılığı, bazılarımız ihtiyacı olmayan şeyleri almaktan vazgeçecek, bazılarımız suyun bazılarımız yanındakilerin değerini anlayacak … ancak birçoğumuz bu süreçten sadeleşerek çıkmaya çalışacak.
Boğa burcu aynı zamanda yemenin, içmenin, zevklerin burcudur.
Sabah çayınızı hayattan keyif alan, ona hakkını veren bir boğa gibi için. Çayın tarladaki o yemyeşil halini görün, rüzgarla dans eden yaprakları değsin teninize, tarlada çalışan o işçilerin kahkahaları kulaklarında çınlasın ve sana gelene kadar geçirdiği her aşamayı düşünerek o mis gibi kokusuyla tadını çek içine. Dünya dursun. Sen ve çay sadece. Otur ve başka hiçbir şey yapma ve düşünme. Kendine böyle zamanları çoğalt. İçtiğin kahve, yediğin yemek, gördüğün her şey, duyduğun müzik, dokunduğun sevdiklerin dünyanın en kutsal varlıklarıymış gibi davran onlara.
Kendine iyi bak.
Toprakta, tarımda, köyde, evde kal..
Sevgiyle
Burçların_Kuşağı