Birkaç gündür Devekuşu Kabare’nin onlarca defa sahnelediği Deliler’i düşünmeye başladım. Bir çocuğun çok da ilgisini çekmeyecek bir oyun olsa da ben tüm skeçleri yüzlerce defa izlerdim. Çocukluğum, ergenliğim, gençliğim Deliler’i izlemekle geçti. Daha küçücükken dedemler bize ziyarete geldiklerinde onları televizyon karşısına oturtur, vhs kaseti oynatıcıya yerleştirir, büyük bir keyifle yeniden izler ve izletirdim. Canım dedem ve anneannem de hiç ses çıkarmadan benimle izlerlerdi. Tam şu anda da karşımdaki dolaptan dvd haliyle izlemem için göz kırpıyor bana.
Oyunun başında Zeki Alasya ve Metin Akpınar büyük alkışlarla sahneye çıkarlar ve bir konuşma yapmaya başlarlar. Nereden çıktı bu Deliler? Sorusuna cevap niteliğinde olan bu konuşmanın bir kısmını size alıntılamak istiyorum;
“Aslında insanlar ikiye ayrılıyor; normal anormaller, anormal normaller.
Bir ihtimale göre anormal normaller içeride, normal anormaller dışarıda.
Aynı derecede kuvvetli başka bir ihtimale göre de normal anormaller içeride,
Anormal normaller büyük tımarhanede.
Peki, biz neyiz?
Normal anormal mi? Anormal normal mi?
That is the question!”
Zeki Alasya ile Metin Akpınar bu konuşmaları yaparken de kapıları kırarak Nevra Serezli sahneye çıkar. Böylece mesajlarla dolu, insanın gülerken düşünmesini ve sorgulamasını sağlayan muhteşem oyun başlar.
Bizler de hala kendi özel karantinasını uygulayan insanlar olarak biz mi doğruyu yapıyoruz yoksa dışarıda gönüllerince gezmeye, dolaşmaya, insanlarla sarılıp, öpüşmeye başlayan insanlar mı doğruyu yapıyorlar onu sorgulamaya başladık. Biliyorum birçoğunuz da aynı soru işaretleriyle dolusunuz. Bazen hepimiz birden sokağa çıksak bulaşı yüzde yüze çıkarsak ve bitse bu işkence diye düşünüp hemen sonrasında alışverişten aldığımız her şeyi sabunlu bezlerle siliyoruz. Büyük ikilem yaşadığımız ve maalesef zaten hayat her zaman böyle.
Okuduğum tüm kitaplar insanlığın büyük bir iniş süreciyle dibi göreceği, ahlakın tümüyle bozulduğu, vicdanın yok olduğu, sevgi ve saygının ise lugatlardan silindiği, maneviyatın unutulup tüm değerlerin madde ile ölçüldüğü bir çöküş dönemi yaşayıp ardından yükselişe geçeceğini söylüyor. Bu bilgi gerek birçok yazılı kaynaktan gerekse de kâhinlerin kehanetlerinden süzülerek çıkarılmış. Zaten yükseliş için çöküş inkâr edilemez bir gerçektir. Yine buna ek olarak da tüm kaynaklar artık yükseliş süreci içerisinde olduğumuzdan bahsediyor. Büyük uyanışın yaklaşmakta olduğu ve fakat uyanışa doğru yeniden bir kıyamet yaşanacağı verilen bilgiler arasında. Kıyamet sözcüğüyle tüyleriniz diken diken olmasın lütfen. Kıyametin; bir nevi arınma, temizlenme, hazır olanların uyanışı anlamında kullanıldığını artık her birinizin fark etmiş olmasını diliyorum. İşte bu nedenle bu virüsün bir seçilim sistemi olabileceğini de düşünmeden edemiyorum, tıpkı büyük tufanda seçilenlerin kurtarıldığı o büyük kıyamet gibi.
Çok düşünmek bazen zararlıdır derler ve işin içinden çıkamadığımızda hak veririz onlara ve hoop başka bir şey yaparak ya da başka şeylere konsantre olarak kendimizi uzaklaştırırız bu düşüncelerden. Bugün de sesli düşünmek ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Deliler’den nerelere diyelim. Kim normal anormal ya da kim anormal normal insanlık tarihi boyunca cevabı bulunamamış bir soru bulunabileceğini de hiç sanmıyorum ve zaten ne önemi var? Yine de böylesi bütünü etkileyen bir süreçte duygusallığı bir kenara bırakıp mantıkla hareket etmeli, bütünü düşünmeliyiz. Pozitif hasta sayısının yeniden arttığı ve pandemi ilan edilebileceğinin konuşulduğu bu günlerde bütün için hareket etmeyi seçin.
Sevgilerimle…