Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK (1873(!) – 10 Kasım 1938), insanlığın sevgisini kazanan tarihte ender rastlanan üstün bir kişilik, büyük bir komutan ve devlet adamıdır. O, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına uzanan sürecin de başlangıcı olan “19 Mayıs” tarihini doğum günü olarak kabul etmiştir. Atatürk, …”Ben ölürsem soylu milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim, bununla gönlüm rahat!” sözleri ile Türk milletine güvenini göstermiştir. Soylu Türk milleti de “19 Mayıs” tarihini bir vasiyet olarak kabul etmiş, her geçen gün değerini daha çok anladığı Atatürk’ün doğum gününü büyük bir içtenlikle, hiç eksilmeyen sevgi ve saygısıyla sonsuza kadar çeşitli etkinliklerle kutlamış ve kutlamaya da devam edecektir.
Atatürk, …”Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalâlettir!” sözünü 22 Eylül 1924’tarihinde Milli Mücadele tarihinin başlangıç noktası olan Samsun’da, Muallimler (Öğretmenler) Birliği’nin Samsun İstiklal Ticaret Mektebinde şerefine düzenlenen davet esnasındaki uzun konuşmasında söylemiştir.
Mürşit’in sözlük anlamı, -…”Doğru yolu gösteren, kılavuz” manasındadır. Ancak, Türk tarihine yeni bir yön, Türkiye Cumhuriyeti’ne hayat veren, ruh veren Atatürk’ün hayatı ve yarattığı eseri üzerinde çalışmaya girişenler daha ilk adımda büyük bir güçlükle karşılaşmışlardır. Bu karışıklık hiç şüphesiz Atatürk’ün doğum tarihidir ve 2014 yılının Eylül ayında Mehmet Ali Öz tarafından “(Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre) Atatürk’ün Soy Kütüğü” adlı eser yayınlana kadar da Atatürk’ün doğum tarihi bir yana, doğum yılı bile kesinlikle çözülebilmiş değildir. Örneğin;
-“Genel Kurmay Harp Tarihi Başkanlığınca 1939’da 114 sayılı Askeri Mecmuanın fevkalâde nüshası kaydı ile çıkarılan eserde Atatürk’ün doğum yılı 1880’dir. (Gün ve ay belirtilmemiştir.)
-“ Türk ve İslam Ansiklopedilerinde 1881’dir. (Gün ve ay belirtilmemiştir.)
-“Atatürk’e Ankara Nüfus Memurluğundan verilmiş olan nüfus tezkeresinde 1881’dir. (Gün ve ay belirtilmemiştir.)
-“ Lord Kingross’un “Atatürk – Bir Milletin Doğuşu –“ adlı eserinde 1881’dir. (Gün ve ay belirtilmemiştir.)
-“Grand Lorousse Encyclopedigue’de Mustafa Kemal Paşa maddesini yazan uzman, bir yerde 1880, diğer yerde 1881 görmekten şaşkına dönmüş olacak ki, en sonunda Mustafa Kemal’in doğum tarihi 1880 veya 1881’dir demekten başka bir çıkar yol bulamamıştır.
Ayrıca çeşitli kaynaklarda Atatürk’ün doğum günü olarak da;
-“23 Aralık 1880, (Bakınız: Enver Behnan Şapolyo, “Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi”, İstanbul 1958, Sf:16.)
-“4 Ocak 1881, (Bakınız: Şevket Süreyya Aydemir, “Tek Adam”, İstanbul 1963, C.I, Sf:22)
-“13 Mart 1881, (Bakınız: Muhtar Kumral, “Cumhuriyet gazetesi, 13 Mart 1958) ve 19 Mayıs 1881 gibi birbirini tutmayan tarihler yer almaktadır.
Mehmet Ali Öz, birbirini tutmayan tarihler için şöyle demektedir, -“Gerek resmi tarih yazıcıları, gerek gayri resmi tarih ve sözlü anlatılanlar tefrit derecesine varacak kadar birbirine çelişir vaziyettedir. Bu konudaki eksiklikler, detaylı araştırma yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Gerçek olan şudur ki; Atatürk’ü bu millettin gözünden düşürmek isteyenler, hep Atatürk’ün yaşamının bilinmeyen yönlerini daha doğrusu yeterince araştırılmayıp ihmal edilen konuları istismar ederek göz önüne sermişlerdir. Atatürk hakkında sorumlu olan kurum ve kuruluş ve şahıslar yanlış bilgi ve belgelerin gerçek mahiyetini Türk Milleti’ne yeteri kadar anlatamamıştır. Bunun sorumlusu ve müsebbipleri, bizzat Atatürk’ün sağlığında etrafını sarmalayan, halk ile Atatürk arasına girerek araya engel koyan Atatürk düşmanlarıdır…” demiştir.
Esasen, 12 Eylül 1980 darbesi Atatürk’ün doğum yılı ile ilgili tartışmaya bir kanunla son vermiştir. Darbenin hemen arkasından “Atatürk’ün Doğumunun 100’üncü Yılının Kutlanması ve Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi Kurulması Hakkında Kanun ( Kanun No: 2302 /Kabul Tarihi: 23.9.1980)” çıkarılarak Atatürk’ün 1881 yılında doğmuş olduğu kanuni olarak ilan edilmiştir. Bu yasanın emrettiği şekilde 1981, Atatürk’ün 100. Doğum yılı olarak kutlanmıştır. Kutlamalar 5 Ocak 1981 Pazartesi günü başlamıştır. (Not: Atatürk Kültür Merkezi, Anayasamızın 134. Maddesi gereğince, 2876 sayılı Kanun ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Bünyesinde 17.08.1983’te kurulmuş, 02.11.2011 tarihinde 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden yapılandırılmıştır.)
19 Mayıs 1881 hangi hesaba göre bulunmuştur?
Türk bürokrat, diplomat, siyasetçi ve tarihçi Yusuf Hikmet Bayur, Türk devrim tarihi konusundaki çalışmalarıyla tanınmış bir kişiliktir. Bilinen adıyla Hikmet Bayur, 23 Şubat 1963 tarihinde çıkan af yasasıyla özgürlüğüne kavuştuktan sonra, siyasal yaşamdan çekilerek yalnız tarih çalışmalarına bağlanmış, iki kez Genel Sekreterliği’ni yaptığı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı ve eseri hakkında kitabını yayımlamıştır. Ord. Prof. Hikmet Bayur, “Atatürk, Hayatı ve Eseri” adlı eserinin birinci cilt 7’nci sayfasında: -”19 Mayıs 1932’de Bay Reşit Saffet Atabinen’in kendisine ‘doğum gününüzü kutlarım’ yollu bir telgraf çekmesi Atatürk’ün hoşuna gitmişti…” demektedir.
Atatürk ve Atatürk devri hakkında değerli bilimsel araştırma ve incelemeler yapmakta olan “Mustafa Kemal Derneği”nin Büyük Devrim Konseyi Genel Sekreteri” Mustafa Baydar, 10 Kasım 1953 tarihli Milliyet gazetesinde “Atatürk Ne Zaman Doğdu?” başlığı altındaki yazısında şöyle demiştir:
-”(İstanbul’da Atatürk konusu üzerinde bilimsel araştırmalar yapan “Mustafa Kemal Derneği’nin Büyük Devrim Konseyi vardır.) Bir gün derneğin bir toplantısında Atatürk’ün doğum tarihi söz konusu edildi. Bu konu üzerinde bir hayli durulmasına rağmen kesin bir sonuca varılamadı. Neticede teklifim üzerine Atatürk’ün bir vakfı olarak kurulmuş olan Türk Tarih Kurumu’na başvurulması kararlaştırıldı. Ve Mustafa Kemal Derneği Büyük Devrim Konseyi Genel Başkanı Fahri Belen imzası ile adı geçen kuruma bir yazı gönderildi. Bu dilekçemize üç ay sonra kurum cevap olarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne ait iki yazı gönderdi. Bu belgeler şunlardı:
-“10 Teşrinisani (Kasım) 1936,
Riyaseti Cumhur Umumi Kâtipliğine,
İngiltere Maslahatgüzarı Mösyö Morgan Vekâletimize müracaat ederek Reisicumhurumuzun yevmi velâdeti (doğum günü) münasebetiyle İngiltere Kralı Sekizinci Edward tarafından hususi ve samimi bir telgraf çekileceğini söylemiş ve Atatürk’ün doğum tarihinin bildirilmesini rica etmiştir.
Keyfiyeti arz eder ve İngiltere Büyükelçiliğince talep edilen malumatın tensip buyurulduğu takdirde iş’arına müsaadelerinizi rica ederim.
Hariciye Vekili yerine Elçi Türkgeldi”
Umumi Kâtiplik ise bu yazıya iki gün sonra aşağıdaki cevabı vermiştir:
-“Ankara, 12 Sonteşrin (Kasım) 1936,
Hariciye Vekâletine,
10.XI.1936 tarihli ve protokol 21.081 / 177 sayılı yazıya cevaptır:
Reisicumhur Atatürk’ün 19 Mayıs 1881 tarihinde doğmuş olduklarını arz ederim.
Umumi Kâtip”
Türk Tarih Kurumu aracılığı ile elde edilen bu bilgiden sonra bu yazışmaların cereyan ettiği yıllarda Atatürk’ün Umumi Kâtipliğini yapmış olan Hasan Rıza Soyak:
…”Ne yazık ki Atatürk’ün doğduğu ay ve gün ailesi tarafından bir yere yazılmamıştır(!). Yalnız bir bahar günü doğduğunu annesinden işittiğini söylerdi. Atatürk, bu hususun iyice aydınlatılması için beni vazifelendirdi. O’nun emriyle Selanik’ten gelen muhacirlerin yerleştirildiği Bursa, Gemlik ve İzmit taraflarında tetkiklerde bulundum. Buralarda daha çok Zübeyde Hanımı tanıyan yaşlı kadınlarla konuştum. Bunların pek çoğu, -“ Zübeyde Hanımın bir bahar günü bir erkek çocuk dünyaya getirdiğini” söylediler. Hangi ay diye sorduğumda, -“Hangi ay mı, kabak kızartılırdı” şeklinde cevap verdiler.
Selanik’te kabak kızartılan ay, Mayıs’tır. Çünkü Selanik’e uzak yerlerden ve hariçten kabak gelmezdi. Yerli kabak da Mayıs ayında yetişirdi. Yalnız yaşlı kadınlardan birine aynı soruyu sorduğumda şu cevabı vermişti, -“A bilmez olur muyum? Zübeyde Hanımın erkek çocuğu doğduğu zaman gittim. Taş ağaç patlardı.”
Selanik’te kullanılan bu “Taş ağaç patlardı” tabirinin manası, çok soğuktu demektir. Çoğunluğun sözlerine göre bu doğumun bahar mevsiminde ve aylardan da Mayıs ayında vuku bulmuş olabileceğine kanaat getirdim ve bunun üzerine Atatürk’ün huzuruna çıktım. Kendisine:
-“Doğduğunuz ay Mayıs olacak, zaten Anadolu’ya doğuşunuz da Mayıs ayında olmuştu. İkinci defa doğuşunuzu birleştirelim,” dedim. Atatürk bu sözüm üzerine hiç sesini çıkarmadı. Sadece kızardı.”
Atatürk’ün Umumi Kâtipliğini yapmış olan Hasan Rıza Soyak’tan anlaşıldığına göre Atatürk, “19 Mayıs” tarihini doğum günü olarak benimsiyor. Nitekim Prof. Dr. A. Afet İnan’ın 1959’da yayımlanan “Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler” adlı kitabından öğreniyoruz ki, yabancı bir ansiklopedi için Atatürk’ün doğum tarihi soruluyor ve bu hususla ilgili mektup kendisine gösterildiğinde Atatürk biraz düşünüyor ve ardından:
-…”Bu bir 19 Mayıs günü niye olmasın” diyor. Aynı eserde A. Afet İnan’ın Atatürk’ten naklen belirttiğine göre, -“Zübeyde Hanım, bu doğumun bir bahar ayına rastladığını oğluna söylemiştir.”
Takvim ve biyografiler üzerine titiz çalışmalarıyla tanınmış Faik Reşit Unat, Atatürk’ün doğum tarihi hakkında bir hayli uğraşmış, fakat kesin bir sonuca varamamıştır. Faik Reşit Unat’ın incelemelerine göre;
-“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 25. Yıldönümü dolayısıyla 1945’de çıkarılan Meclis Albümünde: Atatürk’ün doğum yılı ‘1881’,
-“1939’da Atatürk’ün hatırasına çıkarılan posta pullarında ‘1880’,
-”Milli Eğitim Bakanlığı’nın liseliler için yazdırılıp neşrettiği Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’nde ‘1880’,
Yine, Faik Reşit Unat’ın belirttiği üzere Rumi takvime göre Atatürk’ün doğum yılı;
-“18 Ekim 1338 (1922) de Ankara Nüfus Memurluğundan aldığı nüfus tezkeresinde: ‘1296’,
-“Harp Okulu’nda 1315 duhulüler e mahsus künye defterinde: ‘1296’,
-“Ankara’da I. Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonra Atatürk’ün Meclis’e verdiği tercüme-i hâl fişinde ‘1296’,
-“1926’da yayınlanan ilk Türkiye Cumhuriyeti Salnamesinde ‘1296’ tarihlidir.
Takvim ve biyografiler üzerine titiz çalışmalarıyla tanınmış Faik Reşit Unat, Atatürk’ün doğum tarihi hakkında bir hayli uğraşmış, fakat kesin bir sonuca varamamıştır. Faik Reşit Unat’ın incelemelerine göre;
-“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 25. Yıldönümü dolayısıyla 1945’de çıkarılan Meclis Albümünde: Atatürk’ün doğum yılı ‘1881’,
-“1939’da Atatürk’ün hatırasına çıkarılan posta pullarında ‘1880’,
-”Milli Eğitim Bakanlığı’nın liseliler için yazdırılıp neşrettiği Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’nde de ‘1880’ tarihlidir.
Yine, Faik Reşit Unat’ın belirttiği üzere Rumi takvime göre Atatürk’ün doğum yılı;
-“18 Ekim 1338 (1922) de Ankara Nüfus Memurluğundan aldığı nüfus tezkeresinde: ‘1296’,
-“Harp Okulu’nda 1315 duhulüler mahsus künye defterinde: ‘1296’,
-“Ankara’da I. Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonra Atatürk’ün Meclis’e verdiği tercüme-i hâl fişinde ‘1296’,
-“1926’da yayınlanan ilk Türkiye Cumhuriyeti Salnamesinde ‘1296’ tarihlidir.”
1880 mi, 1881 mi? :
Faik Reşit Unat’ın tespitlerine göre, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğince Atatürk’ün doğum tarihi olarak resmen bildirilen 19 Mayıs 1881 tarihi temelinden çürütülmektedir. Çünkü Unat’ın yazdığına göre;
-“Rumi 1296 yılının 19 Mayıs günü Miladi 1880 yılına tekabül etmektedir.”
Şu halde 19 Mayıs 1881 hangi hesaba göre bulunmuştur?
Bu hususu tam olarak tespit edebilmek için Faik Reşit Unat’ın “Hicri Tarihleri Milâdi Tarihe Çevirme Kılavuzu, 1959, ” isimli kitabı incelendiğinde, “Rumi 1296 yılının 19 Mayıs’ı, Miladi 1880 yılının 31 Mayıs’ına ve günlerden de Pazartesi’ne” denk geldiği görülmektedir.
Yine bu hususu tam olarak tespit edebilmek için, Rumi 1296 yılında çıkan gazeteler incelendiğinde (o yıllarda çıkan gazetelerin bir kısmında hem Rumi, hem Hicri, hem de Miladi tarihler yazılmaktadır) nitekim 1657 sayılı Vakit gazetesinde;
-“Rumi 19 Mayıs 1296 tarihi=Miladi 31 Mayıs 1880’e ve Hicri 21 Cemaziyülâhır 1297’ye tekabül etmektedir (Miladi 19 Mayıs 1880 ise, Rumi 7 Mayıs 1296 ve Hicri 9 Cemaziyülâhır 1297’ye tekabül eder.).
Atatürk’ün doğum yılı üzerinde şaşırtan nokta, Rumi 1296 yılının bazı aylarının 1880’e, bazı ayların da 1881’e rastlamasıdır. Bu hususu aydınlığa kavuşturmak için de yine Atatürk’ün doğduğu yıllarda çıkmış olan gazetelere bakacak olursak:
-“19 Aralık 1296 = 31 Aralık 1880,
-“20 Aralık 1296 = 1 Ocak 1881”.
Şu halde Rumi 1296 yılı 20 Aralık’tan başlamak üzere Miladi 1881’e kaydığı görülmektedir. Bu duruma göre Atatürk, 1296 yılının 20 Aralık ayından önce doğmuşsa doğum yılı Miladi 1880 veya 20 Aralık dâhil, bundan sonra doğum yılı Miladi 1881 olmaktadır.
Eldeki bilgilere göre Atatürk’ün Rumi 1296 yılında doğduğunu kabul etmek zorundayız. Çünkü Harp Okulu kayıtlarında, T.B.M.M. ‘ne verilen tercüme-i hâl fişinde, 1919’da Velid Ebüzziyya’ya verdiği cevapta Atatürk’ün doğum yılı 1296’dır.
İki ayrı görüş:
Yapılacak iş, Atatürk’ün Rumi 20 Aralık’tan evvel mi (31 Aralık 1880), yoksa sonra mı (1 Ocak 1881) olduğunu tespit edebilmektir. Bu konuda yazarlar ve hatıra sahipleri ikiye ayrılmaktadır. Örneğin, Enver Behnan Şapolyo; 1922’de Atatürk’ün annesiyle konuştuğunu ve Zübeyde Hanımın kendisine, -“Ben oğlum Mustafa’yı erbain soğukları devam ederken doğurdum” dediğini nakletmektedir.
Bu hususu doğrulayan diğer bir hatıra da Şişli’deki Atatürk Müzesi Memuru Süreyya Cankan’ın Muhtar Kumral’a söylediği sözlerdir. Müze Memurunun naklettiğine göre; -“bir gün Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Atadan müzeyi ziyaretinde ağabeyinin doğumu hakkındaki bir soruyu, annesinden naklen, bu doğumun karlı ve fırtınalı bir gecede olduğu” şeklinde cevaplandırmıştır.
Diğer taraftan A. Afet İnan’ın, Atatürk’ten nak’len ileri sürdüğü hatıralarda ve Hasan Rıza Soyak’ın Selanik göçmenleri arasında yaptığı incelemelerde daha çok bahar mevsimi üzerinde durulmaktadır.
Yukarıda saydığımız sebeplere dayanarak Atatürk’ün doğum yılını Rumi 1296, Miladi 1881 (Nüfus tezkeresine göre) olarak kabul etmemiz gerekiyor. Bu takdirde bu doğumun Rumi 1296 yılı 20 Aralık’tan sonra vuku bulmuş olabileceği tezini (1 Ocak 1881) savunmak daha yerinde olacaktır.
Şu halde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinden verilen 19 Mayıs 1881 tarihi gerçeğe uymamaktadır. Çünkü yıl olarak Rumi 1296 ve gün olarak 19 Mayıs’ı aldığımız takdirde, doğum yılı olarak da Miladi 1880’i kabul etmek zorundayız. 19 Mayıs 1881 ise 7 Mayıs 1297’e tekabül etmektedir.
19 Mayıs 1881’in duygusal nedenlere dayanılarak ortaya atıldığı anlaşılıyor. Mehmet Ali Öz’e göre Atatürk’ün doğum yılının biraz daha geriye alınması gerekir (BOA.C.Arşivi,030-0-010-000-000-1-7-6);
-“Ali Rıza Efendi 1870 yılında Rüsumat Memuru olarak Avranoz’da ilk işe başladığında emeklilik belgesine göre 29 yaşındaydı. Dolayısıyla Ali Rıza Efendi’nin 1841 yılında doğmuş olduğu anlaşılıyor. Yine aynı belgeye göre Ali Rıza Efendi 23 Mayıs 1886 tarihinde vefat ettiğinde 45 yaşında olduğu anlaşılmaktadır.
Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın kendi ifadesine göre “Ali Rıza Efendi öldüğünde (23 Mayıs 1886) 27 yaşında dul kalmıştı. O halde Zübeyde Hanım’ın bu ifadesine göre Zübeyde Hanım 1859 yılında doğmuştur. 1841 doğumlu Ali Rıza Efendi ile 1859 doğumlu Zübeyde Hanım arasında 18 yaş fark vardır. Ali Rıza Efendi’nin emekliliği ile ilgili işlemler yapıldığı sene (8 Ocak 1894) Atatürk’ün 16 yaşında olduğu yazılıdır. Bu belgelerde verilen bilgiler ışığında Mustafa Kemal Atatürk’ün babası vefat ettiğinde (23 Mayıs 1886) Mustafa Kemal Atatürk “8” yaşındadır. Bu durumda Mustafa Kemal Atatürk 1880 veya 1881 yılı değil “-1878-“ doğumludur. (Bakınız: Mehmet Ali Öz, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Soy Kütüğü (Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre)” Sivas, Eylül 2014, Dilek Ofset Matbaacılık, Sf:36-37)
Atatürk’ün doğduğu ay ve güne gelince: bunu kesinlikle saptamak olanağından yoksun olduğumuza göre Atatürk’ün “19 Mayıs” tarihi üzerindeki isteğini bir vasiyet olarak kabul etmekte bir sakınca olmadığı kanısıyla…