Soğmatar Şanlıurfa Harran’a 53 km uzaklıkta bulunuyor.
Antik zamanlarda gezegenleri gözlemlemiş ve aradaki bağlantıyı kurmuş atalarımızın kült merkezi denebilir bölgeye. Buraya bir kent demektense çevre kentler için ibadet alanı olmuş kutsal alan demek daha doğru olacaktır.
Abgar Krallığı döneminde Harranlıların Tektek Dağları bölgesinde Ay ve gezegen Tanrıları için tapındıkları bir kült merkezi olduğu bilimsel olarak da tespit edilmiş.
Soğmatar kült alanında; Ay tanrısı Sin’e tapınılan bir mağara (Pognon Mağarası), yamaçlarında Tanrı Sin ve Samaş kabartmalarının ve zemine kazılmış yazıtların olduğu bir tepe (Kutsal Tepe), büyük bir Tümülüs, 6 adet kare ve yuvarlak planlı anıt mezar (veya tapınak), iç kale ve ana kayaya oyulmuş çok sayıda kaya mezarı bulunur.
Burası gökyüzü tapıncı düşünüldüğünde, Dünyada gezegenlere özel olarak tapınaklar yapıldığı bilinen tek bölge. Bazı araştırmacılar Dünya’nın başka yerlerinde gökyüzüne tapınıldığında yönlerini Soğmatar’a döndüklerini düşünürler. Bu da Soğmatar’ı gökyüzü tapıncının Kabe’si yapar. 7 tepede 7 gezegen (ay ve güneş dahil) haftanın 7 günü için ayrı tapınaklar hilal şeklinde dizilmiştir. Bunlar Ay, Güneş, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn tapınaklarıdır. Yapıldıkları dönemde Ay’ı bir uydu olmasına rağmen gezegen sınıfında değerlendirmeleri bana ilginç geldi. Bu kadar detaylı ve hizalı bir çalışmada uydu olduğunu bilmiyor olduklarını düşünmüyorum.
Belki de Astrolojinin doğuşu ilk medeniyetlerin doğduğu Mezopotamya’nın bir parçası olan bu topraklarda gerçekleşmiştir? Astrolojinin tarihine bakılırsa ve bu bölgenin de arkeolojik kazılara göre günümüzden on bin yıl geriye gidebileceği düşünüldüğünde bu oldukça mümkündür.
Kutsal tepe denen yerde Ay Tanrısı Sin ve Güneş Tanrısı Samaş rölyefleri tüm ihtişamıyla ve bölgenin kayalık yapısı nedeniyle olsa gerek uzun süre kullanılmaması nedenleriyle de bozulmadan duruyor. Tanrı Sin’in yanındaki yazıtta Süryanice şöyle yazıyor; “Onu görüyorum, onu görüyorum, ona bakıyorum. Ben Tanrı Sin”. Rölyefin baktığı taraftaki hat üzerinde Karahantepe, Göbeklitepe ve ileride Nemrut bulunuyor”. Belki de bölgedeki Ay’a tapınma inancı buradan doğarak yayılmış olabilir. Tanrı Samaş’ın yazıtında ise şöyle yazıyor; “Onu ben elimle kurdum, kimse ona zarar vermesin. Bu tapınağa zarar verenin sonunu ben getireceğim”. Bu yazıtlar MS 2 yy a tarihleniyor. Harran Paganlarının Ay hilal olduğunda buna Sin dedikleri de bilinmektedir.
Astroloji ve Astronomi ile yakın ilişkili olan bölgede gezegen isimleriyle anılan tapınakların gezegenlerle hizalı oldukları düşünülüyor. (Bilimsel bir çalışmaya ulaşamadım, kaynak konunun uzmanlarının gece gökyüzü gözlemleridir). Sabian Sembollerinin de Soğmatar’da oluştuğu düşünülür.
Harran bölge olarak genel itibariyle gökyüzü ile ilişkilidir. Harran surları Ay’ın yörüngesine göre yapılmıştır. Dönemin ünlü Astronomu El Battani Harran’da yaşadığı dönemde Ay’ın döngülerini ve dünyaya uzaklığını günümüze çok yakın şekilde çizmiştir.
Bölge Harraniler ve Sabilerin bıraktığı şekliyle korunmuş. Günümüzde yaşayan köy halkı 1950’lerden sonra buraya yerleşmiş. Kayalık bir arazi, dağ keçilerinden başka hayvan beslemek zor ve tarım yapmak olanaksız. Üstelik bu kayalık arazinin görüntüsü sanki bölgede geçmişte bir nükleer patlama olmuş da kayalıklar eriyerek akmış izlenimi veriyor. Soğmatar Arapça yağmur anlamındaki ‘Matar’ sözcüğünden geliyor. Belki de burada bahsedilen nükleer bir yağıştır? Yapılan çalışmalarda birçok yer altı tüneli de keşfedilmiş. Bu tünellerin Kapadokya’dakilere benzer şekilde yer altı şehirlerine bağlanabileceği düşünülüyor. Yer altı şehri henüz bulunmuş bir kanıt değil, fikir. Yeraltı şehirlerinin hep anlatıldığı gibi Romalı askerlerden kaçmak için değil, havada gerçekleşen anomalilerden veya savaşlardan kaynaklandığını düşünmekteyim. Radyasyon veya nükleer bir hava koşulu insanları yeraltına saklanmaya itmiş olamaz mı? Aksi halde Romalı askerlerin havalandırma bacalarını bulmaları ve hayvanların kokularını duymaları zor olmasa gerek. Alanın içine girmeden alanı keşfetmek de zor. Sanki saklanmış bir bölge.
Soğmatar içindeki buluntular nedeniyle kalkolitik çağa tarihleniyor. Bu da bölgeyi en az 5 bin yıl önceye taşır. Kentin MS. 2yy da İranlıların Urfa bölgesine yaptıkları yoğun saldırılardan kaçan halk tarafından kurulduğu (belki yeniden kurmak belki de geliştirmek anlamında) ve İslam Dönemi’ne kadar kült merkezi olduğu düşünülüyor.
Bölgenin keşfi, oryantalistlerin, gezginlerin ziyaretleriyle 1850’lere kadar gidiyor. Yazıtlar da bu dönemde okunabilmiş. Yakın zamanda alternatif tarih bakış açısıyla turlar düzenlenmeye başlanmasıyla, spritüel, astrolojik turların da ilgi odağı olmaya başlamış. İngilizce haftanın bazı günlerinin isimlerinin de kaynağının burası olabileceği düşünülüyor.
Kutsal alanın girişinde oldukça yüksek ve piramide benzer bir höyük yer alıyor. Yrd. Doç. Dr. Yusuf Albayrak bir röportajında höyükte yapılan çalışmalardan bahsediyor ve şöyle diyor “Yaptığımız araştırmalarda önemli bulgular elde ettik. Yapacağımız kazı çalışmalarının bizi günümüzden yaklaşık 10 bin yıl geriye götürebileceğine inanıyoruz. (kaynak 2)”
Hz. İbrahim’in bir dönem Urfa’da yaşadığı bilinmektedir. Tevrat’ta bölgeden ayrılışını anlatan bölümde ‘İbrahim kayalık olan yurdunu terk etti’ der. Bu kayalık yurt Soğmatar olabilir mi?
Harran Paganlarına göre doğanın verdiğini bozmak en büyük günahtır. Onların inanışına göre Hz.İbrahim hastalandı ve sünnet olması gerekti. Böylece doğanın ona sunduğunu bozarak günaha girdi. Bu nedenle Venüs tapınağında oğlunu kurban etmek istedi. Bu anlatım Semavi dinlerden oldukça farklıdır.
Bölge bir görüşe göre firavundan kaçan Hazreti Musa’nın yaşadığı yer olarak da kabul edilir. Bölge içerisindeki kayalara oyulu su kuyularından birinin Musa Peygamber’in mucizevi asası tarafından açıldığına inanılırken, halk arasında Şuayip Peygamber’in de bu bölgede Hazreti Musa ile buluştuğu anlatılır. Tüm bu görüşler doğru olabilir zira Peygamberler şehri olduğu kabul görmüş bir tez olan Urfa’nın her bölgesini peygamberlerle ilişkilendirmek mümkün.
Tanrı Sin rölyefinin baş kısmı Göbeklitepe’den çıkarılan ters doğum yapan kadın rölyefinin başına benzemiyor mu? Bu baş Soğmatar’da Tanrı Sin’in başını simgelediğine göre Göbeklitepe’deki doğum yapan kadına da Tanrı veya Tanrısallık atfedilmiş olabilir mi? Belki de doğum aynı zamanda bir yaratım anlamına geldiğinden bu şekil kullanılmış olabilir? Bir detay daha; Arapça’da Yasin Ya seslenme ifadesi Ey anlamında Sin Tanrı Sin’in ismi Ey Sin anlamındadır.
Bölgede gökyüzü inancının yaşandığı dönemde hiçbir çocuğun dini ebeveyn tarafından belirlenmezmiş. Çocuk 7 yaşına geldiğinde 10 gün süren Sır ayinleri yapılır. Ayin sırasında özel yiyecekler ve içecekler hazırlanır. 10 gün sonra çocuk dinini seçmiş olur. Ritüelde ne yapıldığı bilinmemektedir. Ritüele sadece çocuk ve rahip katılır.
Güne başlanırken “İste kanadı olmadığı için uçamayan karıncaya, iste ayağı olmadığı için yürüyemeyen ağaca, iste dili olmadığı için konuşamayan hayvanlara, iste komşuna, iste kendine” düsturuna göre hareket edilirdi.
Bölgeyi ziyaret eden Kütüphaneciliğin de babası sayılan İbn-i Nedim buradaki tapınakları şu şekilde sınıflamış;
Yine İbn-i Nedim’e göre; Cumartesi günleri zeytinyağlı adam geleneği de bölge inanışında önemliydi. Seçilmiş iyi niyetli bir kişi haznenin içine çıplak yatırılır, kantaron, zeytinyağı ve başka yağlarla hazne doldurulur, haznenin içindeki kişi gevşer, transa geçer ve gelecek hakkında öngörüler de bulunur.
Aylara göre de bereket, arınma ve başka amaçlarla yapılan ritüeller vardır. Temmuz ayında ise Tanrı Tammuz (Dumuzi) için ritüel yapılırdı.
Her bir tapınakta o tapınağa özel heykel vardır. Aşağı bakan dev yılan heykeli çok etkileyiciydi.
Elbette inançlar değişse de yüzyıllar geçse de yaşayan halklar değişse de kültürel aktarım Anadolu’da yaşamaya devam ediyor. Örneğin, akşama doğru uyumamak, tırnak kesmemek adetleri Soğmatar’dan gelir. Yağmur duası ritüelinin kaynağının buradaki halka küsüp Hindistan’a giden Su Tanrıçası’nı geri getirmek için yaptıkları ritüellerin dönüşmesi olduğu düşünülüyor. Anadolu’da Salı günleri işlerin rast gitmeyeceği inancıyla söylenen ‘Salı sallanır’ ifadesinin kökeni bu inanç olabilir zira Soğmatar’da Salı iş yapılmazdı.
Umarım en kısa sürede bölgede 2017 yılında başlayan arkeolojik kazılar ilerler. Bu benzeri olmayan ve günümüzde de Pagan inanışının haç merkezi kabul edilebilecek, inanç için olmasa da astrolojik özelliği veya biricikliği bakımlarından çok özel olan bu alan hak ettiği ihtişamla turizme kazandırılır?
Kaynaklar: