Diyarbakır’da yer alan Zerzevan Kalesi Roma Dönemi askeri yerleşimi olarak yapılmış. 2014’te arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmalarına başlanmış. 2017 yılında ise burada gizliliği ile tanınan Mithras inancına ait tapınak bulundu.
Bu yazımda özellikle bu inançtan ve tapınaktan bahsedeceğim. Henüz çok yeni ziyaret ettim (Aralık 2022 başı).
Öncelikle dünyayı yönettiği söylenen Rothschild ve Rockefeller ailelerinin bölgeyi ziyaretleri çok fazla soru işaretini ve komplo teorilerini de beraberinde getirdi. Diğer taraftan bölgenin tanıtımına etkisi olduğu kesin.
Mithras Kimdir, Mithras inancı nedir?
Mithras iyiliği gözeten, kayalardan doğan, ışığın ve (bazı kaynaklarda da Güneşin) Tanrısıdır. M.S. 2. yy da Roma İmparatorluğunda yaygınlaşıyor, daha öncesi bilinmiyor. Hristiyanlıkla beraber yayılıp, büyüyor. Aynı döneme denk gelmesinden midir bilinmez Mithras ile Hz. İsa arasında da benzerlikler bulunmaktadır. Örneğin, ikisi de bakire bir anneden 25 Aralık’ta dünyaya gelmişlerdir (Bu yönüyle Mısır mitolojisindeki ölü baba Osiris’ten olan İsis’ten doğan Horus’a da benzer). Bazı gelenekler de örneğin vaftiz ve şarap ile ekmek ayini, iki inançta benzer detaylardır.
Mithras inancının bir yazılı kaynağı bulunmaz, çünkü halka açık değildir. Dini törenler gizli ve tamamen dışarıya kapalıdır. Çok zorlu, acılı inisiyasyonlarla üyesi olunabilen, bir üyenin diğer üyeyi tanımadığı (çünkü ayinlerde maske takıyorlar ve aktarmalı haberleşiyorlar vs) bir topluluktur. Sadece erkekler Mithras inancına katılabilir. Bu inancın bir üyesi olmak isteyenler başvurduğunda 7 hafta süren 12 aşamalı olgunlaşma ritüeline alınırlardı. Bu aşamalar oldukça yıpratıcı, işkence dolu, hatta etlerinin yolunduğu ritüelleri içerir, her bir aşamadan sonra da bilgiye, sırlara inisiye olunurdu.
Son aşamada Boğa kurban edilir ve kanıyla üye vaftiz edilirdi. Boğa içeri alındığında 4 bacağından ters asılarak kanın başına inmesi beklenir ve kurban edilir. Kan kutsal bir çanağın içine akacak şekilde ayarlanır, (inisiye olan kişi, o kandan yarım kadeh içer) kalan kanın dipteki delikten aşağıdaki küvet benzeri çukurda bekleyen üye adayının üzerine akması sağlanırdı. Böylece aday kanla vaftiz edilmiş olur. (Bir nevi biten boğa çağını simgeleyen boğanın temsil ettiği tanrının gücüne ve ölümsüzlüğüne kavuşulacağına inanılırdı). Aday kendine geldiğinde yeniden doğmuş ve dine kabul edilmiş olurdu. İlk olarak Mithras dost olduğu Taurus’u (boğasını) kurban etmişti, bu inanca katılmak isteyenler de ayinin bu aşamasını tamamlamalıdır ki boğanın kanı yeni bir yaşam doğursun.
Bunlara katlananlar sonuçta Mithras’ın onlara ölümsüzlüğü ve yeniden doğuşu sunduğuna inanırlar. Bunca işkenceli süreçleri olmasına rağmen Mithras iyilikten, güzellikten yana bir tanrı olarak anlatılır. Öğretisi dünyanın yaratılışı üzerinedir ve evreni kontrol eden tanrı olarak bilinir. (inisiyelerde bu bilgilerden bir kısmı mı verilmekteydi?) Mithras dinine girenler sırrın, yani Mithras tarafından evrenin düzeninin değiştirildiği gizinin saklayıcısıdırlar.
7 haftalık aşamalar, 7 gezegen için yapılan ayinler şeklinde de yorumlanmaktadır. Mithras astronomi ile alakalı bir inanç olduğu için bu kült bize Taurus takım yıldızıyla ilişkili başka bir şey anlatmak istiyor olabilir mi?
Gök haritalarında Boğa burcu üzerinde Perseus takımyıldızı yer alır. MÖ 4. yy da ilkbahar ekinoksu kaymış, gök ekvatorunun üzerindeki Boğa burcunun yerini Koç burcu almıştı. Bu olay dönemin sikkelerinde de bir aslan tarafından boynundan dişlenen boğanın öldürülmesi şeklinde betimlenmiştir. Bazı görüşlere göre, Mithra törenlerinde de bu olay simgelenir.
Kurban kesildikten sonra, ayine katılanlar tarafından tapınaklarda kurbanın eti yenirdi. Yanında da Soma denen, nar yaprağı, halüsinasyon gördürten bir bitki (muhtemelen mantar) ve süt ile yapılan bir içki içilirdi. Bu inanış yukarıda da bahsettiğim, Hristiyanlığa ekmek şarap ayini olarak geçmiş.
Dini törenler yılda bir ya da iki kez astrolojik verilere bakılarak (neye bakıldığı bilinmiyor) geceleri düzenlenirdi.
Bu inançta imparatorlardan alt kademelere kadar herkes olabilirdi. Herkes eşit şekilde aşamalara maruz kalır. Mithras dini Roma’nın egemen olduğu topraklarda özellikle askerler, tüccarlar ve aristokratlar arasında yaygındı. M.S. 324 yılında, I. Constantinus’un Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etmesinden sonra, Mithraizm hızla geriliyor. IV. yy’ın sonlarında ise Hıristiyanlığın resmi devlet dini olarak kabul edilmesi ve yaygınlaşması ile söz konusu kült yavaş yavaş yerin altına gizlenmeye başlıyor.
Mithras inanışı kimilerine göre, İlluminatinin, Mason derneklerinin ve Tapınak Şövalyeleri’nin temelini oluşturur.
Mithraizim’in ilk olarak Anadolu’da doğup, buradan yayıldığı düşünülür. Roma İmparatorluğu başkentinin Kilikya Tarsus olması ve bölgenin İpekyolu kervan yolları üzerinde olması göz önüne alındığında Mithra dininin buradan yayılması mantıklıdır. Mithraizm’in, İran tanrısı Mitra’dan geldiği dolayısıyla İran’dan çıktığı görüşü de mevcuttur. Bazı kaynaklar birtakım nedenlerden ikisinin farklı inanç olduğunu söylese de bu kadar yakın coğrafyada olup da başka olması bana anlamlı gelmiyor.
Her ne kadar Zerzevan’daki Mithras tapınağı ön plana çıksa da en büyük Mithras tapınağının Tarsus’da olduğu bilinir. (Evet Tarsus’ta kazı yapılan eve ve Aziz Pavlus evine de yakın).
Anadolu’da Gaziantep’de iki adet olmak üzere, Antalya’da Perge antik şehrinde ve Kayseri’deki Ariaramneia kentinde tapınaklar olduğu düşünülmektedir.
Dünya genelinde Mithras inancına ait 22 tapınak tespit edilmiş. Doğudaki son tapınak Zerzevan’da.
Mithras tapınakları, Mithras’ın kayadan doğduğuna inanıldığı için yer altında ki kayalıkların içinde yer alıyordu. Bu mağaralar bir dizi yeraltı geçidi ile birbirine bağlıdır ve bu geçitler kabul törenlerinde kullanılırdı.
Kayadan doğduğu inancı ile ilgili yazılar okurken aklıma çok değerli Barış Manço’nun ‘Kayaların Oğlu” 2023, isimli şarkısı geldi. Ne dersiniz, bir bağlantısı olur mu? Nasıl bir bağlantısı olabilir?
Diğer taraftan arkasında hep bir Güneş ile sembolize edilmesi Güneş Tanrısı Samaş ile de ilişkili olabileceğini düşündürdü bana. Arkada da boynuz veya bana göre hilal ile betimlenen bir kadın figürü olduğunu görerek belki de Güneşin oğlu veya kendisidir denmiş olabilir (foto 8,9). Hemen her yazımda bahsederim, kültürel aktarımlar yaşanılan topraklara sonradan da gelinse, öncekinin yerine kurulmuyor, illa kültürler, inançlar, diller kaynaşıyor. Bunun çok fazla örneği vardır. Sonuç olarak bir toprak fethedildiğinde orada yaşayan kadın, yaşlı çocuk herkes yok edilmiyor, onlarla yeni gelenler birlikte yaşamaya devam ediyorlar.
Diğer bir dikkatimi çeken konu da kullandığı başlık. Şirinler çizgi dizisinde de kullanılan Frigya külahı, yani tipik bir Anadolu takkesidir.
Göktürkçe yazılmış “Gökyüzüne bak Ay’ı gör “metal monoliti buraya konmuş, bir ara Göbeklitepe’de de vardı. Cumhurbaşkanlığı bölgenin reklamı için koydu, denilmişti.
Karahantepe’de kazı başkanı tarafından; Bir alandan, diğer alana (kayaya oyulu büst heykelin olduğu), ritüellerle geçen kişinin ruhsal olarak yükselmiş bir kişi olarak diğer taraftan çıktığı inanışı olabileceği söylenmişti. Mithras inisiyelerinde de bu inanış olabilir mi? Çünkü aday kişi, tüm kimliğini oluşumun dışında bırakarak buraya dahil oluyor ve derin devlet gibi başka bir hiyerarjik düzen içine girmiş oluyor.
Bölge 2021 kazı sezonu sonunda dolar üzerindeki sembolün işlendiği bir rozetin kazıdan çıkarılmasıyla dikkatleri çekti. Yapılan araştırmalarla bu rozetin 250-300 yıldır toprak altında olduğu ve Türkiye’de yapılmadığı ortaya çıktı. Üzerindeki semboller, gelecekten haber verir gibi ABD kurulmadan önce, kurulacağını muştuladığı şeklinde yorumlandı. Başka ilginç yorumlar da mevcut. Bana göre ABD Mithras inancından ve sembollerinden esinlenerek kendi sembolünü oluşturmuştu. Sonuçta eski olan bu inanç, ülke değil.
Burasının bir geçiş kapısı, boyut kapısı olduğunu düşünenler de var. Üzerinde yapılan frekans ölçümlerinden enerjisinin de farklı olduğu çıkarılmış. Bazı noktalarda yürürken yoğun enerjiyi hissediyorsunuz. Kale kompleksinin altında oluşumlar olduğu tespit edilmiş, henüz kazılmadı. Kim bilir buralardan neler çıkacak?
Başka bir ilginç görüş de Göbeklitepe’de olduğu gibi buranın da bulunması istenmediğinden veya gizlemek maksadıyla taş ve toprakla örtülmüş, üzerine de zerzevan kalesi yapılarak saklanmış olduğudur.
İki yüzlü Mitra Rölyefi, Roma, M.S. 2.-3. Yüzyıl, Louvre Müzesi, Fransa