Göbeklitepe’de hatta Taştepeler bölgesinde sayıca en çok görülen hayvan çizimi yılanlardır.
Yılan ilk inanışlardan bugüne farklı anlamlar kazanarak gelmiş bir figürdür. Din tarihçileri deri değiştirmesini dönüşüm ve farklılaşma, yeniden doğumun sembolü olarak anlatırlar.
Sembol okumalarında yılanın ifade ettiği anlamlara bakalım;
Yılan pek çok milletin mitolojisinde yer almıştır ve çoğu zaman bilgi ve şifa getiren, güç temsili, sihirli olan gibi anlamlar içermekteydi. Tek Tanrılı inançlardan sonraları yılan şeytan ve kurnaz olmakla veya kötülükle ilişkilendirilmeye başlandı. Bu durum muhtemelen kollektif hafızaya Adem ile Havva’nın ölümsüzlüğünü, cennet yaşamını elinden alan varlık algısıyla yerleşen, aktarılan epigenetik bir koddur.
(Sinsi ve sevilmeyen kişi için ‘yılan gibi’ denmesi, Anunnaki’lerde Enlil klanı tarafından kötülenen Enki’nin sembolü (Enki= Yunan mit. Poseidon, Türklerde Erlik Han, Toltek ve Aztek’lerde Quetzalcoatl…) olması, günümüz insanlarının çok büyük bir çoğunluğunun, hayatında belki de hiç yılanla karşılaşmamış olduğu halde yılandan irkilip, korkması bu duruma örnekler olabilir)
Bazı araştırmacılara göre çizimlerdeki yılanlar spermdir. Yılana kıyasla daha büyük baş ve daha kıvrak vücut çizimleri, sperm olduğunu düşünmelerinin sebebi. Erilliğin, fallusların (ereksiyon halindeki erkek cinsel organı) ön plana çıktığı bölgede bağlantılı olarak, yılan algılanan çizimler belki de gerçekten spermleri simgeliyorlardı. Eğer sperm ise, antik atalarımız mikrobiyoloji biliyor olmalılardı ve belki de bazı çok değerli araştırmacılara göre burası bir genetik laboratuvarıydı.
Göbeklitepe’de diğer bütün hayvanlar açık biçimde erkek olarak tasvir edilmektedir. Yılanların ise ikonografik olarak cinsiyetsiz olması istisnadır.
Bilinen en eski inanç Toprak Ana inancıdır. Toprak ana doğuran, bereketli, kollayandır. Yılan baharda topraktan çıkar ve kış ile birlikte ölen doğanın yeniden canlanışını, doğuşunu müjdeler, baharın geldiğinin bilgisini verir. Bu yönüyle yer altı dünyası ile yeryüzünü de birbirine bağlayan, iletişimi sağlayan anlamındadır. Mitolojilere göre şifacı ve bilge, yılanların şahı Şah Meran da yer altında yaşamaktadır, yer altı Tanrısı (ölülerin tanrısı) Hades de.
Diğer taraftan yılan daima bir eşiğin geldiğinin habercisidir. Bir zamanı bildirir. İlkbaharda topraktan çıkar, baharın geldiğini, doğanın yeniden doğduğunu müjdeler. Adem ile Havva’nın cennetten kovulması hikayesinde yılan artık cennetten çıkmanın zamanının geldiğini, yeni sürecin başladığını, bu eşikten geçmeyi temsil eder. Burada eşik, gitme zamanıdır.
Yılan, Şahmeran efsanesiyle Anadolu’da çok özel bir yere taşınır. Bedeninin üstü insan, altı yılan olan bu kadın tüm dertlerin şifasını bilir ve sonradan Lokman Hekim olarak anılacak olan sevgilisi Cemşab’a tüm bildiklerini öğretir. Anadolu şifacı kadınlarının bir anlamda atası kabul edilen Şahmeran, ruhsal, fiziksel şifa bilgisini bu topraklara aktarmıştır. Bana göre o nedenledir ki bu coğrafyada el verme geleneği ile devam eden pek çok şifa yöntemi kadınlar üzerinden aktarılır, bu konuda akademik eğitimi olmasa da hücreleri, hisleri, biyoenerjisi ne yapması gerektiğini bilir ve uygular.
Bazı araştırmacılara göre, yukarıdan aşağıya bir arada çokça çizilen yılanlar, Göbeklitepe’nin kurulduğu 12 bin yıl öncesinde dünyaya çarpıp, büyük felaketlere yol açan kuyruklu yıldızı simgelemekteler. Bu görüşe göre, felaketten kurtulup bölgede yeniden başlayan insanlar, Göbeklitepe ve diğer tepeleri yapmış, yaklaşık bin yıl kullandıktan sonra da kapatmıştı. Bu teoriye göre alanı gömmekteki amaç; ileride (günümüzde) bölgeyi bulacak insanları, aynı gezegen dizilimlerinin gerçekleşeceği gelecekte büyük felaketlerin tekrar olacağına karşı insanları uyarmaktı… (Nitekim depremle başlayan felaketler devam etti. Eğer böyle ise; bu gezegen dizilimleri olunca neden felaketlere yol açıyor? Uyarıyı aldık mı? Aldık ise bu bilgi ile ne yapmalı?). Yılan eşik habercisi ise; burada da yeni bir boyuta geçileceği eşiğinin habercisi midir?
Dikilitaşların bulunduğu alanların o çağın insanı için ölüm ve yeniden doğum kültü ile beraber verimliliği destekleyen güç, anlamı taşıdığını sembollerin genel diline bakarak rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yılan ise Gnostik gelenekte, sonsuz yenilenme yeniden doğuş sembolüdür. (Yine yeniden doğuşa geldik. (Bkz. #özdenintaştepeleri ) Bu anlam, bu sembol okuması Göbeklitepe ile özdeşleşti. Tarihin sıfır noktası yerine, Yeniden Doğuş Noktası desek, bölgeyi daha doğru ifade edecek görünüyor). Peki ama doğan nedir? Yeni Türkiye mi?, insanlığın bir üst seviyeye geçmesi mi? Uyanışın yeniden Anadolu’dan başladığı mı?…
Yılanın derisini ve dolayısıyla da kendisini yenileme yeteneği, ölüp dirilmeyi, evrensel döngüyü, yeniden canlanmayı verirken diğer taraftan bu yönüyle ölümsüzlüğe de atıftır. Bereket, Ninazu gibi şifacı Tanrılar ve yeraltı Tanrıları, su kanallarıyla ilişkilendirilen yılanların tasvirini mümkün kılmıştır. Gılgamış Destanı’nda ölümsüzlük bitkisini çalan su yılanı da deri değiştirmiştir. Zehirli yılan imgesinin yanında daha yapıcı yılan imgelerinin olması da doğal gözleme dayanıyor olabilir.
Asur Babil Büyü ve Tıp metinlerinde akrep ve yılan sokması en büyük tıbbi sorunlardan biridir. Yılanların yarıklardan kolayca sürünüp belirmesi imgesi, büyü metinlerinde kötü cinler tasvir edilirken kullanılmıştır. Hitit Kralı 1.Hattuşili’ye ait metinlerde entrika yapan kişiler veya anavatanı kuşatan kuvvetleri tasvir etmek için kullanılmıştır. M.Ö. 7. Yüzyıl ve sonrası nüshalarda bilinen MUL.Apin yıldız haritasında Sümerce mus, Akkadca nirah olarak geçen yılan, Beta Cnc dahil Hydra takımyıldızını temsil eder ve yeraltı tanrısı Ningiszida’yla eşleştirilir. M.Ö. 12. yüzyılı takip eden zamanlarda görülen “Üç Grup Yıldız” geleneğinde Amurru (Batı) yıldızı olarak aynı takım yıldızını temsil ettiği bilinir. Hitit mitolojisinde fırtına tanrısının büyük kozmik düşmanı, büyük yılan İlluyanka’dır.
Hermes’in (Hz. İdris, Enoch) asasındaki yılan hem bu dünyanın hem öte alemin bilgisine sahiptir (Bilgelik).
Nevali Çori’de başa kazınmış yılan, engerek yılanı olarak yorumlanmaktadır ve güçlü bir erk hayvanı taşıyan şamanı betimlediği düşünülmektedir.
Göbeklitepe’de semboller genellikle A yapısındaki dikilitaşlarda yoğun şekilde görünmekteler. A yapısı Dikilitaş 1 de yukarıdan aşağıya inen yılanların önünde bir koç durmaktadır. Bu dikilitaşın ilginç tarafı, yan kısmında yukarı hareket eden bir yılan çizimi olması. Diğer yılan çizimlerinin hepsi aşağı yönlü.
D33 de ön yüzden aşağı doğru hareket eden yılanlar H biçimli sembol (belki de el ele vermiş insanlar) duruyor. Aşağıdan gelen bir örümcekle yılanlar arasında H sıkışıyor. Örümceğin altında başka grup yılanlar aşağı hareket ediyor. Buradaki H sembolü 2 insan ise ve yılanlar aslında spermi temsil ediyorlarsa yaratılışı anlatıyor olabilirler mi? Örümcek sembolizmi Afrika’da yaratılışı temsil ediyor.
Karahantepe’de ise yılan uzun bir şekilde ritüel alanında bulunmaktadır. Baş heykelinin boynu da vücudunun yılan olduğunu ima eder şekilde uzanmaktadır.
Sonuç olarak Anadolu ve Mezopotamya tarihinde yılana tıbbi, bilge, edebi ve mitolojik anlamların yüklendiği örnekler dikkat çekmektedir.
Kaynak: