Ben hareket ederken düşünür ve kararlar alırım, yazacağım yaratacağım konulara karar veririr, günük kısa vadeli veya uzun vadeli planlar yapar, arada müzik dinler ve işlerimi yaparım ve bu gün de evimin günlük işlerini hızlı hızlı tamamlamaya çalışırken, hızlı hızlı diyorum çünkü dışarıda harika bir eylül havası var, günlerden 16 Eylül 2023 ve bugün Yahudi takvimine göre yeni yılın ilk günü Rosh Hashanah 5784 ve ben de günlük rutin işlerimi tamamlıyıp kendimi bahçeye doğaya atmak istiyorum. Yeşile bakmak, rüzgarın, ağaçların arasından geçerken çıkardığı ıslığa benzer, o tarifsiz müziğini dinlemek, çiçeklerin böceklerin sesini dinlerken, güneşin artık çok kuvetli olmayan etkisini vucudumda duyumsarken, yalnızlığımın ve doğanın sesleri içinde kaybolmak istiyorum. Bu anlar benim en yaratıcı ve dingin hissettiğim anlardır ve kendi kendimle kaldığım anlar..
Ve günlük işlerimi tamamlarken, iki konu başlığı kafam da gidip geliyor ve ikisi üzerinde düşünceler geçiyor zihnimden, biri yalnızlıkla ilgili, diğeri mükkemelliyetçlik ile ilgili, çok uzaklarda da olsam türkçe konuşan düşünen türk toplumunun bir parçası olan ben, gelmiş olduğum toplumun yalnızlıkla arasının pek hoş olmadığını gözlemlerimden biliyorum, tabii bu durum kişiye göre değişir, ama genel olarak toplumumuzda atasözlerimize dahi yerleşen bir düşünce vardır,
‘Allah yalnız bırakmasın’
Düşüncem; yalnızlığın bir çok yönden olumsuz yönleri olmasına rağmen, aslında bu kavramın, kişinin bulunduğu şartlara göre olumlu veya olumsuz olmasının değişkenlik gösterdiği yolunda. Türk toplumundaki genel insan özelliklerine baktığımızda, insanımızın cümbür cemaat hareket etmekten hoşlandığı, bir araya geldiği toplantılarda bolca dedikodu yaparak kim ne yapmış, nasıl yapmış, iyi mi yapmış, ‘yok canım olmamış’ muhabbetlerinin ağırlıkta olduğu sohbetlerin içinde beyin uyuşması geçirip yaratıcı ve üretken olarak geçireceği zamanını başkalarının ne yaptığı ve ettiği ile heba ettiği için yazanın çizenin pek fazla olmadığı bir topluluğuzdur maalesef..
Halbuki kişinin etrafındaki o anlamsız kalabalıktan sıyrılıp, yalnız kalarak kendi içine dönmesi, kişiyi sadece ruhsal olarak, sadece dingin hale getirmez, aynı zamanda da beden sağlığımız için de son derece faydalıdır.
Ama bizler hastanede ameliyat geçirmiş, doktorun aman dinlensin, dediği, yanına yakınlarını dahi sokmadığı hastanın yanına ulaşmayı, ve ona sarmalar, dolmalar taşımayı adet edinmiş ve marifet saymış bir toplum olduğumuzdan ötürü ve aslında iyik yaparken o hastaya ne kadar da zararımız olduğunun maalesef pek de bilincin de değilizdir.
Dediğim gibi yalnızlık bizim nereden baktığımıza bağlıdır, yalnızlık güzeldir ruhu ve bedeni besler tabii ki herşeyin olduğu gibi bu kavramın içini neyle doldurduğumuza bağlıdır..
Eğer yalnızlığımızı düşünerek, yazarak, çizerek, müzik dinleyerek, veya müzik yaparak, ki bu yalnızken yapılacaklar listesi uzar gider, veya bu zamanı sadece hiç bir şey yapmadan meditasyon ile doldurursak o yalnızlık kaç yaşında olursak olalım bize olumlama olarak dönecektir.
Ha tabbi bu noktada bana herkes yazıp çizemez, müzik yapamaz, herkesin yeteneği yok gibi bir sav ile gelebilirsiniz, bu noktada diyeceğim şu ki evet herkes herşeyi, sevdiği, ilgi duyduğu her şeyi yapabilir, yeterki isteği, tutkusu ve kendine ayıracak sakin bir zamanı olsun.
Bu nokta da istek, tutku çok önemli ve mükemmeliyetçi olmamak, mükemeliyetçi olmak isteği, bizi, bir çok şeyi yapmamıza engel olan bir düşünce, neden derseniz mükkemel yapamıyacağınızı düşündüğünüzden içinizden geldiği halde resim yapmassınız, mükkemel yapamıyacağınızı düşündüğünüzden içinizden her zaman bir kitap yazmak hedefi olmasına rağmen bunu gerçekleştirmessiniz, mükemmel olmayacağını bidiğinizden bir manzara karşısında veya çok duygulu bir anınızda hissedişlerinizi şiire dönüştürmessiniz ve ve o hissedişler unutulur gider…
Çünkü mükkemel olmayacaktır, ama biliyor musunuz hiç bir şeyin mükkemel olması gerekmiyor, sadece; yarattığınız şey ne olursa olsun size ait olması yeterli, çünkü siz bu dünyada tek ve özelsiniz, sizin bir benzeriniz yok, ve doğal olarak da sizin düşünceleriniz ve sizin aksettirdiğiniz her şey tek ve özeldir…
Mükemmeli aramaktan vazgeçip, kendi içimize döndüğümüzde her şeyin çok farklı olacağını göreceksiniz…
Bu günlük benden bu kadar,
Kendininizle ve dinginliğinizle başbaşa kalmanız dileği ile Quebec’ten sevgiler
RahelÇela B.