Elinde şeytan uçurtması
Sokaklarda koşturduğun o günlerdeki gibi
Masum ve çocuktun sen.
Biz senden büyümeni istedik.
Bizim bile kaldıramayacağımız
Yükler yükledik sırtına 270 gün boyunca.
Ama inan
Yataklarımızda huzursuzduk.
Sıcak ekmek kokuları
Gaz kokularına karışıyordu burun deliklerimizde.
Kan sızıyordu ekmek dilimlerimizden.
Seninle yaşamımızda görünmez bir bağ kurmuştuk.
Sen gidince
Bir yanımız da öldü Berkin.
14 aylık oğlumu severken seni de sevdim.
Kabuslar görmedim belki uykularımın en güzel yerinde
Ama korktum hep
İki oğlumu birden kaybetme ihtimalinden.
Bu sabah
Korktuğum başıma geldi.
Ben sevdiklerimize kavuştuğumuz o güzel günün ardından
– o gün benim doğum günümdü üstelik-
Kırk yaşımın ilk gününe yeni umutlarla başladığım anlarda
Melekler
Seni alıp gitmişlerdi.
Bak yağmur yağıyor Berkin.
Aramızda kalsın, gökyüzünün neden ağladığını biliyorum ben.
Sen aramızdan çekip gittiğin andan itibaren
Tüm melekler koy verdi gözyaşlarını.
Sen inanma bu işin meteorolojik kısmına.
Sen gittikten sonra
Karışsın diye yağmur damlalarına gözyaşlarımız
Yağıyor yağmur…
Oğlum, küçüğüm, meleğim, Berkinim…
Son kez
Yaşlı gözlerimle artık hiç açılmayacak
Gözlerinden öperim…
Mekanın cennet olsun.
Seni kara topraklara gönderenlere de
Lanet olsun…
Not:
Yağmuru dinleyin…
“Berkin” diye ağlamıyorsa
Adam değilim…
Hakan TELKES