Açıksöz gazetesi, 15 Haziran 1919 tarihinde Kastamonu’da çıkan ilk Millî gazetelerimizden birisidir. Kastamonu Lisesi’ni bitiren üç genç Hüsnü Açıksöz, Ahmet Hamdi Çelen ve Tahir Karauğuz tarafından “Her kalp, particilikten, şahsi ihtiraslardan uzak, hak ve hakikat sesleri işitmek istiyor. Gazetemiz (Açıksöz) bu görevi yerine getirecektir” sloganıyla kurulmuştur. Kastamonu’da aydınlardan milli davaya inanların henüz yüzde yirmi bulunduğu ilk anlarda ortaya atılarak Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın direktiflerini yayınlamaktan çekinmeyen gazetenin sahibi ve yazı işleri müdürü Hamdi Çelen’dir.
—“Açıksöz gazetesi niçin çıktı ve ne yaptı?
Sorunun yanıtını, 1955’te İstanbul’da Gün Basımevi tarafından yayımlanan Nurettin Peker’in İnönü, Sakarya, Dumlupınar Zaferlerini sağlayan “İnebolu ve Kastamonu Havalisi (Deniz ve Kara Harekâtı ve Hatıralar)” adlı eserine, bizzat Hamdi Çelen Bey’in gönderdiği yazıdan okuyoruz:
(…) “Birinci Cihan Harbi bitmiş, cephelerdeki askerler terhis edilmiş, vatanımızın en mamur yerleri İtilaf devletleri tarafından işgale başlanmıştı. Yıllarca cephelerde siperlerde bin türlü mahrumiyet içinde dövüşen zabitler neferler memleketlerine dönüyor, hiç kimse ne yapacağını bilmiyordu. Bildiği bir şey varsa o da tarih boyunca hür yaşamış, İmparatorluklar kurmuş olan Türk milletinin eli kolu bağlı durmayacağı idi.
Ta mektep sıralarında daima fikir birliği yaptığım Hüsnü Açıksöz ile talih, tesadüf Kafkas cephesinde de bizi aynı alayda birleştirdi. Lise’nin son sınıflarından asker gitmiş noksan kalan sınıfımızı tamamlamak için mektebe dönmüş yine burada birleşmiştik. Her gün gelen acı haberleri bizim gibi cepheden dönen arkadaşlar arasında görüşüyor konuşuyor, ne yapmak istediğimizi birbirimize açıyorduk. Bu sırada Kastamonu Hürriyeti İtilaf Fırkasının fikirlerini neşreden Zafer Gazetesi, İttihatçı düşmanlığı yapacağım diye yazdığı yazılarla bizden olmayanların davasına hizmet ediyor, şımarık olan Rumlar, sürgünden dönen Ermeniler taşkınlıklarını arttırıyor, bu haller her vatan çocuğu gibi bizim de yüreğimizi parçalıyordu.
Silaha aynı silahla mukabeleyi düşündük. Bir gazete çıkarmaya karar verdik. İsmini de (Açıksöz) koyduk.
İmtihanlarımız bitmemiş diplomamızı da almamıştık. Ama hazırlığa başladık. Bir taraftan matbaa ile mutabık kaldık. Mezun olur olmaz 15 Haziran 1919’da gazetemiz çıktı. Hamiyetli Kastamonuluların sıcak alakası ile karşılaştık. İdaremiz İhtiyat Zabiti arkadaşlarımızın gençlerin toplantı yeri olmuştu. Günün acı tatlı hadiseleri burada konuşulurdu. Hatta çok vakit, yememiz içmemiz de bir arada olurdu. Gazetemiz bizim değil, bütün gençlerin malı olmuştu. İlk sayıdan itibaren milli hisleri izhara başlamış, Erzurum, Sivas Kongrelerine dair haberleri veriyor, değil Kastamonu’nun Anadolu’nun hissiyatına tercüman oluyorduk.
Mektep arkadaşımız Tatlızâde Emin Bey’in babası Nuri Bey, Sivas Kongre’sine gidip dönmüştü. Heyeti Temsiliye’den gelen telgraflar babasına geliyor o da bize haber veriyor, manevi sermayemizi arttırıyordu.
İstanbul Hükümeti’nin emri ile son günlerde konulan sansürün çok şiddetlenmesi üzerine durumumuz güçleştiği bir sırada Miralay Osman Bey’in gelmesi ile Kastamonu fiilen Kuvayı Milliye ye iltihak etmişti. Gün geçtikçe milli hareket genişlemiş, haftada bir çıkan gazete 4 sahife olarak haftada iki defa çıkmaya başlamıştı (27 Mayıs 1920).
Tuttuğumuz yolda ilerliyor her tarafça takdir ediliyor yazı ailemiz genişliyordu. 9 Mart 1921’den itibaren Cumartesi’den başka haftanın her günün de Açıksöz çıkmaya başlamıştı. Zonguldak muhabirliğimizi şimdiki Doğu mecmuası sahibi Tahir Karaoğuz, İnebolu muhabirliğimizi de şimdi kaymakam olan Mustafa Selim Beyler yapıyordu. İstanbul’dan vesair yerlerden aldıkları haberleri ulaştırıyorlardı.
Gazetemizin çıktığı günden beri lise Müdürü Behçet Bey milli hislere tercüman olan çok ateşli yazılar yazıyor, İzmir’in işgali üzerine kaçıp lisemiz edebiyat muallimliğine gelen eski Çankırı mebusu hocamız Talat Bey (İzmir Nasıl İşgal Edildi?) başlıklı yazıları ile olan bitenleri edebi bir dille yazmaya başlamış, Zonguldak Maarif Müdürlüğü’ne gidinceye kadar çok kıymetli siyasi, edebi makaleleri ile muhiti tenvir etmişti.
Talat Bey’in yerine, hocamız İsmail Habib Bey tayin edilmişti (İsmail Habib Sevük). Artık, her gün siyasi edebi yazılar yazıyor, Sakarya Harbi sırasında o çok mühim günlerde resmi tebliğleri tahlil ederek halkın gönlüne soğuk su serpiyor, havali kumandanı Muhittin Paşa’dan aldığı ilhamları her mevzuda iyi kalem oynatarak halkın anlayabileceği bir lisanla anlatıyor, bir gün sonra haberler teyit ediyor, halkın bu makalelere karşı alakası artıyordu.
Kütahya Lisesi tarih muallimliğinden lisemize gelen eski Balıkesir mebusu İsmail Hakkı Uzunçarşılı tarihi, ilmi yazılar yazıyor Hezar Dinar imzası ile mizahi şiirleri seve seve okunuyordu.
Kütüphaneler Müdürü Hasan Fehmi, Avukat Abdülahad Nuri Bey’ler şiirler destanlar, ilmi tarihi makalelerle halkımızın hakimiyet damarlarını tahrik ediyorlardı.
İstiklal Mahkemesi Reisi merhum Mustafa Necati, azası Nebizâde Hamdi Bey’ler de vakit buldukça yazıyorlar, bilhassa Necati Bey boş vakitlerini idarehanemizde yüreği yurt ve iman ile dolu gençler arasında geçiriyordu. Çok ateşli bir yurt sever Necati Bey her Kastamonulunun kalbinde iz bırakmış ve kendisini fahri hemşeri ilan etmişlerdir.
Gazetemizin çıktığı günlerde vilayetimiz sıhhiye Müdürlüğü’ne tayin olunan Doktor Ferruh Niyazi Bey, resmi vazifesi haricinde vatan ve millet işleriyle uğraşıyor, gazetemize heyecanlı yazılar yazıyor, gençler kulübünde ve hayır cemiyetlerinde ön saflarda bulunuyordu.
Şair Mehmet Akif Bey, ailesinin Kastamonu’ya yerleşmesi üzerine, 19 Ekim 1920’de şehrimize gelmişlerdi. Üstat ile ilk tanışmamız Ankara’da olmuştu. İdaremizde otururdu. Hatta çok vakit namazlarını kanepenin üstünde kılardı. Bazen ilmi, edebi konuşmalar yapar, güzel fıkralar anlatırdı. Bize karşı teveccühünü eksik etmezdi. 21 Şubat 1921 tarihinde;
– “Kırağasının Rüyası”,
– “Ey Müslüman”,
– “Umardım”,
– “Yeis Küfürdür”,
– “Mevlidi Nebevi Gecesi”,
-“Ey Cemaat Uyanın” şiirleri Sebilürreşad’tan evvel ilk defa bizde çıkmıştı.
Eşref Edip Bey de İstanbul’dan gelmiş, biraz sonra Sebilürreşad’ı Kastamonu’da neşre başlamıştı. Sebilürreşad’taki şiirleri ve yazıları ile halkın maneviyatını yükseltirdi. Eşref Edip Bey’in birçok yazıları gazetemizde çıkmıştı. (“Mehmet Akif, Hayatı ve Eserleri” ismindeki iki ciltlik kitabında o günlere ait birçok izahat vardır.).
Doktor Fazıl Berki Bey de uzun müddet gazetemize siyasi, içtimai makaleler yazmak suretiyle yardımda bulunmuştu. Daha birçok zevatın kıymetli yardımlarına mazhar oluyorduk. Gazetemiz emsali arasında ön safta bulunuyordu.
Açıksöz bizim değil vatanını seven herkesin gazetesi olmuştu.
Zafer kazanılmış bütün gayelerimiz tahakkuk etmiştir. İnkılap yollarında yürümeye başlamıştık. Müdafaayı Hukuk Halk Partisi de inkılap etmişti. İnkılap hareketleri süratle ilerliyordu. İki arkadaş yolumuza devam ediyorduk. İlk kuruluşundan beri Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Vilayet Merkezi Heyeti’nde idim. Bilahare Vilayet İdare Heyeti Reisi olmuştum. Hüsnü Bey’de yeni teşkil edilen Serbest Fırka İdare Heyeti’nde yer almıştı. Fikirlerimiz arasında farklar belirmeye başlamıştı. Ta mektep sıralarından beri birbirimizi zerre kadar incitmeden uzayan fikir yolculuğumuzun devam etmesi güçleşmişti. Bir gazetede iki fikir çarpışamazdı. Açıksöz’ü tamamen Hüsnü Bey’e bırakmaya karar verdim (18 Eylül 1927).
Bir müddet gazete aynı namla çıktı. Sonra Doğrusöz oldu. Serbest Fırkanın dağılması ile Hüsnü Bey’de Halk Partisi’ne girdi. Deftere kaydını yapıp imzasını atarken gözlerimden iki yaş düştü. Tekrar birleştiğimizden ötürü bu bir sevinç yaşı idi. Hüsnü Bey 6’ncı Dönem de Mebus seçildi. Pek kısa bir zaman sonra bizleri unutulmaz kaderlere gark ile genç yaşında fani hayata gözlerini yumdu. Aziz arkadaşımın ruhu şad olsun.
Hamdi Çelen.”
—“Açıksöz gazetesi ne yaptı?
İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 tarihinde Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oy birliğiyle kabul edilen Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin milli marşıdır. Güftesi Anadolu’da, Millî Mücadele’nin devam ettiği sırada Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınarak bizlere armağan edilen şiirdir. Marş’ın bestesi Osman Zeki Üngör’e ait olup, orkestraysan Edgar Manas tarafından yapılmıştır.
İstiklal Marşı’nın basında ilk defa yer alması, Millî Mücadele döneminin yazarları arasında tartışma konusu olmuştur.
Örneğin, Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz’a göre; (…) ”Açıksöz gazetesi, 21 Şubat 1921 tarihinde İstiklal Marşı’nı Ankara dışında yayımlayan ilk gazetedir! Diğer gazete ve dergiler İstiklal Marşı’nı daha sonra, kabul sırasında yayımlamışlardır. İstiklal Marşı’nın kabulü olan 12 Mart’tan çok daha önceki bir tarih olması dolayısıyla çok önemlidir.” demişti. (https://www.haberturk.com/istiklal-marsi-ni-kabulunden-once-yayimlayan-aciksoz-gazetesi-kastamonu-da-sergileniyor-)
Türk eğitimci ve yazar Zeki Sarıhan’ın “Kurtuluş Savaşı Günlüğü” adlı eserinden İstiklal Marşı’mızın Açıksöz’den daha önceki bir tarihte Millî Mücadele basınında tam metninin yer aldığını görüyoruz:
“-17 Şubat 1921 Perşembe; Hâkimiyeti Milliye gazetesinde çerçeve içinde İstiklal Marşı / Sebilürreşad’ta İstiklal Marşı.
-21 Şubat 1921 Pazartesi; Açıksöz gazetesinde çerçeve içinde İstiklal Marşı.
-28 Şubat 1921 Pazartesi; Öğüt (29 tarihini koyarak!) İstiklal Marşı.”
Sonuç olarak, Açıksöz gazetesi Kurtuluş Savaşı süresince, yazılarıyla Millî Mücadele’ye destek olmuş, İstiklal Marşı’mızı Ankara’da 10 Ocak 1920 tarihinde Ankara’da yayın hayatına başlamış ve özellikle Mustafa Kemal Paşa’nın da köşe yazarlığı yaptığı Hâkimiyeti Milliye gazetesi ile Sebilürreşad Dergisi’nden dört gün sonra yayımlamıştır.
Esasen, Açıksöz gazetesinin 11 Kasım 1922 tarihli haberi daha da ilginçtir.
Resmi tarihimize göre, eski Osmanlı Devleti padişahı VI. Mehmet Vahdettin, 17 Kasım 1922 tarihinde ülkesini terk ettiği bilindiği halde, Açıksöz gazetesi; “Sabık Padişah, İngiliz gemisinde. Millete en büyük ihaneti yapan sabık Padişah, en sonunda İngiliz gemisinde melce buldu” demektedir. (Aktaran: Zeki Sarıhan, “Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV”, Türk Tarih Kurumu Basımevi – Ankara, 1996, Sf:822.)