Başkentimiz Ankara’da, yayın hayatına Kasım 1927’de başlayan Ankara Radyosu, 24 Kasım 1934’te Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından çıkartılan özel bir yasa ile Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e, Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak “ATATÜRK” soyadının verilmesi hadisesini şöyle duyurmuştur;
“ANATÜRK!!!”
Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre öncesi ülkemizde ilk amatör radyo denemesi Fransızların hediye ettiği bir telsiz ile 19 Mart 1923 tarihinde denenmiş, fakat bu deneme radyonun hayata geçmesini sağlamamıştır. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra, 1925 yılında-telsiz tesisi hakkında bir kanun- adıyla yasa çıkarılarak ülke genelinde bir telsiz şebekesi kurulmasına karar verilmiş, bu amaçla açılan ihale sonucu bir Fransız şirketi telsiz şebekesi yani Radyo vericilerini kurma işini üstlenmiştir.
İhaleyi üstlenen Fransız şirketi, 1925 yılında Ankara ve İstanbul’da çalışmalarına başlamıştır. Bu süreçte telsiz vericilerinin inşaatı sürmüş, ancak radyo yayınının nasıl yapılacağı hakkında kimsenin bir fikri olmaması büyük endişelere sebep olmuştur.
Radyo yayınlarının nasıl yapılacağı hakkındaki endişeleri gidermek üzere bu doğrultuda yapılan ilk çalışmaları üstlenen İleri Gazetesi’nin sahibi Sedat Nuri (İLERİ)olmuştur.
Sedat Nuri Bey, bunun için bir şirket kurmaya karar vermiş, 1926 yılına gelindiğinde vericilerin yapım işlemi tamamlanmış ve radyonun kuruluş çalışmaları da başlamıştı. Fakat bu iş için yeterli maddi kaynak olmadığından, Sedat Bey bu fikrinden tanıdığı bir ajans sahibine ve o dönemde Mustafa Kemal’in emriyle banka kuran Celal Bayar’a bahsederek, onlardan bu iş için maddi destek istemiştir. Ancak, Sedat Bey, radyonun sadece maddi destekle olmayacağını, teknik desteğinde şart olduğunu da bilmektedir. Bunun için yeğeni telsiz meraklısı Hayrettin Bey’e konuyu açmıştı.
Hayrettin Bey işinde uzman biriydi, çünkü Sultan II. Abdülhamit döneminde evden eve telgraf hattı kuran deneyimli ve yetenekli bir kişiydi.
Hayrettin Bey vakit kaybetmeden işe koyulmuş, projenin hayata geçirilebilmesi için çalışmalara başlamıştı. Fakat daha başlar başlamaz birçok aksilik çıkmış, hükümet yetkililerinden bazı kişiler radyo kurulmasına karşı çıkmışlardı. Karşı çıkan yetkililerin gerekçeleri ise; Ülkenin ve milletin henüz daha çok geride olduğunu, çok kişinin bunu hazmetmesinin zor olduğunu, bunlar aşılsa bile eldeki teknik ekip ve malzemenin yeterli olmayacağıydı yönündeydi.
Ancak Hayrettin Bey onlarla aynı görüşte değildi ve O dünyanın en çok plak satışınım ülkemizde olduğunu, halkın dinlemeğe meraklı olduğunu biliyor ve karşı çıkan hükümet yetkililerine anlatıyordu. Hayrettin Bey’in bu çabaları radyo karşıtlarını ikna etmeye yeterli olmamış, sonunda bu girişimden de Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e bahsetmeye karar vermiştir.
Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in;
-…“Getirsinler de dinleyelim o vakit!” demesi üzerine, Hayrettin Bey, eldeki Radyo teçhizatını ve alıcısını Orman Çiftliği’ne götürmüştür.
Radyoyu çalıştırmak üzere İstasyon ararken bir Rus Radyosu çıkmıştır. Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal bir müddet radyoyu dinledikten sonra, birden oturduğu yerden ayağa kalkarak;
-…“Efendiler, bakınız Ruslar şu anda propaganda yapmaktadırlar. Bu radyo ziyadesiyle bize gerekli,” demiş ve radyonun hemen kurulması talimatını vermiştir.
Hükümet, Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in bu isteği üzerine radyo sisteminin kurulmasına karar vermiştir.
O tarihlerde birçok ülkede radyo yayını olmasına rağmen henüz hiçbir ülkede gelişmiş güçlü bir vericisi olan radyo istasyonu yoktu ve diğer ülkelerin toplam radyo verici güçleri 116 kilovattı.
Ankara ve İstanbul’da kurulacak istasyonların verici güçleri en güçlü vericiler olarak kurulmuş, güçleri ise 20 – 200 kilovattı. Yapılacak radyo yayınlarının Avrupa’nın her yerinden dinleneceği tahmin edilerek Radyo yayınlarının Türkçe’nin yanı sıra Fransızca ve Almanca dillerinden yapılması da planlanmıştı. Nihayet takvimler 6 Mayıs 1927’i gösterdiğinde ilk radyo yayını da artık başlamıştı. Ankara’da ilk yayın ise Kasım 1927’de yapıldı. Bu Ankara için de heyecan vericiydi. Radyonun Anadolu’ya yayılması ise 1940 – 1950 yılları arasında olmuş 70’lerde ise ülkemizin neredeyse tamamında dinlemeye başlamıştır.
Prof. Dr. Vamık VOLKAN, Ankara’da ilk yayın hayatına Kasım 1927’de başlayan Ankara Radyosu, 24 Kasım 1934’te özel bir yasa Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e, Türk milletinin bir şükran ifadesi olarak “ATATÜRK” soyadının verilmesi hadisesini “ANATÜRK” olarak duyurma meselesini şöyle açıklamaktadır:
—“Ankara Radyo’sunda bildirilirken bir dil sürçmesi nedeniyle yayın sırasında “Anatürk” diye okunduğunu, bu dil sürçmesinin bilinç dışı bir gerçekle olduğunu ve Türkiye halkının çoğunluğunun Mustafa Kemal’i hem bir baba hem de bir ana olarak algıladıklarını tahmin edebiliriz. Ayrıca Mustafa Kemal’in kendisinin, yıllarca süren uğraşılarından sonra Türklerin sembolik ebeveyni olduğunu “resmi” bir şekilde, yani özel bir yasa ile ifade etmesinin zamanının geldiğini düşündüğünü de anlayabiliriz.”
Hıfzı TOPUZ ise İleri Gazetesi’nin sahibi Sedat Nuri İLERİ ile Sultan II. Abdülhamit döneminde evden eve telgraf hattı kuran deneyimli ve yetenekli bir kişi olan kardeşi Hayrettin Bey’in mensubu olduğu “İLERİ” ailesi hakkında şu bilgileri paylaşır:
Hıfzı TOPUZ, kendi deyişiyle ilişkilerinin temelinde en az yüz yıllık bir ilişki olan Rasih Nuri İLERİ ‘den bahsederken şöyle diyor:
Hıfzı TOPUZ, milyonların karşısına bir avuç insanı koyuyor. Aslında “haksız” değil, değil çünkü bir avuç insanın gücü ve etkisi geriye kalan halk ’tan, bizim gibi “soğan kafalılardan” çok fazla.
Rasih Nuri İLERİ ‘nin dedesi Hazine-i Hassa Nazırı Mustafa Nuri Bey, Abidin DİNO ‘nun da dedesi Abidin Paşa’nın (Hariciye Nazırı, Ankara ve Adana Valisi) damadıdır. Abidin Paşa, Adana Valisi iken Mustafa Nuri Bey de Vali Muavinidir. Kayınpeder vali, damat vali muavini ve sonuç Adana’da 180.000. dönüm arazi.
Mustafa Nuri Bey, Aşiyan’a defnedilmiş. Abidin Paşa ise Fatih Camisinin içinde, yanı başında ise DİNOZADE Veysel Paşa var. Vezir Veysel Paşa “DİNO” ailesinin büyüklerinden. Suphi Nuri İLERİ ve eşi Leyla Hanım kardeş çocukları. Birinci Meclis’in Anayasa Komisyonu Başkanı Celal Nuri, İstanbul Radyosu’nun kurucusu Karikatürist Sedat Nuri ve Rasih Nuri ‘nin babası Prof. Suphi İLERİ kardeştirler. Rasih Nuri İLERİ, babası ve dedesi tümü üstad ve masondurlar ve aileden ittihatçıdırlar.
Rasih Nuri İLERİ ‘nin eşi Bediha Hanım, Fehmi BEHLİL ‘in kardeşidir. Yani BOSSA ‘nın kurucusu Salih BOSA ‘nıntorunudur. Dolayısıyla Rıfat ÖZBEK, Abdülhak Hamit TARHAN, Zeynep FADİLLİOĞLU ve Mehmet Ali AYBAR ‘ın kızı Güllü Hanım ile bağı vardır. Güllü Hanım’la sadece evlilik yoluyla değil, soydan da akrabadır.
Kemalizmi, komünizm diye satan Rasih Nuri’nin merhum oğlunun ismi Mustafa Suphi’ydi. Atatürk’ün “serseri” ve “ajan” dediği TKP ’nin kurucusu Mustafa Suphi’nin ismini oğluna koyuyor.
TKP, baştan sona liderlerinin oligarşi mensubu olduğu bir harekettir. “Emekçilerini ayrı tarafa koyarak söylüyoruz.”
TKP ‘nin radyosu Deniz GEZMİŞ, Hüseyin İNAN ve Yusuf ASLAN asıldığında:
—“ Emperyalizm kendi ajanlarını astı” diye yayın yapmıştır. Şimdi aynı ismi kullanan parti, Deniz GEZMİŞ ‘in adını kullanarak siyaset yapıyor, üstelik de sol görünümünde milliyetçi siyaset. TKP, 1982 ‘ye kadar 12 Eylül faşizmini desteklemiş, “maceracı solu temizliyor iyi oluyor” diyebilmiştir. Faşizmi desteklemiş tek komünist (!) partidir.
Eksiklikler benim fazlalıklar daha önce emek verenlerindir. Bir başka yazımda görüşmek üzere esen kalınız efendim.