GÖRSEL: İzmir’de Karşıyaka’da Annesinin Mezarı Başında
27 Ocak 1923
-…” ANNEMİN MEZARI ÖNÜNDE VE ALLAH’IN HUZURUNDA YEMİN EDİYORUM, BU KADAR KAN DÖKEREK MİLLETİN KAZANDIĞI VE ELDE TUTTUĞU HAKİMİYETİN KORUNMASI VE SAVUNMASI İÇİN GEREKİRSE ANNEMİN YANINA GİTMEKTE ASLA KARARSIZ DAVRANMAYACAĞIM.
MİLLİ HAKİMİYET UĞRUNDA CANIMI VERMEK, BENİM İÇİN VİCDAN VE NAMUS BORCU OLSUN.”
Annesi yeni ölmüştü. Gittiği her yerde, herkes O’nun derin acısını paylaşıyordu. Mahzun yüzünde küçük bir neşe ışığı görmek istiyorlardı.
Anadolu seyahati sırasında Eskişehir’den geri dönerek Arifiye, İzmit, Tavşancıl, Gebze, Bilecik, Bursa, Alaşehir, Salihli, Turgutlu, Manisa yoluyla İzmir’e teşrif ettiler.
Karşıyaka tren istasyonunda da durum farksızdı. Bütün gözler onun mahzun yüzünde toplanmıştı. Herkes derdini paylaşmak istiyordu.
İzmir’de Karşıyaka’da Annesinin Mezarı Başında
27 Ocak 1923
Zavallı annem bütün millet için ülkü olan İzmir’in kutsal topraklarına bedenini vermiş bulunuyor. Arkadaşlar, ölüm, yaratılışın en doğal bir kanunudur. Fakat böyle olmakla beraber bazen ne üzüntü verici görünüşler olur.
GÖRSEL: MUSTAFA KEMAL’İN ANNESİ ZÜBEYDE HANIM FERİK OSMAN PAŞA CAMİİ’NDE YATIYORDU.
Burada yatan annem, eziyetin, zorlamanın bütün milleti felâket uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur.
Bunu açıklamak için izin verirseniz acı hayatının belli birkaç noktasını sunayım:
-…” Abdülhamit devrinde idi. 1320 (1905) tarihinde mektepten henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım. Hayata ilk adımı atıyordum. Fakat bu adım hayata değil, zindana rastladı. Gerçekten bir gün beni aldılar ve baskı idaresinin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım. Annemin, bundan ancak hapisten çıktıktan sonra haberi olabildi. Ve derhal beni görmeye koştu. İstanbul’a geldi. Fakat orada kendisiyle ancak üç beş gün görüşebildim. Çünkü tekrar baskı idaresinin casusları, cellatları ikametgâhımızı sarmış ve beni alıp götürmüşlerdi. Annem ağlayarak arkamdan takip ediyordu. Ben, sürgün yerime götürecek olan vapura bindirilirken benimle görüşmesi engellenen annem göz yaşlarıyla Sirkeci rıhtımında acılar ve kederler içinde bırakılmış bulunuyordu. Sürgün yerinde geçirdiğim tehlikeler onun hayatının acılar ve göz yaşları içinde geçmesine sebep olmuştur.”
Başka bir nokta daha:
-…”Mütareke zamanında Anadolu’ya geçtiğim zaman, annemi acılı bir halde İstanbul’da bırakmak zorunda kaldım. Yanımda kendisinin arkadaşlık ettiği bir adamım vardı.
Bunu Erzurum’dan İstanbul’a gönderdiğim, zaman annem bu adamın yalnız olarak geldiğinden haberli olduğu dakikada, benim hakkımda halife ve padişah tarafından verilmiş olan idam kararının yerine getirildiğini zannetmiş ve bu zan, kendisini felce uğratmış. Ondan sonra bütün mücadele seneleri onun hayatını acı, üzüntü içinde geçirtmişti. Padişah ve hükümetinin ve bütün düşmanların daima baskı ve işkencesi altında kalmıştı.
İkametgâhı bin türlü bahanelerle ve nedenlerle basılır ve araştırılır, kendisi rahatsız edilirdi. Annem üç buçuk senelik bütün gece ve gündüzlerini göz yaşları içinde geçirdi. “BU GÖZYAŞLARI ONA GÖZLERİNİ KAYBETTİRDİ.”
Sonunda çok yakın zamanda onu İstanbul’dan kurtarabildim. Ona kavuşabildim ki, o artık maddi olarak ölmüştü, yalnız manevi olarak yaşıyordu.
GÖRSEL: MUSTAFA KEMAL PAŞA SEVGİLİ ANNESİNİ MEZARINI İLK DEFA ZİYARET ETMEK İÇİN İZMİR’DEKİ FERİK OSMAN PAŞA CAMİSİ’NE GİRİYOR.
Annemin kaybından şüphesiz çok üzüntülüyüm. Fakat bu üzüntümü gideren ve beni avutan bir konu vardır ki o da anamız vatanı yok olmaya götüren idarenin artık bir daha geri gelmemek üzere yokluk mezarına götürülmüş olduğunu görmektir.
Annem, bu toprağın altında, fakat millî hâkimiyet sonsuza dek devam etsin. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur. Evet millî hâkimiyet sonsuza dek devam edecektir.
Annemin ruhuna ve bütün ataların ruhuna üzerime almış olduğum vicdan yeminimi tekrar edeyim:
-…”ANNEMİN MEZARI ÖNÜNDE VE ALLAH’IN HUZURUNDA YEMİN EDİYORUM, BU KADAR KAN DÖKEREK MİLLETİN KAZANDIĞI VE ELDE TUTTUĞU HAKİMİYETİN KORUNMASI VE SAVUNMASI İÇİN GEREKİRSE ANNEMİN YANINA GİTMEKTE ASLA KARARSIZ DAVRANMAYACAĞIM.
“MİLLİ HAKİMİYET UĞRUNDA CANIMI VERMEK, BENİM İÇİN VİCDAN VE NAMUS BORCU OLSUN.”
GÖRSEL: Annesinin mezarı başından ayrıldığı zaman mavi bakışları hüzün dolu idi. Önde yürüyen genç kızlar taze çiçekler taşıyordu.
BÜTÜN EVLATLARIN ANNESİ, NURLAR İÇERİSİNDE HUZURLA UYUYUNUZ. ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN. ŞÜKRAN VE MİNNETLE.
BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALIN. EKSİKLİKLER BENİM, FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR.
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.