ATATÜRK, yanında Başbakan İsmet İNÖNÜ, İçişleri Bakanı Şükrü KAYA, Gaziantep Milletvekili Ali KILIÇ olduğu halde 18 Eylül’de saat 19.30’da Ankara’dan özel treniyle hareket etmişler, 19 Eylül 1937 Pazar günü İstanbul’u şereflerle onurlandırmışlardır.
GÖRSEL: 18 Eylül 1937 Cumartesi, Ankara.
Cumhurbaşkanımız ATATÜRK, saat 18.30’da Büyük Millet Meclisi’ne gelerek Meclis tarafından kabul olunan layihaları tetkik ve tasdik etmişlerdir. ATATÜRK, Meclis’ten ayrılarak otomobilleri ile şehirde bir gezinti yapmışlar ve daha sonra çiftliğe giderek oradan da özel trenine binerek, Başbakan İsmet İNÖNÜ, Dâhiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri Şükrü KAYA ile İstanbul’a doğru hareket etmişlerdir.
GÖRSEL: 18 Eylül 1937 Cumartesi, Ankara’da Başbakan İsmet İNÖNÜ ile birlikte görülmekteler.
Ankara’dan İstanbul’a doğru hızla yaklaşan trenin özel bölümünde ATATÜRK ’le İNÖNÜ baş başadır. Bu, çok eski yıllardan beri sürdürülen bir dostluğun, kötü ve iyi günlerde sürdürülen kader birliğinin ilk defa kesintiye uğradığı tarihi bir gündür. Çünkü ATATÜRK, trenin Ankara’dan hareketinden sonra, kim bilir kaçıncı kilometresinde Başbakan İsmet İNÖNÜ ‘ye; “ARTIK ÇALIŞAMAYACAĞINI” söyleyecek, İNÖNÜ, önce bir buçuk ay istirahat almış gibi gözükerek, sonra da görevinden istifa ederek görevinden ayrılacak ve Başbakanlık vekâletine M. Celal BAYAR atanacaktır.
Çeşitli nedenlere ve yorumlara bağlanan bu olay hakkında: http://www.sechaber.com.tr/devlet-icinde-kusluk-olmaz/ bakabilirsiniz.
ATATÜRK, Haydarpaşa’dan Doğruca Dolmabahçe Sarayı’na geçmişler ve özel dairesinde bir süre dinlenerek o gün hiçbir yere çıkmamışlardır.
19 Eylül 1937 Pazar günü ATATÜRK ‘ün şereflendireceğini haber alan kesif bir kalabalık, Haydarpaşa garının etrafını doldurmuştu. Büyük Önderimizi karşılamak üzere, Kız kardeşi Sayın Makbule ATADAN, Orgeneral Fahrettin ALTAY, Orgeneral Ali SAİD, Korgeneral Salih OMURTAK, Halis BIYIKTAY, Tümgeneral Osman TUFAN, Merkez Komutanı General İhsan ILGAZ ve daha pek çok askeri ve mülki amirlerle istasyona gelmişlerdi.
GÖRSEL: 19 Eylül 1937 Pazar günü Haydarpaşa garında, Kız kardeşi Sayın Makbule ATADAN, Orgeneral Fahrettin ALTAY, kendilerini karşılarlarken.
GÖRSEL: 19 Eylül 1937 Pazar günü Haydarpaşa garında bizlere kısmet olmayan başka bir an.
GÖRSEL: 19 Eylül 1937 Pazar günü Dolmabahçe Sarayı’nda Başbakan İsmet İNÖNÜ ile motordan kol kola inerlerken.
GÖRSEL: 19 Eylül 1937 Pazar günü Dolmabahçe Sarayı’na girişleri.
GÖRSEL: 19 Eylül 1937 Pazar günü Küçük Ülkü kucağında bebeğiyle birlikte ATATÜRK ‘ün elinden tutmuş, Sabiha GÖKÇEN ‘de kendilerinin elini öperek karşılıyor.
BİR GÜN SONRA…
ATATÜRK ‘ün yoğun bir günü. Bütün gününü ve gecesini kapsayan fikri bir çalışma…
Türk Dil Kurultayı’na başkanlık edişleri, resim sergisini açışları, Boğaz’da kısa bir gidiş, dönüş…
“NYON KONFERANSI” dolayısıyla toplanacak olan Meclis’e 18 Eylül Cumartesi günü İstanbul’dan Ankara’ya hareket etmişler, geceyi trende geçirerek ertesi günü Meclis Toplantısına katılarak aynı akşam İstanbul’a gelmek üzere Ankara’dan trenle hareket etmişlerdir.
ATATÜRK böylesine bedeni ve fikri yoğun bir çalışma temposunun ağırlığında, yurt sevgisi ve bu yurdu yüceltme şevki ile dayanabileceğine şüphe yok.
ATATÜRK, Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan İkinci Tarih Kurultayı’na katıldıktan sonra yine Dolmabahçe Sarayı’nda açılan resim sergisini de ziyaret etmişlerdir.
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü II. Tarih Kurultayı’nın açılışı sırasında Türk Tarih Kurumu Başkanı Hasan Cemil ÇAMBEL kürsüye geldiklerinde çekilmiş.
Dolmabahçe Sarayı’nda açılan II. Tarih Kurultayı bir de Sarayın diğer bir dairesinde hazırlanan “Resim ve Heykel Müzesi” ile zenginleştirilmişti. II. Tarih Kurultayı, öğleden sonra saat 15.00’de Dolmabahçe Sarayı’nda büyük bir törenle açılmış, Büyük Önder ATATÜRK dairelerinden Kurultay salonuna yanlarında Kız kardeşi Sayın Makbule ATADAN, Profesör Sayın Afet İNAN, Vekiller ve bazı Mebuslarla Tarih Kurumu Başkanları ile şereflerle onurlandırmak üzere geçmişlerdir.
Daha Kurultayın açılmasına bir saat kala salon dolmuş ve izdiham başlamıştı. Bu manzara, II. Tarih Kurultayı’na tahmin edildiğinden fazla bir ilgi ve alaka gösterildiğine işaret etmiştir. Salonun ön tarafı yabancı delegelere tahsis edilmiş, salonun sağ tarafında ise Cumhurbaşkanımız ATATÜRK ‘e bir loca ayrılarak her iki yanına da Vekiller için koltuklar konulmuştur.
Salonu dolduranlar tarafından ayakta ve hürmetle istikbal edilen ATATÜRK yerlerine oturduktan sonra Kurultay’ın açılma merasimi başlamıştır.
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü II. Tarih Kurultayı’nın açılışı sırasında ATATÜRK, Orgeneral Fahrettin ALTAY ‘la görüşürlerken.
İlk olarak Türk Tarih Kurumu Başkanı Sayın Hasan Cemil ÇAMBEL kürsüye gelmişler ATATÜRK ‘ü ve misafirleri selamlayarak bir konuşma yapmışlardır. Açılış konuşmasının hemen ardından Riyaset Divan’ı seçimleri yapılarak kurultay heyeti kabul etmişlerdir. Kurultay riyaset divanı için başkanlığa Kültür Bakanı Sayın Saffet ARIKAN, fahri başkanlığa yabancı delegelerden İsviçreli Profesör Pittard’ı, asbaşkanlığa Profesör Sayın Afet İNAN ‘ı,Sayın Hasan Cemil ÇAMBEL ‘i ve Sayın Halil ETHEM seçilmişlerdir. Seçilen tüm şahıslar tek tek kürsüye gelerek konuşma yapmışlardır.
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü II. Tarih Kurultayı’nın açılışı sırasında ATATÜRK, kurultay içtimaları sırasında verilen arada Küçük Ülkü’yle ilgileniyor.
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü Dolmabahçe Sarayı’nda açılan resim sergisini de ziyaret etmek üzere gelirlerken.
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü ATATÜRK, Dolmabahçe Sarayı’nda sergide davetlilerle birlikte incelemeler yaparlarken.
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü ATATÜRK, Dolmabahçe Sarayı’nda sergide davetlilerle birlikte incelemeler yaparlarken.
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü ATATÜRK, Dolmabahçe Sarayı’nda sergide davetlilerle birlikte gezerlerken görülmekte.
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü Dolmabahçe Sarayı’nda Prof. A. Afet İNAN davetlilere harita üzerinde izahat verirlerken.
Sayın İNAN, o güne ait düşünce ve izlenimlerini “ATATÜRK’E AİT HATIRALAR VE BELGELER” adlı eserinin 167 – 168, sayfalarında şöyle anlatmaktadır;
RESİM GALERİSİ:
—“Türkiye, ilk resim galerisine, ATATÜRK ‘ün eli ile açıldıktan sonra sahip oldu. Osmanlı devrinin Dolmabahçe (Veliaht dairesi) Sarayı bu işe en iyi yaradı. Bu galeri, bir asırdan beri resim üzerinde işlemeğe çalışan Türk Sanatkârlarının malıdır. Bu eserler arasında şüphe yok ki batının Rönesans şaheserlerine tesadüf edilmez. Çünkü o asırlar; Türk’ün elini, resim yapmanın günah olacağı hurafesine dayanarak, bağlamış bulunuyordu.
O Türk kabiliyetleri, yine asırlarda en ince sanat eserlerini mesela resim olarak minyatürleri dünyaya hediye etmişlerdir.
Eski tabir veçhile, göz nurunun döküldüğü eserlerde Türk’ün ellerinde ne kadar inceldiğini örnekleriyle göstermiştir.
Bir milletin, tarihinde kültür eserleri çok önemli rol oynar. Bünyedeki fikir ve ekonomik tecellileridir. Bunlar o milletin yükselişinde en büyük amil olurlar.
Şahısta ve cemiyette fikir hayatı, her şeyin temelini teşkil eder.
Bunu da, ilim ve güzel sanatlar diye iki cepheye ayırabiliriz. Güzel Sanatlar: Resim, heykeltıraşlık, mimari, edebiyat, musiki ve dans gibi. Bu bölümlerde insan, yaratıcılık kudretinin zevklerini tecelli ettirirken yine insanın üstünlüğünü ne güzel ifade eder. Resim ve Heykeltıraşlık ise tabiatta daima daima değişikliğe uğrayan manzaralara boya taş ve maden vasıtası ile en büyük canlılığı verir. İnsan her gün, her an tabiatın muhtelif tecellilerine bakar, onu görür., ondan zevk alır veya almaz; nihayet bunlar insan ömrünün geçen günleri içinde kaybolup gider. Fakat bu duygular ve görevler hissedildiği anda tespit edilirse, onlar nesillerin malı olarak kalırlar. Her nesil gözü okşayan intibalardan zevk alarak terbiye görür ve büyür.
Resim galerisi, bizim neslimize ilham ve hız verecek bir membadır. Onun kurulması, ATATÜRK EMRİNİN YAPILIŞ NUMUNELERİNDEN BİRİDİR. KÜLTÜR BAKANI ALDIĞI BU EMRİ ÇOK AZ BİR ZAMANDA BAŞARDI.”
Türk resim sanatkârları, sanatlarının takdir ve muhafazasını Cumhuriyet devrinde kazanmış oldu. “TÜRK SANATKÂRI! SENİN ESERLERİNLE DOLDURACAĞIN BU SARAY GİBİ DAHA NE BÜYÜK YERLERİN VARDIR VE OLACAKTIR.” Türk’ün eli işler, gözü güzeli görür, hissi heyecanda olursa, o yalnız kendi milletine değil, cihan kültürüne de örnekler ve şaheserler verecek kudretler gösterecektir.
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü ATATÜRK, Dolmabahçe Sarayı’nda sergide davetlilerle birlikte incelemeler yaparlarken
GÖRSEL: 20 Eylül 1937 Pazartesi günü ATATÜRK, Dolmabahçe Sarayı’nda sergiden davetlilerle birlikte çıkarlarken.
Kaynak: Niyazi Ahmet BANOĞLU “ATATÜRK’ÜN İSTANBUL’DAKİ HAYATI 1933 – 1937” İtimat Matbaası 1974 İstanbul C.II, S:329 – 330
EKSİKLİKLER BENİM, FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞYA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.