Atatürk, Tercüman-ı Hakikat gazetesi baş muharririne 4 Aralık 1923 günü İstanbul halkı ve Cumhuriyet hakkında şu demeci verir:
“…Memleket mutlaka çağdaş, uygar ve yeni olacaktır. Bizim için bu, hayat davasıdır. Türkiye, ya yeni fikirle donanmış, namuslu bir idare olacaktır veyahut olamayacaktır. Halk ile çok temasım vardır. O saf kitle, bilmezsin ne kadar yenilik taraftarıdır”
29 Ekim 1923’te 101 pare top atarak Cumhuriyeti selamlayan donanma gemilerimizden birisidir Hamidiye kruvazörü.
“ATATÜRK, 1923 YILINDA İSTANBUL’DAN GEÇMİŞ, FAKAT ŞEHRE ÇIKMAMIŞTIR!…”
Çıkamazdı.
Çünkü bu gezi İstanbul’a gelmek için düzenlenmemişti.
Ama ATATÜRK ‘ü sevenler, duygularına kapılarak “ZAMAN” ve “OLANAĞI” kavramını düşünmeden, şehre çıkmayışını kınamışlardı.
Ali Haydar Mithat bey anılarında, bir tarihi belge olarak nitelendirdiği bu olaya ait anısını şöyle anlatmaktadır:
—“Bütün bu büyük başarıların nedeni, Mustafa Kemal Paşa’yı görmek hevesi, doğal olarak herkeste uyanmıştı. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet de ilan edilmiş olduğundan, her ilin halkı gibi, İstanbul halkı da, Reisicumhur’un ziyaretini beklemekteydi. Fakat İstanbul halkını bu emel ve arzusu boşa çıkmıştı.
Mustafa Kemal Paşa, bindiği Hamidiye Kruvazöründen inmeyerek, top selamları altında Boğaz’dan Karadeniz’e çıkarak, İstanbul halkını üzgün bir durumda bırakmıştı.
29 Ekim 1923’te 101 pare top atarak Cumhuriyeti selamlayan donanma gemilerimizden birisidir Hamidiye kruvazörü.
Hatta bir çatanaya binerek, Hamidiye’nin arkasından koşan Belediye Başkanı Doktor Mehmet Emin (ERKULSEYİTOĞLU) Bey’i bile kabul etmemişti.
Ülkeye ve Devlete bu kadar büyük hizmetler etmiş olan bu kişiyi yakından görmek mümkün olmamıştı. Reisicumhur’un bu kehanetinden olağan üstü etkilenenlerden biri de, doğal olarak bendim. Kendimi adeta tutamıyordum. Doktor Emin Bey’in, Belediye Başkanı sıfatıyla, Reisicumhur’un İstanbul’dan geçmesi dolayısıyla, İstanbul halkına doğan sevinç ve şükranı halk adına bir telgrafla Ankara’ya sunduğu ve ilettiği sırada, ben de içten bir duygu ile dâhiliye vekili (İÇİŞLERİ BAKANI) Recep Bey’e şu telgrafı çektim:
-DÂHİLİYE VEKİLİ RECEP BEY EFENDİ’YE,
BUGÜN İSTANBUL HALKI ADINA BELEDİYE BAŞKANI TARAFINDAN ÇEKİLEN TELGRAFA BEN KATILAMIYORUM. ÇÜNKÜ REİSİCUMHUR HAZRETLERİ ŞEHRİN ÖNÜNDEN GEÇERKEN HALKINI SELAMLAMAMIŞTIR.” Ali Haydar Mithat
Doktor Hüseyin Suat Bey’de düşünceme katılarak, aynı anlamda ayrıca bir telgraf da o çekmişti:
İstanbul basını söz konusu telgraflardan derhal haberdar olarak telgrafın metinlerini aynen gazetelerde yayınladılar. Birkaç gün sonra cevap olmak üzere, Ankara’dan gelen bir telgrafta şöyle denmekteydi:
-DÂHİLİYE VEKİLİ RECEP BEY TARAFINDAN REİSİCUMHUR MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA SUNULAN, ALİ HAYDAR MİTHAT VE HÜSEYİN SUAT BEYLERİN ÇEKTİKLERİ TELGRAFLARINDAN OLAĞANÜSTÜ HÜZÜNTÜ DUYMUŞ, BASINDA YAYINLANMAK ÜZERE AŞAĞIDA OKUYACAĞIMIZ ŞU BİLDİRİMDE BULUNMUŞTUR:
-…”ALİ HAYDAR MİTHAT VE DOKTOR HÜSEYİN SUAT ADINDAKİ KİŞİLERİN KENDİLERİNİ SELAMLAMADIĞINDAN DOLAYI, BELEDİYE BAŞKANININ, HALK ADINA OLAN TELGRAFNAMESİNE KATILMADIKLARINI, DÂHİLİYE VEKÂLETİNE TELGRAFNAME İLE BİLDİRDİKLERİNDEN HABERDAR OLDUM. İSTANBUL’DAN GEÇERKEN, ÜZERİNDE BULUNDUĞUM GEMİ, USULÜ DAİRESİNDE İSTANBUL VE SAYGIDEĞER HALKINI SELAMLAMIŞTIRÇ EĞER AYRICA ALİ HAYDAR MİTHAT VE HÜSEYİN SUAT ADINDAKİ KİŞİLERİ SELAMLAMAMIŞ İSE, SÖZÜ EDİLENLERİN ESASEN SELAMLANMAYA LAYIK BULUNMADIKLARINDAN İLERİ GELMİŞTİR.
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
Bu yazı www.sechaber.com.tr için yazılmıştır. Bu yazının kaynak gösterilmeden kopyalanması ve kullanılması “5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası“na göre suçtur.