Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK denize büyük bir sevgi duyar ve deniz sevgisini tüm Türk ulusuna aşılamaya çalışırdı. Ankara vapurundaki düzenlenen baloda bunlardan birisiydi.
<< 1 – 2 Temmuz 1935, Pazartesi – Salı >>
Bugün kabotaj hakkının Türk bayrağına geçtiği ve “Deniz Bayramı” olarak kutlandığı gündür ve ilk kutlanışıdır.
Ankara vapurundaki balodan önce ATATÜRK ‘ü 1 Temmuz’un gündüzünde izleyelim;
<< ATATÜRK DENİZ YARIŞLARINDA >>
Deniz Bayramı nedeniyle deniz yarışları düzenlenmiş, ATATÜRK ‘de Moda Yat Kulübü’nün kotrasıyla deniz yarışmalarını seyretmiş ve Adalar’a doğru bir gezinti yapmıştır.
ATATÜRK, Ortaköy yolundaki Yüksek Denizcilik Okulu önünde yapılan deniz yarışlarını da kotradan izlemiştir.
<< DENİZCİLERİN SAYGILARI >>
Denizyolları Müdürü Sadettin AKAY, Şirketi Hayriye Müdürü Yusuf Ziya, Liman Şirketi Müdürü Ali Rıza, Kaptanlar Cemiyeti Başkanı, Ege vapuru Süvarisi Sait ve Bekir’den oluşan bir kurul öğleden sonra Dolmabahçe Sarayı’na giderek ATATÜRK ‘e Türk denizcilerinin saygılarını sunmuşlardır.
<< ATATÜRK VE KIZILAY >>
“Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemiyeti”, ATATÜRK ‘ün önerisi üzerine adını bugün << 1 Temmuz 1935, Pazartesi>> den itibaren “Türkiye Kızılay Cemiyeti” olarak değiştirmiştir. Cemiyet, 1947 yılından itibaren “Türkiye Kızılay Derneği” adını alacaktır.
<< ATATÜRK ANKARA VAPURUNDA >>
Ankara vapuru bayram şerefine süslenmiştir. Üst güvertede özel bir caz, alt salonda da saz çalmaktadır. Gemi, saat 21.00’da Tophane Rıhtımından kalkarak deniz şenliklerinin yapılacağı Dolmabahçe açıklarına giderek demirlemiş ve bayrama katılmıştır.
Büyük Şef, saat 23.00’e doğru yanında kız kardeşi Sayın Makbule (ATADAN), Öğretmen A. Afet (İNAN), Ekonomi Bakanı M. Celal BAYAR, milletvekillerinden Kılıç Ali, Cevat Abbas GÜRER, Hacı Mehmet, Harp Filosu Komutanıyla Deniz Albayı Şükrü (OKAN) ve diğer kişiler olduğu halde Sakarya motoruyla gemiye onur vermiştir.
ATATÜRK, genel sevinç içinde ve alkışlarla karşılanmış, üst güverteye çıkarken İstiklal Marşı çalınmıştır. Biraz sonra vapur demir alarak Karadeniz Boğazına doğru yol almıştır. Bu sırada caz çalmaktadır. Şehir ve sahiller baştanbaşa donanmıştır.
Hava güzel, deniz durgundur.
Gemidekiler, bütün bu güzellikler yanında ATATÜRK ‘ün huzurundan doğan bir haz ve sevinç içindedirler.
<< ATATÜRK HALK ARASINDA >>
ATATÜRK, gemideki halkın arasına oturmuştur. Ulu Önder, en demokrat büyük devlet adamlarında bile görülmeyen eşsiz bir içtenlik, ulus babası ilgi ve sevgisi ile halkla görüşmüş, gençlere; << devrimlerinden, yapılacak görevlerden >> söz etmiştir.
ATATÜRK ayrıca, << denizcilerimizin yeteneklerinden, görevlerini en iyi şekilde yerine getirdiklerinden >> söz etmiş, yanında bulunan Donanma Komutanı Albay Şükrü’ye (OKAN) bilhassa iltifat etmiştir.
<< ATATÜRK, DONANMA KOMUTANINA SOYADI VERİYOR >>
ATATÜRK, kendisine çok iltifat ettiği Donanma Kumandanı Şükrü’nün adını öz Türkçe olarak <<ŞÜKÜR>> ‘e çevirmiştir. <<OKAN>> kelimesini de soyadı olarak vermiştir. <<ŞÜKÜR>> , Şükrü’nün tam Türkçesi’dir ve <<OKAN>>, Okyanus demektir.
ATATÜRK, Türkiye Cumhuriyeti donanmasının komutanına bu soyadı verilmekle bir zamanlar denizleri kendilerine dar getiren Türk denizcilerinin enginliğine ve egemenliğine işaret etmiş olmaktadır.
Donanma Komutanı Şükür OKAN ayağa kalkarak Büyük Şef’in bu teveccühlerini orada hazır bulunanlara bizzat haber vermiş ve onun verdiği hızla daima başarı yollarında yürüyeceğine bir daha ant içmiştir.
<< SARAYA DÖNÜŞ >>
Gezinti sabaha kadar sürmüş ve şafak söktükten biraz sonra Florya açıklarına gelinmiştir. ATATÜRK, burada Sakarya motoruna geçerek Florya’ya gitmiş ve alkış tufanı içinde uğurlanmıştır.
Gemi buradan dönmüş ve 07.30’da Tophane Rıhtımına yanaşmıştır. (Kaynak: ATATÜRK’ÜN İSTANBULDAKİ GÜNLERİ / N. Ahmet BANOĞLU s.478 / 479.)
EKSİKLİKLER BENİM FAZLALIKLAR DAHA ÖNCE EMEK VERENLERİNDİR. BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALINIZ.
İSMET ERARPAT