Afet İnan Hanım, Makbule Hanım (ATADAN), Atatürk ve Şükrü Kaya Bey ile Elhamra Sineması’nda, İstanbul 03.12.1930
14 Şubat 1999 gecesi saat 23.15’te henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan yangınla, içerisinde Atatürk’ün salonunun da bulunduğu Elhamra Sineması, İstanbul itfaiyesinin yoğun çabalarıyla saat 00.30’da söndürülmüş ancak tarihi bina kullanılamaz hale gelmiştir.
Atatürk’ün iki kez film izlemek için geldiği Elhamra Sineması’nın şöhretli tarihinden biraz bahsetmek isterim.
KÜLLERİNDEN DOĞAN ELHAMRA’NIN ŞÖHRETİ
Cumhuriyet’ten de öncesine gidiyoruz. 1923’te Elhamra Sineması olmadan önce İstiklal Caddesi’nin (Grande Rue de Pera) 320 numaralı binasında bir tiyatro varmış. Fransız Tiyatrosu adı verilen bu mekan 1831’deki büyük yangında birçok binayla birlikte kül oluyor. Yangından sonra yerine Giustiniani adında bir İtalyan tarafından yeni bir tiyatro yaptırılıyor. Ama ne tiyatro:
“Her biri 8 kişilik 26 locası bulunan, altın yaldızla bezenmiş bir muhteşem bir saray yavrusu!”
Tiyatronun bu şatafatı yetmezmiş gibi kısa bir süre sonra binaya Eduard Salle tarafından bir de muhteşem balo salonu eklenir. Tam 400 arşınkare (yaklaşık 200 metrekare) büyüklüğünde pisti olan, giriş koridoru bütünüyle camdan bir salon. Salon bu cam giriş nedeniyle “Palais de Cristal” (Billursaray) ismiyle anılmaya başlanır. Fakat nedense tıpkı karşısındaki Concordia Tiyatrosu gibi Fransız Tiyatrosu da bir türlü iş yapmaz. Onca masraf ve ümit boşa gider.
Önce Concordia Tiyatrosu yıkılarak yerine bugünkü Saint Antoine Kilisesi yapılır, Fransız Tiyatrosu ise el değiştirerek halıcı olur.(Osmanlı-Avusturya Mobilya ve Halı Firması) Neyse ki Fransız Tiyatrosu’nun halı macerası çok uzun sürmez. İleri görüşlü bir adam olan Arapzade Sait Bey sinema sektörünün hızlı yükselişini fark ederek burayı satın alır. Fransa ve Almanya’dan getirilen cihazlarla dönemin en ileri sinemalarından biri haline getirir.
Atatürk’ün bile iki kez film izlemek için geldiği bu salon Türk sinemasının birçok ilkine de ev sahipliği yapar. İlk sesli Türk filmi “İstanbul Sokaklarında” burada seyredilir, filmi çok başarılı bulan Gazi, gösterimden sonra Muhsin Ertuğrul başta olmak üzere bütün ekibi Köşk’e çağırır, orada ağırlayarak tebrik ve teşekkür eder.
Bütün bu yazdıklarıma öfkelenirken ve bir film şeridi gibi gözümün önünden geçirirken:
Arşivimde bulunan ve sizlerle paylaştığım 74 yıl önce Atatürk’ün fotoğrafçısı Cemal Işıksel Bey tarafından çekilen bu resmin yaşandığı güne götürmek istiyorum sizleri. Fotoğraftan da anlaşılacağı üzere, Atatürk nezleden rahatsız bulunan dişlerinin tedavisi için İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda kalacak, tedavi süresince istirahat edecek ve ziyaretlerde bulunmayacaktı.
03.12.1930 günü Atatürk öğle yemeğini yedikten sonra 14.20’de saraydan ayrılarak otomobille Gazhane yokuşu istikametinden Taksim’e çıkararak, Elhamra Sineması’na varmışlardır. Saat 14.30’dan 17.10’a kadar kendisine düzenlenen hususi seansla 17.10’a kadar salonda kalmışlardır.
Atatürk sırasıyla şu filmleri izlemiştir:
Atatürk Orman Çiftliği’ne ait görüntülerin yer aldığı sesli film
Atatürk’ün Amerikalılara hitabına ait sesli film
Ankara’dan İstanbul’a son seyahatlerine ait film.
Ankara’da Cumhuriyet Bayramı’nda yapılan muazzam geçit sesli film.
Türk-Yunan dostluk anlaşmasını konu alan film.
Garp cephesinde sükunet var adlı sesli film.
Serseri Kral adlı sesli film.
Atatürk izlediği bütün filmleri beğenmiştir.
Atatürk’ün sinemada olduğu haberini alan halk sinemanın pasajını ve tüm caddeyi kaplamıştı. Yoğun tezahürat ve alkış sesleriyle saat 17.10’da Elhamra Sineması’ndan otomobiliyle güçlükle ayrılabilmişlerdir. Tünel-Şişhane yokuşu ve Karaköy üzerinden saat 17.30’da Dolmabahçe Sarayı’na geri dönmüşlerdir.
BİR BAŞKA YAZIMDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALIN.